Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

16.03.2016- 11:28

Tarafınızı seçin
Kemal Okuyan




“Tarafınızı seçecek, ya benden ya ötekinden yana olacaksınız.” Böyle demekteler bize, herkese…

“Ben milli iradeyim, halk oyuyla geldim, istediğimi yaparım” diye söze başlıyor iktidarda olan.

“Gazetecileri içeri tıkar, gazetelere el koyabilirim; kadınlara sokağa çıkmayın der, gün gelir sokağa çıkma yasağı koyarım sivil yerleşimlerinde halka zulmetmek için; büyük ülkelere ülkeyi satar, zayıf gördüklerime savaş açarım; okulları imam mektebine çevirir, imamları bakan-hâkim-hekim yaparım; istersem ben de Kürdüm der, dilersem Kürtleri düşman ilan ederim; bir gün çözümcü olur, ertesi gün savaşçı; İsrail’e van minüt diye dayılanır, bir dakika biter yaltaklanırım; işçiyi sopalar, öğrenciyi döverim; halka küfreder, karşılığında herkese hakaret davası açarım; ya bendensindir ya da düşman.”

“Ben ulusal kurtuluşum, Kürtlerin kaderini tayin edeceğim, istediğimi yaparım” diye söze başlıyor dağda olan.

“Yeri gelir çözüm sürecine laf söyleyeni eleştirir, gün gelir Erdoğan’ı faşist ilan ederim;   ister Gezi’de diktatörü kurtarırım, ister herkesi Gezi ruhunu canlandırmaya çağırırım; ABD’yle stratejik ortak olabilir, aynı anda emperyalizmin oyunlarından bahsedebilirim; cephe önerisi yapar, olmadı tehdit ederim; sivil halkın katline karşı duyarlılık isterim, sivillerin bombalanmasını meşru görürüm; Erdoğan’ı dün biz kurtardık diye övünür, bugün Erdoğan’ı düşürünceye kadar savaşacağız derim; tarafınızı seçin.”

Taraf olmayanlar düşman ilan edilecek besbelli. Siyasi iktidar böyle söylüyor. PKK ise “herkes safını belirlesin” demekte.

Neye göre karar vereceğiz?

Türkler ve Kürtler mi burada taraflar? Ya etnik kimlikler üzerinden bir ayrışma ve çözüm istemiyorsak! Ya Türksek ve Kürtsek veyahut değilsek!

Amerikancılarla ABD emperyalizmine karşı olanlar mı taraflaşmış? AKP bir ara Arap dünyasına, hatta Asya’dan Latin Amerika’ya her bir yere “Amerika’nın çanına ot tıkayacağız” diye fısıldıyordu tam da BOP’un eş başkanlığı ile övünürken. NATO’yu “sınırlarımızı lütfen koruyunuz” diye ülkeye davet etmekten hiç sıkılmıyor ama muhalifleri kökü dışarıda diye suçlayabiliyordu. Beri tarafta “ABD’ye düşman değiliz”den “biji Obama”ya veya “Biz ABD çıkarlarına daha çok hizmet ederiz”e varan bir çizgi… Üstüne yaşasın devrim mücadelesi! Buradan da taraf çıkmıyor.

Bir tarafta laiklikten yana olanlar, diğer tarafta yobazlar mı var? İktidar yobazların elinde o kesin de, diğerlerinin laiklikle pek ilgisi yok. O kadar yok ki, Türkiye’nin aydınlanmacı-ilerici birikimine “laiklik elitizimdir, inkarcı ve imhacı politikaların aracıdır” diye saldırıldı yıllarca. Şimdi ise Saidi Nursi’de ortaklaşıyorlar.

Piyasa düzenine, kapitalist sisteme gelince… Her şeyin başı ve sonuna… Temel meseleye… Bu konuda bir taraflaşma söz konusu mu? Patronların egemenliği ile emekçilerin iktidarı karşı karşıya mı? Taraflaşma bunun üzerine mi?

Yok.

Peki neyin kavgası bu?

“Kürt halkının eşitlik, özgürlük, adalet kavgası”.

Bir halkın eşitlik, özgürlük, adalet arayışına kimse bir şey diyemez. Ancak eşitlik, özgürlük, adalet nasıl gelecek; bu konuda tartışmak mümkün.

Düne kadar “birlikte, kardeşçe yaşam” deniyordu. Deniyordu ama “Kürt” olmayan bir eşitlik, özgürlük, adalet arayışına tepeden bakarak, hatta onu meşru görmeyerek hangi kardeşlik? Nasıl bir Türkiye sorusuna yanıt vermeden nasıl bir birliktelik? “Kürtler özgürleştiğinde Türkler de özgürleşecek” bir yanıt olabilir mi?

Yanıt olmadığı için şimdi iş, ölçüsüz şiddette birbiriyle yarışan iki taraf arasında seçim yapma dayatmasına geldi dayandı. Ve hızla Türklerle Kürtlere indirgenen bir taraflaşmaya…

Biz yokuz ya da aslında böyle bir taraflaşma yok.

Bu sömürü düzeninin, kapitalizmin, burjuva diktatörlüğünün herhangi bir temsilcisinin hele hele bugünkü diktatörün “hainleeeeer” diye bağırması umurumuzda değil.

“Ne yaparsak yapalım, bizi desteklemek zorundasınız, çünkü biz mazlum bir halkın temsilcileriyiz” diyenlerle de yolumuz ayrı.

Bilinsin ki, bu sıkışmayı aşmak isteyenler çoğalıyor. Ankara’daki patlama bu “taraflaşma”da saf belirlemeyi değil, bu “taraflaşma”dan çıkışı hızlandırdı. Hükümete kızgınlık artıyor; halklara karşı   “misilleme” hakkına da!

Evet, taraflaşma gerekiyor.

munzur  |  Cvp:
Cevap: 1
16.03.2016- 14:57

Sosyalist olduğumuzu söyleyerek tarafımızı ortaya koyuyoruz. Yetmediğini sanmıyorum, ancak yetmeyecek hale getirildi. Sosyalist olduğunu söyleyenlerin içinden AKP'ci ve kürtçü siyasete destekçi olanlar çıktıkça ''tarafınızı seçin'' sorusu ortaya çıkıyor. Tarafımı seçtim, benim vereceğim cevap sosyalist olduğumdur.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
17.03.2016- 16:06

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Sosyalist olduğumuzu söyleyerek tarafımızı ortaya koyuyoruz. Yetmediğini sanmıyorum, ancak yetmeyecek hale getirildi. Sosyalist olduğunu söyleyenlerin içinden AKP'ci ve kürtçü siyasete destekçi olanlar çıktıkça ''tarafınızı seçin'' sorusu ortaya çıkıyor. Tarafımı seçtim, benim vereceğim cevap sosyalist olduğumdur.



Çok doğru bir bakış açısı olduğunu söyleyebilirim. Evet, biz sosyalistiz ve tarafız. Emekten yana tarafız, aydınlanmadan yanayız, laiklikten yanayız, sınıf mücadelesinden yanayız, emperyalizm ve her türlü gericiliğin karşıtıyız. AKP'nin ve kürt ulusalcılığının savunageldiği ve uygulayageldiği siyasetler bizim taraf olabileceğimiz zeminler değil. O taraflardaki siyasetlerin pek çoğuna ve hemen hemen tamamına karşıyız. Bu anlamıyla oradaki öznelerle de taraf değiliz.

Türkiye çok uzun zamandır bir sıkışmışlık yaşıyor. Bir tahtarvalli bir inip bir çıkıyor; bir tarafı yükselirken diğer tarafı iniyor. Ve bir tarafta AKP diğer tarafında kürt ulusalcılığı var. Aynı yerdeler aslında, iki taraf da 7 Haziran seçim sonrasına kadar birbirlerini pışpışladı. Birbirlerini besledi. AKP kürt hareketini, kürt hareketi AKP'yi kullanmaya çalıştı. Bir yere kadar sürecekti, öyle süremezdi ve bittiğinde ne olacağı sorusu bütün ürkütücülüğüyle önümüzde duruyordu. (Şimdilik) bitti! Ne olduğunu, ne yaşadığımızı görüyoruz! İki yoksul halk neredeyse birbirini boğazlayacak bir zemine çekilmeye çalışılıyor!

Peki biz ne yapıyoruz? Ne yapmak istiyoruz? Ve daha doğrusu ne yapmalıyız?
Bu zeminde bu ''oyunun'' bir parçası olabilir miyiz?

Evet, sosyalistiz ve tarafız!
Durduğumuz yer, piyasacılığa, emperyalizme, her türlü gericiliğe karşıt bir pozisyondur.
Aydınlanma ve laiklikten tana bir pozisyon!
Ve kurtuluşun artık başka bir Cumhuriyet olduğunu savunan bir pozisyon.

Bu çerçevede AKP gericiliğinin ve kürt milliyetçiliğinin bizi içine almaya çalıştıkları cendereyi kabul etmiyoruz, kabul etmemeliyiz. Ne gericilik ve ne de bağnaz milliyetçilik halkların kurtuluşu olamaz. Emperyalizm çağında halkların kurtuluşu rekabetçi dönem kapitalizmini savunmak ve emperyalizmin kodladığı bir ''özgürlük'' anlayışını savunmaktan geçmez. Kürt ve Türk'ü sınıf mücadelesinin bir parçası haline getiremediğimiz sürece bu topraklara ne eşitlik, ne özgürlük ve ne de gerçek bir barış gelecektir.

Kurtuluş sosyalizmde, sosyalist Cumhuriyet'te.
Bir slogan, bir kodlama değil, sorunların ötelenmesi ise hiç değil!

Solu toplumsal bir güç haline getirmenin gereklililiğini kavradığımızda sorunun çok önemli bir kısmının üstesinden gelmiş olacağız!

Sorunumuz, gerçekten de sol gerçeklerden yana taraf olabilmekte yatıyor!

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]