İyi ki doğdun DENİZ
Bugün 68 kuşağının gençlik önderlerinden Deniz Gezmişin doğum günü. Deniz 66 yaşında mücadeleye ışık tutmaya devam ediyor.
Türkiye devrimci hareketinin sembol isimlerinden olan 68 kuşağının devrimci önderi Deniz Gezmiş 66 yaşında
27 Şubat 1947 yılında Ankara Ayaşta dünyaya gelen Gezmiş, idam edildiği 6 Mayıs 1972ye kadarki yaşamını son mektubunda söylediği Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir sözleriyle özetliyor.
O fazla şeyler yapabilmektir sözleriyle hayatını adadığı sosyalizm mücadelesini anlatırken, biz de 66 yaşında bir kez daha iyi ki doğdun Deniz diyoruz
(soL)
Deniz Gezmiş, 28 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Dedeleri Rize'nin İkizdere ilçesine bağlı Cimil köyündendir, kökleri Konya'dan bir vesile ile göç etmek zorunda kalmış. Babası Ilıca (yeni adı: Aziziye), Erzurum nüfusuna kayıtlı ilköğretim müfettişi Cemil Gezmiş, annesi ise Erzurum'un Tortum ilçesinden ilkokul öğretmeni Mukadder Gezmiş'tir.
Bugün ölümsüzlüğün doğum günü: Deniz Gezmiş
28 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğan Deniz Gezmiş'in bugün ölüm yıl dönümü . Ailenin üç erkek çocuğundan ikincisi olan Gezmiş, Türkiye'de 'devrim' denildiğinde akla gelen ilk isim olarak hafızlara kazındı.
Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum
Çağlar Mirik
Şubatın 27si Deniz Gezmişin doğum günüydü; Mayısın 5i ise Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte katledilişlerinin yıldönümü.
Bir kez daha 25. yaşını kutladık iki ay önce Onsuz geçen 43 yılın ardından. Şüphesiz onları anmak, anlamak ve yaşatmak bıraktıkları mücadele bayrağını ve mirasını yarına taşımakla, sahiplenmekle mümkündür. Hepimizi derinden etkileyen Denizin o son mektubu aklımızdadır hâlâ.
Mektubun son bölümünde Deniz babasına şöyle diyordu:
(
) Ankarada 1969da ölen arkadaşım Taylan Özgürün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbula götürmeye kalkma. Annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum, kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı olmasını istiyorum; bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, abimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş
Denizi, Taylan Özgürün yanına gömdürmediler, sakıncalı buldular. Kardeşi bilim adamı olamadı, ismi sakıncalı bulundu ve engellendi, doktorasını tamamlayamadı.
Sakıncalı bulunan bir başka şey daha vardı; o da Denizin kitaplarıydı. Denizin mektubunda kardeşine bıraktığını söylediği kitaplar 12 Martın hızlı günlerinde ailesi tarafından yakılmış ve Denizin bundan hiç haberi olmamıştı.
Deniz ve okuma eylemi
Deniz her anlamda tam bir eylem adamıdır. Bu yönü çeşitli vesilelerle pek çok kez belirtilmiştir. Eylem adamı deyince haklı olarak akla politik eylemler geliyor ancak Denizin eylem adamlığı sadece bununla sınırlı değildir. O ilk politik eylemini lisede Mahir Çayan ile birlikte yaşamışsa da Denizin okumaya ve öğrenmeye verdiği önem az bilinen eylem alanlarından biridir.
Fotoğraf: Yurdaer Acar I 21 Eylül 1969'da Günaydın gazetesinde yayımlanan, Deniz Gezmiş ile yaptığı gizli görüşmeden.
Deniz, ilk ve ortaokulu Sivasta, liseyi ise İstanbulda okumuştu. Liseye giderken politikaya ve sosyalizme olan yönelimi okuduğu dergi ve kitaplar aracılığıyla olmuştur. Bu yönelimini şöyle anlatmıştır:
Sosyalizmi ilk defa Yön dergisinin ikinci çıkışı sırasında bu dergiyi izlerken benimsedim. Sonra bu alanda kendimi yetiştirmeye başladım. Lise birinci sınıfta iken öğretmenimin okuttuğu Teneke kitabı ile yurt gerçekleriyle karşılaştım. Yine öğretmenimin ezilen halk kitleleri hakkında verdiği bilgiyle yoğruldum. Dostoyevskinin kitaplarını bitirdim. Şimdi Balzactan okumaya başlayacağım. Çoğunu daha evvel okumuştum ama yine rahatça canım sıkılmadan okuyorum.
Hele Dostoyevski! Yaşadığı toplumun kesitini vermiş romanlarında. Tolstoyun müzikleri varsa onun da bir türlü iki yakaları bir araya gelmeyen şehirli küçük burjuvaları var. Onları o kadar canlı anlatmış ki, insan görür gibi oluyor.
Sana İngiliz, Alman, İtalyan, İspanyol Edebiyatı desem, aklına her birinden bir isim gelecek. Örneğin, Shakespeare, Goethe, Dante, Cervantes. Ama Fransız ve Rus Edebiyatı olunca durum değişir. Bir sürü isim gelir aklına. Her biri birbirinden büyük. Aynı durum İran Edebiyatı için de geçerli. Ömer Hayyam, Gazali, Şirazlı Sadi
1
Sohbeti seven, konuşkan, tartışmaktan kaçınmayan ve öğrenmeye hep meraklı olan Denizin edebiyata büyük sevgisi ve ilgisi vardı. Beyazıttaki kitabevlerine, sahaflara gider orada kitapçılarla, sanatçılarla tanışır, konuşur ve tartışırdı. Edebiyat dergilerini, bu dergilerde yeni boy gösteren genç şair ve yazarları takip ederdi. Arkadaşı Nurettin Demirdöven bu konuda şunları anlatıyor:
Politik faaliyetlerin yanında bir taraftan derslerimize çalışıyor, bir taraftan da kitap alışverişi yapıyorduk. Öğrenci için kitap pahalıdır. Bende olanı ona veriyordum, o da onda olanı bana veriyordu. Tabii ilgi duyduğumuz konularda ayrıca kendimiz için kitap, dergi alıyorduk.
Onunla ortak beğeniyle okuduğumuz kitapları şöyle sıralayabilirim:
Jack Londonın Mertin Edeni, Ernest Hemingwayin Çanlar Kimin İçin Çalıyoru, John Steinbeckin Gazap Üzümleri, Welsin Kısa Dünya Tarihi ve Amerika Birleşik Devletleri Tarihi, Ali Faik Cihanın Sosyalist Türkiyesi, Niyazi Berkesin Yüzyıldır Neden Bocalıyoruzu, John Stracheyin Sosyalizm Nediri
Çıkan bütün yeni kitapların hemen hepsini alıp okuyorduk. Dergi olarak Yön, gazete olarak Cumhuriyet alıyorduk. Akşam Gazetesi ve o dönem bir ara çıkan Tanin adlı gazeteleri de bulunca okuyorduk.
Hukuk Fakültesi birinci sınıfta öğrenci iken, ögretim üyemiz Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Hukukçu, her gün bir gazete alıp okumalı ve olayları sürekli izlemeli. diyerek bize öneride bulunmuştu.
Denizin edebi yönü çok zengindi. Sinemayı, tiyatroyu, edebiyatı, şiiri çok severdi. Hikâye yazarlığını severdi. Şiire çok tutkundu. Tutkun olduğu için belleğinde tutardı. Memet Fuatın çıkarttığı Yeni Dergi isimli edebiyat dergisini sürekli alırdı. Nâzım Hikmeti zaten bilirdi. Oktay Rıfat, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve bunların ardından Özkan Mert, Ataol Behramoğlu ve İsmet Özelin şiirlerini de bilirdi. 2
Deyim yerindeyse Deniz tam bir kitap kurduydu. Çıkan her yeni kitabı takip etmiş ve o dönem yayınlanan sosyalist klasiklerin hepsini okumuştur. Yüzlerce kitabını yatağının altında tutuyordu. Çünkü kitaplığı yoktu ve hiç olmadı.
Denizlerden kalan en büyük miraslardan biri emperyalizme karşı dövüşmek ise, bir diğeri de okumaktır.
Ancak, sosyalist yayınevlerinin ekonomik durumlarının kitap basamamaya kadar gelip dayanması ve güç bela ayakta duruyor olmaları bu mirasa ne derece sahip çıkıldığının da göstergesi değil midir?
İyi ki doğdun Deniz
Hazırlayan - Turgut Yıldız
Deniz Gezmiş bugün 68 yaşında bir delikanlı artık.
Yaşasaydı diye başlayan her cümle manasız kalmaya mahkum. Ama yaşadığı kadarının anlamı o denli büyük ki, kısa bir zaman diliminde bırakmayı başardığı büyük mirasın hakkı yalnızca Deniz'in devrimci ruhunun izini sürerek verilebilir. O izin sürüleceği toprak da Deniz'in çok sevdiği memleketi Türkiye'dir.
Deniz, Türkiye'nin devrimci ruhudur.
Bu ruh yaşadığı için Deniz Gezmiş bugün 68 yaşında bir delikanlıdır.
Şimdi sizi adım adım o ruhun izini sürmeye çağırıyoruz. Yalnızca bu sayfalarda değil, kendi hayatınızda çevirdiğiniz sayfalarda da...
soL olarak, genelde ölümüyle anılan memleketin bu güzel evladını bu defa doğum günü vesilesiyle anıyoruz. Nice yıllara sevgili Deniz! İyi ki doğdun...
http://haber.sol.org.tr/toplum/iyi-ki-dogdun-deniz-interaktif-187129