Avrupaya vize yok: Davutoğlu niye sırıtıyor?-Kemal Okuyan
Avrupaya vizesiz girebileceğiz
Zamanında Avrupa Birlikçi liberal-İslamcı lobinin kozlarından biriyidi bu. İnsan hakları, zenginlik, refah, demokrasi masalları ikna edici olmuyordu da Avrupaya istendiğinde gidebilme hakkı hemen herkesin ilgisini çekiyordu.
Muhafazakar ama hareket etmeyi seven bir toplumduk ne de olsa!
Akşam yemeğini Pariste ünlü bir restoranda yiyip geri dönebilme özgürlüğü ile aynı restoranda bulaşıkçılık yapabilme özgürlüğü birleşiyordu.
Bir de AB ülkelerinin konsolosluklarında aşağılanmaktan, form doldurmaktan, sorgulanmaktan kurtulacaktık.
Sonra işler tavsadı, liberal-İslamcı lobi başka masallarla oyalamaya başladı, Avrupa Birliği ise masal kahramanı olamayacak kadar makineyi dağıttı. Zaten AKP eliti kırmızı ya da en azından yeşil pasaport sahibiydi, geri kalan zengin tayfaysa sorunu para ile çözüyordu.
Her ne ise, bu vize meselesi büyük ölçüde gündemden düştüğü bir sırada Davutoğlunun hemen her saniyesinde güldüğü (sırıttığı da denebilir aslında) bir toplantı sonrasında Türkiyenin 2016da vatandaşlarına AB ülkelerine vizesiz giriş hakkı elde ettiği müjdeleniverdi.
Toplantı dediğimiz, insan pazarlığı!
Üzerinde durulması, tartışılması gereken bir sürü başlık var, ayrıca bu görüşmelerin geçmişiyle ilgili hatırlatılması gerekenler. Ama önce her tür teknik, hukuki konunun ötesini konuşmalıyız.
O pazarlık masası, ahlaksızların masasıdır.
AB bir bütün olarak ve Türkiye Cumhuriyeti, Suriyede insanların yurtlarını, evlerini, işlerini, akrabalarını terk ederek ölümün, açlığın, aşağılanmanın kol gezdiği bir maceraya atılmalarından en az ABD kadar sorumludur. Suriyenin bir sürü sorunu vardı ama bu ülkede milyonlarca kişiye yaşatılan kabus oraya tamamen dışarıdan taşındı.
Şimdi o kabus Avrupaya yaklaşmasın diye önlem alıyorlar!
Her şeyden önce o masada Suriyeden temsilciler de olmalıydı. Ama yapamazlar, onların Suriyedeki adamları IŞİD, El-Nusra, ÖSO
.
Yok, kan gölüne çevirdikleri bir ülkede insan yaşamıyor onlara göre
Yan yana gelmişler, Suriyeden kaçanların Avrupadan nasıl uzak tutulacağını tartışıyorlar. Ve en faydalı kısmının seçilip nasıl Avrupadaki işgücü açığını kapatmak için kullanılacağını. Köle açığı diye anlayabilirsiniz
Geri kalanı ise Türkiye tutacak. Bunların bir bölümü zaten tekstil atölyelerinde, inşaatlarda utanç verici koşullarda çalıştırılıyor. Avrupa Birliğinin kodamanları Türkiyeye al 3 milyarı bunlara istihdam yarat, yaratamadıklarını kamplarda tut, kimse yerinden kıpırdamasın demekte!
Bizimkisi bu yüzden sırıtıyor. İnsanları ucuza, karın tokluğuna çalıştırmak konusunda da, tutsak etme konusunda da epey deneyimliler. Memleketin tamamını toplama kampına çevirmek en büyük hayalleri de, tam olarak bir türlü beceremiyorlar; o kadar da güçlü değiller.
Sonuçta, Suriyeliler sende kalsın dediler AKPye. Ve karşılığında sizinkiler buralara daha kolay gelebilir
Vay canına!
On gündür Brüksel sokaklarında (hani ABnin başkenti) yalnızca polisler ve askerler dolanıyor. Pariste savaş hâli! Ne kolaylığı?
Dünya düzeni artık olağanüstülüğü, olağana çeviriyor her yerde. Buna karar verdiler. Dolayısıyla Avrupaya vizesiz girmek (bundan yan çizebilecekleri olasılığına hiç değinmiyorum bile), bir toplama kampından bir başka toplama kampına girip çıkmaya benziyor. Vize yok; havaalanlarında saatlerce sorgulanmak, geri postalanmak, sokakta durdurulup sınır dışı edilmek, ters kelepçe ile karakollara götürülmek var.
Avrupa standartları bu.
Henüz Paris katliamından önce, bir toplantı için gittiğim Frankfurtta 5 santime 8 santim boyutlarındaki kumaş parçası, gözlük sileceğim takıldı güvenliğe
Hangi serbest dolaşımdan söz ediyorsunuz?
Şaka değil, bildiğiniz gözlük sileceği cebimden çıkarıldı, x-ray cihazı için tek başına sepete kondu ve bütün bu merasime tek bir kişi dahi gülmedi.
Normal yani!
Ama Davutoğlu kahkahalar atıyor, atmadığında sırıtıyor.
Parayı aldık, Suriyeyi elbirliğiyle yaktık-yıktık, garibanları aramızda pay ettik köleleştirmek için, arada vize muafiyetini de kaptık, artık vatandaşlarımız Brükselde özgürlüğün tadını doya doya çıkarır, çelik yelekli askerlerle selfi çektirir.
Gülmek devrimci bir eylemdi de, sırıtmak neyle açıklanıyordu?
Avrupa Birliği Suriye göçmenlerinin ülkesine gelmemesi için 3 milyarlık rüşvet veriyor. 72 adet de engel koyuyor, ''bu engelleri geçerseniz vizeyi kaldırırız!" Davutoğlu neden sevinmesin ki, hem üç milyarı cebine koyacak hem de Avrupa'ya vizesiz girme hakkı kazanıyoruz diye milletin ağzına sakız verecek. Alan memnun veren memnun. Olan yine Türkiye halkına olacak!