İlke bugüne lazım-Aydemir Güler
Evet bu bir savaş
Bunca acıya, cenazeye daha hafif bir ad bulmaya çalışmasın kimse.
Ancak savaş çoğunlukla tek yönlü bir çatışma değildir. Türkiye 2015 yazında da hayli karmaşık bir çatışmalar denkleminin içinde cebelleşiyor. Kafaların selameti açısından, hiç olmazsa sadece düzenli ordular karşı karşıya dizilip savaşsaydı
Öyle değil ve sol adına çok hata yapılıyor.
Oraya aralarda geleceğim; önce AKP...
Haziran seçimi öncesindeki, Diyarbakırdaki bombayla zirve yapan gerilimin AKP yapımı olduğuna inanmak için bir neden görmüyorum. Bomba HDPnin yükselmekte olan ivmesini bir adım daha ileri taşımıştı. Açık siyasi sonuç budur. Yarı açık, az örtük, ama AKPlilerin suratlarından okunan diğer mesaj çok ağır bir tehdit içeriyordu: Birileri Türkiyeyi yakmaktan çekinmeyecekti. Yani AKP uslu uslu terbiye olma yoluna girmeliydi.
İkinci konjonktür, Erdoğanın seçim sonrası suskunluğu üstünden atmasıyla, ama ondan daha önemlisi Suruçla açıldı. Zaten o noktaya gelene kadar, iktidar partisi içindeki yırtıklar yamanmış, muhtemelen gerekli pazarlıklar yapılmıştı.
Aynı bir buçuk ay boyunca muhalefet havanda su dövdü. Biri diğerini AKPye ittirmekten başka siyaset üretmeyen, zavallı bir performansa başka ne diyebiliriz ki?
7 Haziran-20 Temmuz arasında durum değişti ve Suruç patlaması, Diyarbakır mitingindekinden farklı olarak, Kürt siyasetini güçlendirme sonucunu vermedi. Solda birçok kesimin bunun farkına varmamış olmasının bir önemi yok. Soldaki akıl yitimini gereğinden fazla yazdık
Gerilimin faturasını, geniş kesimler Kürt hareketine çıkartma eğilimindedir. Şehit cenazelerinin milliyetçi ayinlere dönüşmek yerine, insani tepkilere sahne olması yanıltmamalı. Bu tepkiler sorunun çözülememesine. "Terörün" yok edilememiş olmasına. Hükümetin güvenlik sunamamasına... Şehit ve gerilla anaları, kendiliğinden buluşmazlar. Mevcut ortama ilişkin iyimser bir yorum, olsa olsa, toplumsal psikolojinin bir Türklük savaşını tırmandırmayı beslemediğidir. İyi de, böyle bir tırmanış isteyen var mı? Veya, AKP yalın bir savaş mı istiyor, yoksa kontrollü bir gerginlikle siyasi avantaj mı elde etmeye bakıyor?
Bana sorarsanız, özellikle süresi kontrol edilebilen ve biteceği umudu canlı tutulan bir çatışma ortamı AKPye yarıyor.
AKPye diyorum, yalnızca Saraya değil! Sarayın savaşı deyiminin düşüncesizlikle yapılan bir yanlış olduğuna inanmıyorum. Yanlış yapanların pek sağlıklı düşünemedikleri açık olsa da, konumuz bu değil. Sarayın savaşı, Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki ayrıma oynamak demektir. Buradan çıksa çıksa gerici rejimle pazarlık çıkar!
Şaka yapmıyorum; kan akıyor ve genç militanlar duvarlara sivri ucu törpülenmiş bir gericilik talebini yazdıklarının farkında değiller
Ama ayrımlara oynamak konusunda karşı tarafın eline su dökülecek gibi değil. AKP, MHPden Türkeş soyadını koparttı. BBPyi koltuğunun altına aldı. SPyi onore etti. CHPye Baykal üstünden tırpan vurdu.
Kürt hareketine gelince; Diyarbakır ile Kandilin ayrışması başlamış bulunuyor. HDP, politik perspektifine uyan bir kanal bulmuş ve seçim hükümetine tutunmuş, PKKden uzaklaşma basıncına uymuştur. Hiç kuşku olmasın, Öcalan bu doğrultuya onay vermiş olmalıdır.
Yeri gelmişken; PKK sözcüleri HDPyle bu düzeyde bir açık ağız dalaşına hiç girmemişlerdi. Batının AKPye müdahale edeceğine gerçekten inandılar mı, acaba?
Son günlerde başka bir argüman kendini gösterdi: Kandil HDPyi silah bırakma tartışması üstünden değil, yeterince uzlaşmacı olmadığı, AKP-CHP-HDP koalisyonunu zorlamadığı için eleştiriyor! Sözcükleri boş veriyorum ve bu yapıcı eleştiriyi PKKnin birtakım tehlikeleri çok yakınında hissetmesine bağlıyorum.
AKPnin seçim platformunu üstüne kuracağı anlaşılan ittifak yapısı bir faşist cephedir. Ve bu hiç kuşkusuz AKP rejiminin özüdür. Ancak faşist ve şeriatçı AKP, başına buyrukluğa artık izin verilmeyeceği tebliğ edilmiş bir parti. Bugün Kürt hareketinin gücüne sınır çizmenin ötesine geçen bir Kürt tasfiyesi, Ortadoğuda asla karşılık bulamaz. Ne Washington ne başkası, bölgenin yeniden biçimlendirilmesinde Kürt faktöründen vazgeçebilir
AKP er geç müzakere masasına dönecek. HDPnin AKPye verdiği destek, bu yönde güçlü bir taahhüdün kanıtıdır. Bu düzeyde bir kararın Öcalanın tutumuyla çelişme olasılığı da yoktur.
Türkiye kanıyor ve bu bir savaş. Ama içinde bir dizi çatışma ve uzlaşma barındıran bir savaş.
Sol adına kalkıp silahlar sussun demekle yetindiğinizde, mesajınızın Kandile gittiği bellidir. Ama bu öncelikle AKPyi besleyecektir! Ve yıllarca ezilen ulus kavramına sığınıp eleştiriye ambargo koyanlar, şimdi bu yönde özgürleşiyorlar.
Solda IŞİDe karşı PYDnin seküler niteliğine övgü yazılıp duruyor. Kürt halkının başkalarına göre laik olması başka, siyasetin yönelimi başka. Övgüler, PYDnin ÖSOya, bazen başka cihatçı gruplara, her daim ABDye uzattığı eli atlamak oluyor!
Solun bir bölümü bu karmaşık savaşın içinde çürüyor. Gün ışığı her köşeyi aydınlatırken ilkeli olmak kolay. İlke, örneğin gericilik ve emperyalizme aynı anda karşı durmak gerekliliğidir. İlke, sınıfları gözden kaçırmamaktır
Bunlar asıl şimdi lazım.