Farklı şeyler söylemiyoruz. Burada ''darbeci, cuntacı'' eleştirilerine kendimizi kaptırmamamız gerektiğini söylemek istiyorum. 27 Mayıs devrimi ile 12 mart ve 12 eylül darbelerini ben aynı görmüyorum. 27 mayısı bir darbe olarak görmek ve 12 mart ile 12 eylül darbeleriyle aynı olduğunu söylemek sağın bir argümanı haline geldi. Portekiz karanfil devrimi de bir darbeydi o zaman. İyi miydi, kötü müydü?
proletersosyalist 9 mart hazırlığının 12 martla tasfiye edildiğini söylüyor. Bu düşünce solda çok yaygın. Ben de öyle düşünüyordum. Ancak bu Ergenekon ve balyoz davalarında beraat eden askerleri dinlediğimde şaşırıyorum. Tasfiye edildi sandığımız bir kesimin 9 marttan sonra bile TSK içinde yer bulduğunu veya sonra yeniden ortaya çıktığını anladım. CHP içinde bildiğim iki kişi var, reel siyasette görev almamasına rağmen televizyonlara çıkıp konuşan paşalar var. Adamlar emperyalizm karşıtlığıyla yatıp kalkıyorlar. Cumhuriyet'in ilerici kazanımlarını savunuyorlar, gericiliğe cepheden karşı çıkıyorlar. ABD'nin bölgedeki projelerine karşı çıkıyorlar. Daha ne olsun. Bu askerler ilerici ve böyle oldukları için TSK'dan tasfiye edildikleri aklıma geliyor. Eminim, yalnız değillerdir ve benzer pek çok kişi hala silahlı kuvvetlerde görev yapmaktadır. Aklıma gelen şeyi örnek olarak vermek istiyorum. Bu şekilde düşünen idealist askerler iktidarı ele geçirse ihtiyaç duyduğu desteği alamaz mı? Gezi direnişi sırasında böyle bir müdahale olabilseydi, ve ilerici bir programın uygulanacağı söylenseydi, bu ''darbeciler'' ihtiyaç duydukları desteği alamazlar mıydı? Bence alırlardı. Gezi direnişçileri darbecileri değil, o programa destek vermiş olurlardı.
Silahlı kuvvetler öncülüğünde iktidara el koyma gerçekleşirse o eylem sosyalist kuruculuğa dönüşebilir mi?
Silahlı kuvvetler içinde sosyalist bir örgütlenme varsa ve amaçları iktidara el koyup sosyalist kuruculuğu hedefliyorlarsa, kitle desteği konusunun bilincinde olacaklardır, eylem öncesinde kitleyi kazanma konusunda çalışmalar yapacaklardır, devrim sonrasında ise kitleye dönük bu tür çalışmalara da devam edeceklerdir. Ama bilincinde olunması gereken konu böyle bir sosyalist eylemselliğin ancak eğrisinin doğrusuna denk düşmesi sonucunda gerçekleşme olasılığının bulunduğudur. Böyle bir olasılığın teorik düzeyde de olsa gerçekleşebilme olasılığının bulunması, komünistlerin siyasal iktidarı ele geçirme stratejilerini böyle bir olasılık üzerine kurmaları gerektiğ anlamına gelmez ve gelmemeli. Birincisi, kapitalist bir toplumun silahlı kuvvetlerinin içinde iktidarı ele geçirebilecek kadar güçlü ve donanımlı bir örgütlenmenin olabilirliği neredeyse sıfıra yakın bir olasılıktır. Tek tek kişilerin varlığından söz edilmiyor, bu tür kişiler general-paşa düzeyinde olmasa da daha alt kademelerde mutlaka bulunmaktadır. Ancak silahlı kuvvetler hiyerarşisinin üzerine çıkıp emir komuta zincirini yıkmak, oradan parlamentoyu basmak, iktidarı ele geçirip karşı derimci eylemselliğ bastırabilmek çok düşük bir ihtimaldir, bana göre pek mümkün görünmemektedir.
İkincisi ve çok daha önemlisi, böyle bir olasılığı mümkün görmek, komünistlerin stratejiyi bu kabul üzerine kurmasını gerektirecektir ki, böyle bir strateji, işçi sınıfı ve emekçi halkı kendi gücüne güvenmekten çok, olabilirliği hemen hemen pek de mümkün gözükmeyen bir ''devrim modeli'' üzerinde yoğunlaşmayı gerektirecektir. Böyle bir model ve beklentinin yaratacağı olumsuzluk emekçi kesimler üzerinde edilgenlikten başka bir işe yaramayacaktır. Yapılması gereken örgütlenmektir, emekçi ve yüzü sola dönük kitleyi örgütlemeye çalışmak ve yaygınlaşması için çaba harcamaktır. Siyasal devrim nasıl bir devrim modeli üzerinde şekillenecektir, bunu kesin hatlarıyla bilebilmek mümkün değil. Ama bildiğimiz, kesin olarak bildiğimiz sosyalist devrimin ayağa kalkmış bir kitle ve o kitleye öncülük yapabilme yeteneğini kazanmış bir parti öncülüğü ve birlikteliği ile gerçekleşeceğidir. Bu yüzden bize düşen sorumluluk, silahı ve şiddeti ortada hiçbir şey yokken fetiş durumuna getiren, illegaliteye övgüler düzen, legal çalışmaları reformizm olarak nitelendiren kesimlerin gereksiz hayalciliklerine karşı çıkmak, bu kesimlere hiçbir şekilde prim tanımamak ve mutlaka örgütlenmenin ve halkla bir şekilde bağ kurmanın yollarını aramaktan geçmektedir.
Devrim tarihinin siyasal devrim konusunda bize söyledikleri budur.
Komünistlerin devrim konusunda işçi sınıfı ideolojisinden başka bir devrimci model üzerinde yoğunlaşmaması lazım geldiğine inanıyorum; bu konuda pek çok zorluk olmasına rağmen. Benim söylemek istediğim darbeci ve cuntacı gibi ifadeleri baştan kabullenmek gerekmediği ve bu konuda liberal sağ akıldan uzaklaşmamızdır. Demokrasi sözcüğüne sosyalistler bel bağlamamalılar. Sosyalistlerin önündeki hedef siyasi iktidarın fethidir. Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin içindeki unsurların bu konuda toptan reddedilmesi yanlıştır. İşçi sınıfı ideolojisini benimsemek sadece işçiye dayalı bir devrim modelinin savunulacağı, iktidarı ele geçirecek güçlerin her kesimin katılımıyla ortaya çıkacağı anlamındadır.
Devrim yapmak ile kapitalizmin demokratikleşmesini istemek aynı şey değil ki. Biri sosyalistlerin diğeri liberallerin söyledikleri. AKP de demokrasiden bahsediyordu, vardığı yeri gördük. AKP iyi demokrat değil, biz daha iyi demokratız mı diyeceğiz? Hani nerde kaldı devrim idealimiz?
Hakkı burjuvaziden demokrasiyi istemek de ne ya; nereden buluyorsun bu yorumları. Sanki burjuva demokrasi biraz daha iyi olduğunda devrimin olabilme şansı yükselecek! Bunlar liberal propaganda. Sosyalistler neden demokrasi için mücadele etsin, neden liberallerin saflarına savrulsun. Demokrasiyi savunan varsa savunsun da, solcular devrimciler neden o safların içinde bulunsun?
---------------------------------------------------------------------------------------
Siz kafayı liberallerle bozmuşsunuz sürekli her eleştirinin içine liberal sokuyorsunuz
Hiç hayatınızda Lenin okumadınız mı devrim hangi koşullarda talep edilir. Sürekli her koşulda devrim diyenlere ne demiş Lenin.
Sosyalistler demokrasi istemezmiş kim söylemiş sosyalistler aptal mı
Hiç hayatınızda işçi sınıfı içinde yaşamadığınız belli oluyor hiç toplu sözleşmeleri merak edip işçilere sormadığınız da. İşçiler o sözleşmelerde kiminle pazarlık masasına oturuyor
Siz burjuvaziden bir şey istemeyin ne duruyorsunuz işte meydanlar hadi devrim yapın bizi de kurtarmış olursunuz.
Hayat hep geceden ibaret değil sürekli kış da olmuyor. Yaşamdan bi habersiniz birde devrim yapacak benim anladığıma göre devrim olsa siz tv den öğreneceksiniz.
Çıkarın kafanızı kumdan hayata bakın aynada kendinize bakın
Bütün yazdıklarınız burada duruyor demokrasi adalet akademisyenler bildirisini ben asmadım buraya.
Burjuvadan barış istiyorsunuz bırak demokrasiyi.
Bence önce kendini tanı