Eğer öyle olsaydı
-Metin Çulhaoğlu
Türkiyede devrim, siyasal iktidarın fethi, sosyalist iktidar
Mücadelenin içindeki herkes bunları ara sıra düşünmüştür. Ara sıra diyoruz, çünkü kastettiğimiz genel anlamdaki iktidar perspektifi değil başka bir şeydir. Bir yanıyla daha somut, diğer yanıyla spekülasyonları davet eden, biraz düş gücü gerektiren bir başlıktır.
Kısacası, bu iş aşağı yukarı ne gibi süreçlerden geçecek, nasıl olacak?
Geleceğin herhangi bir ön temel olmadan bugünden tahayyülü hem güçtür hem de az önce dediğimiz gibi spekülatif yanlar taşır. Gelgelelim, hiç düşünmeden, kimi kestirimlerde bulunmadan da duramayız. Bir çaresi yok mu?
Olabilir. Örneğin, geçtiğimiz yüzyılın başından günümüze uzanan tarih kesitinde kritik birtakım dönemler belirleriz; sosyalizmi bu uğraklardan her birine yerleştiririz ve ardından öyle değil de böyle olsaydı kurgularıyla birtakım çıkarsamalarda bulunuruz...
İşte bu çıkarsamalar bize gelecekteki devrim sürecinin seyrini ve iktidar uğrağını tam tamına tarif etmese bile önemli ipuçları sağlayabilir.
En azından bunu deneyebiliriz.
***
Öyle değil de böyle olsaydı kurguları meşru mudur?
Elbette bilimsel denilemez, ama pekâlâ meşrudur. Örnek olarak Robert Cowleyin derlediği Eğer Öyle Olsaydı: Alternatif Dünya Tarihi adlı kitabı (Ayrıntı Yayınları, 2000) verebiliriz. Kitaba katkıda bulunan tarihçiler, geçmişin kimi kritik uğraklarına odaklanıp olayların başka türlü gelişmesi durumunda neler olabileceğini tartışmaktadır. Örnekler:
Persler Grekleri yenseydi
Osmanlı Viyanayı alsaydı
Napolyon Waterlooda yenilmeseydi
Müttefiklerin Normandiya çıkarması başarısız kalsaydı ve diğerleri
Öyle olsaydı tarih nasıl bir seyir izlerdi?
Dünya tarihiyle ilgili bir örnekti. Buradaki konumuz ise daha dar: 20. yüzyılın başlarından bu yana Türkiyenin sosyalist hareket açısından geçtiği kritik dönemler
Bir bakalım.
***
20. yüzyıla öyle değil de böyle olsaydı kurgusuyla baktığımızda, Türkiyede sosyalizmi (işin en sonu belli olmamak kaydıyla) bir iktidar sürecine yerleştirebilecek üç uğrak görüyoruz.
1920-1923: Ankara, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Anadoluya geçişlerini engelleyememiştir
1917 Devriminin ve emperyalist işgalin de etkisiyle iştirakiyun fikirleri ülkede yayılmakta, öncü kadrolar bu fikirleri belirli bir merkezde toplayıp yön vermektedir
Sosyalizm, Ankaranın doğal yönelimi olan anti-komünizmi kırabilmektedir
İşgale ve gericiliğe karşı mücadele kararlılığı ve oluşturulan güç, Ankarayı etkilemektedir
Kürt coğrafyası da iştirakiyun fikirlerinde bir çıkış yolu görmektedir
Ya sonra?
Sonrası, sosyalizmin de iktidara ortak çıktığı, kapitalist olmayan yolu izleyen bir Cumhuriyet olabilirdi
Daha sonrası?
İşte, bunu kestiremeyiz; gerçekten spekülasyon olur.
***
1969-1971: 9 Mart (1971) darbesi başarılı olmuş, sol cunta anti-emperyalist, yurtsever olarak bilinen kadroları iş başına getirmiştir
TİPin, yurtdışındaki TKPnin, başta THKP-C ve THKO olmak üzere devrimci demokrat hareketlerin cuntayla organik hiçbir bağı yoktur
Ancak, ordunun diğer kanadının ve belirli sivil unsurların doğrudan emperyalizmin desteğindeki gerici direnişi söz konusudur
Bu direniş, sol cunta ile sosyalizm arasında yakınlaşmalara yol açmaktadır
Yakınlaşma, fiili ya da formel bir cepheyle sonuçlanmıştır
Karşı direniş etkisiz kılınmıştır
Sonrası?
Zamanın ABD-Sovyetler dengesine bağlı olmakla birlikte emperyalist müdahale daha ağır basan bir olasılıktır; bundan sonrasını kestiremeyiz
***
1977-1980: Türkiyede fiilen bir iç savaş yaşanmaktadır ve askeri darbenin eli kulağında görünmektedir
Büyük kentlerde özellikle işçi sınıfı içinde örgütlü geleneksel sol ile ülke sathında geniş bir kesimi sürükleyebilen devrimci demokrat hareketler gidişatı görüp güçlerini bir tür cephede buluşturmaya ve ortak mücadeleye karar vermişlerdir
Kürt coğrafyasındaki öncü unsurlar da bu mücadelede yer alma kararlılığındadır
Sonrası?
Emperyalizmin doğrudan müdahale imkânları 1971e göre daha azdır. Ancak, askeri darbe engellenmiş olsa da olmasa da ülke daha keskin bir iç savaş ortamına girmiştir
Ondan sonrası?
Kestiremeyiz
***
Neticede bunlar
Bunlardan ne çıkıyorsa çıkaralım, ardından 2 yıl öncesine dönüp bunları Haziranla tazeleyelim ve hep beraber sonrasını düşünelim.
Metin Çulhaoğlu eğer öyle olsaydı başlığını atmış, ben eğer devrim olsaydı diye değiştirdim. Eğer devrim olsaydı Türkiye daha güzel olurdu. Sizin fikriniz ne, Mustafa Suphiler öldürülmeseydi ne olurdu, 12 Mart cuntası yerine 9 mart sol cuntası iktidara el koysaydı ne olurdu?
1969-1971: 9 Mart (1971) darbesi başarılı olmuş, sol cunta anti-emperyalist, yurtsever olarak bilinen kadroları iş başına getirmiştir
TİPin, yurtdışındaki TKPnin, başta THKP-C ve THKO olmak üzere devrimci demokrat hareketlerin cuntayla organik hiçbir bağı yoktur
Ancak, ordunun diğer kanadının ve belirli sivil unsurların doğrudan emperyalizmin desteğindeki gerici direnişi söz konusudur
Bu direniş, sol cunta ile sosyalizm arasında yakınlaşmalara yol açmaktadır
Yakınlaşma, fiili ya da formel bir cepheyle sonuçlanmıştır
Karşı direniş etkisiz kılınmıştır
Sonrası?
Zamanın ABD-Sovyetler dengesine bağlı olmakla birlikte emperyalist müdahale daha ağır basan bir olasılıktır; bundan sonrasını kestiremeyiz
9 Mart'ta sol cunta başarılı olsaydı ne olurdu? Blankivari biçimde iktidara el konulsa, sivil sol güçlerle yakınlaşma sağlasa o süreç sosyalizme evrilebilir miydi? Bence ''evrilmez'' demek kestirip atmaktır. Metin Çulhaoğlu ''sonrasını kestiremeyiz'' derken, evrilirdi veya evrilemezdi denilemez demek istiyor. Buradan yola çıkarak bu şekilde iktidara el koymalarla sosyalizme geçişin mümkün olabileceği sonucunu da çıkartabiliriz. Böyle bir düşüncenin bilimsel sosyalizme aykırı olduğunu düşünmüyorum.
Geniş yığınlar da vardı o dönemde, solun yükselişte olduğu dönemde, 9 martta sol cunta iktidara gelseydi, sokakla ilişkiye girmezdi denilemez, bunu bilemeyiz, ben böyle bir ihtimali yok saymıyorum. İktidarın askeri bir cunta ile alınması mutlaka faşizme yol açar denilemez. Meydanlar ve sokaklar uygunsa cunta da sol bir cunta ise sosyalizme doğru yol alınabilir.