Rıza Sarraf ABD'de tutuklandı, 75 yıl hapsi isteniyor
İran asıllı işadamı Rıza Sarraf, İran'a yönelik yaptırımlardan kaçınmak için İran hükümeti ve diğer kuruluşların kurduğu mekanizmanın parçası olmak suçlaması yüzünden ABD'nin Miami kentinde tutuklandı.
El Cezire Türk'ün haberine göre, İran asıllı işadamı Rıza Sarraf, ABD'nin Miami kentinde tutuklandı. Sarraf'a yönelik suçlama, İran hükümeti ve diğer kuruluşların Tahran'a yönelik uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için kurduğu mekanizmanın parçası olarak yüzlerce milyon dolarlık işlemlere karıştığı yönünde. Sarraf ve iki İranlı daha hakkında Manhattan'da bu suçlamalarla dava açılmıştı.
Rıza Sarraf, Miamide İran yaptırımlarını baypas ederek ABDyi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve karapara aklama suçlamalarından tutuklandı.
Ulusal Güvenlikten Sorumlu Başsavcı Yardımcısı John P. Carlin, Sarrafla birlikte aynı suçlamalardan iki kişinin daha arandığını söyledi. İran vatandaşı olan kişilerin, 29 yaşındaki Kamelya Cemşidi ve 65 yaşındaki Hüseyin Necafzade olduğu açıklandı.
Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış'ın haberine göre savcılık Rıza Sarraf için 75 yıl hapis istedi.
19 MARTTA MİAMİDE GÖZALTINA ALINDI
Sözcü'den Zeynep Gürcanlı'nın aktardığı habere göre, ABD adalet Bakanlığı, Sarrafın 19 Martta Miamide gözaltına alındığını ve burada da mahkeme önüne çıkarıldığını bildirdi. Zarrab ve diğer iki şüphelinin dosyasına bakmakla da ABD New York Güney Bölge Hakimi Richard M. Bermanın görevlendirildiği açıklandı.
21 SAYFALIK İDDİANAME
​New York Bölge Savcısı Preet Bharara, Sarrafın işlediği iddia edilen suçların sıralandığı 21 sayfalık iddianamenin açıklanmasının ardından davayla ilgili yaptığı açıklamada, Bu sanıklar, yıllarca İran ve İranlı şirketlere yönelik yaptırımları ihlal ettiler ve dünya genelinde kara para akladılar dedi.
FBI Direktör Yardımcısı Diego Rodriguez ise, "2010dan 2015e kadar yaklaşık beş yıl boyunca zanlılar İranlı kuruluşlar adına finansal faaliyetler yürüterek İrana karşı ABD ve uluslararası ekonomik yaptırımları ihlal ettiler diye konuştu.
​İddianamede Sarraf ve diğer zanlıların adlarına yürüttükleri işlemler sayesinde fayda sağlayan İranlı kuruluşların, ABDnin kara listesinde yer alan Bank Mellat, İran İslami Devrim Muhafızlarıyla bağlantılı İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC), Naftiran Intertrade Company Ltd. (NICO), Naftiran Intertrade Company Sarl (NICO Sarl), Hong Kong Intertrade Company (HKICO) ve İran inşaat ve enerji şirketi MAPNA Group olduğu belirtildi.
İDDİANAMEYİ BİZZAT ABD ADALET BAKAN YARDIMCISI AÇIKLADI
Sarraf ve diğer iki şüpheli hakkında New York Mahkemesi tarafından hazırlanan iddianeme bizzat ABD Adalet Bakanının Ulusal Güvenlikten sorumlu Yardımcısı John P. Carlin tarafından açıkladı.
Carlin yaptığı açıklamada, Zarrab, Jamshidy venajafzadeh hakkındaki iddianame, İran hükümeti ve İran kurumları adına milyonlarca dolarlık para tranferi yapılması suçunu içeriyor. Sözkonusu suçlamalar ve eylemleri kapatmak için gerçekleştirilen çabalar, ABD yaptırımlarını ve ulusal güvenliğini savunmayı amaçlayan ABD yasalarını ihlal anlamına gelmektedir.
FEDERAL SUÇ İŞLEDİLER
Sarraf ve diğer iki şüphelinin yıllarca ABDnin İrana yönelik yaptırımlarını delmek için İran hükümeti ve kurumları ile komplo içinde hareket ettiklerini de davaya bakan Savcı Bharara ise, şöyle devam etti; Reza Zarrab, Camelia Jamshidy ve Hossein Najafzadeh dünyanın her yerinde İrana yönelik yaptırım rejimini delerek, federal suç işlemişlerdir.
İŞTE İDDİANAMENİN AYRINTILARI
* Üç şüpheli 2010 ile 2015 yıları arasında İran hükümeti, İranın kontrolündeki kurumlar aracılığıyla ulusalaraası mali para transferleri yaptılar. Bu mali tranferlerden, ABDnin yaptırım koymuş olduğu İran kurumları olan, İran hükümetinin sahip olduğu Bank Mellat, İran UlusalPetrol Şirketi NIOC, Naftiran, Hong Kongdaki aracı şirket KHICO, İsviçre ve Hong Kong ile, İngilteredeki bazı şirketler yararlandı.
* İddianamede Zarrabın 3 Aralık 2011′de İran Merkez Bankasına yazdığı mektup kanıtlardan biri oldu.
İddianame'nin tamamı için
TÜRKİYE DE KARIŞTI
* İddianamede Sarraf ve diğer şüphelilerin İran, Türkiye ve ABDdeki bazı şirketler aracılığıyla bu komployu gerçekleştirdikleri de yeraldı. Türkiyedeki şirketler RoyalHolding, Durak Döviz bürosu, Al Nafees Exchange, Royald Emerald Yatırım, Asi Kıymetli Madenler Turizm şirketi, ECB kuyumculuk iç ve dış sanayi ticaret limited şirketi, Güneş Genel Ticaret /Güneş General Trading) olarak sayıldı.
* İddianamede şüphelilerin tüm bu şirketler aracılığıyla ABD yaptırımlarını deldikleri ifade edildi.
Rıza Sarraf, Türkiye'de 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları kapsamında 21 Aralık'ta tutuklanmış, bir süre sonra serbest bırakılmıştı.
http://www.abcgazetesi.com/riza-sarraf-abdde-tutuklandi-75-yil-hapsi-isteniyor-11351h.htm
Gazeteci Tolga Tanış: Sarraf, ABD'yle işbirliği yapacaktır
Gazeteci Tolga Tanış, Rıza Sarraf'ın tutuklanmasıyla ilgili olarak; "Bu işin ucu Türkiye'de de uzanacak. Bütün mallarına Türkiye'dekiler de dahil hepsine el konacak" dedi.
Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış, ABD'de tutuklanan 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarının kilit ismi İran asıllı iş adamı Reza Zarrab'ın "ABD ile bir işbirliği yapmış olabileceğini, olmasa da mutlaka işbirliğine gideceğini düşündüğünü" söyledi.
"Bu işin ucu Türkiye'ye de uzanacak" diyen Tanış, "Bütün mal varlığına Türkiye'dekiler de dahil hepsine el konacak. Türkiye'de kapatılan 17 Aralık dosyaları yeniden açılabilir mi onu dava sürecinde göreceğiz. İddianamede 17-25 Aralık soruşturmalarına atıf var" ifadesini kullandı.
'ABD İLE İŞBİRLİĞİ YAPACAKTIR'
Fox TV ana haber canlı yayınında Fatih Portakal'ın sorularını yanıtlayan Tanış'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"İran anlaşması sonrası "Zarrab'lara veda yazısını" yazmıştım. Çünkü ABD tarafından yaptırımlar kaldırılmıştı İran'a. Zarrab gibi bir dönem bu işleri yürüten kişilerin de artık bu sistemden çıkarılacağını belirtmiştim o yazıda. Zarrab, cumartesi günü FBI tarafından gözaltına alındı. Federal mahkemeye çıkarıldıktan sonra da cezaevine gönderildi. ABD'ye bilerek mi geldi yoksa bilmeden mi geldi soruşturma sırasında öğreneceğiz. Geldikten iki gün sonra tutuklandı. ABD bankalarının ağına takılanlar iddianamede açıkça belirtilmiş. Onun dışındaki detaylar para transferlerinin nerelere kadar uzanıyor bunlar dava sürecinde ortaya çıkacak.
6 isim var adı açıklanmayan 'CC1', 'CC2', 'CC3' diye gidiyor. ABD ile Zarrab arasında bir işbirliği olabilir. Yapmamışsa bile yapacaktır. Bu işin ucu Türkiye'de de uzanacak. Bütün mallarına Türkiye'dekiler de dahil hepsine el konacak. Türkiye'de kapatılan 17 Aralık dosyaları yeniden açılabilir mi onu dava sürecinde göreceğiz. İddianamede 17-25 Aralık soruşturmalarına atıf var."
sol
Zarrab tutuklamasında hedef Erdoğan
İngiltere'de yayınlanan Independent gazetesi, Reza Zarrab'ın ABD'de tutuklanmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı zor durumda bırakabileceğini yazdı.
İngiltere'de yayınlanan Independent gazetesi, Reza Zarrab'ın ABD'de tutuklanmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı zor durumda bırakabileceğini yazdı.
BBC Türkçe'nin aktardığı habere göre, gazetenin dünya haberleri bölümünde birinci haber olarak aktarılan Zarrab'ın tutuklanması için "Tutuklama kararı, Erdoğan'ın yakın çevresine kadar ulaşan ve kurduğu partinin itibarını sorgulatan yolsuzluk suçlamalarını tekrar gündeme getirdi" ifadeleri kullanıldı.
"Erdoğan'ın uykularını kaçıracak tutuklama" başlığını kullanan gazete şunları yazdı:
"Zarrab'ın tutuklanması zaten gergin olan Türkiye - ABD ilişkilerini daha da aşağı çekebilir. Davaya bakan savcı Preet Bharara, Zarrab'ın Amerikan yargısı önüne çıkacağını Twitter hesabı üzerinden duyurunca bir gecede sosyal medya fenomenine dönüştü."
"Zarrab'a yöneltilen suçlamaların temelinde İran'a uygulanan yaptırımların yasa dışı yollarla etrafından dolaşmak ve petrol ile doğalgaz karşılığında Tahran'a altın göndermek var."
"Zarrab daha önce de, AKP'nin önde gelen bakanlarına rüşvet vermekle de suçlanmıştı. 2013'te Türkiye'de kısa bir süre gözaltına alınıp serbest bırakılan Zarrab'ın hükümet yetkililerinin yardımı karşılığında değeri 350 bin doları bulan hediyeleri bakanlara verdiği iddia edilmişti."
"Aralık 2013'te patlak veren yolsuzluk soruşturması nedeniyle üç bakan görevlerinden istifa etmek durumunda kalmış, Erdoğan ise soruşturmayı bir darbe girişimi olarak nitelemişti. Şimdiyse Zarrab'ın avukatları ABD'de müvekkillerine yöneltilen suçlamanın 2013'teki o soruşturmayla ilgili olmadığını söylüyor. Nisan ayında hakim karşısına çıkacak olan Zarrab, yöneltilen dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamalarına ilk yanıtını verecek."
'ANKARA - WASHİNGTON GERGİNLİĞİ TIRMANIR'
Türkiye'deki organize suç şebekeleri üzerine bir kitabı bulunan ABD'li akademisyen Ryan Gingeras'ın görüşlerine de yer veren gazete, Gingeras'ın soruşturmayı yürüten savcı Bharara'nın davanın siyasi etkilerinin bilincinde olduğunu söylediğini aktardı.
Independent şöyle devam etti:
"Gingeras, 'Sadece tutuklu yargılama kararı bile Ankara ve Washington arasındaki gerginliği tırmandıracaktır' diyor. İran yaptırımları konusunda uzmanlaşan Nigel Kushner ise soruşturmayı yürüten ekibin olabilecek en geniş ilişki ağına ulaşmak için uğraşacağı görüşünde. Kushner, 'Bu tür davalarda bir ya da iki kişi ceza indirimi alabilmek için itirafçı olur. Böylece şebekenin diğer üyelerine ulaşmak için yol açılır. ABD'nin amacı güçlü bir mesaj vermek. Bu davanın kapsamı muhtemelen çok dar olmayacaktır' diyor."
Odatv.com
Reza savcıya öter mi? İşin ucu reise değer mi?-İlker Belek
Savcı Bharara cevval, gözü pek. Hindistan asıllı.
Önemli mafya babalarını, deniz aşırı diyarlarda bulup, ayağına getirtmiş, sorgulamış.
2008 krizinden sonra 100e yakın bankacıyı soruşturmuş. İçeriye tıkılmalarını sağlamış.
Time dergisi fotoğrafını kapak yapmış. Üzerine Wall Streeti suçüstü yakalayan adam yazmış.
Rezanın tutuklanması, iş ortağı Babek Zencaninin İranda, devleti 2.8 milyar Dolar dolandırmak suçuyla, ölüm cezasına çarptırılmasının (6 Mart 2016) hemen ertesine denk geldi: 22 Mart 2016.
Zencaniye idam verildiği gün Davutoğlu İrandaydı. İran Türkiyeye sanki bir şeyleri anlatmak istiyor gibiydi.
Bütün bu kirli işler İrana yönelik Amerikan ambargosu ortamında gelişiyor. Zencani İranın petrolünü el altından ama Türkiye üzerinden dünya piyasalarına sürüyor. AKP de Zencaniden petrol alıyor. Ödemeyi altınla yapıyor. İrana verilen altın ihracat kaleminden gösteriliyor. O dönemde Türkiyenin altın ihracatı patlıyor.
İddialar doğruysa, hesaplar Halk Bank üzerinden dönüyor. Bu arada kimi devlet görevlileri de gözetiliyor. Riskli işler. Bir karşılığı olmalı.
Ticarete Reza da ortaklık ediyor. İki kafadar büyük vurgun yapıyorlar. Ama işi ifrata vardırıyorlar. Kendi paylarıyla yetinmeyip, İran devletininkine de el koyuyorlar. Nasıl olsa ambargo var, kendisi de işin içinde, üzerlerine gelemez hesabındalar.
İran her şeyin farkında. Zencaninin 13.5 milyar Dolar serveti olduğunu iddia ediyor. Operasyon için ambargonun kalkmasını bekliyor. Zencaniye devlete kazık atmak suçu yükleniyor.
Rezanın Amerikada tutuklanması da aynı olay üzerinden gerçekleşiyor: Amerikan ambargosunu delmek, kara para aklamak.
Amerika kendi hukukunun, İran ise parasının peşine düşüyor.
Reza ambargoyu delmek, Zencani amborgoyu delerken devleti dolandırmakla suçlanıyorlar.
Anlaşılan İran ve ABD işleri biten bu iki mafya şahsiyetin hesabını görmek konusunda ters taraflardan aynı noktaya doğru harekete geçiyorlar.
Bizim açımızdan önemli nokta, Rezanın tutuklanmasının, Türkiyedeki katliamlar dizisinin başına denk gelmiş olması.
Biz, bunca bombanın farklı örgütler tarafından patlatılıyor olmasını Erdoğanın kuşatılmakta oluşu olarak okuyoruz. Zira Erdoğan artık Amerikanın Ortadoğu politikalarının ve Rusya ile vardığı mutabakatın engelidir.
Rezanın Amerikada tutuklanması bu operasyonun bir halkası mı ?
Reza ABDye bizzat tutuklanmayı arzu ederek ve hatta bu bakımdan anlaşmalı olarak mı gitti ?
Rezanın amacı, dünyanın dört bir yanında ömür boyu izlenecek olmasının ya da Türkiyede bir suikasta kurban gitme ihtimalinin yarattığı paranoyadan kurtulmak mı ?
Reza Amerikan savcısına Türkiyedeki kirli işleri ve ilişkileri hakkında bilgi vererek cezasının hafifletilmesini mi sağlamak istiyor, pazarlık masasına Erdoğanı koymayı mı düşünüyor ?
Soruların tümüne, Erdoğanı sıkıştırmayı hedefleyen genel senaryo dikkate alındığında, evet yanıtı vermek olanaklı görünüyor.
Emperyalizmde oyun bitmez. Haziran halk ayaklanmasından ve özellikle de AKPnin Suriye politikasının yarattığı rahatsızlıktan sonra Erdoğana geri çekilmesi gerektiğini anlatmak için pek çok mesaj gönderdiler. Rezayı da içeren ses kayıtları başlangıçtı.
Şimdi neden böyle bir yol deneniyor olmasın ?
Erdoğan Reza için hayır sever biri demiş, bakan odalarına dolu girip boş çıkan çantasında da kitap taşıyor olabileceğini iddia etmişti.
Eski içişleri bakanı Muammer Güler ise Rezanın soruşturulmasına engel olmak üzere önüne yatmayı göze almıştı.
Anlaşılan Amerikan savcısı farklı düşünüyor. İddianamesine muhakkak bunları da yazmıştır.
Memlekete Amerikan hukukundan fayda gelmeyeceği notuyla, kaydetmiş olalım.
Zerrabın tutuklamasına bu gözle baktınızmı?
Eğer Perinçekin dediği bir vatan cephesi varsa.Erdoğan ulusalcıysa,Zerrap Vatan cephesinin en büyük kurmayı ve mali güç merkezidir. Abd Zerrabı tutuklayarak Vatan cephesine yani Perinçeke büyük darbe vurmuştur .
Yazıkki,mevziden mevziye sıçrayarak siperlerde yaşıyan Perinçek ve cephesi yara almıştr gün Zerraba sahip çıkma günüdür.Cephe kardeşliği yoldaşlık gibidir.Başta Perinçek olmak üzere Erdoğana ve cephe şürekasına geçmiş olsun
Engels in- Devletin, Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni -kitabında.
(MS 364-455) "Barbar" toplumlar üzerine çalışmalar yapan tüm araştırmacıların çalışmalarında ortak yan, bu topluluklarda gözlemlenen birbirine bağlılık, içtimai dayanışma, dürüstlük gibi, "uygar" toplumlara artık yabancılaşmış kavramlar konusundaki derin saygı ve hayranlıktır.
Tüm bu çalışmalarda, "barbar" topluluklarla "uygar" topluluklar arasındaki farklar açısından en çok üzerinde durulan farklılık ise, "barbar" toplulukların saldırdıkları toplulukları kılıçtan geçirdikleri ama asla köleleştirmedikleridir. Oysa "uygar" topluluklarda üretimin temeli köle emeğine dayanmaktadır.
Bu günlerde içinde yaşadığımız devlet yapısı ve bizim alışkanlıklarımız olan kültürümüzün değişiminden çok etkilenmekteyiz. Kendimize güvenli bulmadığımız çoğrafyamızda korkularımızdan kaynaklanan kurtuluş ipine nasıl sarılacağımız bilinmezken düşmanımızın düşmanı bizim dostumuzdur kelimesine sarılıyoruz.
ABD nin yakalayıp sorguladığı ZARRAP ın ucu bizim ülkemizi yönetenlere kadar geleceği umudu bize kurtarıcı gibi gelmektedir.Halbuki ABD bizim yıllarca can düşmanımız ve bütün kötülüklerin kaynağı bir ülke idi.1920 bu yana emperyalizm ve anti emperyalist kavgamızın sebebi idi .Aleyhine bizden öncekiler cezalar yattılar idam edildiler romanlar şiirler yazmışlardı.
Bu gün karşımıza kurtarıcı olarak çıkan ABD ve onun hukuk sistenmi bütün dikkatleri üstüna çekti .
Bunun en önemli sebebi bizim duruma müdahale edecek gücümüzün olmayışı.
Bu gün bu durumdayız ne gelecek zamandan umutluyuz ne kendimizden, zor günümüzde bize uzatılan her eli tutmak durumundayız işte o el şimdilik ABD nin eli. Acaba bizi bizim yarattığımız beladan kurtarabilecek mi acaba bize nefes alacak kadar zaman tanıyacak mı
İşte engelste buna benzer bir şeyi yıllar önce yazmış bize geçmiş insanlık tarihinden örnekler sunmuş
O zamanın halkı içinde yaşadığı roma devletinden korktuğu kadar barbarlardan korkmamış eğer karşı gelmezsek bize dokunmazlar sadece ihtiyaçları olanları alırlar demiş .Ama roma devleti öyle yapmıyor hepsini alıyor ne bulduysa alıyor kadınları erkekleri alıp köle yapıyor kışı yazı düşünmeden her şeyi alıyor.Barbarlar roma devletinden daha insaflı daha vicdanlı en azından köle yapmak için kimseyi almıyor.
Bizde öyle duruma düştük TC Devletinden AB Devletini daha vicdanlı daha insaflı buluyoruz en azından bizi mahkum etmiyor hayatımızın her alanına el koymuyor.
Ne kötü zaman bizi düşmanımıza muhtaç hele düşürdü.
Rıza sarraf bir karakutu. Ailesi ile birlikte Amerika'ya turistik seyahat için gittiği söylendi. Sarraf gibi biri ABD'ye girer girmez tutuklanacağını bilmez mi? Bence bile bile gitmiştir. İran'lı yetkili kişiler tarafından kaçırılacağı korkusu sarmıştır Rıza'yı, ya da kulağına öyle fısıldanmıştır. Amerika ile anlaşmalı bir şekilde oraya gittiği de iddia ediliyor. İkincisi birincisinden daha makul. İran tarafından kaçırılma veya öldürülme korkusundan Amerikalı yetkililerle anlaşma yapmış olabilir. Bildiği her şeyi anlatma pahasına korunma talebi istemiş olması akla daha yatkın geliyor. İddianamenin hazır olması da bunu gösteriyor. Muhtemelen konuşacaktır ve anlattıkları Erdoğan'ı sıkıştırmak için koz olarak saklanacaktır, günü geldiğinde kullanılmak üzere.