Sol Kürt hareketinden tamamen ayrışmalı
İlker Belek
Ayrışmak solu zayıflatmaz
Kürt hareketinden ayrışmayı solun bölünmesi olarak görenler tamamen yanılıyorlar.
Zira Kürt hareketi herhangi bir anlamda solcu değil.
Bir siyasi hareketin sol olup olmadığını, kullandığı silahların ağırlığı, göze alınan riskler, ödenen bedeller, çekilen acılar belirlemez. Bunlar üzerinden edebi romanlar yazılabilir, ama sol siyaset üretilemez.
Solu tanımlayan unsur işçi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunmaktır.
Solun programının baş köşesinde, ikircimsiz biçimde, üretim araçlarının kamulaştırılması yazar.
Kürt hareketinin bu hedefle uzaktan yakından ilişkisi yok. Bu nedenle, Kürt hareketinden kopmak solun hareket alanını daraltmak anlamına gelmez. Tam tersine, solun, içinde hareket edeceği geniş boşluğun mevcudiyetini hissetmesini sağlar.
Kürt hareketi programatik olarak tamamen hatalı
Kürt hareketinin programı 1980lerden beri önemli değişiklikler geçirdi.
Mevcut haliyle kapitalizm içinde özerkliği savunuyor.
Bu, bölgeler arasındaki eşitsizlikleri artıracağı, Türkiye özelinde iç savaşı tetikleyeceği için, Kürt halk sınıflarının hiçbir sorununa çözüm potansiyeli taşımıyor.
Kürt hareketinin bunu bilmemesi olanaksız. Bu nedenle özerkliğin emperyalist çevrelere yönelik bir mesaj olarak öne çıkarıldığını düşünmek gerekir.
Nitekim bu proje, uzun zamandır, emperyalizm tarafından çeperdeki ülkeleri çözmek ve/veya uluslar arası sermayenin tahakküm alanı haline getirmek için önerilmektedir.
Kürt hareketi bu siyasal angajmanıyla kendi içine kapalıdır. Kendi sorunlarına, amaçlarına kilitlenmiştir. 7 Haziran seçimlerinde dillendirdiği Türkiyelileşmek hedefinin hiçbir gerçekçiliği ve samimiyeti yoktu. Oy yüzdesini artırma amaçlı bir takiyyeydi.
Kürt hareketinin mücadele stratejisi hatalı
Kürt hareketinin kendi kendisini kilitleyen strateji hatasından söz ediyorum. Yalnızca tek bir örnek, hendek savaşları, üzerinden gidebiliriz.
Şüphesiz bu süreçte yaşananları da kutsayacak, efsaneleştirecek bir şeyler yapacaklardır. Ancak biraz tarafsız bir bakış bile ortaya çıkan manzaranın hezimet olduğunu kabul etmeyi gerektirir.
Onlarca ilçenin halkı, örgütün çağrılarına, baskılarına rağmen yurdunu terk etti. Yüzlerce militan bodrum katlarında öldürüldü. Barış süreci boyunca bu ilçelere yapılan askeri yığınak kaybedildi.
En önemlisi şudur: Bu savaş süreci halk sınıflarımızın birbirlerine olan bakışımsızlığını artırdı. Batının doğuda yaşananlara vurdumduymazlığı beklenmeyecek bir şey değildi. Böyleyken günler boyunca Kürt hareketinin en ileri gelen isimleri buna sızlandı.
Sonuç olarak, batıda faşizan hezeyanlar güçlenmiş, Kürtlerin batıya yönelik beklentileri yerle bir olmuştur. Ülkenin iki bölgesi birbirinden her bakımdan önemli bir kopuş yaşamıştır.
Bunlar öngörülmemiş ise eğer ayrı bir sorundur ve ancak politikadan hiç anlamamakla açıklanabilir. Öngörülerek, planlı biçimde bu son hazırlanmışsa halklarımızı düşmanlaştıran bu politikanın başka şeye hizmet ettiği kabul edilmelidir.
Kürt hareketinin temel yanılgısı emperyalizm gerçekliğini kabul etmemesi
Bu bir yanıyla, kendisine temelsiz bir özgüvenle karakterize psikopatolojik bir durumdur.
Diğer yandan ise açıkça düzen içi bir siyasi konumlanışa işaret eder.
Kürt hareketi emperyalizmin ortada bıraktığı boşluklardan, kendisine tanıdığı toleranstan, kendi çıkarları adına sınırsızca yararlanabileceğini ummakta, daha da ötesinde bunu siyasal-askeri gücünün göstergesi olarak pazarlamaktadır.
Oysa sonuç en nihayetinde kesin bir bağımlılık ilişkisiyle sonuçlanacaktır. Görmek için beklemeye gerek de yoktur. Sonuç Rojavada ortadadır. Amerikan silahıyla özgürlük mücadelesi verildiği sanılmakta, üstelik yaşananlar Stalingrad olarak nitelenebilmektedir.
Sol halk sınıflarından kopmamak için Kürt hareketinden kopmalı
Özel mülkiyet rejiminde, özerklik ya da başka bir şey çözüm getirmez. Yanlış hesaplanan güç ilişkilerinden bağımsız siyasi hat çıkmaz. Emperyalizmin kanatlarıyla özgür uçulmaz. Böyle sanılıyorsa hatadır.
Bu anlamda Türkiye siyasetinde önemli bir boşluk mevcut. Halkın tüm toplumsal sorunların faturasını düzene keseceği bir netleşmenin zemini nesnel olarak mevcut.
Düzen içi siyasi aktörlerin birbirlerinden herhangi bir farkı bulunmayan önerileri, tamamen ilkesiz siyaset tarzları boşluğun belirleyicileri.
Sol bu boşluğu sınıfsal-halkçı bir program ile doldurma şansına sahip.
Yapacağı ilk şey bağımsız hareket edebilme cesaretini gösterebilmesi.
Belirtmeye gerek yok: Kürt hareketinden ayrışmak, Kürtlerin toplumsal, sınıfsal, ekonomik sorunlarına uzaklaşmak, Kürt hareketinin tabanıyla ipleri koparmak anlamına gelmiyor.
Keske aciktan ayriliyoruz desenizde akla karayi görsek. Sizi engelleyenmi var? Zaten yaninda degilsiniz, her firsatta kötülüyorsunuz ve hala "Sol Kürt hareketinden tamamen ayrismali" diyorsunuz. Ayrilin kardesim ayrilin, saflarinizi netce belirleyin. Saflarinizi bilenler varda, ayrilirsaniz göremeyenlerde görür saflarinizi.
Yavas yavas "Türk Solu" dergisi olamaya dogru gidiyorsunuz.
Alişan sana ''anlamıyorsun'' dediğimde gerçekten sıkılıyorum ama sen de bunu gerçekten hak ediyorsun. Milliyetçi reflekslerini dizginlemezsen okuduğunu anlayamazsın. Bu yazıyı da anlamamışsın, milliyetçi reflekslerin sana ''yaz'' demiş, sen de yazmışsın. Türk solu diyorsun ya, aslında ortak bir yanınız var. Onlar Türk sen Kürt milliyetçiliği yapıyorsun. Her şartta yanında bulunduğun etnisiteyi savunma refleksi ortaya çıkıyor.
Sol kürt hareketinden ayrışmalı sözü ayrışmayanlara yöneltilmiş bir söz. Bunların da kim oldukları belli. Bu kişilerin kürt hareketine yedeklenmelerinin sola ne kazandırdığını sorguladığımızda verilecek cevap hiçbir şeydir. Kürt hareketine ne kazandırmıştır; kürt hareketinin sanki sol bir hareketmiş gibi algılanmasına yol açmıştır. Kürtler sol arasındaki ilişki bunun ötesine geçemiyor. Böyle olunca İlker Belek'in önerisi haklı bir öneri değil mi? Sol kürt hareketinden ayrışmalı ve sol siyasete yönelmelidir. Türkiye'de toplumsal kesimler üzerinde güçlü bir sol olabilseydi, kürt hareketi bu kadar sağ politikaları savunur hale gelmeyebilirdi. Kuyrukçu siyasetlerin bu konuda ne kendi siyasetlerine faydası oluyor ne de kürt hareketine. Kürt hareketinin sol bir hareketmiş gibi algılanmasına yol açtığı için sola zarar bile verebiliyor. İlker Belek'in söylediklerini bu pencereden değerlendirirsek ne kadar haklı olduğunu anlayabiliriz.
Kuyrukçu diye soldan behsedenlere kendini solcu olarak tanıtanlara denir Alişan, sana hiç burada kuyrukçu denildi mi? Çünkü böyle bir iddian yok. Kuyrukçu solcu olduğunu iddia edip kendini kürt ulusalcılığı ile bir hale getirenlere denir. Onlara durdukları yerin sol olmadığını ve yanlış yerde bulunduklarını söylüyoruz. Ayrışmayı da onun için istiyoruz. Solcu iseler solcu gibi davranmalılar, kuyrukçuluk yaparak solcu olunmaz diyoruz.
Kürtlerin sosyalizmi kurmaya çalıştıklarını mı sanıyorsun ki, bu savaştan öğrenmemiz gereken şeyler olduğunu söylüyorsun. Kürt hareketi milliyetçi bir hareket ve kürtçülük üzerinden siyaset yapıyorlar. Etnik siyaset ile sınıf siyaseti arasında dağlar var. Birine bağlanmak için kürt olmak yeterli, diğerinde sınıf bilinci. Sınıf bilincinin kitle kazanması kürt hareketinin kitle kazanması ile bir tutulmaz. Kimlik siyaseti daha çok taraftar kazandırır ve bunun için farklı bir çalışmak da gerekmez. Kimliği öne çıkartırsan aynı kimliği taşıyanların milliyetçi duygularını gıdıklar ve kendine yönelmesini sağlarsın. Sınıf bilinci için böyle bir kolaylık yok. Burjuvazinin ideolojik araçlarının baskısını da hesaplarsanız, bu konuda kürt siyasetinden öğrenilecek hiçbir şey yoktur.