Ernesto'ya bin selam
Öldürülüşünün 48. yıl dönümünde Ernesto Che Guevara
Oğuz BAKIR-yurt
O "zır deli" bir devrimciydi...
Neden mi zır deli?
Meksika'da Fidel Castro ve Che'nin bir dostlarının evinde geçen diyalogda Castro söyler bu sözü Che'ye.
Castro, Che'ye Küba'da yapmak istediklerini anlatır ve "Ernesto, Şimdi benimle Kübaya gelip devrimi yapacak mısın?" der. Che, "Sen biraz delisin! Devrimi yapacağız halkı kurtaracağız." diye cevap versede Castro asıl sorduğu sorunun cevabını bekler. "Tamam geleceğim ama bir şartım var; Küba'dan sonra Bütün Latin Amerikada sonrada dünyada yapacağız bu devrimi!" der Che. Fidel, Che'ye bakarak güler ve "Ben biraz deliyim; fakat dostum, sen zır delisin!" diye bitirir konuşmasını.
Che, Dünyanın efsane Devrimci lideri...
Bugün, (9 Ekim) öldürülüşünün 48. yıl dönümü.
14 Haziran 1928'de Arjantin, Rasorioda doğan Ernesto Che Guevara'nın yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch İrlanda asıllı bir aileden, annesi Clia dela Sena ise İrlandalı-İspanyol karışımı bir aileden geliyordu. Che üç yaşında iken ailesi Buenos Aires'e yerleşti. Daha sonraları astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu kötüleşti. Doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylerler.
Che, ülkenin eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes Lisesine gitmeye başladı. Okulda İngilizce eğitim alan Che Guevara, aynı zamanda Clia dela Senadan da Fransızca konuşmayı öğreniyordu. 14 yaşındayken Freud'un kitaplarını okumaya başlayan Che, Fransızca şiirlere de ayrı bir ilgi gösteriyordu. Baudelaire'e karşı büyük bir tutkuya sahipti. 16 yaşında ise Nerudaya hayran kalmıştı.
1944 yılında tekrar Buenos Aires'e göçen Guevara Ailesinin bu süreçte maddi durumları gittikçe kötüleşmişti. Che, bir yandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışmak zorunda kalmıştı. Tıp fakültesine yazılan Che, fakültedeki ilk yıllarında Arjantin'in kuzey ve batı bölgelerini dolaşarak buradaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yaptı.
Okuduğu tıp fakültesinin son sınıfına gelen Che, o yılda arkadaşı Alberto Granadas ile tüm Latin Amerika'yı içine alan bir motosiklet turu yaptı. Bu tur ona, Latin Amerika'nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı tanıdı. Che, 1953 yılının Mart ayında üniversiteyi bitirerek doktor oldu. Venezuelladaki cüzzam kolonisiyle anlaşan Che, buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında Peru'ya da uğradı.
Peruda yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir makalesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hapisten çıktıktan sonra Ekvator'da birkaç gün kaldı. Burada Ricardo Rojo adında bir avukatla tanışarak hayatının dönüm noktasını yaşadı. Che, Venezulla'ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince Arjantin büyükelçiliğine sığındı.
Yakaladığı ilk fırsatta ihtilalcilerin safına katılan Che, faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından da çıkartıldı. Guetamalada kalması tehlikeli bir durum alınca Meksikaya gitti. Che Guevara, Guatemala'da birçok Kübalı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaştı. Meksika'ya geçtiğinde ise Fidel Castro ve arkadaşlarıyla tanışarak Küba devrimcileri safına katıldı. Daha sonra ise Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti. Savaşın sonuna kadar en ön safhada yer alan Che, devrim sonrasında Binbaşı olarak Cabana Kalesi'nin komutanlığına getirildi. 1959 yılında Küba vatandaşı ilan edilen Che Guevara, bir süre sonra ise silah arkadaşı olan Aleida March ile dünyaevine girdi.
Che, 7 Ekim 1959'da Milli Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. 26 Kasım'da da Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işlerini de yüklendi. 23 Şubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak Che'yi bakanlığın başına getirdi. Ancak Playa Giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine çekildi. Az gelişmiş ülkelere çeşitli geziler yapan Che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu geziler sırasında Che'nin savaşçı yanı tekrar canlandı.
Diğer Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiğini düşünen ve bu düşünce doğrultusunda belirli kararlar veren Che, 1965 yılının Eylül ayında hiç bilmediği ülkelere doğru yola çıktı. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro, Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halkı'na okudu. İlk olarak Kongo-Kinşasaya (Kongo Demokratik Cumhuriyeti) daha sonra da Bolivyaya gitti. Che Guevara, 9 Ekim 1967de Vallegrande yakınlarındaki La Higuerada Bolivya Ordusunun elinde iken CIA ve Amerikan Ordusu Özel Harekât Birliklerinin ortak operasyonu sonrası yakalanarak öldürüldü.
İşte Che'nin veda mektubu:
Fidel,
Dünyanın başka ülkeleri benim mütevazı çabalarımın yardımını istiyor. Ben senin Kübaya olan sorumluluğunun sana imkan vermediği şeyi yapabilirim. Ayrılmamızın zamanı geldi.
Bunu acı ve sevincin karışımıyla yaptığım bilinsin; burada benim kurucu umutlarımın en safını ve sevdiklerim arasında en sevgili olanı bırakıyorum ve beni evladı gibi kabul eden bir halkı bırakıyorum. Bu, benim ruhumdan bir parça koparmaktır. Yeni savaş alanlarında bana vermiş olduğun inancı, halkımın devrimci ruhunu, görevlerin en kutsalı olan nerde olursa olsun emperyalizme karşı mücadele etme görevini yerine getirme duygusunu taşıyacağım.
Başka gökler altında son saatim geldiğinde benim son düşüncem bu halk ve özellikle sen olacaksın. Öğrettiklerin için ve eylemlerimin en son sonuçlarına dek sadık olmaya çalışacağım, örneğin için sana teşekkür ettiğimi, Devrimimizin dış politikası ile her zaman özdeşleştiğimi ve buna devam edeceğimi, sonumun geldiği herhangi bir yerde Kübalı devrimci olmanın sorumluluğunu duyacağımı ve öyle davranacağımı, çocuklarıma ve karıma maddi hiçbir şey bırakmadığımı ve bundan üzüntü duymadığımı, aksine sevindiğimi, onlar için hiçbir şey istemediğimi çünkü devletin onlara yaşama ve eğitim görmeleri için gereken her şeyi vereceğini biliyorum.
Her zaman zafere kadar!
Sevgili Hildacık, Aleidacık, Camilo, Celia ve Ernesto
Eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. Beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. Babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.
İyi bir devrimci olarak yetişin. Doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. Devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. Her şeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. Sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.
Sevgili ihtiyarlar
Yaklaşık on yıl kadar önce, size yine böyle bir veda mektubu yazmıştım
Çok daha bilinçli olmak dışında, hiçbir şey değişmedi özünde; Marksizm anlayışım derinleşti ve netleşti. Özgürlük adına savaşanlar için tek çözüm yolunun silahlı mücadele olduğuna inanıyorum ve bu inanca uygun olarak davranıyorum
Çokları bana maceracı diyecek, evet öyleyim -ama farklı bir türden- inançlarını doğrulamak uğruna postunu tehlikeye atan türden
Bundan böyle, bir sanatçı dikkatiyle eksikliklerini gidermeye çalıştığım irade gücüm taşıyacak, şu sallanan bacaklarımı ve çoktan tükenmiş olan ciğerlerimi. Ve bunu becereceğim.
Arada bir düşünün yirminci yüzyılın şu fedaisini
Ve isyankar, başıboş oğlunuz kucaklar sizleri.
Ernesto
Aramızdan ayrılışının 48. yıl dönümünde Che: Sosyalizm inadının simgesi olmaya devam ediyor
CIA destekli bir operasyonla öldürülen Che, üzerinden 48 yıl geçmesine rağmen bugün de tüm dünyada emperyalizme karşı verilen mücadelede ezilen halkların ve sosyalizm inadının simgesi olmaya devam ediyor.
Emperyalizmin sesini hiç kısmadığı dünyada, onunla mücadelenin sesi olan Che Guevaranın CIA destekli bir operasyonla öldürülmesinin üzerinden 48 yıl geçti. Bolivya'da gerilla mücadelesi verirken, CIA destekli bir operasyonla Bolivyalı bir subay tarafından 9 Ekim 1967 öldürülen Che, aradan geçen onca yıla rağmen bugün de tüm dünyada emperyalizme karşı verilen mücadelede ezilen halkların ve sosyalizm inadının simgesi olmaya devam ediyor.
BM Genel Kurulunda Marksist/Leninist olduğunu ilân etmekten çekinmeyen, nerede bir sömürü görürse, ona karşı mücadeleye girişen Chenin mücadelesi evrenseldi. Afrikada da Latin Amerikada da, Asyada da emperyalizmin planlarını boşa çıkarmak için mücadele eden Che, Küba Devriminin başarıya ulaşmasının ardından, önce Kongoya ardından CIA ve Amerikan Ordusu Özel Harekât Birlikleri'nin ortak operasyonu sonrası öldürüleceği Bolivyaya giderek gerilla savaşı verdi.
Chenin ölüm yıl dönümünde, onun emperyalizme karşı duruşunu daha yakından görmek için 1964te BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya yer veriyoruz.
http://haber.sol.org.tr/dunya/aramizdan-ayrilisinin-48-yil-donumunde-che-sosyalizm-inadinin-simgesi-olmaya-devam-ediyor