İLKER BELEK YAZDI.. SON DÖNEMEÇ
HAZİRAN AYAKLANMASI STRATEJİK MÜTTEFİKLİĞİ SARSTI
Haziran ayaklanması ucu düzen dışına taşan bir siyasi ve ideolojik içeriğe sahipti. Gericiliğe, diktatoryal gidişe, her tür yağmaya, savaşa karşı verilmiş, aydınlanmacı, antikapitalist duyarlılıkları olan, barıştan ve özgürlüklerden yana bir tepkiydi.
Sol ayaklanmanın hakkını verip, Onu gereken örgütlü zemine taşıyamadı ama, sermaye sınıfı ve emperyalist güçler anlamaları gerekeni anladılar ve ayaklanmanın sorumlusunun AKPde ifadesini bulan iktidar ve yönetim anlayışı olduğunu saptamakta gecikmediler.
AKPnin aynı yönetim tarzını sürdürmesi durumunda yeni Haziranların ortaya çıkma ihtimali yüksekti. Her seferinde bu çapta olması gerekmiyordu-zaten olanaklı da değildi, ama, bu içerikteki toplumsal tepkilerin başka bir sosyoekonomik formasyonu talep eden bir çizgiye doğru evrilme ihtimali zaman içinde güçlenecekti. Sonuç olarak AKP aklını başına devşirmeliydi.
Ancak bunu iktidar bloğuna anlatmayı başaramadılar. AKPnin içindeki Bülent Arınç gibi kimi önemli isimler buna dair bir tutum takınmaya çalıştılarsa da çabuk bastırıldılar.
17-25 Aralık tape operasyonu bunun üzerine geldi. Operasyon Cemaate bağlansa da daha büyük bir gücün yapımı olduğunu düşünmek gerekir. Sonuç olarak ABD Haziran Ayaklanmasından beri AKPye bir şeyleri anlatmaya ve kendisini benzeri toplumsal tepkilerin ortaya çıkma ihtimalini azaltacak bir yasallık-meşruluk zeminine çekmeye çalışıyor.
SURİYEDE ÇÖKEN STRATEJİK DERİNLİK VE CİHADİSTLERİN GÖREVİ
AKP Suriye konusunda öyle net siyasi ve askeri bir angajman sergiledi ki, zaman içinde konjonktürde ortaya çıkan önemli değişiklik noktalarında gerekli esnekliği göstermeyi başaramadı.
Esad birkaç ay içinde düşecekti olmadı, serbest bölge denemeleri boşa düştü, YPGnin genişlemesi engellenmeye çalışıldı sonuç alınamadı, Rojavaya Amerikanın askeri destek vermesini önleme çabaları da fiyaskoyla sonuçlandı. Rusyanın oyuna doğrudan dahil oluşu sonrasında artık tam bir iflas durumu yaşanıyor ve yeni ortama uyum sağlayacak bir siyaset değişikliği AKPnin neredeyse kendisini reddetmesi anlamına geliyor.
ABD IŞİDe karşı tutarlı bir müttefik beklerken AKP açıkça bu kanlı örgütü destekledi, korudu, besledi, şimdi de Rusya bombardımanından kaçan örgüt militanlarına sığınma evi rolü oynuyor.
AKPnin IŞİDe olan muhabbetini anlamak için de analize mutlaka Kürt halk sınıflarının siyasal dinamizmini ve bir kez daha Haziran Ayaklanmasını dahil etmek gerekiyor. AKP kendisine karşı yönelecek herhangi bir kitlesel toplumsal harekete karşı devletin askeri gücünün yanı sıra paramiliter sivil kuvvetlerini ve cihadist örgütleri elinin altında hazır bulundurmak istiyor. Bu yapıların 6-7 Ekim Kobani eylemlerinde ne işe yaradıklarını hep birlikte gördük.
Evet 7 Haziran seçimleri sonrasında, hep vurguladığımız gibi, AKP, MHPye kaptırdığı yaklaşık 1.5 milyon oyu geri almak için kaos yaratmak, Kürt illerinde savaş çıkarmak zorundaydı ve bunu da PKKnin yanıt vermek mecburiyetinde kalacağı bir şekilde gerçekleştirmesi gerekiyordu, ama; bu faktör tek başına savaşı açıklamaya yetmez, bir kez daha Suriye konjonktürünü dikkate almak gerekir.
Suriyede ABD Kürtlere yaklaştıkça ve Kürtler ABDnin bölgedeki en iyi müttefiki konumuna yükseldikçe, AKP YPG ile PKKyi aynı hatta yerleştiren bir politikaya iyice kilitlendi. Suriyedeki gelişmeler AKPde, hem bölgedeki hem de PKK karşısındaki pazarlık gücünü de yitirmekte olduğu yönünde, kesinlikle gerçek zemini olan, bir algı yarattı. Dolayısıyla içeride başlatılan Kürt savaşının ABD ve Kürtler (hem içeride hem de dışarıda) karşısında pozisyon kazanmaya yönelik bir hedefinin olduğu da çok açık.
AKP SURİYEDEKİ OYUNDA DEMODE OLDUKÇA ABD İLE ARASINDAKİ MESAFE AÇILDI
Rusyanın Suriye sahnesine doğrudan girişi Suriyeye yaklaşım bakımından ABD ile AKP arasındaki farklı konumlanışlara bağlı bakışımsızlığı tamamen belirgin hale getirdi. Rusyanın Suriyeye girişi ABDnin tutukluk, tedirginlik ve başarısızlıklarını fırsat bilen bir tutumdu. ABD bu nedenle yeni güç dengeleri içinde arkasını sağlama alacak bir siyaset geliştirmeye ve Türkiyeden stratejik müttefikliğin gerektirdiği sorumlulukları acilen yerine getirmesini istemeye mecburdu.
Kürt illerindeki savaş için her iki tarafa da itidal tavsiye eden ve kamuoyuna seçime kadar beklenmesini, 1 Kasım sonrasında nasıl olsa yeni bir müzakere masasının kurulacağını açıklayan ABD, Rusya sonrasında kendisini seri adımlar atmak zorunda hissetti. Öncelikle YPGye karşı desteğini artırdı, Kürt ve Arap güçlerini birleştirmeye ve bu koalisyonu silahla tahkim etmeye yöneldi, arkasından bu güçlerin birlikte Rakkaya ve Cerablusa saldırı başlatacağı haberleri geldi. Rusya Esad yönetimiyle birlikte savaşırken, ABD buna karşı kuzeyde farklı bir cephe oluşturmaya yöneldi.
Bu gelişmeler çerçevesinde sorun yine, AKPnin oyunun genelinden kopuk tutumunda ısrar ediyor ve IŞİDe desteğini sürdürüyor olmasıydı.
Ankara Katliamının hemen sonrasında Timesta çıkan değerlendirmeler durumun Batı tarafından nasıl bir aciliyet çerçevesinde algılandığını ve neyin istendiğini çok açık biçimde gösteriyor. Şöyle deniyor söz konusu yazıda: "Erdoğan 100 odalı sarayında oturup düşmanlarına bağırırken, 'krallığı'.. kendini savaş, çatışma ve karşılıklı suçlamalarla parçalara bölüyor. Sınırında genişleyen savaşın bulaştığı Türkiye, kaosa doğru kapaklanıyor. Bu durum, Türkiye'nin bölgedeki nispeten istikrar sağlayıcı ülke imajını, muğlak ve bazen de yıkıcı bir müttefiğe dönüştürdü. Erdoğan, tüm zayıflıklarına rağmen, şamar oğlanına dönüşmemeli. (
) Acilen, Osmanlı komplolarının gizli kurallarına göre değil, akla uygun bir şekilde yönetilen bir Türkiye'ye ihtiyacımız var." NATO, artık bu haliyle Türkiyeyi, kendi Ortadoğu sınırını güvensizleştiren bir ülke olarak değerlendiriyor.
Kısacası, AKPnin arkaik Suriye politikasını sürdürmekte ısrar etmesi, Türkiye-ABD-NATO ilişkileri açısından sürdürülemez bir duruma işaret etmektedir. Suriyedeki yeni gelişmeler içinde bu Türkiye siyasetinin yeri yoktur. ABD, Rusyanın oyuna girişiyle birlikte AKP ile arasında belirginleşen Suriye politika açısının mutlaka kapatılmasını istemektedir. Emperyal ilişkiler çerçevesinde bunun tek yolu Türkiyenin siyasetini değiştirmesidir, hem içeride hem de dışarıda.
İstenen Türkiyenin yeni şekillenmekte olan Kürt devletleşmesiyle uyumlu bir hatta oturması ve içeride de yeniden müzakere masasının kurulmasıdır. Suriyede hem ABD hem de Rusya Kürtlerle çalışmaya tamamen açıkken ve bölgedeki Kürt devletleşmesini destekliyorlarken, Türkiyenin Kürt sorununa dair politikasının mevcut haliyle devam etme şansı yoktur,
Şimdi, 10 Ekimle birlikte yaratılan ortam, yaz aylarından beri kullanmakta olduğu kontrollü kaos stratejisini AKPnin elinden almaya ve kendisine karşı kullanmak üzere şekillendirmeye yöneliktir. Ankara Katliamı böyle anlam kazanıyor. ABD, uzun zamandır, hem Suriye konusunda daha uyumlu hem de içerideki toplumsal gerginliği azaltacak farklı bir iktidar yapısı istiyor.
AKP bütün gelişmeleri ve verilmeye çalışılan mesajları anladı anladı, anlamadı, senaryoya, asker de dahil, başka aktörler eklenir.
Kısa erimde hedeflenen ise, hep sözü edilen geniş koalisyona AKPyi razı etmek ve bunun üzerinden Erdoğanın hem AKP hem de genel siyaset sahnesindeki etkinliğini azaltmaktır.
İLKER BELEK
Telgrafhane.org