Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Habere önce İLERİ'de rastlamıştım.
http://ilerihaber.org/kevser-elturk-un-annesinden-suc-duyurusu/20443/

Sonra imctv'de.
http://www.imctv.com.tr/pkkli-cesedine-iskence-iddiasi/

Yapılanlar-iddialar doğruysa her yerinden iğrençlik akan bir olay; bir kadının cesedini sokaklarda teşhir etmek insanlık dışı bir şey. Güneydoğu'da onlarca yıldır süren şiddet bu tür bir psikolojiyi de beraberinde getiriyor ve bu psikoloji kürt yurttaşlarımıza karşı acımasız ve insafsız bir özne haline gelebiliyor.

Gözlerimi fotoğrafından uzun zaman alamıyorum.

Resim Ekleme

Eminim göründüğünden de daha gençtir. Aklıma Nazım'ın TANYA şiiri geliyor.

Dalıyorum.

ZOE'ydi adı,
ismim TANYA, dedi onlara.

(Tanya,
Bursa Cezaevi'nde karşımda resmin.
Bursa Cezaevi'nde.
Belki duymamışındır bile Bursa'nın adını.
Bursa'm yeşil ve yumuşak bir memlekettir.
Bursa Cezaevi'nde karşımda resmin.
Sene 1941 değil artık
sene 1945.
Moskova kapılarında değil artık
Berlin kapılarında dövüşüyor seninkiler,
bizimkiler,
bütün namuslu dünyanınkiler.

Tanya,
senin memleketini sevdiğin kadar
ben de seviyorum memleketimi,

Seni astılar memleketini sevdiğin için,
ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim.
Ama ben yaşıyorum,
ama sen öldün.
Sen çoktan dünyada yoksun,
zaten ne kadar az kaldın orda :
on sekiz senecik.
Doyamadın güneşin sıcaklığına bile.

Tanya,
sen asılan partizan,
ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım.
Resminin üstüne eğiliyor başım:
kaşların incecik,
gözlerin badem gibi,
ama renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil.
Fakat yazıldığına göre
koyu kestaneymişler.
Bu renkte gözler çok çıkar benim memleketimde de.
Tanya,
saçların ne kadar kısa kesilmiş,
oğlum Memet'inkilerden farkı yok.
Alnın ne kadar geniş,
ay ışığı gibi,
rahatlık, ve rüya veriyor insanın içine.
Yüzün ince uzun,
kulakların büyücek biraz.
Henüz çocuk boynu boynun :
henüz hiçbir erkek kolu sarılmamış anlıyor insan.
Ve püsküllü bir şey sarkıyor yakandan:
süsünü sevsinler mini mini kadın.

Arkadaşları çağırdım, bakıyorlar resmine :
-Tanya,
senin yaşında bir kızım var.
-Tanya,
kız kardeşim senin yaşında.
-Tanya,
senin yaşında sevdiğim kız.
Bizim memleket sıcaktır
bizde kızlar tez kadınlaşır.
-Tanya,
senin yaşında kızlarla okulda, fabrikada, tarlada arkadaşız.
-Tanya,
sen öldün,
ne kadar namuslu insanlar öldürüldü ve öldürülmektedir,
ama ben,
yedi yıldır kavgada hayatımı tehlikeye koyamadan
hapiste de olsa bal gibi yaşıyorum.)


munzur  |  Cvp:
Cevap: 1
18.08.2015- 17:53

Resim Ekleme

Nusaybin'de kadınlar, YJA Star gerillası Kevser Eltürk'ün (Ekin Wan) işkence edilerek katledilmesi ve cenazesinin çırılçıplak halde teşhir edilmesini gerçekleştirdikleri yürüyüşle protesto etti. Kadınlar vahşete dönük tepkilerini taşıdıkları "Ekin Van direnişimizin çıplak halidir" ve "Kendi bedeni üzerinden bir halkın onuru ile oynamanın kendisi onursuzluktur" dövizleri ile gösterdi


http://www.nushaber.com/haber/3799/nusaybinli-kadinlar-ekin-wan-direnisimizin-ciplak-halidir.html

proleter  |  Cvp:
Cevap: 2
25.08.2015- 13:46

Tüm katlettikleriniz için kavga sonuna kadar sürecek!

Sıcak çatışmada hayatını kaybeden gerillaların ölü bedenlerine yapılan işkenceler, sivil halkın üzerine yağdırılan kurşunlar, bombalarla gerçekleştirilen katliamlar sermaye devletinin aynası oldu adeta.

Boğuluyor nazlı boynu kuğu kuşunun.
Fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan
ve hayata seslendi İNSAN:
“- Kardeşler
hoşça kalın.
Kardeşler
kavga sonuna kadar.
Duyuyorum nal seslerini
geliyor bizimkiler!”*

Resim Ekleme

Zoya Kosmodemyanskaya, Nazi subayları tarafından asılarak katledildiğinde 18 yaşında Sovyet bir partizandı. Nazi subaylarının işkenceli sorgusu sırasında hiçbir bilgi vermeyen Zoya “İsmim Tanya” demişti. Nazım Hikmet’in deyimiyle “Sevdi, anladı, inandı ve geçti harekete.” Nazi işgaline karşı savaşırken tutsak düştü, ağır işkenceler gördü, ardından da asıldı. Tanya’nın ölmüş bedeni bir kaç hafta köy meydanına kurulmuş darağacında asılı bırakıldı. Tanya’nın yarı çıplak, işkence görmüş ölü bedeni karlarda sürüklendi.

Nazi faşizmi Tanya’nın dik duruşu karşısında o kadar acze düşmüştü ki ölü bedenine dahi işkence yaparak, yaptıklarını sergileyerek onu küçük düşürmeye, bir yandan da Tanya’nın yolunda mücadele edecek “diğerleri”ne korku salmaya çalışıyordu. Tıpkı Türk sermaye devletinin YJA Star gerillası Ekin Wan’ın işkence görmüş, çıplak ölü bedenini fotoğraflayıp sergilemesinde olduğu gibi. Tıpkı askerlerin çatışmada katledilen üç gerillayı yan yana dizip, elbiselerini çıkarıp üzerlerine basarak “zafer pozu” verdikleri fotoğrafın sergilenmesinde olduğu gibi.

Katliamlar, işkenceler Türk sermaye devletinin aynasıdır

7 Haziran seçimlerinde beklediği sonucu alamayan AKP hükümeti savaş ve saldırganlık politikalarına Suruç katliamı ile start verdi. AKP şefi Erdoğan’ın “Ya boyun eğin ya da ölün” mesajı ile birlikte devrimci ve ilerici güçler ile Kürt halkına karşı devlet terörü estirilmeye başlandı.

Özel harekat polisleri Yüksekova’da bir şantiyeyi basıp 52 kişiyi ellerini arkadan bağlayıp, yan yana dizerek yere yatırırken bir özel harekat polisi “Ne yaptı lan size bu devlet? Ne yaptı devlet size? Hepiniz karşılığını görecektir. Türkün gücünü göreceksiniz” diye tehditler savururken Kürt illerinde OHAL uygulamaları devreye sokuldu. Sıcak çatışmada hayatını kaybeden gerillaların ölü bedenlerine yapılan işkenceler, sivil halkın üzerine yağdırılan kurşunlar, bombalarla gerçekleştirilen katliamlar sermaye devletinin aynası oldu adeta. HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun Silvan ziyareti sonrasında yaptığı açıklama ise yaşananların ‘90’larda yaşanan imha ve inkar politikalarından bir farkının olmadığını gözler önüne seriyor:

“Bazı mahallelerden haber alınamadığı için ise daha fazla kayıp olmasından endişe ediyoruz. Halkın ekmek almak için bile sokağa çıkmasına izin verilmiyor. Tüm dükkanlar kapalı. Biz Valilikle görüşmek üzere Diyarbakır’a döndükten sonra Silvan’da kalan vekillere dahi silah gösterip gaz bombası attıkları haberi geldi. Barış ihtimalini yok eden bu savaşın ‘90’lardaki imha politikalarından farkı; özellikle Kürt halkına yönelik bu saldırılara artık hepimizin tanık olması!”

Hesap sormak için sosyalizm mücadelesini büyütelim!

Sermaye devleti Kürt halkına yönelik imha ve inkar politikalarına yeni katliamlara imza atarak, baskı politikalarını arttırarak devam ederken Kürt halkının yanıtı direniş ve mücadele oluyor. Bu mücadele ve direniş ise Ekin Wan’ın işkence görmüş çıplak bedeninin teşhir edilmesiyle, Erdal, Hêja ve Helo’nun başına basılan asker postalıyla ezilmeye çalışılıyor. Bir yandan da açlığa, sömürüye mahkum edilen Türk işçi ve emekçilerin beyinleri milliyetçi-gerici politikalar ile dumura uğratılmaya, sermaye devleti ve onun temsilcilerinin kirli politikalarına alet edilmeye çalışılıyor.  

Kürt halkına yönelik imha ve inkar politikaları, katliamlar, savaş ortamı sermaye devleti var olduğu sürece devam edecektir. Açıktır ki böylesi bir tabloda “barış ihtimali” gibi bir durum söz konusu değildir. Kürt halkının özlemini duyduğu özgürlük, eşitlik ve barış ortamının sağlanması hiç de erken seçimin gündeme gelmesiyle dillendirilmeye başlanan “Seni tekrar başkan yaptırmayacağız!” politikası ile gerçekleşmeyecektir. Kuşkusuz ki aynı şey baskı ve sömürüden bunalan, savaş istemeyen Türk işçi ve emekçiler için de geçerlidir.

Barış isteyen Kürt halkının ve Türk emekçilerin sermaye devletine verecekleri en güzel cevap işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesini büyütmekten, gerçek ve kalıcı kurtuluş olan sosyalizm için mücadele etmekten geçmektedir. Kuşkusuz ki sermaye devleti de bu mücadelenin büyümesinden korkmaktadır. Bu nedenle başta Kürt halkı olmak üzere, tüm toplumun üzerindeki baskısını arttırmakta, en ağır işkence ve katliam yöntemlerini devreye sokmaktadır. Ancak sermaye devletinin tüm bu çabaları nafiledir. Er ya da geç tüm katledilenlerin hesabı sorulacak, özlemi duyulan özgür ve eşit günler gelecektir.

Ne demişti Tanya darağacına çıkarken kendisini seyreden köylülere?

“Yoldaşlar! Neden bu kadar kasvetlisiniz? Ölmek için korkmuyorum! Halkım adına öleceğim için mutluyum!”

Ve ne demişti Tanya Nazi faşizmine karşı?

“Siz şimdi beni asıyorsunuz ama yalnız değilim. Biz iki yüz milyon insanız. Hepimizi asamazsınız.”

B. Bahar

* Nazım Hikmet’in “Tanya” şiirinden...

Kızıl Bayrak

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]