Türkiye'de 2007'den sonra neredeyse her gün devrim olmasına alıştık, fark etmiyoruz.
Ve şimdi komple tüm bölgede bir devrim içinde miyiz acaba?:
Küresel denklem hızla değişiyor
Son 10 güne baktığımızda küresel dengelerin değişmeye başladığı hissediliyor.
... bu değişimin temel sebebi, hiç şüphesiz İslam Ordusunun ete kemiğe bürünmeye başlaması ve Türkiye'nin kararlılığıdır.. İran ve Rusya'daki belirli bir değişimin yanı sıra, ABD ve Avrupa'dan da olumlu sinyaller geliyor.. Cumhurbaşkanı Erdoğanın, Batı Afrika ziyaretlerine, ziyaret edilen ülke yönetimleri ve Afrika halklarının verdiği değer ve önem Batıyı çok ürküttü.
Bunun yanında 25-26 İslam ülkesinin 200 bin özel kuvvet askeri ile Suudi Arabistanda dünyanın en büyük askeri tatbikatını yaparak güç göstermesi elbette bu konuda en büyük unsur.. Bu bir askeri tatbikatın çok ötesinde, hiç şüphesiz bir KÜRESEL SAVAŞ PROVASIdır.
Batı, İran ve Rusya karşısında, Türkiyenin çok yakın temasta olduğu Azerbaycan ve Ukrayna'nın dimdik duruşları da denklemde önemli bir değer ifade ediyor.
Yapılan son seçim sonuçlarına baktığımızda, halkın, İran yönetiminin Irak ve Suriye politikasını beğenmediğini ve desteklemediğini görüyoruz. Rusya ve İran, İslam dünyasının büyük bir ekonomik kuşatması altındalar.. Suudi Arabistanın petrol fiyatlarına dip yaptırması, Rusya ve İrana karşı bunusavaş silahı olarak kullanmak istemesinden kaynaklanıyor. Ayrıca İran, Rusya ile Rusya da İranla kendi siyasetleri açısından nereye kadar gidebileceklerini gördüler. Bu iki ülke, birlikte bu şekilde yeni dünya düzeninde iyi bir yer alabilmelerinin zorluğunu anlamaya başladılar.
Tahran, Sünni dünya ile savaşı seçerse İran mutlaka karışır. O zaman Humeyni rejimi Kuma saplanır ve devam edemez. İran halkı da bunu gördü ve İran'ın, Suriye, Irak, Yemen savaşlarının ortasında iradesini ortaya koydu. İran seçimlerinde bölgeler bazında baktığımızda halkların farklılaştığı görülüyor. Mesela Belucistan, %90ın üzerinde muhafazakarları reddetti.. Irak Şiileri de öyle görünüyor. Iraklı Şiileri, Tahran destekli Bağdat hükümetine açıkça cephe aldı.. Bir de Davutoğlu Tahran ziyaretinde Ben sırf Türkiye adına değil, Körfez adına da buradayım dedi. Bu açık bir mesajdı.
Rusya-İran ittifakına kısmen Irak ve yine kısmen Suriye'den başka destek olacak aktör yok yeryüzünde. ABD ise her türlü savaş gücünü elinde tutuyor olmasına rağmen bölgede halk desteği olmadığı için, çaresizlikten bölgeyi, bölge ülkelerini kaybediyor.. Dolayısıyla süper güç kabiliyetini de kaybediyor.
AB ise siyaseten ve sosyolojik olarak dağılmış ve çaresiz.. Türkiye, 3,5-4 milyon sığınmacıyı gözünü kırpmadan yıllarca misafir ederken o koskoca(!) AB, 1.5 milyon silahsız mülteciden korkmuş ve tırsmış durumda. Ya bu mültecinin bir de 3 bini silahlanıverse, dünyanın gözünde büyüttüğü ABnin ne hallere düşeceğini hayal edin.
Kendince Türkiyeye kafa tutan Berlinin son çıkışlarına dikkat edin. Almanya'nın Türkiye politikasında keskin bir U dönüşü yaşanıyor.. Bu, belki kamuoylarına tam yansımıyor ama Almanya yeni dünya düzeninde yeni ittifaklar peşinde artık..
Rusya, Almanyanın böyle yapabileceğini hiç beklemiyordu. Onun için Putin, Merkeli devirmek ve cezalandırmak için belden aşağı çalışmaya başladı. Merkel ise gizlemiyor; çok açık konuşuyor, Türkiyeyi destekliyor. Bu sadece siyasi bir karar olmasa gerek.. Almanya, sırf köhnemiş, yaşlanmış bir AB ile yeni dünyada yer bulamayacağını gördü. Ayrıca ilk defa içindeki 3 milyon Türkün Almanya'yı ihya edebileceği gibi berbat da edebileceğini anlamış gibi görünüyor.
İslam dünyasında 15 ile 50 yaş arası 350 milyon erkek, içi yanan birer mücahit durumunda. Bunun önüne kimse geçemez.. Hepsi iyi yetişmiş savaşçı bunlar... Batı bunu gördü. İran da bunu gördü ve kendisine sempatiyle bakan her ülkedeki Şiileri kaybedeceği korkusu sardı Tahranı..
İran, Suriye'de tutunmakta zorlanıyor.. Lübnan'da artık Hizbullah istenmiyor.. Hizbullah örgütü, bu durumu kendi içinde bile sorgulamaya başladı.
Şimdi bu şartlarda, İran, Suriye'de Sünnilerle kuramadığı ittifakı Rusya ile mi kurabilecek? Bunu hangi Şii kabullenebilir?
Kim ne derse desin.. Belki ülkeler yandı, yanıyor; ama Arap Bahar'ı olmasaydı İslam dünyasındaki bu uyanış olmazdı. Arap Baharını ABD yaptı diye konuşanlara şunu sormak lazım. ABD, süper gücünü mahvetmek için mi öyle yaptı!?
Küresel denklemde büyük bir kırılma ve dönüşüm yaşanıyor. Alışılmış, ezberlenmiş uluslararası ilişkiler denklemi alt-üst oluyor. Ama yine de biraz temkinle beklemekte fayda var. Çünkü son raddede başka yeni gelişmeler ve kaymalar da olabilir.
Ama inşallah inananlar için netice güzel olacak..
Alper TAN
7.3.2016
Türkiye'de 2007'den sonra neredeyse her gün devrim olmasına alıştık, fark etmiyoruz.
Ve şimdi komple tüm bölgede bir devrim içinde miyiz acaba?:
Küresel denklem hızla değişiyor
Son 10 güne baktığımızda küresel dengelerin değişmeye başladığı hissediliyor.
... bu değişimin temel sebebi, hiç şüphesiz İslam Ordusunun ete kemiğe bürünmeye başlaması ve Türkiye'nin kararlılığıdır.. İran ve Rusya'daki belirli bir değişimin yanı sıra, ABD ve Avrupa'dan da olumlu sinyaller geliyor.. Cumhurbaşkanı Erdoğanın, Batı Afrika ziyaretlerine, ziyaret edilen ülke yönetimleri ve Afrika halklarının verdiği değer ve önem Batıyı çok ürküttü.
Bunun yanında 25-26 İslam ülkesinin 200 bin özel kuvvet askeri ile Suudi Arabistanda dünyanın en büyük askeri tatbikatını yaparak güç göstermesi elbette bu konuda en büyük unsur.. Bu bir askeri tatbikatın çok ötesinde, hiç şüphesiz bir KÜRESEL SAVAŞ PROVASIdır.
Batı, İran ve Rusya karşısında, Türkiyenin çok yakın temasta olduğu Azerbaycan ve Ukrayna'nın dimdik duruşları da denklemde önemli bir değer ifade ediyor.
Yapılan son seçim sonuçlarına baktığımızda, halkın, İran yönetiminin Irak ve Suriye politikasını beğenmediğini ve desteklemediğini görüyoruz. Rusya ve İran, İslam dünyasının büyük bir ekonomik kuşatması altındalar.. Suudi Arabistanın petrol fiyatlarına dip yaptırması, Rusya ve İrana karşı bunusavaş silahı olarak kullanmak istemesinden kaynaklanıyor. Ayrıca İran, Rusya ile Rusya da İranla kendi siyasetleri açısından nereye kadar gidebileceklerini gördüler. Bu iki ülke, birlikte bu şekilde yeni dünya düzeninde iyi bir yer alabilmelerinin zorluğunu anlamaya başladılar.
Tahran, Sünni dünya ile savaşı seçerse İran mutlaka karışır. O zaman Humeyni rejimi Kuma saplanır ve devam edemez. İran halkı da bunu gördü ve İran'ın, Suriye, Irak, Yemen savaşlarının ortasında iradesini ortaya koydu. İran seçimlerinde bölgeler bazında baktığımızda halkların farklılaştığı görülüyor. Mesela Belucistan, %90ın üzerinde muhafazakarları reddetti.. Irak Şiileri de öyle görünüyor. Iraklı Şiileri, Tahran destekli Bağdat hükümetine açıkça cephe aldı.. Bir de Davutoğlu Tahran ziyaretinde Ben sırf Türkiye adına değil, Körfez adına da buradayım dedi. Bu açık bir mesajdı.
Rusya-İran ittifakına kısmen Irak ve yine kısmen Suriye'den başka destek olacak aktör yok yeryüzünde. ABD ise her türlü savaş gücünü elinde tutuyor olmasına rağmen bölgede halk desteği olmadığı için, çaresizlikten bölgeyi, bölge ülkelerini kaybediyor.. Dolayısıyla süper güç kabiliyetini de kaybediyor.
AB ise siyaseten ve sosyolojik olarak dağılmış ve çaresiz.. Türkiye, 3,5-4 milyon sığınmacıyı gözünü kırpmadan yıllarca misafir ederken o koskoca(!) AB, 1.5 milyon silahsız mülteciden korkmuş ve tırsmış durumda. Ya bu mültecinin bir de 3 bini silahlanıverse, dünyanın gözünde büyüttüğü ABnin ne hallere düşeceğini hayal edin.
Kendince Türkiyeye kafa tutan Berlinin son çıkışlarına dikkat edin. Almanya'nın Türkiye politikasında keskin bir U dönüşü yaşanıyor.. Bu, belki kamuoylarına tam yansımıyor ama Almanya yeni dünya düzeninde yeni ittifaklar peşinde artık..
Rusya, Almanyanın böyle yapabileceğini hiç beklemiyordu. Onun için Putin, Merkeli devirmek ve cezalandırmak için belden aşağı çalışmaya başladı. Merkel ise gizlemiyor; çok açık konuşuyor, Türkiyeyi destekliyor. Bu sadece siyasi bir karar olmasa gerek.. Almanya, sırf köhnemiş, yaşlanmış bir AB ile yeni dünyada yer bulamayacağını gördü. Ayrıca ilk defa içindeki 3 milyon Türkün Almanya'yı ihya edebileceği gibi berbat da edebileceğini anlamış gibi görünüyor.
İslam dünyasında 15 ile 50 yaş arası 350 milyon erkek, içi yanan birer mücahit durumunda. Bunun önüne kimse geçemez.. Hepsi iyi yetişmiş savaşçı bunlar... Batı bunu gördü. İran da bunu gördü ve kendisine sempatiyle bakan her ülkedeki Şiileri kaybedeceği korkusu sardı Tahranı..
İran, Suriye'de tutunmakta zorlanıyor.. Lübnan'da artık Hizbullah istenmiyor.. Hizbullah örgütü, bu durumu kendi içinde bile sorgulamaya başladı.
Şimdi bu şartlarda, İran, Suriye'de Sünnilerle kuramadığı ittifakı Rusya ile mi kurabilecek? Bunu hangi Şii kabullenebilir?
Kim ne derse desin.. Belki ülkeler yandı, yanıyor; ama Arap Bahar'ı olmasaydı İslam dünyasındaki bu uyanış olmazdı. Arap Baharını ABD yaptı diye konuşanlara şunu sormak lazım. ABD, süper gücünü mahvetmek için mi öyle yaptı!?
Küresel denklemde büyük bir kırılma ve dönüşüm yaşanıyor. Alışılmış, ezberlenmiş uluslararası ilişkiler denklemi alt-üst oluyor. Ama yine de biraz temkinle beklemekte fayda var. Çünkü son raddede başka yeni gelişmeler ve kaymalar da olabilir.
Ama inşallah inananlar için netice güzel olacak..
Alper TAN
7.3.2016
Nereden nereye:
La Stampa gazetesi, İtalya, 9 Mart: Türkiye, AB'yi kontrol altında tutuyor."
Almanya İçişleri eski Bakanı Hans-Peter Friedrich, 10 Mart: Türkiye bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor.
Doğu ile giriştiği bilek güreşini bırakmadan önce,
Son bir diş gösterme bekledim Batı'dan.
Ona dahi yetişmedi kudreti.
Susarak gizlenen Rusya'dan gayrısı,
Yine dizi dizi Ankara kapısında.
Dünya yavaş yavaş alışıyor,
Ah bir de biz alışsak.
Neye alışmalıyız
Sn oskanateş.
Cok şeye alıştık zaten yalan hile dalavera haybeye umutlandırmaya.
Daha nelere alışmamız gerekiyor cebimizden çıkan adına vergi denilen nereye gittiğini bilmediğimiz şeylere alıştık
Devletin bizi soymasına alıştık ta devleti arkasına alan şirketlerin soymasına da alışmak üzereyiz. Daha nelere alışmalıyız.
Evet her türlü vaadlerle yerinden yurdundan ettiğimiz Suriyelileri bu gün sürekli AB ülkelerini tehdit eden devlet politikalarına da alışmak üzereyiz.
Yunan adalarını ucuz botlarla geçmek için her Suriyeliden alınan 1000 le 4000 dolar alındığını buna da devletin göz yumduğunu bilmekteyiz
O adalardaki Suriyelilerin avrupanın diğer ülkeleri için tehdit olduğunu bunuda şantaj olarak devlet bürokratlarını kullandığına alıştık artık.
Avrupa ülke devletlerinin kendi halklarının burnunun kanamaması için yaptığı uğraşı sabote etmenin ne olduğunu alıştık.
Çünkü bu ülkede yaşadığımız halde hiç halkını seven halkı için kaygılanan İnönü den sonra bir devlet yetkilisini görmedik.
Neye alışacağız
artık bu ülkede güvenlikli olarak gezmekten korkar olduk nerede ne zaman bir patlayacak hayatımız tehdit altında buna da alıştık.
Bir iki palavralı propagandaya mı alışmalıyız . Ona da alışıkız
Biz kimse ile bir yarışa girmek istemiyoruz rakip değiliz güven ve demokrasi istiyoruz işte buna bizi alıştıran hiç olmadı. onun için Avrupa da yaşayan insanları kıskanıyoruz.
yeter artık bıktık bu kahramanlık edebiyatlarından güven istiyoruz