Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

17.08.2015- 17:11

Madem öyle işte böyle! Melih Pekdemir

Evet, o sadece malumu ilan etti, oysa bizler çoktan tahlilimizi yapmış teşhisimizi koymuştuk:
O bir diktatör.

Aslında seçim kampanyasında da benzer laflar söylemişti, “parlamenter rejim bekleme odasında” diye… Şimdi fiili diktatörlüğünü alenen ve kanırta kanırta ilan etti. CB’nin açılımının Cunta Başı olduğunu itiraf etti. Daha ne olsun? “Madem 400 vekil vermediniz, yahu 330 bile vermediniz, yüzde 40’a kadar indirdiniz, madem öyle işte böyle” dedi…

Bizler de uzun süredir CB’nin bir sivil diktatörlük kurmakta olduğunu alenen ve kanırta kanırta ilan edip durmuştuk. O övündüğü yüzde 52 oy ise, seçim meydanına çıkıp oy istedikten sonra yüzde 40’tı artık…

Dayattığı “fiili durum”, yani fiili gücü taş çatlasa yüzde 40! Yüzde 40 ile ülkeyi teslim almaya çalışırsan, yoo hayır, teslim alamazsın ve ancak iç savaş çıkartırsın!

Odada bekletirim sanıyor, buzdolabına kaldırırım sanıyor, oysa biliyor ki iğneli bir fıçıdadır, kımıldadıkça batıyor, manevra alanı daralıyor.

Evet, o sadece malumu ilan etti, oysa bizler çoktan tahlilimizi yapmış teşhisimizi koymuştuk:

O bir diktatör.

Artık bundan böyle, “bakın işte anayasayı ihlal ediyor” diye yakınmanın âlemi yok, bu tür tartışmalar sadece onu muhatap alan tartışmalardır, vakit kaybetmektir…

Fiili rejim Türkiye’nin her bir yanında ve özellikle Kürdistan’da fiili OHAL uyguluyor, tüm muhaliflere savaş açıyor.

O, “madem öyle işte böyle” deyince Kürtler ne yaptılar? Onlar da “madem öyle işte böyle” dediler ve 2 ilde, 5 ilçede “öz yönetim” ilan ettiler.

O, seçim öncesinde Kürtlere saldırıp Kürtçe Kuran sallayıp oyunu artıracağını sandı, şimdi de aynı sanrıya devam ediyor… Yeni seçimlerde de ona ekmek yok, bunun farkında. O halde seçimleri de hiçe sayabilir mi? Peki sonrası? Eskiden askeri darbe yapılınca desteklemeye hazırlanmış bir kitle tabanı vardı; bunlar ise tabansız, korkak. 17 Aralık tapelerindeki titreyen seslerini unutmadık.

• • •

İşin aslı şu ki özellikle CB ve partisi bindiler bir alamete gidiyorlar kıyamete. Çünkü bütün bu hengâme, fiili durumlar, “Ortadoğu ülkesi” Türkiye’de yaşanıyor. ABD, İncirlik, IŞİD, bütün bunlar da fiili ve oynak veriler ve korkutucu olanı, IŞİD henüz misillemeye başlamadı!

CB ve dolayısıyla AKP kendi çıkarlarını giderek sermayenin de çıkarlarının önüne koymaya yöneliyor ve sermaye sınıfından daha fazla özerkleşiyor… Dimitrov faşizmi “tekelci sermayenin en gerici, en şoven, en saldırgan kesimlerinin iktidarıdır” diye tanımlamıştı. Elhak şimdiki iktidar yapısı aynen böyle. Fiili faşist rejimlerine hukuki bir çerçeve peşindeler. Ve fakat AKP bu haliyle ve mevcut güçler dengesinde ancak faşizm parodisi olabiliyor… Çünkü kurumsal faşizm, devletin yerleşik güçleri de onun geçiciliğini görüyor ve ancak geçici ittifakla yetinmiyor mu?

(Bu cinsler karikatürlerde nedense hep kendilerini Napolyon sanan tiplemelerle gösterilirler. Şimdi elini ceketinin iç cebine koyarak afra tafra satsa da, bir “18 Brumaire” yapma, Bonapartist rejim kurma şansı dahi yok…)

Bahçeli bile faşistlikte rol çaldığı için CB’den nefret ediyor. Bahçeli demişken, o bile CB’yi Hitler’e benzetmişti ya, neydi o meşhur sözümüz: Yiyin birbirinizi!

• • •

Türkiye bıçak sırtında, ne yana daha fazla itilirse o yana devrilecek… Bir yanda savaş rejimi öbür yanda (demokrasi denemese de) barış ihtimali…

CB diyor ki “kabul etseniz de etmeseniz de rejimi fiilen değiştirdim”.

Bizler diyoruz ki “kabul etsen de etmesen de değiştiremezsin”.

Bizler kimleriz? Ona 2013 yaz sıcağında Fas’ta bir otel odasında titreyerek televizyon seyrettirenleriz; o da unutmadı, bizler de unutmadık…

O diyor ki “alıştığınız CB olmayacağım”.

Bizler diyoruz ki “alıştığın vatandaşlar olmayacağız”. Haziranlaşarak kendi meclislerimizde hayatlarımızı fiilen kendimiz yönetmeye ve kendimizi savunmaya devam edeceğiz.

Madem öyle, işte böyle!

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 1
17.08.2015- 17:12

Haftalarca tartışmıştık, Erdoğan diktatör mü, değil mi, diye. Melih Pekdemir noktayı koymuş, o bir diktatör.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 2
17.08.2015- 18:39

Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Haftalarca tartışmıştık, Erdoğan diktatör mü, değil mi, diye. Melih Pekdemir noktayı koymuş, o bir diktatör.



Yanılıyorsun, diktatör olabilseydi, bu kadar eleştiri alabilir miydi:)

yura  |  Cvp:
Cevap: 3
17.08.2015- 19:07

Erdoğan hadi böyle davranıyor, bu toplum ona neden bu kadar oy veriyor. bu toplum bu kadar geri bilince mi sahip.bu kadar kolay mı kandırılabiliyor.

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 4
18.08.2015- 16:54

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Haftalarca tartışmıştık, Erdoğan diktatör mü, değil mi, diye. Melih Pekdemir noktayı koymuş, o bir diktatör.



Yanılıyorsun, diktatör olabilseydi, bu kadar eleştiri alabilir miydi:)




aferim denizcan, senden biraz umutluydum. :)

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 5
18.08.2015- 21:44

Hala aynı yerde misin, Erdoğan'ın ''anayasayı takmam arkadaş'' demesi bile sende bir etki yaratmıyor mu? Hala dediğim dedik, çaldığım düdük mü diyorsun?

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 6
19.08.2015- 09:37

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Hala aynı yerde misin, Erdoğan'ın ''anayasayı takmam arkadaş'' demesi bile sende bir etki yaratmıyor mu? Hala dediğim dedik, çaldığım düdük mü diyorsun?





denizcan'cığım, senden biraz umutlu olduğumu şakayla yazmıştım. ciddiye alıp umudumu kırmak için en vasat cevabı yazmışsın. :)

bak denizcan'cığım, özal ne demişti: "anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz."

peki demirel koç holding'e verdiği araziyle ilgili ne demişti: "verdimse ben verdim."

peki demirel ne yapmıştı: 28 şubat postmodern darbe sürecinde hükumeti kurma görevini normal işleyişe göre vermesi gereken erbakan'a değil, başka birine vermişti.

ama bunlara o zaman "diktatör" denmemişti. değillerdi zaten. sadece anti-demokrat ve kural tanımayan, işine gelmediğinde yasal işleyişe uymayan politikacılar olarak tanımlanabilirler.

erdoğan da öyle. yok aslında birbirlerinden farkları.

denizcan'cığım, şunu artık kafanıza sokun: seçimle gelmiş ve seçimle gidebilecek olana "diktatör" denmez. başka kavram bulun canım. kavram mı yok!

isterseniz rica edin, ben bulmaya çalışırım. :)

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 7
19.08.2015- 16:21

“Fiilen”-Haluk Yurtsever


Erdoğan, “Türkiye’de yönetim sistemi değişmiştir. Artık bu ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var” diyerek bir bakıma malûmu ilan etmiş oldu.

Bu sözler, ilerici, sol kamuoyunda son devlet darbesinin itirafı olarak değerlendirildi. Hukukçular, fiili güç kullanarak rejim değiştirmenin anayasayı ihlalle eş anlamlı olduğunu açıkladılar.   Bu saptamalar son derece doğru ve haklı. Fiili durum, anayasa ve hukuk dışı demek.

Ancak, bu durum yeni değil.

Erdoğan, sürekli fiili durumlar yaratarak, zincirleme darbelere başvurarak iktidara yerleşti. AKP rejimi, iktidarının hiçbir aşamasında var olan hukuka bağlı kalmadı; kendisini o hukukla sınırlamadı. Darbeyle, karşı devrimle gelmiş bir “asli kurucu iktidar” gibi davrandı.

Böyle bir iktidarın, hukuk, kural tartışmalarıyla, yargı yoluyla,   ya da eski rejimin çürümüş güçlerinin karşı hamlesiyle durdurulabileceği düşüncesi karşılığı olmayan bir hayaldi. Bu hayale, sol kökenli liberallerin “askeri vesayet, derin devlet sona eriyor”, “ileri demokrasi kuruluyor” hezeyanları, Kürt hareketinin kurulmakta olan yeni rejimin karakterini kendi durduğu yerden, yararcı bir bakışla okuması, sosyalist solun zihinsel, siyasal dağınıklığı eklenince fiili güçler dengesi AKP lehine değişti.
Özet şudur: AKP, stratejik amaçları doğrultusunda, aşamalı, esnek ittifak ve tarafsızlaştırma taktikleri izleyip iktidarını güçlendirmeyi, karşıt güçleri ise nötralize ve pasifize etmeyi becerdi.

Yüzde 34 oyla gelip, yüzde 41,5 oyla gönderilemeyen AKP rejiminin kısa hikayesini (bir yönüyle) böyle özetleyebiliriz.

Erdoğan, bir seferde değil, sürekli, zincirleme darbelerle filli başkan oldu. Bu yürüyüşün yolunu, her seferinde seçim ve referandum zaferleriyle düzledi.   Seçim ve oy, tüm toplum yaşamının İslamcı/mezhepçi bir ideoloji ve kültürle tektipleştirilmesi anlamına galan   “totaliter” gidişatın incir yaprağı işlevi gördü.

Erdoğan, 2013 yazında Gezi direnişiyle fiilen, 7 Haziran 2015’te ise sandıkta ve “hukuken” iktidarsızlığını gördü. Çok korktu.

Erdoğan’ın hukuk, kural, anayasa dışı fiili başkanlığı doğrudan kendisine bağlı, saray merkezli bir “iç” devlet örgütlenmesiyle, devletin bastırıcı çıplak şiddet güçlerine dayanarak ayakta duruyor. Bu durumun, bu biçimde sürdürülemez olduğunu bildiği için de, ülkeyi kan revan içinde ikinci kez fiili durumu hukukileştirecek “seçim”e sürüklüyor.

Yalnız bu “oyun”un şöyle bir kuralı da var: Hukuktan, toplumsal rızadan kopmuş fiili iktidar, böyle bir iktidarı ve düzenini, her türlü doğrudan demokratik yöntemlerle sona erdirmeyi meşru, haklı ve demokratik kılıyor. Fiille gelen, fiille gönderilmeyi hak ediyor. Hak ve özgürlükler de, önce hukukla değil eylemle kazanılıyor.

Çince de “devrim”, “yetkinin halka iadesi” anlamına geliyor.   Türkiye toprağına, insanımıza, sol ve ilerici birikimimize güvenelim. Despotlardan “yetki”yi geri alacak gücümüz var.

Bu toplumun, totaliter başkanlık dayatmasını, fiilen, yani, günlük yaşamın içinden, toplumsal ilişkilerin bütün alanlarından gelen mücadelelerle, birleşik bir enerjiyle tersleyeceğine, gelecek seçimde de diktatöre haddini bildireceğine inanıyorum.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 8
24.08.2015- 11:04
Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]