Deli Gaffar: HDP'ye oy veren solcular Ankara bombacısı için ne düşünüyor?
İşte 'Deli Gaffar'ın HDP'ye oy veren 'solcu-sosyalist' seçmenlere sorduğu sorular:
"Deli Gaffar'ın Notları" adlı kişisel bloğunda çarpıcı yazıları ile on binlerce takipçisi olan 'Deli Gaffar' HDP'li vekilin Ankarra bombacısının cenazesine katılmasına tepki gösterdi ve HDP'ye oy veren solculara da "Ankara bombacısı hakkında ve HDP'nin bu tavrı karşısında ne düşündüklerini sordu.
İşte 'Deli Gaffar'ın HDP'ye oy veren 'solcu-sosyalist' seçmenlere sorduğu sorular:
Ankara Bombası ve HDPci Arkadaşlarımıza Bazı Sorular
İki gündür soruyoruz, HDPli arkadaşlarımız, onların yanında yürüyen ve kendine sosyalist, devrimci, komünist gibi sıfatlar takanlar Ankara bombacısı hakkında ne düşünüyorlar? Çok basit, çok sıradan bir soru soruyoruz, sadece fikirlerini öğrenmek istiyoruz.
Arkadaşlarımızdan çıt yok! Olayın ilk anından itibaren bülbüller gibi şakıyan, komplo tezgahlarında kül bırakmayan kardeşlerimiz şimdi sus pus oldular. Maşallah her konuda fikriniz var, analiz etmediğiniz siyasi hadise, anatomisini çıkarmadığınız toplumsal olay yok gibi, peki bu konuda neden susuyorsunuz?
Aylardır faşist diye küfür ettiğiniz, ulusalcı deyip aşağıladığınız, her tür hakarete, en basitinden ambargoya, boykota maruz bıraktığınız, solculuğunu sorguladığınız bir kardeşiniz olarak açıkça çok basit bir soru soruyorum, ve aynı şekilde açık, sade bir yanıt bekliyorum. Fikrinizi neden bizden esirgiyorsunuz?
HDPye oy veren, siyasete pek bulaşmamış sıradan seçmen kardeşlerim, sizleri özellikle ayrı tutmak, iradenize ve aklınıza saygısızlık yapmamak isterim. Bakın sizin oyunuzla seçilen bir milletvekili Ankaranın göbeğinde onlarca masum insanı katleden bir katilin cenazesine katılıyor, ona övgüler düzüyor, geride kalanları onun gibi davranmaya teşvik ediyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İyi ki de benim oylarımla böyle biri meclise girdi mi diyorsunuz. Yoksa lanet olsun size verilen oya, size verilen desteğe mi diyorsunuz? Bu insanları siz seçtiniz, bizler, canına kast edilenler olarak size bu basit soruyu sorma hakkına sahibiz sanırım. Bizi öldürenleri ve daha da öldüremeye devam edeceğiz diyenleri hala aynı şekilde destekliyor musunuz?
Ne önemi var deyip geçemezsiniz. Sıradan bir olay gibi davranmazsınız. Bu soruyu bize değilse bile, hiç değilse kendi vicdanınıza karşı yanıtlamak zorundasınız. Hepimizin yaşadığı kentlerden birinde cadde ortasında güpegündüz vahşice bir terör eylemi gerçekleşiyor. Bunu gerçekleşitiren örgüt PKKdir, HDP ise onun sivil kanadıdır. Durun, hemen kızmayın, bu benim iddiam değil, kendi sözleri. HDP, PKKden ayrı bir şey değildir diyen, ayrıştırmaya kalkanları (sizin gibileri) hainlikle düşmanlıkla suçlayan onlar. Ve işte bir de fiilen gördüğümüz rezalet var, oylarınızla meclise giden bir kadın, o alçakça cinayeti işleyen adamın cenazesinde ona övgüler yağdırıyor.
Oy verdiğiniz parti, onun sevimli eşbaşkanları suskun, hatta Demirtaşın bir beyanı dolaşıyor ortalıkta PKKli cenazesine gitmeyen vekil hakkında soruşturma açacağım diyor. Kimbilir belki de vekil hanım aslında Demirtaşın talimatını yerine getiriyor. Siz bütün bunları onaylıyor musunuz? Vicdanınız bunlara olur veriyor mu? Vermediğine, bu işin çok ciddi biçimde canınızı sıktığına eminim. O zaman lütfen cesur olun ve sesinizi çıkarın. Siyasetin pisliğine bulaşmamış, tek derdi memleketin kurtulması olan insanlarsınız. Kimseden bir ikbal beklentiniz yok, o zaman tek borcunuz var demektir, o da gerçek. Gerçeği söyleyin, fikrinizi söyleyin, insana kıyan canileri desteklemediğinizi söyleyin. Ucuz siyasetçilerden, polemikten başka birşey bilmeyen lafazanlardan farkınızı gösterin, hala duygusal olarak aynı yerde durduğumuzu biliyorum ve sizden bunu istemeye hakkımız olduğunu düşünüyorum.
o
Ümitsiz olduklarım ise bu işin siyasetini yapan arkadaşlarımız. Türkiye solunu adeta tüm güçleriyle HDP siyasetine yedeklemeye kalkan, HDPci olmayanları fütursuzca faşist, ulusalcı, AKPci vs diye yaftalayan ismi kalabalık örgütler, partiler, dernekler.
Türkiye halkına barış, demokrasi, özgürlük getireceğini iddia eden, kendilerine komünist, sosyalist vs. diyen dostlarımızdan Türkiye tarihinin en şiddetli terör eylemlerinden biri hakkında tek söz işitemiyoruz!
Daha doğrusu bazı sözler duyuyoruz da bunlar eveleme gevelemeden öteye gitmiyor. HDPnin terörü desteklemesi kabul edilemez diyecek misiniz? Özeleştiri yapacak mısınız? Çok sevdiğiniz tabirle diyecek olursam, amasız bir şekilde teröre karşı duracak mısınız? Yoksa hayır biz şimdi hiç bir şey olmamış gibi davranacağız, üç maymunu oynayacağız, nasılsa zamanla unutulur mu diyorsunuz? Niyetiniz buysa, ki bu suskunluğunuzdan bunu anlıyorum, hiç boşuna heveslenmeyin. Seçim dönemlerinde HDPye oy vermeyen solcuların üzerinde estirdiğiniz terör daha dün gibi anımsanıyor, PKKnin yükselttiği kirli savaş boyunca yaptığınız esef verici hamleler de hafızalarımızda.
PKKye gösterdiğiniz hoşgörü ve kabulun binde birini diğer solculara göstermiyorsunuz, iki ateş arasında ölen Kürt halkına göstermiyorsunuz, Bursada, İstanbulda, Adanada direnen emekçilere göstermiyorsunuz, Suriyeli mültecilere göstermiyorsunuz
Bütün anlayışınız, bütün hoşgörünüz maşallah PKK tarafından rezerve edilmiş, bizlere, masumlara, sivillere, emeğiyle kazanıp onuruyla yaşamak isteyenlere zırnık kalmamış.
Hiç ümidim olmamakla beraber, tekrar soruyorum, Türkiyenin kurtuluşu olarak pazarlayıp arkasına takıldığınız bir parti canlı bombalara en üst düzeyde sahip çıkıyor ve bu çirkin terörün devamından yana tavır koyuyor, Türkiyenin kurtuluşu dediğiniz bu muydu?
AKPye karşı en geniş muhalefet cephesi dediğiniz birliktelik bu canlı bombaları da içeriyor mu?
Büyük kentlerde böyle bombalar patlatıp insanları, çocukları katlederek halkların kardeşliğinin inşa edileceğine inanıyor musunuz?
Artık şehirlerdeki halkı hedef alan kör saldırılarla yürütülen bu savaşta PKKyi ve onun siyasi ortaklarını desteklemenin bizi Türkiye Devrimine taşıyacağını mı düşünüyorsunuz?
Temsil etmeye soyunduğunuz, emekçiler, işçiler, öğrenciler vb. kesimlerin bu saldırılar karşısındaki suskunluğunuza nasıl tepki vermesini bekliyorsunuz?
Sorular basit, sorular net
Ancak yanıtlar o denli kolay olmasa gerek. Kan gölüne dönmüş bir ülkenin ortasındayız. Bu işin ilk sorumlusunun 13 yıldır ülkeyi yöneten zihniyet olduğunu biliyoruz, ikinci sorumlu bunca yıldır onun ortağı olan PKK/HDP hareketidir. Reyhanlıdan sonra Demirtaşın söylediği sözü unutmayın, hükümetin yanındayız demiş, oluşabilecek geniş bir muhalefet dalgasının önünde frene basmıştı. Gezide AKPyi kurtardıklarını artık sağır sultan bile biliyor, hatta Apodan bunun için aferinler falan alıyorlar. HDPnin iki yüzlü siyaset balonu önce Cizre ve Surda halk ateşe sürülürken, şimdi de Ankarada patlayan bomba ile sönmüştür. Ülkeyi bu hale getiren iki ortağı artık çok iyi tanıyoruz.
Ancak HDPden çok HDPciler belli ki bu durumda da kıvırmanın bir yolunu bulacaklar. Sanki solculuk ünvanı bunların ismine tapulanmış gibi yaptıkları en vahim hatalardan sonra bile laf çevirip caka satmaya devam edecekler.
Soldaki bu küçük siyaset bezirganlarından ümidim yok, ama bu ülkenin solcularından, demokratlarından, vicdan sahibi insanlarından ümitliyim. Benim kardeşlerim her tür cinayete karşı durabilecek denli onurlu ve merhametli insanlardır. Seçim matematiği veya başka bir sebeple HDPyi desteklemiş olanları da böyledir. Onların da bugün benimkine benzer hisler içinde olduğunu biliyorum. Bunun için ümitsizliğe kapılmayalım, Türkiye büyük ve güzel bir ülkedir, savaş tüccarlarının, ikbal budalalarının bunca yıllık hainlikle hala kirletemedikleri bir ülkedir. Ve emin olun bizim çabamızla, bizim vicdanımızla bu belayı da atlatacaktır.
DELİ GAFFAR
Not: Bu yazı Deli Gaffar blogundan alınmıştır.
Demirtaş'a sormak lazım Türkiyelileşmek böyle mi olacak? Kürt hareketi böyle mi Türkiyelileşecek? Ankara'nın göbeğinde bomba patlatılıyor 29 insan ölüyor, böyle bir eylemi yapan kişinin cenazesine katılıyorlar ve orada yapılan konuşmalarda neredeyse yapılan olayı savunur hale geliyorlar. Türkiye bir cinnet psikolojisine girdi, kimse ne yaptığını bilmiyor. Kürt hareketinin cinnet ortamının oluşmasında büyük payı var. Şiddetin günlük hayatımızın bir parçası olmasında kürt hareketi hiç masum değil. HDP'ye oy verenler, kürt hareketinin içinde yer alıp bu cinnet ortamını destekleyenler yaptıkları yanlışı nasıl anlayamıyorlar, aklım almıyor. Türkiye'nin iç savaşa doğru gidebileceği tehlikesini de mi göremiyorlar, insanların birbirini vurmasından beklentileri mi var?
Deli Gaffar isimli '' Medya fenomeni''nin sorduğu sorunun elbette haklı ve meşru bir yanı var. Ankara'nın orta yerinde bir bomba patlatılmış ve onlarca insan katledilmiş, onlarca insan bu eylemle bir şans esri katledilmekten kurtulabilmiştir. Daha önemlisi Ankara'nın en işlek merkezinde böyle bir eylemin gerçekleştiriliyor olması, şiddetin ne zaman ve nerede ortaya çıkabileceği konusunda milyonlarca insanın yüreğine hiç kuşku yok, yoğun bir korku ve kaygı duygusu olarak yerleşebilmiştir. Böyle bir eylemin, insanların sırtındaki giysi ne olursa olsun kitlesel olarak öldürülmesini hedeflemesi ilkel bir can alma ve bir intikam duygusunun açığa çıkmasından başka bir şey de değildir. Kör şiddetin ve vulgar bir intikam duygusunun görmezlikten gelinecek bir yanı olmadığı gibi, bu tür etkileşimlerin kitlesel bir öldürme olayına dönüşmesinin de savunulacak hiçbir yanı yoktur ve olmamalı. AKP devletinin doğu ve güneydoğudaki uygulamaları ve sivil halk üzerindeki faşizan baskısı ne ise, Ankara bombasını patlatanların ve onu destekleyenlerin yaptıkları da odur. Bu konunun tartışılacak bir yanı olduğunu da düşünmüyorum.
Bir konunun altını kalınca çizmek gerekiyor: Kürt ulusalcı hareketinin Türkiyelileşmek gibi bir amacının olduğunu hiç düşünmüyorum. Özellikle Irak ve Suriye'deki sürecin geldiği noktada, önceden böyle bir eğilim varsa bile, özellikle Temmuz ayından beri sürdürülen savaş konsepti bu eğilimi de ortadan kaldırmıştır. Kürt ulusalcılığı Türkiyelileşmek istemiyor. Kürt hareketinin bu saatten sonra böyle bir derdi kalmamıştır. Bu saptamayı yapmadan olguların doğru değerlendirme şansı yoktur. Bu gerçek göz önüne alınmadan yaşanan sürecin doğru değerlendirilme şansı olmadığı gibi sol açısından doğru bir okuma ve doğru bir konumlanış alabilme olanağı da yoktur. Kürt hareketi bundan böyle bölgedeki dört parçada etnisite temelli bir statü peşindedir. Yukarıdan aşağıya devlet, federasyon, özerklik bu statünün koşullara bağlı biçimlenmeleridir. Alttaki her biçimlenme de koşullara bağlı olarak bir üsttekini amaçlayan bir yapılanmadan başka bir şey olmayacaktır. Suriye'de emperyalist kaşımalar sonucu gerçekleşen şey ne ise, aynısı Türkiye'de olmaktadır.Türkiye Suriyelileşme ve Lübnanlaşma yolunda bir hayli de mesafe almıştır.
Ankara katliamına bir de bu çerçeveyi yok saymadan değerlendirmek gerekiyor.
Evet, Türkiye ne kadar Lüblanlaşır ve Suriyelileşirse zamanı geldiğinde Irak ve Suriye'nin ne olacağına karar verecek olan emperyalist öznelerin kuracağı masanın üzerine yatırılmak istenmektedir.Amaç budur. Kürt ulusalcılığının savaş konsepti bu strateji üzerinden yürütülmektedir. Doğu ve güneydoğudaki savaş da, Ankara katliamı da ve bugünlerde medyaya yansıyan ''küçük çaplı'' saldırılar da bu stratejinin bir parçasıdır. Kürt hareketinin bütün eylemleri artık bu amaca kilitlenmiştir ve buradan geri adım atılacağını da düşünmüyorum. Havaların ısınmasıyla dağlarda bulunan militanların daha serbest hareket etme olanağına kavuşması kör şiddet de dahil her türlü eylemi ülkenin her yanında harekete geçirecektir. Geldiğimiz sürecin bize gösterdiği durum bu.
Deli Gaffar'ın sorusunu biraz daha genelleştirerek soralım; Türkiye solu en geniş anlamıyla ne yapmalıdır? Nasıl bir siyasi pozisyon almalı, nasıl bir konumlanış içinde olmalıdır? Etnik bir boğazlaşmaya gittiği gözüken bu süreçte hala üç maymunu mu oynayacaktır?
Türkiye solu gerçekleri görebilmeli ve kış uykusundan uyanmalıdır. Kendimizi kandırmayalım, Türkiye emperyalizmin bir taşeronudur. Emperyalizm bölgeyi dizayn etmektedir ve kürt ulusalcılığının sürdürdüğü bu savaş konseptinin ezen ve ezilen savaş niteliği de bulunmamaktadır. Emperyalist planlar içinde yer alan ve emperyalizmin her türlü silah yardımında bulunduğu ve bölge dışında kara gücü olarak değerlendirdiği bir hareketin ''ezilen halkın sözcüsü'' olma iddiası Marksist literatür açısından karşılıksızdır. Marksizmi ve Leninizmi reddeden ve ''özel mülkiyeti kutsayan'', emperyalizmle içli dışlı bir hareket sol açısından kabullenilemez. Kürt ulusalcılığının medya silahşörleri ülke ve bölge gerçeğini örtebilmek için savaşın ''devlet yanlıları'' ile ''devlete karşı savaşanlar'' arasında olduğunu ileri sürerlerken bugüne kadar yaratmaya çalıştıkları yanılsamada ısrar ediyorlar. Ezilenlerin ezilmişliklerinden kurtulabilmesinin yolunun sosyalizm olduğu gerçeğini yok mu sayacağız? AKP ile kol kola girmelerden, İmralı mutabakatlarından, Dolmabahçe açıklamalarından ve Biji Obama ve Eşme Ruhu'ndan ve emperylist politika beklentilerinden halkların payına hiçbir şey düşmeyeceğini bilmiyor muyuz?
Kürt ulusalcılığının yolu Türkiye solundan ayrılmış; farklılaşmıştır.Yani kürt ulusalcılığı soldan kopmuştur. Hangi amaçla olursa olsun, kürt ulusalcılığına yedeklenen kuyrukçu takımının Türkiye solu ile bir ilişkisinin kalabileceğini düşünmüyorum. Deli Gaffar HDPnin terörü desteklemesi kabul edilemez, diyecek misiniz'' diye soruyor ve solculuğun terazisini bu noktada kurmaya çalışıyor ama, sorun bence çok daha kapsamlı ve derin!
Sorun, solculuğun kürt ulusalcılığına kuyrukçuluktan geçtiğine inanan bir anlayışın hala ortada duruyor oluşu.
Ankara'daki yasanan olayla ilgili HDP'yede sorular sorulur, HDP'yi destekleyenlerede. Burada bir sikinti yok. Sikinti soruyu soranlarin bir kisminda.
Evet ben soruyu soranlara su sorulari yöneltiyorum.
1. Siddete karsimisiniz?
2. Sorunlari masa basinda cözmekten yanamisiniz?
Eger bu sorularima evet yaniti veriyorsaniz size su sorularida sormak isterim
1. DHKP-C'nin savci olayinda ve sonrasindaki polis noktasina yapilan saldirida neden ayni tepkiyi göstermediniz, hatta "bizde sizi cok seviyoruz" slogani attiniz? PKK Ankara'da, Istanbul'da,.... saldiri yapinca "terör" oluyor, "masum ve sucsuzlar" zarar görüyorda, neden benzeri bir eylemi sablonunuza uygun örgüt yaptigi zaman "devrimci durus" oluyor?
2. Neden masaya oturunca Kürtler icin birilerinin kurtaricisi diye atifta bulunuyorsunuz?
Soru soranlarin bir kismi art niyetli ve cifte sitandart uygulayanlar.
Ben burada devamli siddete karsi oldugumu söyledim, nasil savci olayini elestirdiysem aynen Haziran secimleri sonrasinda PKK'nin silaha sarilmasini ve arkasindan hendek kazma olaylarini yanlis buldum ve elestirdim. Ama tabiiki devletin katliam politikasinida.
Devletin ve su anki yöneticileri olan AKP iktidari ve Erdogan Kürt fobilerinden dolayi yapmis olduklari katliamnlar ve PYD'ye karsi yaptiklari top atislari Ankara'da yasanan olayin yasanmasina vesile olmustur. Ben bu tip bir olayi daha erken bekliyordum. Sonuc olarak siddet siddeti doguruyor.
Siddet yanlistir, nereden ve kimden gelirse gelsin. Iyi siddet , kötü siddet ayrim yapanlarin siddeti sorgulamaya haklari yok.
Alişan şiddete karşı olduğunu ve Ankara katliamının yanlış olduğuna inanıyorsan PKK'nin yaptığı her saldırıda herkese demokrasi mahlasıyla girdiğin sosyalist forumda bunları sürekli yazmalısın. O zaman inandırıcı olabilirsin. Burada melnur ve abbas'ın yaptığı yorumlarda şiddete karşı olmak veya olmamak tartışılmıyor. Konuya biraz daha odaklanırsan ne yazıldığını anlarsın. Burjuva demokrasisini şekilciliğe indirgeyip benimsiyorsun, bu yüzden de konu dışı kalıyorsun.
Konu hendek değil, hendeğin ömrü 5-6 ay oldu. Madem her türlü şiddete karşısın, girdiğin ve öğrencisi olduğun sosyalist forumda her gün PKK sempatizanlarının yazılarına itiraz ederdin ve PKK'ye karşı olduğunu, yanlış yaptığını söylerdin. Bir tane yazın var mı? Ankara katliamını kınadın mı, bu şiddet eylemidir dedin mi. Israrcı oldun mu? Olmadın. DJKP-C konusunda kaç tane yorumun var? İki mi, beş mi? Aynısının mislisini orada yaparsan samimi olursun.
Konu çok farklı. Sana bunu anlatamıyoruz. Sen de anlamak istemeyince aynı şeyleri yazdığında sana cevap yazmak insanı usandırıyor. Bu tutumun bile samimi olmadığını kürt milliyetçiliğine eğilimli oluşun nedeniyle objektif olamadığını gösteriyor.
Soruna cevap veriyorum. Şiddete karşı olmak veya olmamanın bu başlıkta önemi yok. Burada eleştirilen konu kürt siyasetidir ve kürt siyasetinin ne yapmak istediğidir. Bunu eleştiriyoruz. Ankara katliamı da bu siyasetin parçası olduğu için karşı çıkıyoruz. Yüzlerce tonluk bir bombayla askeri araca çarpma planlanmışsa, kim yaparsa yapsın bu bir katliamdır ve karşı çıkılır. DHKP-C'nin savcılık baskını savcının ölümü üzerine planlanmamıştı. Öyle olsaydı, adliye binasına girilmez, odada rehin alınmaz ve pazarlık yapılmazdı. Savcının arabası bile yokmuş, öldürmek isteseler işten çıktığında öldürürlerdi. Bunu yapmadılar. İki olay aynı şey değil.