Duvar yazılarında yaşayan tarih
Sovyetler ve Hacıbektaş
Süleyman Altunoğlu
Sovyetler ölmemiş, 24 yıl sonra Hacıbektaşta bir evin duvarında taze yazılmış bir duvar yazısında yaşıyormuş.
Sovyetler ölmemiş, 24 yıl sonra Hacıbektaşta bir evin duvarında taze yazılmış bir duvar yazısında yaşıyormuş.
Memleketim, her gelişimde yeni duvar yazıları ile karşılıyor. Güzel bir bayram hediyesi, Stalinin tarif ettiği türden.
Duvar yazıları bir solcunun okuma yazma öğrenmesi gibi. Öğrendiğini, düşündüğünü uygun bulduğu ilk duvara yazıyor.
Henüz ilk başlarda, tüm devrimcileri birbirinden ayırmadığı zamanlarda duvar yazısında doğaçlama, kapsayıcılık en üst düzeyde oluyor.
Sovyetleri hem de özgün ismiyle, Kiril alfabesindeki ismiyle üzerinden 24 yıl geçmişken, Hacıbektaşta bir evin duvarına yazdıran bu olsa gerek.
Hoş geldin aramıza genç arkadaş.
Aşağı mahallenin mezarlığından dönüyordum, anneannemin mezarını ziyaret etmiştim. Orda denk geldim yazına.
Anneannemi Gezinin patladığı gün kaybetmiştik. 31 Mayıs öğleden sonrası ilk toplanma çağrıları gelmeye başlarken, gelen telefonla memlekete doğru yola çıkmıştık.
Herkesler bir aradaydı, sokaklar hızlı akıyordu, biz normalde pek de bir araya gelmeyecek torunlar yan yana gelmiş, olanca ağırlığıyla bir cenaze kaldırıyorduk.
Aralarda akıllı telefonların başında hızla akan sosyal medyadan bir şeyler yakalama telaşına düşüyorduk, büyükler ayıplamıyordu halimizi.
Anneannemin hayatı, idare etmenin özetiydi, dördüncü çocuğuna, anneme, hamileyken kocasını kaybetmiş, başında kaynanası dört çocuğuyla ortada kalmış bir kadındı anneannem. Ömrü boyunca idare etmişti, çizgiyi bozan her şeye tepki göstermişti.
Bir bayram sabahı onun mezarını ziyaretten dönüyorduk, duvarda CCCP yazısını gördük. Güzel de yer seçmiş yazan, tam yol ağzı.
Hacıbektaş sembollerle yaşayan, sembolleri yaşatan bir yer, sıra sıra uzanan hediyelik eşya dükkanlarında -birkaç dükkan hariç- devrimci önderlerin, sanatçıların resimleri bir gün eksik olmadı. Hacıbektaşın hiç eksilmeyen rüzgarında bayrak gibi dalgalanır dururlar.
Halıya dokunmuş resimleri o rüzgarda nadiren düşer, iyi sabitlenmişlerdir yerlerine.
Hayatın olanca idare etme baskısına rağmen kendilerini yeniden ve yeniden hatırlatabilecek güce ve iz bırakmışlığa sahiptirler.
Düzen onların bıraktığı izleri silemedi, bu onlara dert olsun ama biz de daha o izlerden yarattığımız yolu tamamına erdiremedik, bizim bayramımız gelmedi daha o da bize dert olsun.
http://gezite.org/sovyetler-ve-hacibektas/
1978 de yazılan bazı yazılar (sloganlar) duvarlarda hala var. O zaman kullanılan soba kurumu ve yanık motor yağı nı hiç bir boya kapatamıyor eğer o duvarın sıvasını kazımazsan.
İşte biz bazen o yazılara bakarak tarihi geriye çevirmek istiyoruz SCCP yazısı da o rüyaları tekrar görmek için yazılmış olabilir. Bu güne kadar hiç bir ölünün dirildiği görülmedi.
Yazının 1978'de yazıldığını şıp diye anladın! Gözünden de bir şey kaçmıyor! Sovyetlere duyulan sevgiyi ölü sevicilik olarak görmene ise hiç şaşırmıyorum, bu kadar liberalizm övgüsü yapan birinin başka türlü düşünmesi çok zor.
Nasıl anlamam O slogan o tarihe ait.
Biz ölüleri tabut içinde toprağa gömeriz ya siz ne yaparsınız. Artık sevsen de o ölmüştür. Ölümde gerçektir.