Benim kötü alışkanlığım, yanlış bir tuşla gider diye kısa kestim, buradan devam edeyim:
Söylemek istediğim şu: Lenin bile devrim sonrasında başka ülkelerde devrimin Rusya'da izlediği seyri izlemeyebileceğini söylemiştir. Engels'in de Paris Komün'ünden sonra ''barikat'' vurgusu yaparak benzer söylemi vardır. Fidel de İngiltere'de bir radyo konuşmasında benzer ifadeleri-le konuyu yorumlamıştır. Kısaca siyaset konusunda genek ilkelere bağlı kalınarak kitleye nasıl ulaşılacağı, nasıl kazanılacağı, devrimin ülkeye özgü nesnelliğinde nasıl bir biçim alacağı, parti ve örgütlenme konusu, hatta demokratik merkeziyetçilik vb. hepsi ülkeden ülkeye farklılık gösterecektir. ''Sosyalizmin Türkiyelileşmesi'' kavramı burada pek çok başlıkta geçiyor. Bu kavramdan anlatılmak istenen de budur. Yoksa Marks'ın çözümlemelerinden çıkarılan bilimsel önerme ve sonuçları ''18, 19.yüzyılın gerçeği olarak'' nitelemek ve hele bu saptamayı marksistliğin ardına gizlenerek yapmak cehalette nirvanaya ulaşmaktan başka bir şey değildir.
Kerameti kendinden menkul solculuk mu; işte o solculuğun zihin karmaşasının zemini tam da burada oluşuyor.
İşin gerçeği, toplumların değişim nedenleri üzerinde sınıfları oturtan anlayışın eskimiş olduğuna inanmıyor ,ve yürekli iseniz bunun aksini bize gösterin diyorum. Ama böyle bir yürekliği gösterende yok. Kaçak döğüşüyorlar. Özelikle SSCB ve yaşanmış yaşanmakta olan soyalizmi bize gösteriyorlar . Bakın diyorlar lenin neler yaptı,yada stalin Hitlerle anlaştı ,mao kültür devriminde adeta kızıl kemerler gibi davrandı falan filan
Evet Tarihsel toplumsal sürecin demirbaşları var. Çünkü kapitalizm var oldukça bu demirbaşlar varlığını sürdürecek ,çünkü bilinci ortaya koyan bu koşullar olduğuna göre bu demirbaşlarla kendi varlığını sürdürecek . İsterse bin yıl geçsin ,o koşullar varsa ve o koşullar radikal biçimde insanoğlu tarafından değiştirmediği müdetçe varlığın sürdürecektir.
Kapitalizme 500 yüzyıl hak tanıyanlar sosyalist çabalara bir 90 yıl tahammül edemiyorlar . Toprak mülkiyetinin egemen olduğu sisteme yine 600 yıl haktanıyanlar bu hakkı sosyalizme çok görüyorlar .
Bu çok görenler kimlerdir.? Bunu anlamak için münecim olmaya gerek yok sanırım. Altını kazıdığımız da burjuva çıkar . Ama olayı bu kadar basit görülmemesi gerekir. Nihayettinde herşeyi ya burjuva yada proleteryaya bağlamak mümkün. Şu yaşadığımız toplumda bile etrafımızda olanların altını kazıdığımızda ,yine karşımıza bireysel çıkarların altında toplumsal çıkarları her daim görebiliriz. Bir kafetaryaya oturduğumuzda bütün bu olanın ne kadar rezilce ve insan dışılığından söz ediyoruz. Ama içinde hep birlikte yaşıyoruz. Yani kolayca bireyleri,toplumsalı yok etmek mümkün değil.
şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Engelsin deyimiyle , İlk baş gerçekleri bulacağız sonra bu gerçeklik üzerinden programlar ,edimler amaçlar yaratacağız ve uygulayacağız . Ve sınıflı toplumlarsak her sınıf kendi alanından bunu yapmaya çalışacak ortaya kaos çıkacak demektir bu. Bu kaso ortamında her sınıf ben tertemizim diyemez. Bireyde bunu diyemiyor. Marx,insan bilinci yaşadığı koşullar içinde hareket eder ve bu koşullar dışına çıkmak ise ki İnsanoğlumda olan özellik olan tasarım gücüyle mümkün. Böylesibir tasarıma bile ulaşabilmek emek ,çaba gerekir . Ancak bunun bile sınırı var . Gerçeğin yansımasının bize verdiği hakla bunu yapabiliriz .Çok dışına çıktığımızda idealizmle buluşmış olmaktayız..
bir örnekle tartışmaya katkı koymak isiterim. . Lenin devrim yapar ve Rusyada sosyalist devrimin koşuları almanyadan zayıf olduğunu biliyordu ama illa devrim yapalım diye düşünceleri ortaya atındı .Halbuki burjuva ile uzlaşmalar gidebilirdi ki burjuvalar buna dünden razı idiler. Marx ,Almanya ve Farnsada uzalşmalara açıkken lenin rusyada uzalaşmalar kesinlikle karşı. Reformistler diye bağırıyordu . Çünkü tüm koşullar burjuva lehine ve çok güçlüler , onlarla uzalaşmaya gitmek süreç içinde teslim olmaktan başka birşey olamazdı. İktidarı ele geçirip burjuvaları tek siyasal olarak değil onu yaratan koşulları yok etmekle mümkün olacağını bağırıyordu..
Şimdi burada leninle marx arasında nasıl bir çelişki olduğunuda görmekteyiz. Ama tarisel metaryalizmi ki toplumsal tarihi anlayamayanlar bunun çelişki ve Leninle Marx' birbirne kavga ettirir.
Bunun ip uçlarını marx Alman devrimin de vermeye başlamıştı.
Marx'kapitalizmin tükenmekte olduğunu çünkü ne ırlanda da nede almanyada normalde olması gereken toplumsal devrimin olamadığı gerçeğini anlamaya başladı . Normalde İngiliz burjuvazisi ırlandanın o mücadelesine karşılığında ulusal hakkını tanıması gerekiyordu. Irlanda da ulusal kurtuluşunu normal olarak tamamlamısı gerekiyordu ki bu esnada kapitalizmin güçlü olan ve işçi sınıfının yoğun olduğu ülkede sosyalist bir atak gelişebilirdi. Bu Fransadan daha anlamlı kolay olma imkanlarını sağlama koşulları vardı. Fransa Burjuva devrimleri sancılarını çekerken İngiltere burjuva devrimini yapmıştı ,ırlanda çıkışı ile sosyalizme yönelme mümkündü.
Çünkü Marx'a göre kapitalizm genişleyen ,ilerici ,toplumlara yeni bir dünya sunandı. Böyle olduğu için toplumlar tarafından destekleniyor ,arkasında olunuyordu. Almanyada ise burjuva kalkışma yapmış ama arkasında onu destekleyen ,kendi yaratımının ürünü olan bireysel vatandaş işçi o güne kadar olmayan haklar istemeye başlamıştı. Bu burjuvanın çıkarlarına ve varlık koşullarına tehdit içerenlerdi. Burjuvanın devrimden tornistan yaptığını ve egemenliği için farklı bir taktiğe başvurduğu gerçeği ortaya çıktı. Buda eski toplum (feodel) egemenleriyle uzlaşma,onları ikna etme ,zorlama ve devrim kaçkını konumunda olmasına neden oluyordu
O zaman toplumsal tarihsel süreç durmaz ,kesintiye uğratılamaz ,olması gereken ve işçi sınıfının yapması gereken tarihsel sürecin kesintiye uğramasını izin vermemek ,Alman burjuvazisi ile gerektiğinde uzalaşmalarla ona cesaret vermekti.
lenin ise bu çelişkiyi çözümledi.Kapitalizmin artık devrim mevrim yapamayacağını tüm işlerin işçilere kaldığını ve bunu o gericileşen burjuva ile mümkün olmadığını ,uzlaşma bu koşularda mümkün olmadığını ama çok zorlu bir sürece o kapitalizminde uerine getirmesi gereken süreci işçi sınıfının üstlenmek zorunda kaldığını kısaca bindik bir elamete gidiyoruz kıyamete espirisiyle ,ama başarılı olursak koca bir deneyim bırakılacağını ,ki tıpkı paris komünü gibi ,yenilirsekte bunun toplumsal tarihi gelişime katkı olacağını biliyordu.
İşte arkamızda koca bir sosyalizm deneyimi var. Zaten Marx ta toplumların her seferinde duvara kalkıp yükleneceğini yenilgiler yaşayacağını ,yere serileceğini, ölü taklidi yapıp o yüklendiği duvarı yıkmak için güç toplayacağını, toplumsal tarihin yasası oladuğunu söylüyordu. Bu arada taktikler geliştireceğini ,yeni yöntemler bulacağını belki çok güçlendiğine inandığı anda rusyada ki gibi değilde , burjuvadan siyasal olarak güçlü olduğuna inandığında burjuvalarla uzalaşmalara gidebileceğini ,bu kapılarında açık olduğunu ama buna karar vericilerin bulundukları koşullar içinde olanların değerlendirebileceğini söylenen şeyler. Önemli olan bu değerlendirmesini o koşullarda siyasal önderliğin yapıp yapmayacağıdır.
Buda o ülke devrimcilerinin sorunu olmakta .
Engels toplumsal tarihe bakarak şunu diyor '' Biz tarihi yapmaya aktif olarak katılabilir durumda olmadığımız sürece tarihsel sürecin kesintiye uğraması bizim çıkarımıza değildir. '' Bugünkü tarihsel süreç nedir. ? Türkiyede demokratik devrim ,hukukun ,kuralların ,yasalar önünde bireyin eşit hakları. Bu süreci Kimlik temeliyle yerine getirilmek isteyenler var. Birde sadece kimliğimi ver ne halt edersen et gibi olanlarda var. Burjuavnın niteliği ile bu süreçte takındığı tutum ki ilerici olmayacağı kesinlikle malum olan tutum almak olacaktır. Sanrım işte o zaman her iki durumda sosylistlere hayli iş düşecektir.
Kerameti(güç kudret) kendinden menkul(ağızdan ağız gelmiş söylengeler) solculuk mu; işte o solculuğun zihin karmaşasının zemini tam da burada oluşuyor.
gücü kudreti kendinde olan kulaktan duyma laflarla hayatını devam ettiren ve sisteme müdahil olmak isteyen solculuk.
--------------------------------------------
Bu tür solculuğu kim üslenir kim çözüm olur bunu bilmem. Benim bildiğim bilim en iyi takip edilen yoldur. Marxında bu yolu takip ettiğini okuduğumuz kitaplardan anlamaktayız.
Biz Lenin şunu dedi Marx bunu dedi ile yaşadığımız dünyaya çözüm olamayız ancak onların takip ettiği yolu takip ettiğimizde çözüm olabiliriz.
Dün üretim biçimi ağırlıklı olarak işçi emeği ile sağlanıyordu ve artı değer sermaye birikimin ön şartı idi makinalar en fazla buhar enerjisi ile çalışıyordu nisbi artık değer buna göre hesaplanıyordu
O dönemde bile marx manifestoda kapitalistin işçiden kurtulma planları olduğunu söylemişti.
Kapitalin 3 cildi ön sözünde A.Simih in iddası olan makine yapan makinalardan söz ettiğinde bu ihtimal yok ama olursa değer yasası çökeceğinden söz ediyordu Engels. yıl 1848-1875 aradan Dev gibi yıllar geçti şu an üretimde hiç işçi olmayan üretim sahalarından söz ediliyor yazılıyor çiziliyor.
Kapitalizm karekteri gereği dikey ve yatay şekilde büyür zamanımızda kapitalizm ağırlıklı olarak dikey şekilde büyümektedir
Yani kapitalizm bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyemiyor ama sermayeler mümkün oldukça en az ellerde toplanarak büyüyor.
Bu durumda nüfus artışı toplumu kapitalizmle değil barbarlıkla dilencilikle karşılaştırıyor onun için egemen idoloji kapitalist modernleşme yerine din ve yobazlık olmaya başlamıştır.
Mülksüzleşen insanlar kendilerini işçilerin arasında değil cemaatlerin arasında görüyor.
İşte solcuların kotları buna güre kurgulanmadığı için solcular bu insanlara ulaşamıyor ve bu müksüzleri onların müvik kollarına emanet etmiş gibi görünüyor.
İşçiler fabrikalarda tehdit altında hem yığılmış işsizler tarafından hem teknoloji tarafından artık onlar fabrikalarda düzen dışı idolojilerde örgütlemek mümkün değil.
Onlar ancak fabrika dışında belli bir toplumsal mücadele etrafında örgütlenecektir işte o mekanlar meydanlar o amaçlar demokrasidir.
Bu durumda egemen sınıf olan burjuva kendi egemenliğini bürokrasiye kaptırmıştır bu ilk defa olmuyor bütün krizlerde burjuvazi gönüllü olarak egemenliği geçici şekilde bürokrasiye verirdi .Şimdi durum başkalaştı krizler geçici olmaktan kalıcı oldu çünkü kapitalizm artık doğal dengelerinde değil sunni dengelerde onu ayakta tutamıyor onlarda krizle yaşamasını öğrendi
Bu günlerin tahlillerini yapan zamanımızın anarşisti Negri ve günümüzün Marxisti D.Harlev artık fabrikalardan sonuç çıkmayacağını adreslerin meydanlar olduğunu söylemektedir.
Hatta D.Harvey tüketimin durdurulması ile kapitalizme daha büyük krizler yaşatılabileceğini söylemektedir. Bize düşen örgütlenmek toplumla ilişki kurmak kalıyor
Evet nasıl işte bu sorunun cevabını hemen bulsak iyi olacak yoksa tren kaçacak dünya tersine dönecek komünizm atlanarak yeniden ilkel barbarlık düzenine dönülecektir.
Bu düzen bilim kurgu flimleri gibi bir yerde en üst yaşama bir yerde vahşet olacak.
sayın hakkı ve sayın kaçak dostlara da çok rica ediyorum lütfen hezayan yapmasınlar. poroloterya sınıf bilincine göre hareket etsinler.
Yani kapitalizm bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyemiyor ama sermayeler mümkün oldukça en az ellerde toplanarak büyüyor.
Sosyalist ideoloji ''kapitalizmin bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyeceğini'' öngörememiş mi? Bu söylediğin yeni bir şey değil, kapitalizm zaten bu demek. Üretici güçler gelişirken bir kısım işçi işini kaybeder. İşini kaybetmesi onu işçi sınıfının dışına itmez. İşçi sınıfının devrimin öznesi olması sadece çalışanlar için söylenmiyor. Hala neyin peşindesin belli değil.
[size=2]Yani kapitalizm bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyemiyor ama sermayeler mümkün oldukça en az ellerde toplanarak büyüyor.
Sosyalist ideoloji ''kapitalizmin bütün insanları kapsayacak şekilde büyüyeceğini'' öngörememiş mi? Bu söylediğin yeni bir şey değil, kapitalizm zaten bu demek. Üretici güçler gelişirken bir kısım işçi işini kaybeder. İşini kaybetmesi onu işçi sınıfının dışına itmez. İşçi sınıfının devrimin öznesi olması sadece çalışanlar için söylenmiyor. Hala neyin peşindesin belli değil.
Sen hafiyeliğe devam et bir gün bulursun neyin peşinde olduğumu. Çalış muhakkak başaracaksın [/size]