Ankara'daki patlama: Lübnanlaşmaya bir adım daha
İlker Belek
Olay henüz çok sıcak.
Şu saat itibariyle kimin yaptığı konusunda hiçbir veri yok. Hükümetin PKK-YPGye yükleneceği kesin. Hazır obüsler Azezi bombalıyorken.
Ama kimin yaptığının zaten ne kadar önemi var.
Her nereden gelirle gelsin bu tür saldırıların göreceği işlev, varacağı nokta Türkiyenin destabilizasyonudur. Halk sınıflarının örgütlenme bilincinin, mücadele azminin, sınıfsal bakış açısının kırılmasıdır.
Bunun en çok Türkiyedeki sınıfsal dinamikleri paralize etmeyi hedefleyen ve bir müdahale arayışı içinde olan emperyalistlerin ve Suriyeye girmek için zemin yaratmak isteyen AKPnin işine geleceği açık.
Bu nokta AKPnin eseridir. Planlı ve plansız.
AKP herkesle kavgalı, haris emelleri olan bir siyasi yapı. Gözünün ne kadar kara olduğu gönderirim üç adam attırırım 8-10 bomba zihniyetinden belli. Bu aklın her an, elinin uzanabildiği her yerde, her şeyi yapmaya niyetlenmesi beklenmeli.
AKP büyük ihtirasları uğruna her şeyi içinden çıkılmaz bir hale getirdi.
Kafasında hem ülkemizde hem de bölgemizde Sünni mezhebi bir rejimin oluşturulması planı mevcut. Başlangıçta pek iyi geçindikleri Esadı birden terörist ilan etmesinin nedeni bu. YPGnin Nusra ve IŞİD karşısında, iki büyük gücün desteğiyle gösterdiği askeri başarılardan paniklemesinin, komşu bir ülkeyi topa tutmasının nedeni de aynı.
İçerideki Kürt sorununu kendi akıllarındaki plan doğrultusunda yönetebileceklerini, Kürt hareketini kendi bildikleri gibi oyalayabileceklerini zannettiler. Masa dedikleri şey bu taktiğin aracıydı yalnızca. Hesap içerideki Kürt sorununu dış politikalarında manivela olarak kullanabilmek, Kürt dinamiğini Sünni bir eksene angaje edebilmekti.
Bu bakış açısında Kürtlerin sorunlarına dair hiçbir gerçekçi çözüm bulunmuyordu. Kürtler ise maalesef bu masadan bir çözüm sağlayabilecekleri vehmiyle hareket ettiler.
Oyunun iç yüzü çok samimiyetsiz bir sürecin sonucunda tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Hendek savaşları bu netleşmenin somutluğudur.
Hep söyledik. AKP bu işi böyle götüremez. Kürt sorunu her yöne savrulacak bir karakter kazanmış durumda. Silahlı Kürt bileşeni ise artık uluslar arası ilişkiler geliştirmiş bir kuvvet.
AKPnin siyasi ve askeri saldırganlığının Türkiyeye dönmesi kaçınılmazdı. Bu gelişmeler bir yandan AKPyi acz içinde bırakacak, bir yandan ise O bu zemini saldırgan politikalarının dayanağı olarak kullanmak isteyecektir.
Türkiye AKP eliyle süratle Lübnanlaşıyor. Artık her tür silahlı eyleme açık klasik İslamcı bir Ortadoğu ülkesidir.
AKP PKK ile baş edemez. Hendeklerin kapatılmış olması hiçbir şeyi kanıtlamaz. Bütün Ortadoğuda hem Rusyanın hem de ABDnin en önemli müttefiki durumunda iken cepheyi terk etmesi beklenemez. Kürt sorunu emperyalistlerin elinde bir iç politika ve provokasyon malzemesidir.
IŞİD içimizde ve belki de devlet memuru kadrosundadır. AKP Onları birkaç travmatik genç diye sevip, büyüttü. ABD Onları bölgemizi destabilize ve sonra da stabilize etmek üzere yarattı.
AKP ise çaresizliğiyle Suriye ve Irakta daha saldırganlaşmaya, dış politika konularını başkanlık için irrasyonel biçimde istismar etmeye mecbur.
Herkesin mevcut zemini kendisine doğru gerdiği, herkesten her şeyin beklenebileceği kaotik bir ortam. Ortadoğu İslam coğrafyasının tipik özelliği.
Sol güçsüzse, sosyalizm yenilmişse, emperyalizm istediği gibi at koşturur, gericilik dizginsiz saldırganlaşır. Türkiyeyi hakkında her tür planın yürürlüğe konulabileceği bir noktaya sürüklüyorlar. AKP bu açıdan fazlasıyla fırsat sunuyor.
Şimdi bu saldırının sonrasında yeniden terörle mücadele, milli birlik masallarını harlayacaklar. Saldırının YPG ile mücadelenin üzerine denk gelmiş olmasını kamuoyunun bilgisine sunacaklar.
Ancak ne olursa olsun Türkiyedeki gelişmeler AKPnin altından kalkamayacağı bir noktaya doğru seyrediyor. AKPnin refleksi tek adam yönetimini derinleştirmek, emperyalizminki ise yerine daha makulünü koymak için hazırlanmak olacaktır.
Bunun karşısında yapmamız gereken AKPnin emperyalizmle işbirliği halindeki mezhebi ve faşist politikalarını ve emperyalizmin iki yüzlülüğünü açığa çıkarmak olmalı.
Antiemperyalist, antikapitalist, laik bir siyasal çizgiyi güçlendirmek.