Çakalların şirinlik dansı
Erhan Nalçacı
Obamanın önümüzdeki ay Kübayı ziyaret edeceği, hatta bir toplama kampı olan Guantanamo hapishanesinin başka bir yere taşınacağı açıklandı.
Oysa Küba Devriminin hızla sosyalist bir devrime dönüşmesiyle büyük bir şok yaşayan ABDnin bugüne kadar Kübaya yapmadığı kötülük kalmadı. Sabotajlar, karşı devrimcilerin finanse edilmesi ve işgal tehdidi bir yana ABDnin 65 yıldır uyguladığı ekonomik ambargo bir soykırım olarak nitelendi.
Bu şirinlik nereden geliyor?
ABDnin emperyalist sistemdeki hegemonyası başlıca Çin tarafından zorlanıyor, bütün dünyada içinden geçtiğimiz günlerde ittifaklar yeniden yapılanıyor. Çin henüz ABDye karşı askeri açıdan üstün değil ancak potansiyel bir tehdit.
Ve Çinin taktikleri Birinci Dünya Savaşı öncesi Almanyanınkilerle benziyor. Almanya başta Osmanlı olmak üzere Müslüman ülkelere şöyle sesleniyordu: Bizim hiç daha önce Müslümanlara karşı bir kabahatimiz oldu mu? Suç listesi kabarık İngiliz ve Fransızlara işaret ediyorlardı.
Çin de böyle. Sınır komşusu ülkelerle tarihi gerilimleri olabilir, ama deniz aşırı ülkelere karşı daha önce işlenmiş hiçbir suçu yok.
Hele ABD ile karşılaştırınca
Onca darbe girişimi, mali tuzaklar, CİAnın işkencehaneleri, açık işgaller, yağmalar.
ABD demek çakallık demek.
Gördüğümde inanamamıştım, Çinin denizaşırı ülkelere yaklaşırken bütün diplomatik belgelerinde şu laf var: Win-Win
Herhalde eski bir Çin atasözü diye düşünmüştüm. Oysa tam da Kazan-kazan anlamına geliyormuş. Yani ben de kazanacağım, sen de.
Bu bir yanılsama, kapitalizmde hep kaybeden bir taraf olur. Buna karşılık kısa vadede Çinin yatırım ve ticari ilişkileri özellikle Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde taraf buluyor.
Aşağıdaki Afrikada ABD-Çin rekabetini gösteren grafik bu konuda bize çok şey söylüyor. Son 15 yıl içinde Afrika ile ticarette Çin yükseliyor ve ABDyi geçiyor. Geçmekle kalmıyor ABDyi adeta çökertiyor.
Bu sadece ticari bir ilişki olarak görülmemeli, siyasi bir boyutu var. Çin ile ticareti gelişen ülkelerin Birleşmiş Milletler oylamalarında Çinden yana taraf tuttukları söyleniyor.
Tablo 1: ABDnin (mavi) ve Çinin (kırmızı) Afrika ile ticaret hacminin yıllar içinde değişimi.* 2008den itibaren ABDnin yarışı nasıl kaybettiği çok iyi gözleniyor.
ABD başkanlık seçimlerinin en az yüzyıldır bir aldatmaca olduğu çok iyi bilinir. Amerikan tekellerinin çıkarlarından başka bir şeyi gözü görmeyen kirli ve kanlı devlet mekanizmasının dönemsel gereksinimlerine göre bir başkan tayin edilir.
Obamanın başkan seçildiği 2008 yılına grafikte dikkat edin, Afrikada işlerin en çok kızıştığı döneme denk geliyor. ABDde hala ezilen ve ikinci sınıf insan muamelesi gören Afrika kökenli bir vatandaşın başkan seçilmesinin bir anlamı olmalı.
Dünya devlet ve halklarına karşı görüntünün düzeltilmesi. Çakalın şirinlik dansı
ABDnin Suriyede uzlaşması da böyle görülmeli.
Rusyanın müdahalesi olmasaydı, ABDnin hep aynı saatte, IŞİD içeride kitle gösterileri yaparken Rakkanın dışını bir kez bombalayıp gittiği, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi kriminal ülkelerin IŞİDi desteklemelerine ve ticaretine göz yumduğu anlaşılmayacaktı.
Çakalların şirinlik dansı; büyük kapışma öncesi müttefik bulma/yazma yarışının sonucu gibi gözüküyor. Ancak bırakın Afrika ve Latin Amerikayı Avrupalı emperyalistler bile ABDnin arkasına dizilmek için tereddüt ediyorlar.
Hiç kimseye şirin gelmeyen küçük çakal Türkiye ise bu haliyle büyüklerinden temiz bir dayak yemeden her iki tarafa da yazılamayacak anladığımız.