Venezuela devriminin sonu mu?
Kemal Okuyan
Anlaşılıyor ki, Venezuelada parlamento seçimlerini Demokratik Birlik denilen sağcı koalisyon kazandı. Henüz resmi sonuçlar açıklanmadan yazdığım bu yazının, tersi bir sonuçla karşılaşılması durumunda da boşa çıkmayacağını düşündüğüm için rahatım.
Yazı konusunda rahatım ama üzgünüm.
Her tür eleştiri ve değerlendirmenin ötesinde, Venezuelada Chavez liderliğinde gelişen sürecin büyük anlamı vardı. Koca kıtaya umut vermiş, ilerici, devrimci hareketleri ayağa kaldırmıştı Bolivarcı Venezuela. Dünyada karşı devrimci dönem sona eriyor iyimserliği hepimize yerleşmişti. Küba hem ekonomik hem siyasal alanda soluk almıştı Chavez sayesinde. Ve en önemlisi, Venezuelada yoksul kitleler ilk kez kendilerini düşünen ve kendileriyle hareket eden bir iktidara sahip olmuştu.
Şimdi Başkan Maduro, 167 koltuklu Ulusal Mecliste muhalif bir çoğunlukla yürümeye devam etmek zorunda.
Bilelim ki, devrimler böyle yürümüyor.
Devrim dediğiniz şey, seçimle başlayıp seçimle bitmez.
Venezuelada Chavez çok önemli şeyler hayata geçirdi. Ama mülk sahibi sınıfların belini kıramadı. Kritik sektörlerde gerçekleşen devletleştirmeler ülke ekonomisine sosyalist karakter kazandırmaya yetmedi. Ve buna paralel olarak, öncesinden devralınan devlet mekanizmasını baştan aşağıya değiştirmek yerine, adım adım düzeltmeye yönelindi.
Olmaz.
Kapitalist devlet yama tutmaz. Kapitalist ekonomi içeriden dönüştürülemez.
Burada bir ideolojik tez ileri sürmüyoruz. Bunlar bilimsel gerçekler.
Venezuelada Chavezci süreç yalnızca ABDye değil bu bilimsel gerçeklere kafa tutmaya kalktı. Pek söylemiyorduk ama hepimiz biliyorduk ki, er geç bu kararsızlık sağcı güçler tarafından fırsata çevrilecek ve rüya kesintiye uğrayacak.
Bizim talihsizliğimiz bu. Chavez olağanüstü bir kişilikti; etkileyici, kıvrak, cesur ve biricikti. Bu iş böyle gitmez demek insafsızlık oluyordu. Hem hiçbir şeyi beğenmiyoruz ya!
Ama artık insafsızlık etmek için değil, sonrasında büyük hüsranlara dönüşecek yanılgıları engellemek için açık konuşmak gerekiyor. Allende Şilisi için de aynısı geçerli. Salvador Allende de etkileyiciydi. Büyük bir rüzgar estirmiş, belki de sosyal demokrat bir çizgiden çıkabilecek en ileri noktaya yerleşmişti. 1970lerin başıydı, koşullar farklıydı bugünden ama Allende dönemini yeterince eleştirmemenin, değerlendirmemenin bedelini daha sonra çok ödedik, ödemeye devam ediyoruz.
Şilide Pinochet faşizmi tarafından devrilen Halk Birliği hükümeti, yıllarca sosyalizmin seçimle gelebileceğine örnek olarak gösterildi. Oysa tartışılması asıl gereken seçim değil, Allende liderliğindeki hükümetin gerçekten sosyalist devrimci bir karaktere sahip olup olmadığıydı. Allendenin hükümet programı kapitalizmin islahını hedefliyordu. Tekrar söyleyelim: Kapitalist devlet yama tutmaz. Kapitalist ekonomi içeriden dönüştürülemez.
Allende yiğitçe öldü, onu öldürenler dokunmadığı hatta hep savunduğu, göklere çıkardığı devlet aygıtının subaylarıydı!
Tarihte hiçbir devrim burjuva ya da sosyalist, seçime sığmaz. Fransada 1789da sığmadı, 1917 Ekiminde Rusyada sığmadı, Kübada sığmadı, Vietnamda sığmadı, Çinde sığmadı. Türkiyede de sığmadı.
Çünkü mevcut düzenin siyasal ve ekonomik çerçevesinin ötesine geçecek bir enerji için daha fazlasına ihtiyaç var. Bu toplumsal enerji sayesinde iklim değiştiğinde seçimler değer kazanıyor.
Bakın Erdoğanın seçim zaferlerinin meşruiyeti hâlâ tartışılıyor. Bu saydığım devrimlerin çoğu yıkıldı ama meşruiyetlerini sorgulayanlar gericilikle, ahmaklıkla damgalanıyor hemen.
Devrim yoksa, devrimci bir iklim yaratılmamışsa sandıktan öyle ya da böyle öcü çıkar.
Yalnız bizim başımız mı dertte sanıyorsunuz?
İşte Venezuela. Fransada Le Pen geliyor, olanca ırkçılığıyla. ABDyi Latinolardan ve Müslümanlardan arındırmayı hedefleyen manyak işadamı Trump önümüzdeki seçimlerin en güçlü adaylarından.Lütfen bu tabloya bakıp, e siz de Holllandeı, Obamayı beğenmiyordunuz buyrun şimdi daha beterini demeyin. Beğenmiyoruz, çünkü sistem olduğu gibi durdukça hep daha manyakları, daha zorbaları, daha aptalları çıkacak. Sistem zaten bu.
Obama ile Trumpı, Le Pen ile Hollandeı, Kılıçdaroğlu ile Tayyipi aynı sistem üretiyor.
Venezuelaya dönecek olursak. İşte şimdi asıl kavga başlıyor. Chavezin yaptığı en büyük iyilik Venezuelanın yoksullarına kişilik, özgüven aşılaması ve onları örgütlü kılmasıydı. Umarız ki, sağcı muhalefet aptalca hamleler yapar ve son yıllarda heyecanını yitirmeye başlayan Venezuelanın yoksul halkı, bunların karşısına dikilir.
Ve gerçek bir hesaplaşma başlar.
Neydi? Devrim televizyondan yayınlanmıyor muydu? Devrim sandığa da sığmıyor senyorita.
venezuella'da sağcıların seçimi kazanması bize şu teorik açıklığı veriyor: chavezci devrimin yoksullardan yana yaptığı onca reforma rağmen, ülkeyi saran devrimci politik iklime rağmen, anti emperyalist ruha rağmen, sonuçta sağ kazanabiliyor, kapitalizm kazanabiliyor, burjuvazi kazanabiliyor.
demek ki en kötü sosyalizm (ki venezuella en kötü kapitalizme en iyi örnek değildi) en iyi kapitalizmden iyi değilmiş. demek ki toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan yoksullar, ezilenler, emekçiler, kendileri için yapılan o kadar reforma, iyileştirmeye rağmen kapitalist sistemin partilerine dönebiliyormuş. bunu sorgulamak gerekir.
ama verilecek cevap bence kesinlikle kemal okuyan'ın cevabı olamaz. yani devrimin sandığa, seçime sığmadığı falan... böyle cevap olmaz. sonuçları yorumlamak değil, sonuçlardan kaçmak için verilmiş üstünkörü bir cevap olmuş bu. devrim sandığa sığmaz ama kimse devrimi sormuyor ki. soru, chavezci devrimin, chavezci reformlar hükumetlerinin neden başarısız olup seçimlerde yenildiği. ezilenlerin, yoksulların, neden kendi reformcu hükumetlerine sahip çıkmadığı.
Sosyalizmin devrim olmadan seçimle yerleşmeyeceğini sosyalistler söylüyordu. Venezüela seçimlerinin sonuçları bu görüşü ispatlıyor. Devrim olmazsa sosyalizm de olmuyor. Kısmi başarılar düzenin sosyalizme evrilmesinde yeterli değil. Bu yüzden devrim diyoruz. Sosyalizme ulaşmanın seçimlerle olamayacağı bu seçim sonuçlarıyla ortaya çıktı.
Bazen sandıklar demokrasi anlatmak için yeterli gelmiyor Çok zaman sandıklardan doğru sonuçlar çıkmaz.
Venezuellada yoksullar Çavez yönetiminden memnundu sadıklardan bu sonuc çıkarmıştı. Ama orada memnun olmayanlarda az değildi .
Sandık sonuçları dünya siyasetinden etkilenmiyor değil.
İnsan bilinci günlük işlerle ilgilenir onlar TV ler moda ve bazı faaliyetler çok etkiler Dünyada yaşanmaktaki ekonomik ve siyasi krizlerde insanlarda bilinç kayıplarına neden olmaktadır
Böyle durumlarda insanlar kendilerinin dışında kalanları suçlarlar, kolay yolu seçerler.
Venezuellada kaybedilen seçimde böyledir.
Yarın aynı venazuellalılar bu gün seçtiklerini suçlar tam tersi karar verir.
Onun için örgütler çok önemlidir halkın içinde ama halkın önünde olmalıdır. Zamanımızda halkların gönüllerini ancak onlara vereceğin rüşvetle alabiliyorsun.
İşte en yakın bunu biz Türkiye de yaşamaktayız .Hiç kimse bu rüşvetin kaynağını sormaz onlara verilmesi yeterlidir.
Evet en kötü sosyalizm en iyi kapitalizmden iyidir söyleyen doğru söylemiş.
Ama bunu anlamak tıpkı MAO nun -bin çiçek açsın bin fikir uçuşsun- sözünü anlamak gibidir. Eğer sosyalizmden beklenen kapitalizmden daha rahat bir yaşamsa bu söz bu fiile uymaz .Beklenen onur savaşını kazanmaksa bu fiil bu fikre uyar.
Kapitalizmde her kes sermayenin kölesidir buna kapitalistler de dahil Sosyalizmde ise kalkınma ve refah bütün topluma eşit dağıtılmak istenir yani köleliğin kaldırılması için izlenen yol.
İşte onun için en kötü sosyalizm en iyi kapitalizmden iyidir. Tabii bunlar teori, pratik bu teorinin uygulanması ile ışık olur.
Bizler hepimiz sermaye yaratmak veya sahiplenmek için bu kapitalist uygulamaların parçasıyız İşte krizler bu yolu bazen tıkar o zamanda toplum birer robota döner onursuzlaşır aşağılanmaya aldırmaz birer evcil hayvanlar gibi iteatlar olur.
Bana göre oy kullanım bilinci olmalı demokrasi deyip geçilmemeli bu gün bazı şeyleri halledersin ama sen senden sonrası gelecekten de sorumlusun bu unutulmamalı.
Venezuelladada bu günü atlatırsın ama sen neler vererek bunu atlatacaksın düşünmeleri gerekir.
İnsanız eğer insansak bizden başka canlılardan daha kurnaz değil akıllı olmalıyız onlardan tek farkımızın kurnazlık olmadığını akıl olduğunu bilmeliyiz.
Her şey bittiğinde yeni başlangıçlar çok zordur önemli olan bitmeden dönüştürmektir.
Venezüela'da iktidarın tekrar sağcı siyasetçilere geçmesi proleterya diktatörlüğünün sosyalizm için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Kapitalizm altında seçimle iktidara gelinmesi orada kalıcılık kazanılacağının garantisi değil. Burjuva yasaları değiştirilmeden ve proleteryanın devleti kurulmadan bir sonraki seçimde gitmek her zaman olası. Venezüela'da bu yaşanıyor ve yaşanırken de öğretici oluyor.
Sendikalar neden kuruldu, 1 Mayıs neden işçi bayramı olmuşsa sosyalist komünist partiler de onun için kuruluyor ve sınıf diktatörlüğünün olmayacağı yasalara eklenerek kapitalizm içinde bu partilerin seçime girmesi sağlanıyor. Hakkı bey, bunları bilmiyor musunuz, burada kapitali okuduğunuzu marksizmi bildiğinizi, lenin'e de karşı olmadığınızı söylüyorsunuz, ancak açıklama yaptığınızda sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi yazıyorsunuz. Benim de aklıma sizin ''okudum'' dedikleriniz kulaktan dolma şeyler, ya wikipediden ya da forumlardaki kısır tartışmalardan.
Ne söylemek istediğin de belli olmuyor. Seçimle sosyalizmin kurulup proleter diktatörlüğün gelebileceğini savunuyorsan bunu açık seçik yazmalısın. Marks'tan örnek vermeye çalışıyorsun, Marks'ın Amerika için söylediklerini sonra geri aldığını sanıyorum. Marks Paris komününden sonra burjuva devletin parçalanıp proleter devleti kurulmasını önermiştir. Bu konuda bilgilerin de yetersiz, kusura bakma ama böyle.