Kelimelerin altındaki kan -Orhan Gökdemir
Çok kısa bir sürede barışın tabu olduğu günlerden savaşın tabu olduğu günlere geldik. Kısa barış günleri uzun süreceği anlaşılan bir savaş dönemine açıldı üstelik. Kan kokusunun çoğunluğun başını şimdiden döndürdüğünü dehşetle izlemekteyiz. Şairin dediği gibi kan var bütün kelimelerin altında
Buna politik bir dönüşüm de eşlik etti haliyle. İmralı kaynaklı AKP'yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Biz AKP'yi çıkardan gücüz sözlerinin yerini Kandil kaynaklı "Erdoğan'ı ve AKP'yi devirmek istiyoruz. Erdoğan ve AKP devrilmedikçe, Türkiye asla demokratik bir ülke olamaz" sözleri aldı.
Hâlbuki 7 Haziranda Erdoğanı ve AKPyi devirme amacına çok yaklaşılmıştı. İlerici bir söylemle yola çıkan HDP, neredeyse Türk ve Kürt halkları için ortak bir muhalefet odağına dönüşmek üzereydi. Batı illeri tarihte ilk kez, Erdoğandan kurtulmak için bir Kürt partisine oy vermeye razı olmuştu. Doğuda, Kürtlerimiz ilk defa gericilere oy vermemişti. HDPnin büyük katkısıyla Erdoğan ve AKP devrildi, sonra HDP, CHP ve MHPnin yardımıyla yeniden ayağa kalktı ve 1 Kasımda HDP dâhil bütün muhalefetini bertaraf etti.
Varlığını Diyarbakırda, Suruçta, Ankarada yaptığı katliamlara borçlu bir iktidarla karşı karşıyayız şimdi. Bizim insanlarımızı öldürerek inşa ettiler iktidarlarını. Kan var kelimelerinin altında.
İki Ankara katliamı ile bu kanlı iktidarın karşısında kanlı bir muhalefet inşa ediliyor şimdi. Muhalefetlerini de bizim insanlarımızı öldürerek inşa ediyorlar üstelik. Kelimeleri kanlı.
***
Adına barış süreci denilen ve esası Kürt gericiliğini Türk gericiliğinin arkasına takmak olan süreç dramatik bir şekilde bitti. Savaş süreci kendi mantığıyla kendi mecrasında tahribatını her geçen gün arttırarak sürüyor. Surda, Cizrede kuşatılmış insanlar öldürülüyor. Suruçta, Ankarada, Sultanahmette bambaşka bir tablo var; IŞİDten kaçanın TAKa yakalandığı, ikisinden kurtulabilen şanslı azınlığın ise Tayyiban şiddetinden nasibini aldığı kanlı karanlık bir tablo bu.
Haliyle bu tablo HDP-PKKnın arkasında hizalanan solun da manevra alanını daraltıyor. Ankaradaki son saldırının ardından kekeme olmalarının nedeni de bu. Öldürenler önde gidenler, öldürülenler arkadakiler. Yanlış bir devrimci eylem gibi tuhaf ve acınası bir laf da işte bu ortamda yeşerdi. Sokağa fırlamaya hazırlananlar eşikte sert bir firen yapmak zorunda kaldı. Sonrası derin bir sessizlik
***
Oysa katliam nereden gelirse gelsin yapılacaklar belliydi. HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, eylemin sivilleri hedef aldığına dikkat çekip, Hiçbir gerekçeye sığdırılamayacak bir vahşet eylemi olduğunu belirtmek isterim
" diyordu örneğin. Ne desin?
HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ertuğrul Kürkçü yaptıkları yazılı açıklamayla Ankara saldırısını kınayarak Sivil Halka Saldırmak İnsanlık Suçudur dediler. Ne desinler?
Ayrıca, Bu saldırı, hiçbir gerekçeyle mazur gösterilemeyecek, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir kıyımdır. Hangi çatışmayla, hangi çatışmanın hangi tarafıyla ilişkilendirilirse ilişkilendirilsin, sivil halka yönelik bu saldırı insanlığa karşı suçtur da dediler.
Biz de öyle diyoruz haliyle; sivil halka saldırılmıştır, insanlık suçu işlenmiştir, mazur gösterilemeyecek, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir kıyımdır. Yani bu eylemde devrimcilik sıkıştırabileceğiniz bir boşluk da kalmamıştır. O kadar net!
***
Bu kan gölü HDPyi de önüne katıp sürüklüyor. Ondan doğan boşluğu TAK gibi şaibeli bir yapılanmayla doldurmaya kalkmak ise düpedüz zavallı bir siyasal bakış. Kürt olmayan herkesi hedef alacağını söyleyen bir yapı olsa olsa ırkçıdır, kan kutsayıcısıdır. Diyelim ki başardı, sivil insanları parçalayarak vardığınız şey bir gün yeri gelir kurucularını da parçalar. Biliyoruz tarihten!
Surda, Cizrede, başka yerlerde sizi öldüren Türk halkı değil yanlış biliyorsunuz. Onların çocuklarını da öldürüyor sizin çocukları öldüren. Haliyle birbirimize sığınmaktan başka çıkar yol yok. İnsanlığa karşı suç işleyerek işte bu yolu kapatıyorsunuz.
Türk halkını karşınıza alıp gericiyle masada pazarlık yapıyordunuz, kalktınız, gericiyle savaşıyorum diye gelip Türk halkını öldürüyorsunuz.
Bunda bir devrimcilik yok ama bir yanlışlık var evet.