ben sormayacağım, açtığın konuda sorulmuş olanlar var onlara neden cevap vermiyorsun. akp'nin kandil'i vurmasını şiddetle eleştiriyorum, pkk terörünü şiddetle eleştiriyorum, sen buna ne diyorsun. türkiyelileşeceğini açıklayan bir hareket artık silahı bırakması lazım. barış barış deniliyor, pkk elde silah türkiyede cirit atıyor. böyle barış mı olur,pkk bu konuda hiç samimi değil.

Hadi söyle bakalım bir "sosyalist" olarak, PKK tam olarak ne yapması gerekli, silahları bırakıp devlete teslim olarakmı barış yapacaklar ve Kürt sorununu çözecekler?
Sen sosyalizmi barış yoluylamı getireceksin, yoksa şiddetlemi? Samimice cevap bekliyorum.

Ben bir soru sorayım, KARINCA kardeş, kendini nasıl tanımlıyorsun Solcu, sosyalist, komünist? Ve neden?

Yanlış hatırlamıyorsam Sn.Karınca bana da bir soru sormuştu, foruma ilk girdiği günlerde;
ve o soruyla benim gibi ''sosyal şoven'', 'ulusalcı faşist'' birini madara edeceğini düşünmüştü belki de! Sorusu ''topal Osman'ın torunu olup olmadığım''dı! Hemen de yanıt vermiş, olmadığımı söylemiş ve böylelikle Topal Osman zihniyetiyle hiç bir siyasi ve ideolojik bağım olamayacağını, bu bağlamda etnik kökenin beni hiç bir şekilde ilgilendirmediğini kendimce yanıtlamış oluyordum. Bu yanıtı verirken konuyla ilişkili olarak kendisinin ''Şeyh Sait'in torunu olup olmadığını'' da sormuştum haklı olarak! Sn.Karınca o soruya   bir yanıt vermemiş ve uzunca bir zaman da foruma uğramamıştı. Oysa   sosyalist veya komünist, kendisini nasıl tanımlarsa tanımlasın bir solcu için hiç de zor olmaması gereken sorular bunlar.

Şimdinin Vatan, öncesinin İşçi Partisi'ni eleştirinin odağı haline getirmek kürt sorununun yükselişe geçtiği dönemin temel bir özelliği oldu. Kürt sorunu Türkiye'nin merkezine oturduğunda özellikle sanalda ve özellikle kuyrukçu anlayışla, kürt milliyetçiliğinde böyle bir ''zorunlu'' yaklaşım ortaya çıktı. Milliyetçilik en çok karşıt milliyetçiliği gündemine alıyor, bu da yetmiyor kendi milliyetçiliğinin yanında olmayan her türlü anlayışı da ''öteki'' ve ''düşman'' kategorisi içine alıyor. Şimdinin Vatan, eskinin İşçi Partisi bu yüzden hiç de yalnız kalmadı ve çoğunlukla yanına CHP, TKP, Cephe ve zaman zaman ÖDP de dahil oldu.

Milliyetçiliğin doğasında bu var!

Sanalın kuyrukçularının hiç de boş durmadığını ekleyelim. Onlar da bu durumu sürekli körükledi, kürt gençliğinin milliyetçi yönsemelerini daha da keskin hale getirecek siyasi ve ideolojik mühimmat verme görevini üstlendi. Kürt milliyetçiliğine sol(!)dan hamilik yapmak aynı zamanda ego tatminine de yol açıyordu. Kuyrukçular egolarını tatmin etti, kürt milliyetçiliği kuyrukçuların uzattığı mühimmatla ileri sürdüklerinin ( savunduklarının) sol olduğu kanısına vardı. Alan memnun, satan memnun!

Sürdürülebilir bir ilişki değildi, zamanla tavsasa da, etkisi hala sürüyor. ( Bu değirmene yıllar boyu su taşıyan bazı kuyrukçu tipler günahlarından arınmak için şimdilerde başka kuyrukçu tiplere kuyrukçu demeye başladılar ama, iş işten geçti, geçmiş olsun! )

Perincek'e geldiğimizde en büyük hatasının Türkiye'de sola milliyetçiliği zerketmesi olmuştur. Kürt sorununda egemenlerin bakış açısına sahip oluşudur. Olguları anlayabilmek doğru kavramlar kullanmakla da ilişkilidir. Doğu Perincek'e kestirmeden 'sosyal faşist'' demek, bu kavramı tıpkı ''ulusalcı faşist'', ''sosyal şoven'', ve hatta ''kemalist'' gibi hakaret, küçümseme ve hatta küfür yerine kullanmak sola hiç bir şey katmadığı gibi, anlamamızı kolaylaştırmıyor. Tam tersine anlamamızın önüne koca bir set çıkartıyor. Milliyetçi saflarda yer alan kürt gençlerine bu konuda herhangi bir eleştiri de yöneltmiyorum, onları anlıyor, anlamaya çalışıyorum, kuşkusuz kürt halkının bu topraklarda yaşadığı travmalar yenilir yutulur cinsten değil, ama kendisini solcu, sosyalist, komünist veya benzer kavramlarla niteleyen birileri varsa bu tür kavramları uluorta kullanma alışkanlığı ve bu kolaycılıklardan mutlaka sıyrılmayı gerekiyor. Anlamayı ve anlatabilmeyi önemsiyorsak bence buradan başlamakta yarar var.