İşte bakanlık teklifi yapılan isimler
Ahmet Davutoğlu, 11 AKP'li, 5 CHPli, 3 MHPli ve 3 HDPliye bugün mektupla bakanlık teklifi yaptı.
(İleri Haber) Hükümeti kurmakla görevlendirilen Başbakan Ahmet Davutoğlu, 11 AKP'li, 5 CHPli, 3 MHPli ve 3 HDPliye bugün mektupla bakan olduklarını bildirdi. Bakanlık teklifi yapılan isimler şöyle:
CHP
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak
Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan Toker
İstanbul Milletvekili İlhan Kesici
Antalya Milletvekili Deniz Baykal
Ankara Milletvekili Tekin Bingöl
MHP
İzmir Milletvekili Kenan Tanrıkulu
Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş
İstanbul Milletvekili Meral Akşener
HDP
İstanbul Milletvekili Levent Tüzel
İzmir Milletvekili Müslüm Doğan
Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca
YARIN 18.00E KADAR YAZILI YANIT İSTENDİ
Davutoğlu, milletvekillerine ayrı ayrı hitaben yazdığı mektupta, şu ifadelere yer verdi:
"25.08 2015 tarihinde, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere Başbakan olarak atanmış bulunmaktayım. Geçici Bakanlar Kurulu üyeliği için şahsınıza, bakanlık teklif ediyorum.
Anayasa'nın amir hükmü gereğince, teklif edilen Bakanlık görevini kabul etmemeniz halinde, yerinize bağımsızlardan atama yapılacağından geçici Bakanlar Kurulunun kurulması için öngörülen anayasal süre dikkate alınarak bakanlık görevine ilişkin teklife, 27/08/2015 tarihi saat 18.00'e kadar yazılı yanıt vermeniz hususunda gereğini rica ederim."
CHP ve MHP kabul etmeyeceğini açıklamıştı. HDP de girmeseydi AKP'yi tek başına orada bıraksalardı. Bence daha iyi olurdu. HDP AKP'ye meşruiyet veriyor.
MHP'den Tuğrul Türkeş teklifi kabul etmiş. MHP'ye başkan olmak için yola çıkmıştı, olamayınca ve olamayacağı da belli olmuşken bari bakan olayım demiştir. Oktay Vural daha önce parti dışlanarak yapılacak teklifin ''ahlaksızlık'' olacağını söylemişti. Ortada bir ahlaksızlık varsa kim bu ahlaksız, Tuğrul Türkeş mi, yoksa AKP mi
Eskiden olsa
Aydemir Güler
Üç muhalefet partisinin, biri diğerini AKPnin yanına ittirdiği hükümet görüşmeleri bitti de, yalan rüzgarı dindi bir nebze. Bizim televizyonlara orijinal adından çok daha iyi bir başlıkla girmişti Yalan Rüzgarı dizisi. Jenerikte Y ve R vardı, İngilizcesiyle Young ve Restlessden alınma. Kim gençlik ve ataklığı yalan ve rüzgara dönüştürdüyse aklına, çevirisine sağlık. Herkes birbirine genç ve capcanlı olduğu için madik atıyor olabilir miydi? Çeviri doğrudur!
Tabii son aylardaki rüzgar o dizideki karmaşık ilişkiler ağından çok daha kavurucu, öldürücü. Bir kere gerçekten ölüm kokusunu yaydı tüm memlekete. Suruçun üstüne koalisyon mu yükselir? Oluyor ve çok pis kokuyor
Giren de kokuyor, girmeyen de. MHP fikirleri iktidardayken kendisi kenarda ve hatta hapiste olmayı tatmış bir partidir. AKPli yıllar da öyle, bugün de öyle. Bu kadar yakın olduğunda iki çizgi ya birbirine karışır, ya da birbirini iter. Aynıların aynı olduğu anlaşılmasın diye iterler... Faşist partimiz bir devlet ve düzen partisi olarak, hükümete tutunacak olsa, Washingtona meydan okuyacak hali yok ya, çözüm sürecine böyle atıp tutamayacak ki. Milliyetçiliğin yüzde doksanı demagojidir.
Üstelik Baykala da haksızlık etmiştir Bahçeli. Ve kendi kendisine
Erdoğanı var eden Baykaldır yakıştırması, 2002de erken seçimin kapısını bizzat Bahçelinin açtığını örtmesin. Türkiyenin şeriatçı, Amerikancı, liberal yapılanması büyük karardır. Üzmeyin birbirinizi, siz senaryoyu uyguladınız.
Anlaşılan bu bir oyun. Maksat, az kayıpla kapatmak. Sorumlu davranalım arkadaşlar, hangimizin AKPnin yanında görünmesi toplamda daha az kayba neden olur? Meclis partileri ittire kaktıra ve kan gölünün orta yerinde bu sorunun yanıtını birlikte aradılar. Yanıt HDP oldu.
Demirtaşa ya bakan adaylarınız veto edilirse sorusunu soranın akli yeteneklerini sorgulamayın; işini yapmış. Sorumluluğunu yerine getirmekte olan HDPnin de bu işten yıpranarak değil, son aylarda çatışmanın tarafı olmaktan kaynaklanan bir yıpranma zaten varsa, onu telafi ederek çıkmasını kim istemez? Sorunun sahibi gazeteciliğe, yani gerçeği açığa çıkartma çabasına yakışmıyor olabilir. Gülmeyin gülmeyin, medyanın gerçeklikle bir alakası olmadığını ben de biliyorum
Ama yalan rüzgarı dinmeyecek. Çünkü ortada görev var, sorumluluk var; bir de 21. yüzyıl sosyalizmi var!
Figen Yüksekdağ mı dedi, hükümete girmek hem görevimiz, hem sorumluluğumuz diye? Pervin Buldan ise Hangi Bakanlık olursa olsun orada arkadaşlarımız görüşlerini yansıtacak, ifade edecektir demiş. Rüzgar esmiş ve bakanlık görüş ifade etme makamı" oluvermiş! Dünyada ve memlekette bakanlar kurulları, demokratik tartışma platformları olagelmiştir zaten
Pervin hanımın bile liberalizmin kitabında bulamayacağı bu tez için, Figen yoldaş şöyle sağlam bir marksist-leninist kaynak gösterebilecek mi acaba? Bizler bakanlığa diye işin kolayına, slogancılığa kaçmadan ama
Demokratik tartışma platformu olmazsa, politik mücadele alanı da olur. Zira HDP ve dahi eşbaşkanın ESPsi, ilk sosyalist bakan güldürüsünün EMEPi ve savaşı durdurmanın coşkusuyla yüzleri gülecek olan memleket solcusu, AKPyle iç içe girmenin tahribatını minimize etmeliler. Seçime tek başına AKP hükümetiyle mi gitmek istersiniz, yoksa bu kirli partinin başkaları tarafından denetlendiği, frenlendiği bir modeli mi? İşte büyük mücadele. AKPyi meşruiyet, hukuk falan sınırlarının içine çekiyoruz. Bereket bakanlarımız sivil toplum örgütlerinden çok deneyimli ve birikimliler, Sayın Başbakanın kriterlerindeki gibi.
Eskiden işimiz kolaydı. 20. yüzyıldaydık. Ekim Devrimini falan biliyorduk. Devrim diyorduk, sosyalizm diyorduk. Emperyalizmle uzlaşılmazdı. Kimlik kartımıza yazmıştık şeriatçı veya milliyetçi faşistlerle kavgamızı. Önümüze ne gelse sınıf kavramına indirgiyorduk anında!
Kazın, pardon 21. yüzyıl sosyalizminin ayağı öyle değil işte. Sorumluluk çok büyük. Roboskinin emrini veren, IŞİDi yaratan, bıraktım Suriyeyi, Kobaneye saldırtan, Gezide, Suruçta çocuklarımızı yok eden bir kadronun azınlık seçim hükümeti kurmasına nasıl göz yumarız?
Ya da nasıl yuttururuz, restorasyonu mücadele niyetine!
Varsın birileri bakanlıklarınız kan kokuyor falan desin.