Havuz yazarı HDPye akıl verdi: Verin başkanlığı alın özerkliği
'Ben HDPye başkan olsam başkanlık sistemine evet der, buna karşılık özerklik isterdim
Vakvakları ürkütmemek için bu özerkliğin 'adı konulmamış' da olabilir, önemli olan uygulamadır.'
Doğrudan Tayyip Erdoğana bağlı olarak yayın yapan Sabah gazetesinin köşe yazarı Emre Aköz, AKPnin başkanlık için HDP ile yapacağı pazarlığın şifrelerini verdi.
Ertuğrul Özkökün 1 Kasım seçimlerinin ardından Fabrika ayarlarına dönüyorum diyerek AKPye yanaşması ile dalga geçen ve döneklik konusunda Türk medyasının en tecrübeli isimlerinden biri olan, yıllarca tetikçiliğini yaptığı Cem Uzan medyasını kaybedince hakkıonda en ağır yazıları kaleme alan Engin Ardıç, HDPye başkanlık konusunda AKPye destek vermesini ve karşılığında da özerklik istemesini önerdi.
Gelecek tepkileri de hesaba katan Ardıç, bunun için ise AKPnin çok iyi bildiği bir taktiği öneriyor: Vakvakları ürkütmemek için bu özerkliğin adı konulmamış da olabilir, önemli olan uygulamadır.
Daha önce de Sabah yazarı Emre Aköz, Kürt siyasi hareketine seslenerek Verin başkanlığı alın Öcalanı' diye yazmıştı.
Sabah yazarlarının aynı minvaldeki yazıları, AKPnin anayasayı değiştirmek için referandum kararını alabilmesi için eksik olan 14 milletvekilini nasıl temin edeceğinin de ipuçlarını veriyor.
İşte Engin Ardıçın HDP ve PKKya taktik verdiği yazısında o bölümler:
Önce malı görelim
Adamlara (ve de kadınlara) fazla yüklenmeyelim: Gevşemeye başladılar.
Ertuğrul Özkök gibi birdenbire dönmek herkesin harcı değildir, yavaş yavaş dönmeye çalışıyorlar.
Yaz boyunca yaptıkları yanlışların kendilerine kaça patladığını gördüler (ben söyleyeyim, tastamam 21 koltuk), şimdi geri basacaklar ama hemen değil, zaman alacak.
***
Selahattin Demirtaş da üç kere söyledi: Seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız.
Neticesini gördü, semeresini aldı, aklı başına geldi!
Aynı adam şimdi ağız değiştirdi: Biz başkanlığa değil tek adamlığa karşıyız diyor.
İlk bakışta pek doğru gibi görünse de içi boş bir laf. Tek adam Apoya karşı olduğunuz için mi adam müsveddelerini çoğalttınız, Kandilli Mustafa, Cemil falan?
Ama dedim ya, yavaş yavaş gevşeyecek.
Yeni bir anayasa için AKPnin yalnızca 13 kişilik dış desteğe ihtiyacı var. Meclis başkanını sayma, 14
Bu rakama çok kolay ulaşılabilir.
Desteği verebilecek tek parti HDPdir tabii, CHP ve MHPyi unutunuz.
Bu desteğin kitle halinde olması da gerekmez. 316 artı 59 eşittir 375 oyla, 316 artı 14 eşittir 330 oy arasında bu açıdan hiçbir fark yoktur.
Çünkü anayasa öyle ya da böyle referanduma gidecektir, 330 kişiyle de çıksa halkoyuna sunulacaktır, 367 kişiyle de çıksa, isterse 550 kişiyle de çıksa.
HDP anayasa oylamasında bağlayıcı grup kararı almasa da kendi milletvekillerini serbest bıraksa, bu iş çözülebilir!
VAKVAKLARI ÜRKÜTMEMEK İÇİN..
Böylece şişi de kebabı da yakmadan, Kandildeki ağababalarını da fazla kızdırmadan işi bitirmiş olur.
Bunun pazarlığını AKP ile ister gizlice ister açık açık yürütebilirler.
Ben HDPye başkan olsam başkanlık sistemine evet der, buna karşılık özerklik isterdim
Vakvakları ürkütmemek için bu özerkliğin adı konulmamış da olabilir, önemli olan uygulamadır.
Lakin önce ortaya bir anayasa metni koymak gerekiyor. Hiç olmazsa anahatlı bir taslak.
Bu taslak kısa ve öz olmalıdır. İçinde, kanun ya da kararnameyle sonradan düzenlenebilecek şimdilik gereksiz ayrıntılar bulunmamalıdır. Düzgün bir Türkçeyle yazılmalı, Kürtçeye de tercüme edilmelidir ki en ücra vatandaş da anlayabilsin.
Taslak hele bir ortaya çıksın, eklemeler ve çıkarmalar da elbette yapılır.
Ortaya bir metin koyun ki biz de neyi tartışacağımızı bilelim. Demirtaş ve adamları da bilsinler.
Cumhurbaşkanı bir aylık iş' dedi, daha ne duruyorsunuz?
Sıvayın kolları, 1 Ocak 2016 sabahına önümüzde yeni bir anayasa metniyle uyanalım, ilkbaharda da bu iş bitsin gitsin.
Gene sandık başına gideriz, azıcık zahmet olur ama değer.
Sahibinin sesi Engin Ardıç konuşmuş. ''Başkanıma başkanlığı verin, siz ne isterseniz isteyin'' demiş. Sahibinin sesinden de bu beklenirdi zaten. Kürt hareketine akıl hocalığına soyunmak böyle bir iş olsa gerek. Başkanına uygun geliyorsa her öneriye açık ve her öneriyi de sakınmadan yapabiliyorlar. Gündemimiz artık Erdoğan'ın başkanlığı oldu. Kürt hareketi daha şimdiden yeşil ışık yakmaya başladı. ''Bir görelim bakalım'' deyip AKP'nin nasıl bir başkanlığı savunduğunu görelim demeye getiriyorlar. Hiç inanmıyorum, bu konuda iki yüzlü davranıyorlar. Aslında söyledikleri ''başkanlık desteği karşısında bize ne vereceksiniz'' demek istiyorlar. Görmek istedikleri bu. AKP'nin önerisi işlerine gelirse verecekleri cevap sahibinin sesini sevindirecektir. Aklıma seçim öncesi kuyrukçu çevrelerin ''HDP'ye oy verin Türkiye'yi diktatörlükten ve AKP'den kurtarın'' sözleri geliyor. Şimdi onlardan hiçbir itiraz yok. Hepsi bir olmuş, ''Başkanlığa karşı değiliz, Erdoğan'ın tek adam olmasına karşıyız'' diyorlar. Kendileri inanıyorlar mı ki bizim de inanacağımızı sanıyorlar?
Bir zamanlar İstanbul'un ünlü dolandırıcılarından Sülün Osman vardı. Anadolu'dan gelen saftirikleri kandırıp meydan saatlerini, Galata kulesini filan onlara satıyor, paralarını alıp kaçıyordu. Şimdi de siyasi dolandırıcılar meydanı tuttu. Sanki 1950'li, 60'lı yıllardayız ve HDP de, 1950'li yıllarda İstanbul'a göçmüş saftirik Anadolulu. Alavere dalavere ile başkanlık sistemini adamlara pazarlayacaklar. Yahu Haziran'dan beri Güneydoğu'da yaşanan korkunç tablo ortadayken, bu laf ebeleri hangi yüzle HDP'yi tavlayacağını sanıyor?
Adamların bütün mücadelesi kendilerinin hakim olacağı bir bölge oluşturmak, bunun saftiriklikle ne ilgisi olabilir. Erdoğan başkan olmuş olmamış umurlarında değil ki, bölgede kürtlere imtiyaz verilsin, kürtlere bunu inandırsın, kürtler de bunun karşılığını verirler. Türkiye'yi çok umursadıklarını mı sanıyorsun.