Bir sosyalizm çınarı: Behice Boran
Tüm yaşamını sosyalizm mücadelesine adamış olan Behice Boran, aydın kimliği ile örgütlü kimliğini birleştirmeyi başaran ve öldüğü güne kadar mücadele etmekten geri durmayan kişiliğiyle sosyalizm mücadelesinin simge isimlerinden birisiydi.
TİP Genel Başkanı, milletvekili, akademisyen, barış savunucusu olan ve bunların tamamını örgütlü kimliğinde birleştirmeyi başaran Behice Boran, ölümünün 23. yıl dönümünde de bir okul olmaya devam ediyor. Çevresini aydınlatan, inatçı ve kararlı kişiliği ile sosyalizm mücadelesine tüm yaşamını adayan Boran, dost düşman herkeste saygı uyandıran bir isimdi.
1 Mayısta doğdu
"Kişiler hakkında nasıl mı karar vereceksin? Hayatlarına bakarak. Bir insan, yaşadığı hayatın insanıdır. Doğru bulduğumuz fikirleri öyle benimsemiş, öyle içimize sindirmiş olmalıyız ki, bunlar davranışlarımızı biz farkında olmadan dahi etkilemeli, tayin etmeli, yönetmelidir. İnsan nihayet ne kadar sosyalist olmaya devam etse de, bir gün bedeni bu fani dünyaya veda eder, ama işçi sınıfı partileri, işçi sınıfı var oldukça devam eder, gider. Sosyalist doğulmaz, sosyalist yaşanır." (Behice Boran)
Uğur Mumcunun Ne ilginç rastlantı, siyasal kişiliğiniz doğum tarihinizle başlamış dediği Behice Boran, 1 Mayıs 1910 tarihinde dünyaya geldi. Kırımdan göç eden bir ailenin ilk kız çocuğu olarak Bursada dünyaya gelen Behice Boranın ailesi, Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlılar Bursaya girince İstanbula göç etti. İlk olarak Fransız okuluna yazdırılan Boran, bu okul kapatılınca Arnavutköydeki Amerikan Kız Kolejinde okumaya başladı. 1927de orta, 1931de lise kısmını birincilikle bitiren Boran, kazandığı burs ile ABD'nin Michigan Üniversitesi'nde sosyoloji öğrenimi gördü.
Sosyolojiye ilgi duyması
Samimi bir yurtsever olan ve toplumların nasıl değiştiğini anlamak için sosyolojiyle ilgilenmeye başlayan Boran, doktora çalışmasında sorduğu sorularla, farklı bir şeyler aradığını ortaya koydu. ABDde doğan her çocuğun devlet başkanı olabileceği algısını, sınıfsallık perspektifinde değerlendirme çabası, tezinin konusuna ve içeriğine damga vurmakla kalmamış, bundan böyle siyasi mücadelesine ışık tutan sağlam fikir örgüsünün ve dünya görüşünün de temellerini oluşturmuştu.
Marksizm ile tanışması
"Türkiye'nin siyasal tarihinden, çöl ortasında kurumamaya uğraşan bir pınar gibi, anıtsal bir dirençle gelip geçen ve insanlığın uğradığı haksızlıklarla dövüşmeyi kendine mezhep yapmış bir kutsal insandı o." (Çetin Altan)
Birinci dönem TİP'te milletvekili olmuş, Boran'ın mücadele yaşamında önemli ve uzun bir paylaşımı olmasa da onu tanımaya fırsat bulmuş bir kişi, Altan kardeşlerin babası Çetin Altan, Boran'ın sosyoloji ile tanışma sürecini şöyle aktarıyor: "Sosyoloji öğreniminin derinliklerine indikçe, çeşitli yaklaşım ve yorumların büyük ölçüde varsayımlara dayanan mantığı kendisini rahatsız ediyordu. Böyle bir bilim dalının daha tutarlı bir temele dayanması gerektiğini düşünüyordu. Bir öğle tatilinde yine sınıfın çalışkanlarından bir gençle kafeteryada Coca Cola içerlerken ona sosyolojide gözüne çarpan bu tutarsızlıktan söz etmişti. Ve Amerikalı genç kendisine ilk kez Marks'tan söz etmişti. Marks'ın yapıtlarına karşı merakı böyle uyanmış ve Marks'ın görüşlerini öğrendikçe, sosyoloji teorilerinde kafasına takılan boşluklar, yeni bir boyutta tutarlı bir zincir oluşturmaya başlamıştı."
Yurda dönüşü
ABDde doktora tezini bitirdikten sonra 1939da Türkiyeye dönen Behice Boran, ortaöğretimde kısa bir süre İngilizce dersleri verdikten sonra, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Doçent olarak görev yapmaya başladı. Bu dönemde toplumcu kimliğinin ilk ürünlerini Yurt ve Dünya dergisinde, Niyazi-Mediha Berkes, Pertev Naili Boratav, Muzaffer Şerif Başoğlu, Adnan-Nazife Cemgille beraber yazarak yazın hayatı içinde üretmeye başlayan Boran 1942 yılında Muzaffer Şerif Başoğlu ile beraber Adımlar dergisini çıkarmaya başlamıştı.
TKPli oluşu
Amerikadayken oluşmaya başlayan, Yurt ve Dünya ve Adımlar dergilerindeki çalışmalarıyla da olgunlaşan marksist düşüncesi, üniversitede çalıştığı dönem boyunca da Boranın yaşamında önemli bir yer tuttu. Behice Boran, Nail Çakırhanın önerisiyle 1944 yılında Türkiye Komünist Partisine girdi.
Üniversiteden kovulması
Boran 1948de siyasal görüşleri yüzünden Pertev Naili Boratav ve Niyazi Berkes ile birlikte üniversiteden uzaklaştırıldı. Bu operasyon göstere göstere gelmişti. 1945 de, Boratav ve Berkeslerle beraber Boranın DTCFdeki görevlerinden bakanlık emrine alınmalarıyla yeni bir aşamaya girildiği anlaşılmıştı. 1948 yılında yapılan yasal düzenleme ile bu isimlerin DTCFden uzaklaştırılması, üniversitelerdeki aydın akademisyenlere dönük son saldırı olmayacaktı.
Barışseverler Cemiyeti davası
"Behice Boran'ın becerisi aydın kimliği ile örgütleyiciliğinin bir arada olmasıdır." (Gökhan Atılgan)
Üniversiteden tasfiye edildikten sonra da boş durmayan Behice Boran, 14 Temmuz 1950de Türk Barışseverler Cemiyetinin kuruluşunda yer aldı, cemiyetin başkanı oldu. Bugün demokrasi yıldızı gibi gösterilmeye çalışılan Adnan Menderes Hükümetinin TBMM kararı olmaksızın Koreye 4 bin 500 asker göndermesini protesto etmek için bildiri yayımlayan Boran ve Barışseverler Cemiyeti, çok sert baskı ile karşılaştı. Behice Boran, 27 Temmuzda Eminönü Köprüsünde bu bildiriyi dağıttığı için aynı gece gözaltına alındı. Hemen tutuklanarak Sultanahmet Cezaevine konuldu. Bu sırada toplam 15 ay hapis yatan Boran, oğlu Dursunu da hapisteyken dünyaya getirdi.
Barış davası tahliyesinden 4 ay sonra bu kez de '51 TKP tevkifatıyla tutuklandı. İki ayını Harbiyedeki özel hücrelerde geçirmek üzere 5 ay hapis yattı.
TİPe girişi ve Milletvekilliği
Şubat 1961 tarihinde 12 sendikacı tarafından Türkiye İşçi Partisi kuruldu. Kuruluşunun arkasından fazla bir gelişkinlik gösteremeyen TİP, Mehmet Ali Aybarın genel başkan olması ile birlikte hızla gelişmeye başladı ve partiye pek çok yazar, akademisyen, aydın katıldı. 1962 yılında Behice Boran da TİPe girdi. Boran 1964 yılında Merkez Yürütme Kuruluna, 1965 yılında yapılan genel seçimlerde de Urfadan milletvekili seçilerek Meclise girdi. 1970 yılında yapılan 4. Kongrede ise TİPin Genel Başkanlığına seçildi.
12 Mart ve II. TİP dönemi
1970teki TİP 4. Kongrenin bir önemi de Kürt meselesi konusunda aldığı kararlardı. Türkiyenin doğusunda Kürt halkı yaşamaktadır diye başlayan ve hakim sınıflar ile faşist iktidarların Kürtler üzerinde baskı, terör ve asimilasyon politikaları uyguladıkları sırf Kürt oldukları için onları ekonomik olarak geri bıraktırdıkları ile devam eden bu kararlar, 12 Mart 1971 muhtırasının ardından cunta yönetimi tarafından TİPin kapatılmasına ve Behice Boranın da 15 yıl hapse mahkum edilmesine gerekçe oldu.
12 Mart 1971 darbesinin Balyoz Operasyonuyla tutuklanan Boran, Mamak Cezaevine konuldu. Dışarıda kendisine revizyonist, oportünist diyen genç kızları dahi dik duruşuyla kendisine hayran bırakan Boran, 1974 affıyla özgür kaldığında 64 yaşındaydı. 1 Mayıs 1975'te TİP'i yeniden kuruldu.
Bu dönemde yaşanan bir çok tartışmanın yanı sıra 1979 1 Mayısında TİPin aldığı tavır ve o gün yaşananlar Boranın ne kadar inatçı bir devrimci olduğunu kanıtlar nitelikteydi. 1979da Taksimde 1 Mayısın kutlanması yasaklanmasına karşın 1 Mayısı Taksimde kutlamaya kararlı olan da TİPten, 1 Mayıs 1979 sabahı Behice Boran ve 171 TİPli, Merterden Taksime doğru yürümeye başladı. Ancak yürüyüşleri fazla uzun sürmeden sıkıyönetim güçleri tarafından gözaltına alındılar. Gözaltına alındığı sırada kafasına bir de dipçik darbesi yiyen ve o tarihte 69 yaşında olan Behice Borana, mahkemede hakim Ne yapmak için çıktınız sokağa diye sordu.
Boran, 1 Mayısı kutlamak için dedi.
-Nerede kutlayacaktınız?
- Daha önce de söylediğim gibi Taksimde
- Taksime mi gidecektiniz?
- Evet Taksime gidecektik
- Yol uzak, o kadar yolu nasıl gidecektiniz?
- Dinlene dinlene gidecektik
12 Eylül ve yurtdışı dönemi
Her şeyi düşünmüştüm bu işlere girerken, hapis yatmayı, baskıları şunu bunu. Ama yetmiş altı yaşında, bir yabancı ülkede sürgün yaşamak hiç aklıma gelmemişti. (Behice Boran)
12 Eylül darbesinin ardından yurtdışına çıkmak zorunda kalan Behice Boran, yurtdışına çıktıktan sonra da inandığı bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini yurtdışında sürdürdü. Bu çabalardan birisi de sosyalist solun birleştirilmesiydi. Yurtdışında TSİP, TİP, TKP'nin de içinde bulunduğu "Sol Birlik" oluşturuldu. Bu yapının dağılmasının ardından, TİP ve TKP'nin birleştirilmesi doğrultusunda çabaları sürdürdü. Boran TBKP'nin oluştuğunun açıklandığı basın toplantısından üç gün sonra, bu yeni oluşumun komünist hareketin bu iki önemli partisinin örgütsel ve ideolojik tasfiyesinin bir aracına dönüştüğünü görmeden, 10 Ekimde hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Türkiye'ye getirilen Boran için, tüm engellemelere karşın TBMM'de bir tören yapıldı ve İstanbul'da Şişli'den Zincirlikuyu mezarlığına yapılan görkemli bir yürüyüşle toprağa verildi.
(soL - Haber Merkezi)