Bu karanlık günlerde Hikmet Kıvılcımlının teori ve pratiği yolumuzu aydınlatıyor!
Halkın Kurtuluş Partisi İstanbul İl Örgütü olarak, Partimizin ilk genel başkanı, Türkiye Devriminin teorik ve pratik önderi Hikmet Kıvılcımlıyı 44üncü ölüm yıl dönümünde mezarı başında andık.
Ustamızın bedence aramızdan ayrılış tarihi olan 11 Ekim günü gerçekleşen anmamızda konuşmayı İstanbul Gençlik Komitesinden Mahsun Yoldaşımız yaptı.
Yoldaşımız, Teori ve pratik adamı olan Kıvılcımlı Usta, 50 yıllık yaşamını adadığı Sosyalizm Davası uğruna her türlü acıyı, zorluğu, yokluğu gördü. Bir kere olsun ah etmedi. Dinlenmeyi sadece bir çay içimlik zamana indirgedi. O, 22,5 yıl yattığı yarı derebeyi zindanını kızıl bir üniversiteye çevirdi. Bir devrimcinin asla yılmayacağını gösterdi diye konuştu.
Anmada konuşma yapan Genel Başkanımız Nurullah Ankut ise, AB-D Emperyalistlerinin Ortadoğuyu kan gölüne çevirdiğini söyleyerek, şu açıklamaları yaptı:
Emperyalist çakallar halkımızı inim inim inletiyor. 10 Ekimde Ankarada gerçekleşen mitingde masum insanlarımız canavarca, haince katledildi. Bu insanlarımızın da tüm şehitlerimizin de hesabını soracağız. Biz onur yaşamdan üstündür diyoruz. Onlar makam mevki peşindeler, ayakkabı kutularını doldurma peşindeler. Katledilen insanlarımız için bir gram üzülmediler. Üzülmedikleri gibi güldüler. O kadar alçak, hain bunlar. Ama biz halkız. Emperyalist işgal, sömürü varsa, direnenler de vardır, var olacaktır. Halkız, Haklıyız, Kazanacağız. (Genel Başkanımızın konuşma metninin tamamını ayrıca yayımlayacağız)
Anmamız, Devrimci İşçi Önderi, Hikmet Kıvılcımlının öğrencisi İsmet Demirin mezarı başında devam etti. İsmet Demirin mezarı başında konuşan Sancaktepe İlçe Örgütümüzden yoldaşımız Murat Kalkan, İşçi Sınıfı örgütlenmesinde İsmet Demiri örnek almalıyız. Onun gibi heyecanla, inançla, fedakarca kavgaya atılmalıyız şeklinde konuştu.
Mezarbaşı anmamız sloganlarla son buldu.
Kıvılcımlı yaşıyor, HKP savaşıyor!
Kızıl savaş bayrağı Hikmet Kıvılcımlı!
Katil AB-D Ortadoğudan defol!
Kahrolsun emperyalizm, yaşasın sosyalizm!
Halkız, haklıyız, kazanacağız!
İstanbuldan Kurtuluş Partililer
Mahsun Delek Yoldaşın Mezarbaşı Konuşması
Sevgi ve Saygıdeğer: Kurtuluş Partili Yoldaşlarım, Basın Emekçileri
Sınıflı Toplum düzeninin getirmiş olduğu, insanca bir yaşamı mümkün kılmayan; sömürüye, zulme ve faşizme karşı insanca bir yaşam için mücadele edenler ve kendilerini bu mücadeleye adayanlar için öldü diyemeyiz. Onlar sadece bedence aramızdan ayrılmış olurlar. Bedenleri her geçen gün değişir; toprağa ve doğaya karışır bir bitkiye can verir. Düşünceleri, mücadeleleri, inançları daima dipdiri var olur: Ve binlerce bedende kendilerine yer bulurlar, yaşarlar, mücadelelerine devam ederler.
Teorisi ve Pratiği biz Kurtuluş Partililerin mücadelesinde yaşayan, Türkiye Devriminin Önderi Hikmet Kıvılcımlının bedence aramızdan ayrılışının 44. yıl dönümünde, bıraktığı sosyalizm bayrağının bizlerin ellerinde dalgalandığını dile getirmek ve mücadelemiz zafere ulaşıncaya dek ellerimizde dalgalanacağına söz vermek için burada bulunmaktayız.
Kıvılcımlı Ustanın; gözü, kulağı ve sesi olan Kurtuluş Partili Yoldaşlar
İnsanlık tarihini gözümüzün önüne serdiğimizde; Bundan yaklaşık 6.500 yıl öncesine kadar, insanlığın; daha Sınıflı Toplum düzenine geçmediğini ve İlkel Komünal Toplum düzeninde yaşadığını görürüz. Bu düzende yeryüzünün cenneti yaşanırdı. İnsanlar tükettikleri kadar üretim yapar ve elde ettikleri ürünleri eşit bir şekilde kendi aralarında paylaşırdı.
Özel mülkiyetin yarattığı devletin ve devlete ait olan, egemen sınıfların ezilen sınıfları tahakküm altında tutmasına yarayan cezaevi, polis teşkilatı, para gibi ayırıcı tahakküm araçlarının olmaması, insanların bir arada eşit, özgür ve kardeşçe bir yaşam sürmesini mümkün kılıyordu. Bu toplum düzeninde yaşayan insanlar; hayvanlara, doğaya ve insanlara karşı içlerinde en ufak bir düşmanlık beslemezlerdi. Yalan-dolan, kin ve nefret nedir bilmezlerdi.
Yeryüzünde yaşanan bu cennette; Tefeci-Bezirgânların, ellerinde ürün ve mülkiyet biriktirmeye başlamasıyla birlikte özel mülkiyet ortaya çıktı. Bununla birlikte; yeryüzü artık Sınıflı Toplum cehennemine dönüştü. Özel mülkiyeti elinde bulunduran; ezen sınıf, ve bulundurmayan; ezilen sınıf olarak iki zıt sınıfın, günümüze kadar süren uzlaşmaz savaşımı başladı. İlkel Komünal Toplum düzenine ait tüm özellikler yavaş yavaş silinmeye başlandı. Artık eşitik, özgürlük yoktu. İnsanlar; Sınıflı Toplumla birlikte apayrı bir yaşama, kümeleşmeye sürüklendi. Artık ezen sınıfın, toplumun, yaşamın tüm alanlarında tahakkümü vardı.
Yoldaşlar
Günümüz; Sınıflar arası çelişkilerin en yoğun olduğu geberen kapitalizm olan emperyalizm çağıdır. Sovyetler Birliğinin dağılışından bu yana tüm dünyayı kendi bahçeleriymiş gibi gören ABD ve AB Emperyalistleri; yaşadığımız bu çağda yaşanan ölümlerin, savaşların, hastalıkların, kısacası yaşanan tüm acıların tek sorumlularıdır.
İnsanlık, bugünlerde görebileceği en aşağılık yüzü, en kanlı eli ve en vicdan yoksunluğunu ABD ve AB Emperyalistleri aracılığıyla Ortadoğuda görüyor.
AB-D Emperyalistlerinin şuandaki hedefi; Bin devletli dünya planı doğrultusunda Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Afrika Projesi olan BOPu hayata geçirmektir. BOP: Bildiğimiz gibi, Ortadoğuda, Asyada ve Afrikada bulunan devletlerin parça parça bölünüp yeniden şekillenmesi demektir. Emperyalistler, bu emellerini hayata geçirmek için çeşitli yollar izlemektedir. Kendi ülkeleri içerisinde yaşayan insanlarıyla, kendi askeri gücüyle, kendi silahlarıyla gerçekleştirmeye çalışmanın kendi kafalarına sıkmak demek olduğunu çok iyi bilmektedir. Bu sebeptendir ki; parçalamak istedikleri ülkelere kendi yetiştirdikleri din eksenli şeriatçı örgütleri yerleştirerek veya orada Kontrgerilla örgütleri kurarak, o ülkenin yönetemedikleri iktidarlarına karşı iç savaş çıkarmak, mezhep savaşı ve yine aynı ülke içerisinde yaşayan halklar arasında savaş çıkarmak yöntemini izlerler. Bu projelerini dünyanın bir çok ülkesinde hayata geçirdiler. İşte yanı başımızda olanlar
Demokrasi götürüyorum diyerek içine girdiği ve milyonlarca insanı katlettiği ve fiilen 3e böldüğü Irak
Sonraki durağı olan Libyaya göz diktiler, bunu da iç savaştan sonra kanlı örgütü NATO ile ülkeye girerek yaptılar. Bu durağında 100 bin civarında masum insanı katlettiler. AB-D Emperyalistlerinin zorlandığı bir diğer durağı da hala üzerinde durduğu Suriyedir. Esad her ne kadar da bu aşağılıklar sürüsü karşısında dik dursa da, yıkılmasa da Suriye şu anda fiilen 3e bölünmüş durumdadır.
Yoldaşlar
AB-D Emperyalistleri, her gün ölüm haberleriyle uyuyup, uyandığımız Türkiyeye gözünü dikmiş durumda ve kendi planları doğrultusunda: Türklere bırakılacak yerler, Free Kürdistan ve Batı Ermenistan diye 3e bölmeyi amaçlıyorlar. Türkiyeyi her zamankinden daha fazla kanın ve gözyaşının akacağı acı günler bekliyor. Bu acılardan birini dün yaşadık, bu hain plan doğrultusunda Ankarada 100ü aşkın yurttaşımızı kaybettiğimiz bir katliam gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Nurullah Ankutun da dediği gibi: Bugün Katil ABD Ortadoğudan Defol demeyen herkes ya gafildir, ya hain!
Bunu, mecliste bulunan AKPde, MHPde, CHPde, HDPde demez. Çünkü bunlar tüm benlikleriyle ABDnin hizmetlerindedir. Gafil değil haindirler!
Yoldaşlar
Bu hain plana, milyonlarca masum insanın ölmesine, Ülkemizin Yeni Sevr bataklığına sürüklenmesine karşı olan tek bir parti vardır. O da; Kıvılcımlı Ustadan aldığı sosyalizm bayrağını tek başına dalgalandıran Halkın Kurtuluş Partisidir.
Yoldaşlar
Halklara karşı sorumluluğumuz çok büyük. İnsanlığın yüz karası olan ABD ve AB Emperyalistlerine ve onların yerli işbirlikçilerine karşı; Su gibi duru bir bilinçle, büyük bir inançla, bitmek bilmez bir dirençle ve korkusuzca mücadele vermeliyiz.
Tıpkı Prometheusun verdiği mücadele gibi:
İnsanların çektikleri acılar ve zulümlere dayanamayan Prometheues, ateşi tanrılardan çalıp insanlara vermişti. Ateş, bilgiydi. İnsanlar ateşi kullanıp bilgilendikçe kendi kendilerini yönetebilecekti. Bu durumdan hoşnut olmayan Tanrı Zeus bunun sonucunda Prometheusu cezalandırır. Kızgın bir güneşin karşısındaki bir kayaya mıhlatır. Kızgın güneşe ve her gün vücudunu parçalayan Kartallara rağmen haklılığının inancıyla Prometheus, Zeusun af dilemesi için gönderdiği hizmetkârı Hermese şöyle haykırıyordu: Emin ol ki ben, şu sefil akıbetimi, senin uşaklığınla asla değiştirmeyeceğim; gerçekten ben, baba Zeusun uşağı ve habercisi olmaktansa bu kayanın üstüne mıhlanmaya, daha fazla değer veririm. Günler geçtikten sonra Prometheus, bir şekilde bu durumdan kurtulur. Kartalı alt eder, Tanrı Zeustan intikamını alır.
Tıpkı Demirci Kawanın verdiği mücadele gibi:
Yakalandığı bir hastalık sonucu Zalim Dehakın her iki omzunda da birer yılan başı çıkar. Dehak bu durumdan kurtulmanın tek yolunun, her gün halkından iki gencin beynini omuzlarında çıkan yılanlara yedirmesi olduğunu öğrenir. Dehakın zulümlerinden usanan halk, sonunda dayanamaz ve Demirci Kawa önderliğinde ayaklanır ve isyan ateşleri yakılır. Kawa, örsüyle Zalim Dehakı öldürür.
Tıpkı Açlık ve savaşla birleşmiş faşizm paramparça edilip yere serilmeden aramızdan hiç kimse dinlenme ve mola verme hakkına sahip değildir. Diyen, Devrimci Kadın Önder Clara Zetkin gibi.
Tıpkı Batılı Emperyalistleri topraklarımızdan defeden, Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızın Önderi Mustafa Kemal gibi; Tıpkı tüm haksızlıkların karşısında dimdik duran Che gibi; Vietnamda, ABD Emperyalizmine karşı zafere ulaşan ve insanlığa umut olan Ho Shi Minh gibi. Tıpkı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız diyen, Denizler, Mahirler gibi
Tıpkı, yaşamının 50 yılını sosyalizm davasına adayan Ustamız Hikmet Kıvılcımlının mücadelesi gibi:
Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızda, Emperyalistler kendi aralarında vatanımızı paylaşmayı amaçlarken: Daha 17 yaşında, vatanına ve insanına duyduğu sevgi ve saygı onu yerinde durdurmamış ve silahı eline aldığı gibi en ön safa atılmış. Ve Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zafere ulaşmasında rol almıştır.
Ulusal kurtuluşun, tek başına insanlığın kurtuluşuna yetmediğini, insan sömürüsünün hala devam ettiğini; yoksulluğun ve açlığın ancak ve ancak sosyal kurtuluşla yok olacağını gören Kıvılcımlı Usta, zaman kaybetmeden Sosyalizm Kavgasına girişti.
Türkiyede gerçekleşecek iyi bir sosyalizm mücadelesinin; bu toprakları iyi tanımanın gerektiği düşüncesine varan Kıvılcımlı Usta, araştırmaya koyulur: Osmanlı Tarihinin Maddesi, Türkiyede Kapitalizmin Gelişimi, Tarih-Devrim-Sosyalizm, gibi eserleriyle üzerinde bulunduğumuz toprakların tüm sınıf ilişki ve çelişkilerini açıklamış, Antika Tarihi üzerine bir fener tutulmuş gibi aydınlatmıştır. Devrim Nedir? Devrimin hangi şartlarda ortaya çıkacağını ve nasıl ilerleyeceğini somut bir şekilde ortaya koymuştur. Önümüzü aydınlatmıştır.
Teori ve Pratik adamı olan Kıvılcımlı Usta, 50 yıllık yaşamını adadığı Sosyalizm Davası uğruna her türlü acıyı, zorluğu ve yokluğu gördü. Bir kere olsun ah etmedi. Dinlenmeyi sadece bir çay içimlik zamana indirgedi
Parababaları gerçek devrimcileri karşılarında görmek istemezler, onlardan korkarlar. Bilirler ki gerçek devrimciler, Parababaları düzenin yıkıcısı olan sosyalizmin candan savunucudur. Türkiyedeki sosyalizm örgütlenmesinin önünü kesmek, halkın bilinçlenmesini engellemek için Ustamız Hikmet Kıvılcımlıyı 22,5 yıl aralıklı olarak zindanlarında tuttu. Zindanlar asla Devrimci Önderleri korkutamaz ve yıldıramaz. Ustamız bir keresinde Mahkeme Heyetinin verdiği cezayı açıklaması üzerine: 4,5 yıl Kızıl bir profesör olmak için yeterli bir süredir diyerek, Ve cezaevlerini gerçekten Kızıl Üniversitelere çevirerek, cezaevlerinin bir devrimciyi asla yıldırmayacağını gösterir.
Kıvılcımlı Usta, Yol Serisinin Legaliteyi İstismar adlı kitabında; İşveren Sınıfının devrimcilere yaptıkları baskıya karşı bir devrimcinin nasıl tutum sergilemesi gerektiğini şöyle aktarıyordu:
Burjuvazi bizi gizli yargılamak istedikçe. biz hapishaneden çıkışımızdan, yolda gelişimizden, mahkeme koridorlarından geçişimizden, mahkemenin ilk duruşma, son karar celselerinden, kapı altlarında bekleyişimizden, hapishane içinde yaşayışımızdan, özetle her yerden ve her şeyden yararlanarak; olanak bulursak yüksek sesle, bulamazsak fısıldayarak, ağzımızı dikerlerse kaşımızı gözümüzü oynatarak yüzümüzle; yüzümüze maske geçirirler, peçe takarlar ise başımız, elimiz, kolumuz, ayağımızla; elimize kelepçe, boynumuza lâle, kolumuza zincir, ayağımıza pranga takarlarsa, duruşumuz, oturuşumuz, hatta giyinişimizle
öldürülürsek cesedimizle, gömülsek mezarımızla; yakılarak dumanımız havaya savrulsa heyulamızla, hatıramızla
Her neyle olursa olsun, ajitasyonumuzu yapacağız! Burjuvazi bizi istediği kadar ezsin, sıksın, kapasın, biz bir delik bulup kızıl soluğumuzu halka duyuracağız! Ve bu uğraşmamızda, en sonunda, hep burjuvazi yenik, biz galip çıkacağız; burjuvazi zarar edecek, biz şekilden kaybettiğimizi sorunun içinden, görünüşte kaybettiğimizi gerçekte, lafta kaybettiğimizi halkın gönlünde mutlaka ve mutlaka kazanacağız!
İşte böylesine içtenlikle mücadelesine bağlı olan; Kıvılcımlı Ustanın yaşamı ve mücadelesi biz Kurtuluş Partililerle birlikte yaşıyor. Son olarak Ustamızın da dediği gibi: Yarınlar halkların gözbebeği yüce Sosyalizmin olacaktır ve hiç de uzak değildir o günler
İnsanlık tek bir sosyalist aile olana dek mücadelemiz sürecektir.
Selam Olsun Kızıl Savaş Bayrağı Hikmet Kıvılcımlıya!
Selam Olsun Kendilerini Sosyalizm Mücadelesine Adayan Devrim Şehitlerine!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
İsmet Demirin mezarbaşında Murat Yoldaşın yaptığı konuşma
İsmet Demir Yoldaş, Ustamızın yiğit, fedakâr, inançlı, yiğit bir öğrencisiydi
Her zaman Ustamızın öğütlerini kendisine örnek almış, yaşamını, ailesini dahi geride bırakarak, devrimci kavgaya adamıştı. İsmet Demir Yoldaşımız, Yapı İşçileri Sendikasında, örgütlenmenin en zor olduğu işkolunda örgütlemeler yapmış, İşçi Sınıfı Mücadele Tarihine şanlı grevler, direnişler armağan etmiştir.
İsmet Demir Yoldaşımız, Amerikan MWK şirketine karşı Lumnus, İtalyan-Fransız J. V. Entrops-Techint şirketlerine karşı boru hattı işçilerinin;
Amerikan Bodgar şirketi ve taşeronuna karşı rafineri yapım işçilerinin;
İskenderun Demir-Çelik tesisleri yapım işçilerinin örgütlenmelerini, grev ve direnişlerini başarıyla yürütmüş, doğru önderliği ile başarılar kazandırmıştır.
Biz Kurtuluş Partili İşçiler, Kurtuluş Partililer; İsmet Demir Yoldaşımızı, Ustamızın yiğit öğrencisini anarken, onun yaşamını örnek almalıyız.
İsmet Demir Abimiz, Cağaloğlunda Yapı İşçileri Sendikası Genel Merkezinin üst katında, bir yatak bir yorgan, altında ütüsüz pantolon, üzerinde bir parkesi, ayağında asker botuyla grevden greve, direnişten direnişe koşarak Devrimci Sınıf Sendikacılığının yılmaz bir neferi ve uygulayıcısı olmuştur.İsmet demirin mücadelesi bu gün devrimci sınıf sendikacılığın gerçek temsilcisi NAKLİYAT iş tarafından sürdürülüyor.
Biz Kurtuluş Partililerin; Ustamızın teorisinin aydınlattığı yolumuzda, Ustamızın öğrencileri ve devamcılarının-önderlerimizin bize gösterdiği yolda daha fazla inanç ve heyecanla, enerjimizi devrimci kavgaya daha fazla harcamamız, daha fazla sorumluluk almamız gerekiyor. Bugün Tarih bizlere çok daha büyük sorumluluklar yüklemektedir.
Biz Kurtuluş Partililer, Ustamızın öğrencisi-devamcısı İsmet Demir Abimiz gibi fedakârca, İsmet Demir Abimiz gibi cesaretle, yiğitlikle mücadeleye atılmalıyız. Bu fedakârlığı göstermemiz gerekiyor. Çünkü İşçi Sınıfı içerisinde bizim gibi inançlı, bilinçli, kararlı kadrolara ihtiyaç var.
Daha fazla heyecan, daha fazla coşkuyla kendimizi devrimci kavgaya adamaliyiz.
Kurtuluş Partili İşçiler olarak mücadelemizi zafere ulaştırıncaya kadar kararlılıkla savaşmaya devam edeceğiz.
Yaşasın Devrimci Sendikal Mücadelemiz
Kaynak: http://kurtuluspartisi.org/bu-karanlik-gunlerde-hikmet-kivilcimlinin-teori-ve-pratigi-yolumuzu-aydinlatiyor/