'Mükemmeli Arayan Komünist' bugün son yolculuğuna uğurlanıyor!
TKP emektarı Gün Doğan Görsev, bugün sonsuzluğa uğurlanıyor.
TKP ve KP üyesi, yazar-çevirmen Gün Doğan Görsev, bugün sonsuzluğa uğurlanıyor.
Komünist Parti, üye ve dostlarına bir çağrı yaparak, TKP emektarı Görsev'in cenaze töreninin bilgilerini paylaştı.
Gün Doğan Görsev, bugün saat 12.00de Levent Camii (Afet Yolal Camii)den ve saat 13.00de Topkapı Kozlu mezarlığında sonsuzluğa uğurlanacak.
Doğan Görsevi yitirdik
Manifest bir kez daha öksüz kaldı. Yayıncı ve çevirmenler bir duayenlerini, müzik ve şiir bir aşıklarını, komünistler bir yoldaşlarını yitirdi. Gün Doğan Görsev hayatını kaybetti...
1931 yılında doğdu Gün Doğan Görsev, askeri okullarda okudu, pilot oldu. Ama o okullardan kazancının o dönemki hocaları sayesinde tanıştığı edebiyat ve müzik olduğunu söyledi hep. Bir de politika. 1951de tevkifat henüz Ankaraya erişmemişken TKPli oldu. Sonra hiç bırakmadı.
Askerlikten sonunda kurtulunca 1954 yılında Edebiyat Fakültesine Fransız Filolojisi okumaya girdi. Ama bir yandan çalışmak zorundaydı, bankada çalıştı, sonraki yıllarda İstanbul Belediyesinde Basın İlan kurumunda ve başka görevlerde
Bir yandan da hep çeviri yaptı. Kendisini soranlara hep ben çevirmenim yanıtını verdi. Siyasi kavgasında da en çok bu işe önem verdi: Marx ve Engels başta olmak üzere klasikleri Türkçeye en iyi şekilde kazandırmak. Bunun için kendi çevirileriyle yetinmedi. 70li yılların en önemli iki yayınevini kurdu Pencere ve Konuk Yayınları. Yüzlerce kitabı ülkemize kazandırdı.
Bütün bunları tevazuyu hiç elden bırakmayan bir Parti militanı olarak yaptı. 1970lerde Barış Derneği kurucuları arasına katıldı, Onur Kurulu üyeliği yaptı. 1981de 12 Eylül zindanlarıyla tanıştı. Ünlü Barış Davasının idam istemiyle yargılanan tek sanığı oldu. Çünkü dernek davasıyla birlikte TKP üyeliğinden de yargılanıyordu. 3 yılda 6 tutukevi gezdi. Sonra bu, o dönemi anlattığı anılarının başlığı oldu. Barış Derneği mücadelesini de kitaplaştırdı.
Doğan Görsev hapisten çıktıktan sonra klasikleri çevirmek için bir ekip oluşturmak hedefiyle ve Parti göreviyle yurtdışına çıktı, uzun yıllar Almanyada yaşadı. Partili mücadelesine orada devam etti. TBKPnin kuruluş sürecine katıldı. Ülkesine döndükten kısa süre sonra bu kez yeniden partiyle buluştu, TKP saflarına katıldı. 2014te Komünist Parti saflarında ilk yerini alanlardandı
Hep en iyiyi aradı, ortalamacılığa hiç teslim olmadı. Yoldaşlığını unutmayacağız
Mükemmeli arayan komünist
Aydemir Güler
Yoksa teorik yaşayan mı demeli? Görsev tevazusu, Görsev kalitesi, Görsev kolektivizmi gibi betimleme terimleri mi icat etmeli?
Dünden beri Doğan Ağabey'i yazmaktan kaçıyorum. Döndüm dolaştım; işler icat ettim, gerekliliğine kendimi inandırarak, sanki yapmak elden gelirmiş gibi. Dinlenmem de lazımdı güya, okumam da, dost sofrası da. Yeter ki şu yazıya sıra gelmesindi. Kısacık güne, Doğan Ağabey'den kaçmaya çalışırken ne çok şey sığıyormuş.
Sabah oldu, yol bitti. Bugün için önceden hazırladığım yazı çöpe veya sonra gözden geçirilmek için bir kenara. Bugün Doğan Görsev dışında bir şey yazmaya hakkım yok.
Bu acemi yazıyı sonuna kadar okuyun ya da okumayın, haberiniz olsun veya olmasın yazıldığından, sakın onun resimlerine göz atmayı ihmal etmeyin. Dünkü ölüm haberine soL portalda eşlik eden resim olabilir örneğin; veya 12 Eylül anılarının kapağında Nesrin ablayla sarılışlarına. Bir cezaevi çıkışında çekilmiş o fotoğraf. Özlemi, sevdayı, dostluğu, direnişi anlatıyor. İnsanın kazanmasını
O gülümsemede hepsi var! Hepsi fotoğraflarında nakarat gibi tekrar tekrar geliyorlar sahneye. Dün Nesrin abla nelersiz kaldığını sıralarken bunları sayıyordu. İnsanın kazanışı hariç.
Ne iyi komünistti ve ne iyi insandı Doğan Ağabey! Bazı insanların ölümü öyle şeyler bırakır ki geriye, ölürken de kazanıyorlardır aslında. İyi insan olmak yetmez bunun için. Ama iyi insan olmadan hiç olmaz
Şu dizeleri Parti'ye giriş kutlaması mıydı, acaba?
Bu ışıldamanın adını
Kolay söyleyemiyorum kardeşim.
Özgür katılım, devrim veya şiir diyebilirsin.
Belki de birini partilemenin heyecanıydı
Belki benim merakım da yanıtlanır, Doğan Ağabey'e borçlarımızı öderken. Belki Oğuz (Kavala) bu dizelerin ardındaki gerçeği bulup çıkartır hazırlamakta olduğu Doğan Görsev kitabında. Bu arada bir başkası onun başladığı marksist felsefe çevirisini tamamlayacak. Klasik müzik kataloğu müzik meraklılarına, öğrencilere ulaşacak. Cdlere yazdığı konserler, toplantılar, konuşmalar, şiirler, bir yol bulacağız, tıklanacak.
Ben zamanında aramazsam, sitemsiz o arardı. Her gittiğimde bir dosya kağıdına eliyle yazıp sıraladığı gündem maddeleri hazırdı. Yayınlarda çıkan yazılar hakkında soracakları vardı. Nasıl yorumluyorduk şu ve bu gelişmeyi. O düşünmüştü ki
Peki daha fazla ne yapabilirdi Parti için, nasıl yararlı olurdu? Sosyalistlerin Meclisi toplantısına, Ankaraya gidecek denli sağlıklı hissetmemişti kendisini, ama şu kararın hayata geçirilmesine katkıda bulunabilirdi, uygun görülürse
Bu arada masada konyak eksik olmamalıydı. Son zamanlarında bırakana kadar sigarası. Ve Nesrin ablanın servisiyle kahve. Mutlaka bir kek. Yurtdışından getiren biri olmuşsa yakınlarda, zencefilli. Gözlerinin içinden gülerdi, her aldığımız kararda.
Bir keresinde, nasıl daha yararlı olabileceği sorusunu partili olarak, Ağabey diye yanıtlamaya artık sıra geldi dedim, kendi kendime. Öyle de dedim. Sanki 60 yıldır komünist değilmiş, hâlâ 40larda Partiyi arayan o çocuklardan biriymiş gibi heyecanla donup kaldı. Bu yaşta yapabilecekleri kısıtlıydı. Yeniden doğdum demiş miydi acaba? Aklımda öyle kalmış.
Türkiye Barış Komitesi Derneği Serüveni Üzerine, Yaşanmışlıklar, Belgeler (1976-1986) kitabı 2006da, Komünist Manifest çevirisi 2008de yayımlandığına göre bu iki tarihin arasında bir noktada tanıştım kişisel olarak. Sonra hep görüştük. Partiye davet eden sözcükler benim ağzımdan çıktı. Ama Doğan Görsevi onlarca kişi birlikte örgütledik. İnsani kalitesine hayran kalan onlarca yoldaş. Sonra ikinci kez Komünist Partiye örgütlenirken, ben ziyaretine gecikmeli gittiğimde o çoktan üyesi olduğu Şişli İlçe'den gelenlerde insanı görmüş ve toz duman arasında, yoldaş samimiyetine, parti aklına ikna olmuştu bile.
Mükemmeliyetçi teriminin ürün çıkartmanın zorluğu hatta ürün çıkartmamanın bahanesi olarak anlaşılmasına itirazı vardı. Ama elbette, hiç kuşkusuz mükemmeliyetçi olmalıydık. Nasıl vazgeçerdi insan, en iyiyi aramaktan! Hele marksistse, komünistse. Elbette zor olacaktı bir ürün çıkarmak.
Ben sözcüğünün bir toplumsal hastalık olduğu açıktı ve bencilliğin, benmerkezciliğin, kolektifi örtebilecek her bireyci vurgunun, bunlarla arasındaki mesafe pek kısa olan kariyerizmin her türlüsü, ileride toplumsal ilişkilerden tasfiye edilmek üzere, hemen şimdi, hiç zaman yitirmeden Parti yaşamından silinmeliydi. Yeniden formunu doldurduğu Partiyi bu nedenle de seviyordu. Kendini gönüllü olarak kolektivitenin içinde eritmeye rıza göstermeyen komünist olmazdı. Böyleleri hep zarar vermişlerdi. Kolektivitenin içinde erimek ne bireyin zenginliklerinin yok olması anlamına gelirdi, ne ortalamacılığa çıkardı, ne de kişiyi rencide edebilirdi. Tersi, tam tersi! Kendine sakladığı, mülkiyetine geçirdiği bir değer, ne büyük saçmalıktı. Bireyin kendini kollektifte aşmasından daha büyük bireysel zenginlik olabilir miydi? Diyalektiğe uygun yaşadı. Yöntemi gerçekten önemserdi.
Hayran olduk Doğan Ağabey'e. Onun yaklaşımlarına ters olacak ama, Doğan Görsev tarihsel TKPnin en ciddi entelektüeli ve kaliteli insanıdır bana sorarsanız. En titiz marksizm çevirmeni o mudur? Muhtemelen odur. Böyle bir saptamaya mutlaka itiraz ederdi. En sözcüğünün kullanılması bilimsel olmazdı, etik açıdan da sorunluydu.
Yine de en iyi Louis Aragon yorumcusunun kim olduğu konusunda iddialıydı. Ama yoktu onda Catherine Sauvageın Aragon albümü. Benim bir CD, Fransızca telaffuzuyla se-de olarak kendisine hediye ettiğim albümü hangi yoldaşımın internette yakalayıp indirdiğini geçmiş emailler içinde buldum az önce. Üç yıl olmuş. Ne mutluluk!
En büyük anlaşmazlığımızın Doğan Ağabey'in en iddialı olduğu noktaya denk düşmesi de tuhaf oldu doğrusu. Titiz çevirmene göre Manifesto, Türkçe'ye yaygın dünya dillerinin, -hele Marksizm açısından- en yüzeyseli, derinliksizi olan İngilizce'den aktarılmıştı ve bu saçmaydı. Türkçe başka icatlar terimin orijinal derinliğini kucaklamaktan uzaktı ve çare "manifest" sözcüğündeydi. Çocuğu olabilecek yaşta insanların, on yıllarını verdiği çevirisini kendisiyle tartışmalarına hazır ve birlikte daha doğrusunu bulmaktan mutluydu. Kitabın adıysa başka bir şeydi; bir tür kişisel tarih ve meslek tezi! Doğan Ağabey için kişisel tezden daha önemlisi Parti görüşüydü. İçi cız etmiştir mutlaka Yazılama yayınevi Manifesto sözcüğünü tercih ettiğinde.
Ama
Parti
Mecburiyetten değil, talimat gereği değil, Parti başlı başına bir doğru olduğu için.
Git demişlerdi Avrupaya, çeviri grupları oluştur, kültürel çalışmaları yaygınlaştır. Tereddütsüz yaşamını değiştirmişti.
Yaşama gücünü elinden alan ve son zamanlarında onu çeviriden, okumaktan, toplantı yapmaktan alakoyan hastalığını kim tahmin edebilirdi ki? Tahmin etsek zamanında sormaz mıydık Sevinçli Haberin ne olduğunu?
I
Birden ufuk ağardı.
Duymaz oldu kulaklarım.
Renk cümbüşü dört bir yanım.
Bu taşta ben ağlamadım.
Varsın rüzgâr delilensin
Uğuldatsın çevremi,
Varsın coşsun denizler
Martılar çığlık atsın.
Dilimde yedi iklimin şarkıları var,
Kanatlanmış ayaklarım artık yerlere değmiyorlar.
Daha uğuldasa rüzgâr,
Daha da coşsa deniz,
Enginden dönmez gözlerim,
Kırılır bağrımda dalgalar.
II
Gök maviş, ben meneviş (Tra-lal-la-la),
Beklenen haber gelmiş (Tra-lal-la-la).
***
Doğan Ağabey,
Bugünlerde de sevinçli haberler var. Kanın, karanlığın, toz bulutunun, yalanın içinden süzülüp yükseliyorlar. Haklı çıkması yetmeyen Partin büyüyor. Aramızda olsaydın, bilemedin bu ayın ilk on gününde falan, birer konyak, oturmuş olurduk seninle aynı masada. Gündem maddelerimizin ilk sırasında bir kez daha eski yoldaşları, dostları taramak olurdu isim isim. Telefon defterini açardın ya da kalkıp giderdik kapılarını çalmaya
TKP ve KP üyesi, yazar-çevirmen Gün Doğan Görsev, bugün sonsuzluğa uğurlanıyor.
Komünist Parti, üye ve dostlarına bir çağrı yaparak, TKP emektarı Görsev'in cenaze töreninin bilgilerini paylaştı.
Gün Doğan Görsev, bugün saat 12.00’de Levent Camii (Afet Yolal Camii)’den ve saat 13.00’de Topkapı Kozlu mezarlığında sonsuzluğa uğurlanacak.
------------------------------------------------------
Eski ve yeni yoldaşlarının başı sağ olsun. Yazdıkları söyledikleri yaşamı ışık olsun.
Da !
Benim anlayamadığım bir komünistin geride bıraktıkları dirisi kadar değersiz mi. Bir komünist öldüğünde ilk tören niçin camii de yapılır. Din onlar için amaçlarına ulaşmada engellerden bir tanesi değil mi.
Niçin bir komünist ailesini ikna edemez niçin yaşamındaki cesareti öldüğünde geçerli değil. Niçin konu komşu toplum baskısına yaşarken karşı olanlar öldüğünde olamıyor.
Ben biliyorum cenaze süresince kimse namaza durmayacak caminin avlusunda ölüsüne bile yabancı olacak şekilde bekleyecek.
Niçin bu davranış biçimi olmak zorunda
Bir yıl sonra ilk anmada her kes mezarın başında türkü söyleyecek slogan atacak. Veya oralara hiç uğramayacak.
Bazı gelenekler bize uygun değil peki niçin devam ettiriyoruz.
Bence komünistler kendilerine bir yaşam biçimi belirlemeli ve bu cesaretlerini ölülerine de götürmeli.
Gericilikle yan yana durmak komüniste yakışmıyor.
Hepinizin başı sağ olsun.
Devrimci ölümden sonra hiçbir şeyi önemsemiyor olabilir. Öldükten sonra geride kalanlar nasıl isterse öyle defnetsinler diye düşünülüyordur. Bir vasiyet bırakılmamışsa defin işlemleri o ülkedeki kültüre göre yerine getiriliyor. Çok da önemli olduğunu düşünmüyorum.