AKP'yle koalisyon halka ihanettir
Demokrasi için gerekli ama yeterli olmayan seçimler sonuçlandı. Seçmen, kimilerinin çok sevdiği deyişle Milli İrade siyasilere kimi mesajlar verdi. Bunların başında, AKPye hayır; RTEye, dur, diğer siyasal partilere uzlaşın mesajı var.
Uzlaşma kültürü aslında demokrasinin olmazsa olmazlarından. Koalisyon hükümetleri de uzlaşma kültürünün gereği.
Çağdaş demokrasilerde uzlaşma kültürü konusunda hiç sorun yaşanmıyor. Örneğin İngiltere ve Almanya yıllardır koalisyon hükümetlerince yönetiliyor. Kuşkusuz o ülkelerde siyasal partilerin paydaları ortak. Bizdeki gibi ülkeyi bölmek ya da ülke siyasal rejimini değiştirmek isteyen parti yok. O nedenle uzlaşmak daha kolay.
Ama biz de, kendi koşul ve gerçeğimiz içinde, seçmenin isteği doğrultusunda uzlaşmak zorundayız.
SEÇMEN DİYOR Kİ...
Uzlaşma için yola çıkarken önce seçmenin mesajını iyi okumalıyız. Seçmen bize diyor ki;
- 13 yıllık iktidarı boyunca AKPnin yaptığı yanlışlardan bıktım ve onu iktidardan düşürdüm.
- AKP benzeri bir otoriter rejime neden olmamak için diğer partilere birlikte yönetim yetkisi verdim.
- Ülkeyi, demokrasi, hak ve özgürlükler ve hukuk düzeni yönünden normalleştirin.
- Başkanlık sistemini kesinlikle kabul etmiyorum. Buna ek olarak Cumhurbaşkanının anayasal sınırlar içinde davranmasını sağlayın.
- Ey yargı, ey medya, ey üniversite mensupları, ey komutanlar, ey iş adamları, ey kamu görevlileri korkuyu, yılgınlığı, sinikliği bırakın.
KİMSE KAPRİS YAPMAMALI
Bu mesaja göre; AKP iktidarda olmamalı, CHP, MHP ve HDP mutlaka uzlaşıp anlaşmalıdır. Ülke yönetiminin kapris kaldırmadığı akıllardan çıkarılmamalıdır. Kaprisli davrananın da seçmen tarafından cezalandırılacağı unutulmamalıdır.
Zaman, siyasal ya da etnik çıkarları değil, ülke çıkarlarını gözetme ve buna göre davranma zamanıdır. Partilerin bu anlamda bir samimiyet testinden geçtiği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Böylece parlamenter rejimin çözümsüz olmadığı da kanıtlanmalıdır.
Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti kurucu ilkelerinden ödün vermeden, taraflar ideolojik yaklaşımlarını ve istemlerini bir yana bırakıp şu konularda anlaşabilir:
1) Yargı bağımsızlığını ve hukuk güvenliğini yeniden sağlayacak adımların atılması.
2) Ülke geleceğini tehlikeye atan dinci eğitim sisteminin yeniden çağdaş, Atatürk ilke ve devrimlerine uygun çizgiye çekilmesi.
Bu bağlamda Fethullah Gülen cemaati modeli bir yapılanmaya giden ve böylece kendi tek tip gençliğini yaratmaya çalışan TÜRGEVin sorgulanması.
3) Yolsuzluk ve dış politika yanlışlarının üzerine gidilmesi. Bu bağlamda 4 bakan ile onların bize bu talimatı siz verdiniz dedikleri dönemin Başbakanı hakkında soruşturma komisyonu oluşturulması.
4) Erkler ayrılığı ilkesinin yeniden yaşama geçirilmesi. Bu bağlamda Cumhurbaşkanının anayasal çerçevedeki konumuna çekilmesinin sağlanması. Yasama, yürütme ve yargının emir kulu görünümünden çıkarılıp gerçek işlevlerine kavuşturulması.
(Deniz Baykal ve CHP Genel Başkanının, Cumhurbaşkanından gelen çağrıyı, Bu aşamada Cumhurbaşkanı koalisyon çalışmalarına karışamaz deyip reddetmeleri, Cumhurbaşkanının anayasal çerçeveye çekilmesinin yolunu açabilirdi. Ne yazık ki bu fırsat kullanılamamıştır.)
5) Çıkarılacak bir yasayla Çankaya Köşkünün Cumhurbaşkanlığına yeniden tahsis edilmesi, Cumhurbaşkanının burada oturup, çalışmasının zorunlu kılınması. Örtülü denilen gizli ödeneğin kaldırılması.
Sarayın başka amaçlara, örneğin pek çok kamu kurum ve kuruluşunu kiradan kurtaracak biçimde Başbakanlığa özgülenmesi. Yavru Saray yapımının durdurulması.
6) Yönetimde saydamlığı sağlayacak önlemlerin alınması, yasaların çıkarılması, diğer düzenlemelerin yapılması.
7) Seçimlerde barajın kaldırılmasını ya da % 3e düşürülmesini sağlayacak yasanın çıkarılması.
8) İç güvenlik, MİT, TİB, internet yasağı gibi yasal düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi.
AKP ile koalisyon kurup onun iktidarının sürdürülmesini sağlamak, halk iradesine ihanettir.
Bülent Serim
Odatv.com
allah allah!.. "halka ihanet" derken hangi halkı kastediyor acaba? israil halkını falan mı? türkiye halkı hâlâ %40 oy oranıyla akp'yi birinci parti yapmadı mı?
akp olur veya başkası olur. bu o kadar önemli değil. ama neden akp olursa "halka ihanet" oluyormuş? oluyorsa da hangi halka?
galiba bu beylerin kafasındaki "halk" sadece kendileri gibi düşünenlerin toplamından ibaret. o halde "türkiye halkları" deyiminden bu beyler yıllar yılı bunu mu anlamışlar?!
Halk düşmanlığı tescillenmiş bir partiyi desteklemeye çalışıp kendini solcu, ilerici olarak gören birine de ilk defa burada rastladım. Ermenekte, Soma'da ölen madencilerle halka pala ile saldıran birilerini aynı kefeye koyan birine de ilk defa rastladım. Herhalde çok özel biri olmalısın!
Erdoğan seçimleri kendi diktatörlüğünün pekişmesinin referandumuna çevirmiştir. İlk defa bir cumhurbaşkanı bu kadar açık bir şekilde anayasayı ihlal etmiş ve açıkça tarafsız davranmadan bir partinin lideri gibi hareket etmiştir. Açılış törenleri adı altında diktatörlüğü pekiştirecek oy peşine düşmüştür. Referandumda beliren halk iradesi Erdoğan'ın isteklerini kabul edilmediği yönündedir. Halk iradesi bu şekilde tecelli etmiştir. CHP MHP ve HDP bu irade yönünde davranmalıdır ve ortaya çıkan bu irade Erdoğan Türkiyesi'ni restorasyona girişmelidir. 13 yıllık gericiliğin hesabı mutlaka sorulmalıdır. Seçimlerde ortaya çıkan irade bu yöndedir. Bu irade yönünde davranmayan partiler bunun hesabını ortaya çıkan iradeye vermek zorunda kalırlar. MHP aklını başına toplamalı, AKP'ye iktidarı açacak Akara oyunlarına başvurmamalıdır. Bahçeli için devlet adamı yakıştırması çok yapıldı, devlet adamlığını taşıdığı söylendi. Ancak AKP'nin her sıkışık durumunda koltuk değneği olmaktan da hiç kaçınmadı. Göreceğiz, Bahçeli halk iradesi yönünde mi davranacak, yoksa yine koltuk değneği olmayı mı seçecek!