Bağımsız Sosyalizm
Metin Çulhaoğlu
Türkiye sosyalist hareketi 1980den bu yana yeterince güçlü ve etkili değil, bunu hepimiz biliyoruz.
Nicel göstergeler de herkesin malumu: Ana akım medya kimi özel durumlar hariç sosyalistlere yer vermiyor; seçimlere girildiğinde oy alınamıyor; mitinglerde yeterince kalabalık toplanamıyor; yayınlar fazla satmıyor, vesaire
Nicel göstergeler dedik; nitel olanları yok mu?
Elbette var ve biraz düşünüldüğünde pek çok nitel gösterge bulunabilir. Bu göstergelerden bizce önem taşıyan birine kısaca değineceğiz. Şöyle: Kendini sosyalist olarak tanımlayanların, tam karşı tarafta yer alan birileri gene tam karşı tarafta olan başkalarına karşı laf ettiklerinde bunların bir kısmını doğru bulmaları, oh çekip rahatlamaları
Atma, Nerede nasıl oluyor, kim yapıyor? diye hemen celallenmeyin
Kürt hareketine çok mesafeli duran sosyalistler ara sıra Yılmaz Özdil ne biçim giydirmiş ama
demiyor mu?
Diğer tarafta bu kez Kemalizme, ulusalcılığa illet olanlar su katılmamış bir şeriatçının salvolarına Bak, aslında şu dediği doğru
sözde objektifliğiyle yaklaşmıyor mu?
Ergenekon-Balyoz hikâyesinin gündeme oturduğu dönemde ekranlarda Cemaatçilerle Kemalistler arasında gidilip gelinmedi mi?
Kimileri, salt HDPye oy verilmesini istediler diye birilerine İşte gerçek aydın selamı çakmıyor mu? Diğerleri, başka türlü pek beğenmeyecekleri kişiler HDPye kesinlikle oy verilmemesi gerektiğini söylediklerinde Demek aydınımız henüz tükenmemiş hazzı duymuyor mu?
Malum davalarda insanlar içeri alındıklarında Oh canıma değsin diyen solcular görmedik mi? Diğer tarafta, biraz dik durabilen paşalara Helal olsun denmedi mi?
Hepsi, bir tür öğrenilmiş çaresizliğin tezahürleridir
***
Öğrettiler mi, yoksa biz kendimiz mi öğrendik?
Biraz yumurta-tavuk meselesine benzeyecek, ama soru şu: Sosyalizm henüz güçsüz olduğu için mi böyle yapılıyor, yoksa böyle yapıldığı için mi güçlenemiyor?
Bizce doğrusu ikincisidir; çünkü sosyalistlerin Bak şu dedikleri doğru dedikleri kişilerin temsil ettikleri siyasal çizgilerin hepsinin yerleşik, asli sahipleri vardır ve buralarda bir kenara ilişip öyle güçlenmenin hiçbir yolu yoktur.
Sosyalizm, bu ülkede nispeten güçlü olduğu dönemlerde ne Kemalizm kayığına binmiş ne de İslamcı-Doğucu halk cephesi tezlerine itibar etmiştir.
Bugün de kimsenin kayığına binilmeden, kimseye hak etmediği pirimi vermeden kendi konumunu güçlendirmeli, yoluna öyle devam etmelidir.
Daha önce de yazmıştık: Başkalarının didişmelerini kendi içimize taşımayalım; bırakalım onlar bizim söylediklerimizle ve yaptıklarımızla kendi aralarında didişsinler
Bağımsız Türkiye tamam da, önce Bağımsız Sosyalizm!
Bağımsız sosyalizm her solcunun tutturabileceği yol değil. Kolay değil. Bir yanımızda ulusalcılar, sol liberaller, öte yanımızda kuyrukçuluğu solculuk adına savunanlar varken bağımsız bir sol çizgi tutturabilmek her taraftan eleştiri almayı göze almak demektir. Adamda mangal gibi yürek olması lazım. Kuyrukçuluk yaptığında her türlü kürt siyasetine teşne olanlardan, sol liberal olup liberallerden, kuyrukçulardan ve kürtlerden, ulusalcı olup milliyetçilerden övgü ve beğeni almak varken kim savunur bağımsız bir sol çizgiyi? Herkes bir yol tutturmuş gidiyor ve sonra herkes ''ne olacak bu sosyalistlerin hali'' diye dert yanıyor!