Sosyalistlerden 1 Kasım değerlendirmeleri
1 Kasım seçimlerinde AKP'nin yüzde 49'luk oy oranıyla galip çıkmasının ardından Alper Taş, Oya Ersoy ve Rıdvan Turan İleri Haber'e konuştu.
Can Bursalı - İleri Haber
AKP'nin yüzde 49'luk oy oranıyla seçimlerden tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalayarak çıkmasının ardından ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ve bugün Birleşik Devrimci Parti adı altında mücadele eden Sosyalist Demokrasi Partisi'nin eski Genel Başkanı Rıdvan Turan İleri'ye konuştu.
ALPER TAŞ: KABAHAT HEPİMİZDE
ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Kürt Hareketi, sosyalistler ve sosyal demokratların bir araya gelerek mücadele yürütememesi ve AKP'nin karşısında güçlü bir seçenek olamaması nedeniyle bu şekilde bir sonuç alındığını belirtti. Taş ayrıca, Kürt Hareketi'nin AKP'nin savaş konseptine savaşla yanıt vermesinin de HDP'nin siyaset alanını daralttığını vurguladı. Taş'ın sözlerinin tamamı şöyle:
"Şaşırtıcı, beklemediğimiz ve üzücü bir sonuç oldu. Bunu açıkça ifade etmeliyiz. Böylesini öngörememiştik ve arzulamamıştık. Ama çok anlaşılmayacak bir tablo değil. Türkiye'de bir siyasal ve sosyolojik bir iklim var. Bu iklime özelliğini veren ana karakter milliyetçi ve muhafazakar karakter. 7 Haziran seçimerlinde milliyetçi oylar MHP ve BBP ekseninde, muhafazakar oylar da HDP, HÜDAPAR ve Saadet Partisi ekseninde dağılmıştı.
AKP çok bilinçli ve planlı olarak geliştirdiği savaş stratejisiyle, tabiri caizse teröre yatırım yaparak, milliyetçi muhafazakar oyları konsolide etti.
Bizim açımızdan bakarsak, meselenin basit bir mesele olduğunu bir kez daha gördük. Türkiye'nin milliyetçi muhafazakar kültürel ortamıyla çok köklü bir hesaplaşma yapmadan ne yaparsak yapalım seçimlerde ortaya çıkacak tablo böyle olacak.
12 Eylül'den bu yana beslenen bu kültürel ortamı ve iklimi değiştirebilecek çok köklü, kapsamlı ve derinikli çabalara ihtiyacımız var. Solu anlamlandırabilecek bir ideolojik iklim yaratmamız gerekiyor.
AKP, Gezi'den bu yana aslında gerilemişti ve büyük bir tokat yemişti. Hatta bitmişti. Fakat biz yeniyi ortaya çıkaramadık. Toplumun karşısına inandırıcı bir sandık siyaseti koyamadık. Doğal olarak AKP'nin yerine ne konulacak sorusuna muhalefet güçleri olarak inandırıcı bir yanıt veremedik.
Daha önce de dile getirdiğimiz gibi, Gezi'nin ekseninde sosyal demokratlar, Kürtler ve biz sosyalistlerin oluşturduğu geçiş programıyla yan yana gelip AKP rejimi karşısında yeni rejim önerimizle ortaya çıkmalıydık. Türkiye'yi yeniden kurma iddiasıyla, kurucu bir programla toplumun karşısına çıkmalıydık. Ama bunu yapamadık. Yapamadığımız içinde, insanlar yanıt bulamadılar. Savaş ortamının yarattığı korku, insanları AKP'ye tekrar yöneltti.
Burada kabahat hepimizde. Bir araya gelmeyi Cumhurbaşkanlığı seçiminde beceremedik, 7 Haziran'da beceremedik. 7 Haziran'da alınmış olan sonuç, bizi çok fazla iyimserliğe itti. Kendi dışımızda faktörlerde var ama biz onları gerekçe yaparak kendimizi kurtaramayız.
Kürt Savaşı'nın yarattığı sonuçlar da tüm bunlara eklendi. Kürt Hareketi, 20 Temmuz'dan sonra AKP'nin ortaya koyduğu savaş konseptini boşa çıkaracak barışçı, meşru, kapsayıcı bir yanıt yerine savaşa savaşla yanıt verdi. Savaşa savaşla bu düzeyde yanıt vermek HDP'nin de siyaset alanını daralttı"
OYA ERSOY: SAĞ TABAN AKP'DE KONSOLİDE OLDU
AKP gibi faşist, yağma, talan politikalarını dizginsizce devam ettirecek, Kürt Sorunu'nda çözümsüzlüğü ifadesi olan bir parti karşısında sandık üzerinden mücadele yürütmek doğru değil" diyen Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ise şöyle konuştu:
"AKP'nin istikrarsızlık ve kaos yaratarak başarı kazanma planı gerçekleşmiş oldu. Ama bu bir başarı değildir. AKP'nin 5 ayda Türkiye'nin sorunlarına ürettiği politikalara verilmiş bir oy yok ortada. Türkiye'nin ekonomi politikasına, dış politikası ya da Kürt sorununda çözüm politikasına verilmiş bir oy da yok.
AKP ve Saray, Türkiye toplumu üzerinde bir özel tasarrufta bulundu. Bir istikrarsızlık yaratılarak, istikrar beklentisi üretilerek sağ tabanı kendi arkasında saflaştırdı.
Kürt halkına yönelik başlatılan savaşın arkasından Suruç ve Ankara katliamları başta olmak üzere, iç savaş kışkırtıcılığını bir tehdit olarak gösterdiler. Bunlarla birlikte istikrara oynayan bir parti görünümüne girdiler ve kazandılar. Yani sosyolojik olarak toplumsal yapı değişmedi elbette ancak bir toplum mühendisliği yapıldı.
Kürt halkına yönelik düşmanlık ötesi bir tavrın ardından Suruç ve Ankara katliamlarıyla savaş ülkenin batısında da hissettirildi. Sağ tabanda MHP'nin de etkisizleşmesiyle bu sonucu aldı AKP.
Muhalif bütün yapılara ve partilere bütün propaganda kanalları tıkandı. Yalnızca AKP görünür haldeydi. Devlet imkanlarını da kullandılar.
Ancak solcular ve sosyalistler çok iyi biliyor ki ülkede yüzde 60 sağ, yüzde 40 sol bir taban var. Seçim sonuçları da gösteriyor ki sağ taban AKP'de konsolide oldu. Buna şaşırmamak gerek. AKP'nin bu güne kadar yaptıkları neyse bundan sonra yapacaklarının aynı olacağını da biliyoruz. Ortada yeni bir şey yok. 2010'da, 2011'de AKP neyse bugün de o. Üstelik kendi iç krizleriyle karşımızda. Bizim görevimiz AKP'ye karşı tepkiyi örgütlemek, neoliberalizme karşı halkların haklarını savunmak, faşizme karşı mücadele etmek AKP'yi gerçek anlamda geriletecektir. Türkiye sosyalistleri hiçbir zaman AKP'nin sandıkta yenileceğini düşünmedi. Bundan sonra da düşünmeyeceklerdir.
AKP gibi faşist, yağma, talan politikalarını dizginsizce devam ettirecek, Kürt Sorunu'nda çözümsüzlüğü ifadesi olan bir parti karşısında sandık üzerinden mücadele yürütmek doğru değil. Kürt hareketine yüzünü dönen bir sol merkezin yaratılması önemlidir. Bunun yolu da bütün sorunlara müdahale etmekten geçiyor.
Her şeye rağmen HDP'nin barajı aşması ve AKP'nin anayasal çoğunluğu elde edememesi önemlidir. Yolumuz açık olsun"
RIDVAN TURAN: AKP ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETTİ
7 Haziran'da HDP'den Adana Milletvekili olan ancak 1 Kasım'da seçilemeyen Rıdvan Turan ise, AKP'nin istikrarsızlıkla halkı korkutarak ölümü gösterip sıtmaya razı ettiğini söyledi. Turan'ın, egemenler karşısında ilk barikat olduğu için HDP'nin doğru adres olduğunu vurguladığı sözlerinin tamamı şöyle:
"AKP, 5 aylık zaman diliminde ölümü gösterip sıtmaya razı etme pratiği uyguladı. Memleket ciddi anlamda bir istikarsızlığa ve çatışma ortamına sürüklendi. Bu da geniş kesimlerde endişe yarattı.Seçmenin bir kısmı davranışını istikrarsızlığın daha fazla olmaması adına geliştirdi.
7 Haziran'dan sonra yapılacak olan seçimin normal bir seçim olacağı kanısında değildik. İki sonuç doğurabilirdi 1 Kasım seçimleri. İlki geniş kesimler AKP'den uzaklaşabilirdi. İkincisi ise tam tersi olacak şekilde seçmen AKP'ye yakınlaşabilirdi.
Tam tersi sonuç doğurması önemli sebeplerinden birisi, devlet olanaklarını etkin bir biçimde kullanması ve sosyal örgütlenme ağıyla iki tarafa da gidebilecek kesimleri kendine çekme konusundaki maharetiydi. Çatışma siyasetinin etkin bir biçimde uygulanması, bir takım olumsuz sonuçlar doğurdu.
Yoğun hırsızlıklar olduğunu da düşünüyorum. Kolluk kuvvetleri, kaymakamlar, valiler, hakimler AKP'nin memuru olarak çalıştı. Bu usülsüzlüklere dair de bir takım adımlar atacağız.
Ama biz kendi eksikliklerimizi görmeyip hırsızlık yaptılar dersek doğru olmaz. Bizim de kendimize çeki düzen vermemiz gerekli. Yeniden bir planlamayla çalışmak gerekiyor.
Ben HDP'nin yüzde 14 civarında oy alacağını, AKP'nin de yüzde 42 civarında oy alacağını düşünüyordum. Yandaş kamuoyu araştırma şirketlerinin dahi AKP'yi yüzde 43-44 bandında göstermesi de AKP'nin işine yarayan önemli faktörlerden biri. Çünkü istikrarsızlık pohpohlandı.
Mücadelenin doğru adresi HDP'dir ve biz siyasi gelenek olarak 30 yıldır, 40 yıldır Kürt özgürlük mücadelesiyle Türkiye'deki sol mücadelenin ortaklaştırılması olduğunu söylüyoruz. HDP bugün, egemenlerle mücadelenin en ön barikatıdır. Son olarak, Seyit Rıza'nın dediği gibi biz bunların oyunlarıyla başa çıkamadık bu bize dert oldu, ama önlerinde de eğilmeyiz bu da onlara dert olsun"
MUSTAFA YALÇINER: PLATFORMU YENİLEYEREK YOLA DEVAM
Evrensel gazetesi yazarı Mustafa Yalçıner de Durmak yok.. Platformu yenileyerek yola devam! başlığıyla bugün yazdığı yazısında AKP'nin seçimlerde kazandığı zafere rağmen ülkenin böyle yönetilemeyeceğini belirterek yeni bir mücadele platformu önerisinde bulundu. Yalçıner yazısında şu ifadelere yer verdi:
Çekler ödenmeyip dönmekte, ticaret tıkanmaktadır. Yatırımlar da öyle. Eylülde konut satışları yüzde 20, otomotivte yüzde 25, mobilyada yüzde 30 düşmüştür. Bir holdingle bir bankaya el konulmuş, Hürriyet iki kez basılmış ve bir ünlü yazarı kaçırılıp hastanelik edilmiştir. IŞİDçi canlı bombaların yüz kişiyi birden katlettiği çıkmaza varılmıştır.Hangi seçim kazanılırsa kazanılsın, böyle gitmeyeceği, Türkiyenin böyle yönetilemeyeceği kesindir. Öyleyse, morali bozmaya değil, yeni bir hamle yapıp, yeni bir platformla yürümeye ihtiyaç vardır."
Mücadelenin doğru adresi HDP'dir ve biz siyasi gelenek olarak 30 yıldır, 40 yıldır Kürt özgürlük mücadelesiyle Türkiye'deki sol mücadelenin ortaklaştırılması olduğunu söylüyoruz. HDP bugün, egemenlerle mücadelenin en ön barikatıdır. Son olarak, Seyit Rıza'nın dediği gibi biz bunların oyunlarıyla başa çıkamadık bu bize dert oldu, ama önlerinde de eğilmeyiz bu da onlara dert olsun"
Bunları söyleyen birinin sosyalist geçindiği ülkede hiç kimse solun bu haline şaşırmaması lazım. Bu adamlar solda liderlik yapabiliyorsa sosyalistlerin işi zor.
Bu da Kemal Okuyan'ın değerlendirmesi
KP MK üyesi Kemal Okuyan: Bu sistem halkın örgütlü gücü ile değişir #Mücadeleyeİnanın
Komünist Parti Merkez Komite Üyesi Kemal Okuyan, 1 Kasım seçimlerinin ardından bir seçim değerlendirmesi yaptı.
Komünist Parti Merkez Komitesi Üyesi Kemal Okuyan, 1 Kasım seçimlerinden sonra ortaya çıkan tabloya dair bir değerlendirme yaptı. Üç temel sonucun ortaya çıktığını belirten Okuyan bu başlıkları şöyle sıraladı:
Okuyan'a göre 1 Kasım seçimleri, sandık merkezli çözümlerin AKP'yi güçlendirdiğini ve karşısındaki toplumsal kesimleri yorup ümitsizliğe sevk ettiğini nihai olarak kanıtladı ve bir kez daha bu sistemin ancak ve ancak halkın örgütlü gücüyle yıkılabileceğini gösterdi. Kemal Okuyan, sandık, pazarlık, sistem içi mekanizmalar gibi başlıkların geçersizleştiğini sözlerine ekledi.
Seçim sonuçları konusunda şaibeler ortadayken CHP ve HDP'nin seçim sonuçlarına "saygı duyuyoruz" şeklinde açıklamalar yaptığını hatırlatan Kemal Okuyan, bu yaklaşımın AKP'ye meşruiyet sağladığını belirtti ve düzen siyasetine güvenilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Seçimin ardından hemen "çözüm süreci" ve anayasa tartışmalarının alevlendiğine dikkat çeken Okuyan, AKP'nin dışında çözümün düşünülmediğini ve düzen içi siyasetin takip dahi edilemeyecek denli ilkesizleştiğini ve kirlenmiş bir zeminde sürdüğünü vurguladı.
Son olarak seçimlerin halk ve Komünist Parti için olan anlamına değinen Okuyan, Komünist Parti'nin seçimlere, "sosyalizme, halkın örgütlü gücüne, devrime inanın" diyerek girdiğini ve bu çağrının karşılık bulduğunu, Türkiye'nin ve dünyanın aydınlık geleceğine inananların sayısının arttığını, bu sayının daha büyük bir hızla artması gerektiğini belirtti.
AKP'nin bugünkü sandık gücüne benzer bir güce sahip olduğu dönemlerde büyük toplumsal muhalefetle karşılaştığını ve sallandığını hatırlatan Kemal Okuyan, mücadeleye inanın çağrısı yaptı.
Parababalarının demokrasicilik oyununda son perde: 1 Kasım Seçimleri
Seçim sonuçları sürpriz mi oldu?
Bir bakıma evet, sürpriz oldu. Daha 5 ay önce oy oranı % 40lara düşen AKPnin 5 ay sonra tekrar % 49ları bulması elbette ki bir sürpriz. Kendileri bile bu sonucu beklemiyorlardı. Hatta Bilali yurt dışına kaçırtacak kadar kuşkuluydular sonuçlardan.
Nasıl olmuştu da Şanlı Gezi İsyanımızda dizinin üstüne çöken, 17 Aralıkta ürkmüş ve titrek bir ses tonuyla sıfırladın mı oğlum? diyen, Suriyeye, Şama Cuma namazına gidecekken sayısı 3 milyona yaklaşan Suriyeli göçmen istilasına uğrayan, Reyhanlıda, Suruçta onlarca, Ankarada 102 cana ve 400ün üzerinde yaralıya sebep olan AB-D ile ortak beslemeleri Ortaçağcı IŞİDin Türkiyede kol gezmesine sebep olan, Suriyeye gireceğim derken Suriyenin kendisine girdiği AKP bu başarıyı yakalamıştı? Daha doğrusu bu beklenmedik başarı AKPnin başarısı mıydı?
Kısman AKPnin başarısı idi. Ama daha çok Meclisteki sözde muhalif diğer üç parti yani CHP+MHP+HDP sağlamıştı bu başarıyı AKPye!
Nasıl mı?
Kahraman Halkımızın Gezide dizinin üstüne çökerttiği, tâ Faslara kaçırttığı Tayyipgilleri; Ben halkım ama örgütlü değilim, elimden gelen bu kadar, gerisini siz getirin. diyerek havale ettiği sol, paramparça ve Geziye darbe diyen Amerikancı Kürt Hareketinin kuyruğunda olduğundan; ayrıca sözde muhalif Meclisteki partilerin ise diz üstüne çöken Tayyipgilleri boylu boyunca yere serecek bir iradeye ve niyete sahip olmayışları yüzünden AKP, titreye titreye olsa da tekrar ayaklarının üzerine dikilebilmişti.
Soytarı solcularımızın hâlâ kuyruğunda seyirttiği Amerikancı Kürt Hareketi bir de kalkıp; Gezide seni biz kurtardık., diyerek Tayyipgillere ne kadar hayati bir destek sunduklarını ilan etmekten de kaçınmamışlardı.
Gene Amerikancı Kürt Hareketi ve soytarıları, bir CIA operasyonu olduğu ayan beyan belli olan Ergenekon, Balyoz vb. gibi davaların; Ben savcısıyım., diyen Tayyipin yanında yer alarak; Sonuna kadar gidilmeli., deyip Silivride bu CIA operasyonuna destek eylemleri yapmamış hatta davada müdahil bile olmamışlar mıydı? Tayyipin bile riyakârca da olsa; Aldatıldım, bu davalar bir kumpastı. itirafını yaparak ellerini sıvazlayıp, her şeyi Pensilvanyadaki İblise yıkarak kenara çekilmeye çalışmasına rağmen, yani savcı bile kumpas derken bu soytarılarda hâlâ tıs yok.
Eee, AKP niye tekrar % 49lara çıkmasın?
Gene 12 Eylül Referandumunda 12 Eylülü yargılayacağız diyen ve şimdilerde Amerikancı Kürt Hareketinin kuyruğunda seyirten; yetmez ama evetçiler ve 12 Eylül Referandumunda boykot diyen Amerikancı Kürt Hareketi ve ibrikçileri sayesinde yargının AKPnin hukuk bürolarına dönüşmesi sağlanmış olmadı mı?
Bugünkü % 49larda, Amerikancı Kürt Hareketi ve ibrikçilerinin boykot katkısıyla oluşan ve AKP hukuk bürolarına dönüşen yargının hiç mi payı yok?
Dünyada belki de, ama Türkiyede mutlaka Tarihin yazdığı en büyük yolsuzluğun tapelere sızdığı 17 ve 25 Aralıktan sonra dünyanın hiçbir yerinde hiçbir iktidar değil bir gün, bir saat bile iktidarda kalamazken AKP nasıl oluyor da hâlâ % 49lara bile çıkabiliyor?
Bu yolsuzluklara rağmen CHP ve MHPnin Ekmeleddini aday göstermeleri, HDPnin de Seloyu aday göstermesi sayesinde Tayyipin ilk turda seçilmesine sebep olarak ve ardından da yetmezmiş gibi HDPli Selonun seçilen Tayyipin Meclise girişini ayakta, hatta huşu içinde alkışlayarak sağlamadılar mı % 49u.
Ne yaptılar Tarihin yazdığı bu en büyük yolsuzluk karşısında kayıkçı dövüşünden başka? Yakasından tutup önce yargıya oradan da çelik bilezik takarak zindana yollayabildiler mi?
Ne dedi CIAnın Yeni CHPsinin yeni kellesi Kılıçdaroğlu:
Devri sabık yaratmayacağız.
Yani vurguncular, hırsızlar, kamu malını lüpleyen rahat olsun, yaptıkları yanlarına kâr kalacak. E, daha niye sana oy versin bu halk? Hadi AKP dine oynuyor, MHP Türkçülüğe, HDP Kürtçülüğe oynuyor. Sen nesin Yeni CHP? Mustafa Kemalin, İnönünün, Kuvayımilliyenin CHPsi misin? Asla değil. O halde sen nesin? Biraz, AKP, biraz MHP, biraz da HDP mi? O zaman asılları dururken bu halk sana neden oy versin? Medyanın seni bu kadar pompalamasına rağmen varacağın yer ancak bu kadarmış. Medyanın yelkenlerine üflediği rüzgar da olmasa % 20lerin de altındasın demek ki
Ne yaptı sözde milliyetçi Kontrgerilla partisi MHP?
7 Haziran seçimleri sonuçlanır sonuçlanmaz Tayyipten bile önce Erken Seçimi zorlamadı mı? Bu nedenle de % 49un en büyük müsebbibi de sen değil misin?
Ne yaptı Amerikancı HDP?
Mecliste ayakta huşu içinde alkışladığı Tayyipin kullanma süresinin dolmak üzere olduğu tüyosunu alınca ABD patronundan; Seni başkan yaptırmayacağız. naralarıyla meydanlara çıktı önce. Ardından Tayyipin AKPsinin seçim hükümetine fonksiyonsuz hem de Tayyipgillerin belirlediği iki Bakan verdi. Aslında üçtü de, EMEP başkanı Levent tabanının tazyikiyle son gün ben oynamıyorum deyince ikiye düşmüştü. Dahası başkan yaptırmayacağız dediği Tayyipin AKPsiyle koalisyon yapabileceğini açıktan ilan etti. Hatta Tayyipin Başkanlığını bile kabul edebileceğini zımnen sezdirir gibi oldu.
E, AKP daha nasıl % 49ları bulmasın?
Kumpas yüzünden seçilmiş milletvekillerini içeriden çıkartamayan, yıllarca Silivri zindanında yatmasını içine sindirebilen CHP ve MHP; zindandaki milletvekilleri için Meclise gitmeyeceği blöfünü savuran, tükürdüğünüzü yalayacaksınız diyen Tayyipi mahcup etmeyerek Meclise giderek tükürdüğünü yalayan CHP ve bu blöfü bile göze alamayan MHP karşısında AKP nasıl % 49lara varmasın?
Daha sayalım mı?
Sanırız yeter!
E, AKP niye tekrar % 49lara çıkmasın? Az bile! Bu sözde muhalefet ile bu gidişle % 60-70leri bile bulabilir.
Bu tablo AKPnin pervasızlığını, halka zulmünü daha da arttıracaktır. Bu tablo sıranın Türkiyeye geldiğini, BOP için Irak, Libya, Suriyeden sonra Türkiyenin Ilımlı İslam eliyle Parçalanacağı günlerin bizleri beklediğini daha net bir şekilde göstermektedir. Son yıllarda sürekli vurguladığımız, hançerelerimizi yırtarca haykırdığımız bu felaket, Türkiyenin Suriyeleşme süreci bu tabloyla daha hızlı yol alacaktır ne yazık ki.
Tâ ki gerçek muhalefet yapan, Devrimci muhalefet yapan HKP, Sevrci Soytarı Sahte Sollarının dışında kalabilenleri derleyip Halkın ve Devrimin Öncü Örgütü olana dek.
İşte o zaman göstermelik, sonucu AB-D Emperyalistleri tarafından belirlenmiş sandık demokrasisi aldatmacasına son verecek olan HKP öncülüğünde halkımız Demokratik Halk Devrimi yolundan yerli-yabancı Parababaları iktidarına son verip Halk İktidarı eliyle tüm insanlarımızın özgür, mutlu ve kardeş olduğu Sosyalizmi kuracaktır.
Seçimler ve Biz
Günlük gazetemiz yok. Televizyonumuz, Radyomuz yok. Günlük sosyal medya portalımız yok. Bir de Odatv ve ABC internet gazetesi hariç sağlı-sollu tam bir ambargo, Ustamızın deyimiyle susuş kumkuması altındayız.
Ama dağ gibi, mavzer gibi kesin kanıtlı doğrularımız, ideolojimiz var. Cesaretimiz var! Enerjimiz var! Fedakârlığımız var! Dürüstlüğümüz var! Karınca gibi çalışırız! Bitmez tükenmez azmimiz, inadımız, ataklığımız var!
10ar dakikalık konuşmalarıyla TRTde depremler yaratan, bu konuşmaları nedeniyle sosyal medyada Dayı olarak anılarak isminden en çok söz edilen, Ustamız Hikmet Kıvılcımlının düşünce ve davranış mirasını günümüze uyarlayarak geliştiren; insansever, hayvansever, doğasever; inancıyla, cesaretiyle, bilinciyle, fedakârlığıyla, dürüstlüğüyle ve yaratıcılığıyla örnek insan, örnek önder genel başkanımız var!
Her biri Ustaları Hikmet Kıvılcımlı, önderleri Nurullah Ankut gibi cesur, fedakâr, bilinçli, inançlı, dürüst halk fedaisi olan üyelerimiz var!
Afişlemelerimiz, çıkartma ve pankartlarımızla; bildiri dağıtmalarıyla, seçim arabası faaliyetlerimizle her ne kadar burjuva-bezirgan partilerin olanaklarıyla yarışamasak da, bu seçimlerde en fazla seçim çalışması yapan ve en fazla engellemelerle karşılaşan Partiyiz.
Tayyipgiller hakkında en fazla suç duyurusu yapan partiyiz. En fazla demek eksik kalır, zira diğer partilerin belki bir iki şikâyetleri ya var ya da yok. Yani devrimci muhalefetini hukuksal alanda da sürdüren biricik Partiyiz.
İşte bu özelliklerimiz, çalışmalarımız ve mücadelelerimiz sayesinde, tüm olanaksızlıklarımız ve ablukaya rağmen 7 Haziran 2015 seçimlerinde 60.413 olan oyumuzu % 42lik bir artışla 85.347lere çıkardık.
Bu artış bizler için elbette bir başarı. Ama emeğimizin karşılığı bu kadar olmamalı. Bununla yetinmek bizler için asla bir teselli vesilesi olmamalı. Özellikle sosyal medya alanındaki eksikliğimizi mutlaka aşmalıyız. Her yoldaşımız bu eksikliğimizi faaliyetlerinin birinci sorunu yapmalı. İşte o zaman gene emeğimizin tam karşılığını alamasak da şimdikinden daha başarılı olacağız muhakkak.
Şu ana kadarki emeklerimiz ve özelliklerimiz bizi Türkiye Devrimci Hareketinin temsilcisi konumuna getirmiş bulunuyor. Eksikliklerimizi aştığımız taktirde bu temsilciliğimiz dostun da düşmanın da kabul edeceği bir kesinlik kazanacaktır.
O zaman görev belli yoldaşlar.
Tarih, omuzlarımıza görmezlikten gelemeyeceğimiz, ağırlığını inkar edemeyeceğimiz bir görev yüklüyor.
Bu GÖREV TÜRKİYE DEVRİMİNİ BAŞARMAK GÖREVİDİR. Ve bu görev aynı zamanda TARİHİN BİZE BAHŞETTİĞİ BİR ŞANSTIR YOLDAŞLAR.
Bu tarihçil görevimizi başarmanın yolu da günübirlik işlerimizi başarmak, eksiklerimizi aşmaktan geçiyor.
Halkız! Haklıyız! Yeneceğiz!
02.11.2015
HKP Genel Merkezi
Kaynak: http://kurtuluspartisi.org/parababalarinin-demokrasicilik-oyununda-son-perde-1-kasim-secimleri/