Cami-cemevi bir asimilasyon projesidir...
İzzettin Doğan yaşamının her anında Alevi emekçileri devletle bütünleştirmek için çaba gösterdi. Alevilerin devrimci demokratik çıkışları karşısında ise sermaye devletinin yanında yer aldı. Hızır Paşalığa soyundu.
Asimilasyona geçit vermeyelim!
İzzettin Doğan-Fethullah Gülen ortak yapımı olan cami-cemevi projesi çerçevesinde adımlar atılmaya başlandı. Proje Alevi emekçilerin büyük tepkisine yol açtı. Ülkenin dört bir yanında protesto eylemleri gerçekleşti. Ankara Mamakta günlerce çatışmalar yaşandı.
İlk bakışta bu buluşma anlaşılmaz olarak kodlanabilir. Ancak olayın öznesi olan kişilere bakıldığında cami-cemevi projesi ile ne hedeflendiği anlaşılır hale gelir. Fethullah Gülen ve İzzettin Doğanın düzenin selameti söz konusu olduğu zaman ruh ikizi olduklarını görmek hiç de zor değildir. Yaşamları bu yakınlığın göstergesi olan örneklerle doludur. Asıl üzerinde durulması gereken ise devlet aleviciliğinin en rafine kimliği olan İzzettin Doğanın ordu merkezli kliğe yönelik operasyonların hemen ardından dinci partiye ve Fethullah Gülene göz kırpmasıdır.
İzzettin Doğan yaşamının her anında Alevi emekçileri devletle bütünleştirmek için çaba gösterdi. Alevilerin devrimci demokratik çıkışları karşısında ise sermaye devletinin yanında yer aldı. Hızır Paşalığa soyundu. Sermaye devletinin Alevilerin asimilasyonu politikasına kan taşıdı. Bu nedenle Alevilere ihanet edenler listesinin her zaman en ön sırasında yer aldı.
Cami-cemevi projesi bir asimilasyon projesidir. Asimilasyon projesini hayata geçirmek isteyen İzzettin Doğan bu tutumuyla düşkünleşmede sınır tanımayacağını kanıtlamıştır. Alevi emekçiler hakları ve gelecekleri için mücadele ederek bu saldırıyı yere çalmadıkları sürece ihanet projeleri bitmeyecektir.
Fethullah Gülen-İzzettin Doğan işbirliği yeni değildir
Fethullah Gülenle ortaklık kuran İzzettin Doğan Alevilerin toplumsal çıkarları ve talepleri için değil kendi bireysel çıkarlarını güvenceye almak için çaba göstermektedir. Bu nedenle cami, cemevi ve aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatmakta, sahiplenmektedir. Alevilere yönelik asimilasyon saldırısına gönüllü neferlik yapmaktadır. İzzettin Doğan, Fethullah Gülen ile birlik olması yeni değildir. 12 Eylül karşı devriminden sonra da bu iki isim benzer uğursuz faaliyetler içinde olmuşlar, 12 Eylül düzenin bekası için anlayış birliği içinde çaba göstermişlerdir.
İzzettin Doğan, cami-cemevi projesi daha ortaya çıkmadan önce Fethullah Gülenle ortaklığa soyunduğunun işaretlerini vermişti. 1 Haziranda yaptığı açıklamalar bu işaretin göstergesi olarak kayıtlara geçti. İzzettin Doğan hazırlayıp sunduğu programda Alevi-İslam inancına karşı gelenlerin derneklere sokulmaması gerektiğini, dernekte böyleleri varsa barındırılmamaları gerektiğini dile getirmişti.
İzzettin Doğan Alevilerin kanı üzerinden beslenmektedir
İzzettin Doğan Alevileri emperyalistlerce ortaya atılan Ilımlı İslam projesine paralel olarak Alevi İslam söylemiyle Aleviliği İslamın içinde eritmeye, sisteme yamamaya çabalamaktadır. Yine 2 Temmuz 1993 Madımak Katliamı sonrasında Alevilerin sol hareketlerle, Kürt hareketiyle bir araya gelmemesi için, bir başka deyişle devletin güdümünden çıkmaması ve düzenle barışık olması için çaba gösteren İzzettin Doğana, Süleyman Demirel ve Tansu Çiller tarafından örtülü ödenekten para aktarılmıştır. Alevileri yanıltmak için aleviliği çağrıştıracak bir isim seçilerek Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi (CEM) vakfı kurdurulmuştur.
İzzettin Doğan, sadece Süleyman Demirelin, Tansu Çillerin, Turgut Sunalpın ve Fethullah Gülenin iyi dostlarından birisi değildir. O aynı zamanda Maraş Katliamının planlayıcılarından Ökkeş Kengerler, Muhsin Yazıcıoğlu, Musa Serdar Çelebinin ve Türk-İslam sentezinin ideologlarından Namık Kemal Zeybek gibi birçok ülkücü faşistin de dostlarındandır.
İzzettin Doğan alçaklıkta sınır tanımıyor
İzzettin Doğan, yüzyıllar boyu Aleviler, Kızılbaşlar ana, bacı, kardeş tanımaz, kestikleri yenmez, namusları da, malları da, canları da helâldir, Alevi öldüren cennete gider diyen bir zihniyetin en önemli temsilcisiyle gizli pazarlıklar, anlaşmalar yapmıştır. Maraşın, Çorumın, Sivasın, Madımakın, Gazinin ve daha birçok yerdeki Alevi katliamlarının en büyük koruyucusu, savunucusu, destekleyicisi ve asimilasyoncusu Fethullah Gülenle aynı arazi üzerinde, yan yana cami-cemevi, aşevi yapma alçaklığına soyunmuştur.
İzzettin Doğan yıllarca insan hakkı yiyen, kendi inancındakileri bile soyup soğana çeviren, dünyanın en büyük zenginliklerine ulaşmış olan Fethullah Gülenle aynı mekanda, aynı masada lokma yiyebilir. Oysa Pir Sultanın itleri bile düzenin kanlı sofrasına oturmamıştı.
İzzettin Doğan, Alevi çocukları için işkenceye dönüşen Zorunlu Din Dersleri politikasına karşı çıkan, Eşit Yurttaşlık Hakkı talebinde bulunan, bu talepleri de basın açıklaması, mitinglerle protesto eden Alevilere, Alevi örgütlerine ve yöneticilerine provokatörler diyecek kadar düşman olan birisidir.
Maraş, Çorum, Sivas, Madımak, Gazi katliamlarını ağzına almayan, Madımaka bir kez bile gitmeyen, Madımak katillerini himaye eden AKP iktidarı ile işbirliğine giren, aynı yere cami-cemevi yaptıran İzzettin Doğan zihniyetiyle, Hacı Bektaş dergahına cami minaresi diken Sultan II. Mahmut zihniyeti arasında herhangi bir fark yoktur.
İzzettin Doğan günümüzün Hızır Paşasıdır
Aleviler devletin baskı ve şiddetine, katliamlarına maruz kalmışlardır. Devlet kadar olmasa bile Hızır Paşalardan da çok çekmişlerdir. Hızır Paşa ve Pir Sultan tarihsel olayından beri her dönemde Hızır Paşalar ve Pir Sultanlar karşı karşıya gelmişlerdir. İzzettin Doğan türünden Hızır Paşalar her dönemde düzenin bekasından yana saf tutmuş ihanet ve katliamlarla anılır hale gelmiştir. Düzen her seferinde Aleviler içinden devşirdiği Hızır Paşalar eliyle ihaneti, satılmışlığı, katliamları örgütlemiştir.
12 Eylül karşı devrimi sonrasında da Hızır Paşa, Pir Sultan Abdal benzeri olaylar yaşandı. Devlet Alevilerin içinden çıkmış olan Hızır Paşaları kullandı. 12 Eylül Kurucu Meclisinde Kamer Gençe koltuk verdiler. Kamer Gençin Alevi ve ocakzade olduğunu bütün herkese duyurdular. Bugün cami-cemevi projesi için çaba gösteren İzzettin Doğanı Kenan Evrenin kurdurduğu faşist MDPnin (Milliyetçi Demokrasi Partisi) kurucu üyesi ve Malatya milletvekili adayı yaptılar. Hızır Paşa damarı ve geleneğinden gelen bu her iki zatta, Maraş, Sivas, Malatya, Çorum katliamlarının devlet eli ile işlendiğini, söz konusu katliamların, 12 Eylül faşizminin koşullarını olgunlaştırmak için yaptırıldığını çok iyi biliyorlardı. İzzetin Doğanlar 12 Eylüle omuz vererek Hızır Paşaların yaşadığını kanıtladılar. Böylece 12 Eylül askeri faşist yönetiminin emekçilere karşı işledikleri suçlara ortak oldular. Alevilerin, devrimcilerin, Kürtlerin oluk oluk akan kanları üzerinde saltanatlarını inşa ettiler.
Aleviler üzerindeki baskı ve katliamlar artarak sürerken Alevi emekçiler hakları ve gelecekleri için mücadeleyi büyütüyorlar. Değerlerine ve kültürlerine sahip çıkıyorlar. Asıl önemli olan ise mücadelenin Hızır Paşaların üretim merkezi olan sermaye düzeninin yıkımını hedefleyen bir aşamaya doğru büyütülmesidir.
Bunun yolu ise bozuk düzene karşı işçi sınıfının kızıl bayrağı altında birleşerek sosyalizm mücadelesini büyütmekten geçmektedir. Alevi emekçiler Gülen-Doğan vb. gerici ittifakların oyunlarını boşa çıkarmak için işçilerin birliği halkların kardeşliği bayrağını yükseltmelidir.
Kızılbayrak