Sayın dayanışma; tamam düzeltelim devrimlerin doğuya kaydığını varsayalım...
Ama sovyetler devriminin yalnız kalması ve sürekli top çevirmeye çalışması sonucunda gelinen sonuç ortaya çıktı. Örneklemek gerekirse en basitinden, ücret meselesi. Kalifiye bir işçi düzeyinde olması gereken yönetici ücretlerinin 6 katına kadar çıkması. Şunuda gözden kaşırmamak lazım, marx devlet üzerine yazılarını hepparis komününden sonra yazmıştı. Sebebi ortada, el yordamıyla gidilen bir yolda her deneyimden bir tecrübe çıkarmak. Biz de tek tek ülkelerde gerçekleşen iktidar değişiklikleri sonucu gelinene noktalardan bir tecrübe çıkarmalıyız. Körü körüne bağlanırsak hatalar denizinde yok oluruz.
Bu sebeple ben geçmiş süreçten aldığım dersler ışığında böyle düşünüyorum. Hayatın ne getireceğini göreceğiz.
tek ülkede sosyalizm dünde olmadı bundan sonra hiç olmaz.
SB tek ülkede kurulan sosyalizm değildi SB den sonra kurulanlarda öyle
Anti Emperyalist mücadele verip sosyal kurtuluş yolunda ilerleyenlerde öyle.
Zaten tek ülkede sosyalizm olur diyende yok Ne marx ne Lenin bunu söylemiştir Sovyetler Birliği tek ülkeden oluşmuyor bir çok rusyaya bağımılı ülke bu kuruluşa katıldı.
Çin bile Sovyet desteği ile sonuca vardı.
Eğer tek ülkede sosyalizm olur diyenler başını KUBA ya çevirsin baksın ne sıkıntılar yaşadığını dinlesin Kubalıları yıllardan beri en önemli politikaları ABD ambargosunun kırılması olduğunu.
Tek ülkede sosyalizm diyenler ancak ya K.Kore olur ya Venezuella gibi içinde bol kapitalisti olan ülke. Veya güçlü bir kapitalist ülkenin türist gelsin diye oluşturduğu korunaklı ülkesi.
Tek ülkede devrim olur ama sosyaliz olmaz.
Zaten Çulhaoğluda bunu anlatmak istemiş.
Sosyalistlerin bu ülkede görevleri ne demiş sosyalizm için uğraş vermekmi yoksa Kürt siyasetine destekmi demiş.
Bence dikkate alınacak yazı.
Ama şu bir gerçek o gerçekten kimse kaçamaz.Bir ülkede temel çelişki yeterli şekilde siyaseti meşgul etmiyorsa baş çelişki siyaseti meşgul eden olur.İşte Kürt siyaseti ülkenin en önemli biçimi olmuştur.
Bizde demokrasiyi en önemli yaparak bu işe katılımcı olacağız.
Mücadelede ölçek konusu
Metin Çulhaoğlu
Yukarıdan aşağıya doğru sıralarsak şöyle: Uluslararası (küresel), ulusal, bölgesel ve yerel
Yukarıda sıralananlar, ölçeklerdir.
İlki konusunda bir açıklamaya herhalde gerek yoktur. İkinci sırada yer alan ulusal, ulus devlet ölçeğidir. Bölgeselden kastedilen, belirli ülkeleri içine alan bir coğrafi birim değil (ki böyle de olabilir), bir ülkenin kendi içindeki bölgelerdir. Son sıradaki yerel ise günümüz Türkiyesi düşünüldüğünde idari birimler olarak illerle ilişkilendirilebilir.
Şimdi, soru şu: Var olanı değiştirmek üzere yola koyulan sosyalist öznenin esas alacağı ölçek ne olabilir ya da olmalıdır?
Kuşkusuz, bu öyle benim canım şu ölçeği çekiyor türü basit bir tercih meselesi değildir. Sonra, soru çeşitli boyutlarıyla yanıtlanmalıdır. O zaman, şöyle soralım: Analiz, örgütlenme, siyasal eylem/müdahale ve siyasal iktidar başlıkları hangi ölçeklerde ele alınabilir/alınmalıdır?
Peşinen bir yanıt vermek gerekirse, az önce sıralanan başlıklar dört ölçeğe vurulduğunda oklar ulusal ya da aynı anlama gelmek üzere ülke ölçeğine işaret etmektedir.
Metin Çulhaoğlu'nun sorduğu sorunun cevabı kırmızılı cümledir. Ülkemize özgü bir cevap da değildir. Bütün dünya komünistlerin mücadele ölçeği ulus devlet ölçeğidir ve evrensel bir gerçektir. Bunun dışındaki her yorum konuyu sulandırma amaçlıdır.