Okuyan ABC'nin sorularını yanıtladı; 'Erdoğanı yapan üç şey var: Yobazlığı, tüccarlığı ve Amerikancılığı'
Okuyan ABC'nin sorularını yanıtladı; 'Erdoğanı yapan üç şey var: Yobazlığı, tüccarlığı ve Amerikancılığı'
Komünist Parti Merkez Komite Üyesi, yazar Kemal Okuyan; 'Darbe olur mu sorusuna hayır diyemiyorum. Ancak daha yumuşak bir geçişin hâlâ mümkün olduğunu düşünüyorum. En güçlü olasılık AKP ve bürokraside bir çözülme.. Zarrab bunu hızlandırabilir' diyor.
Söyleşi: Çağdaş Gökbel
Komünist Parti (KP) Merkez Komite Üyesi ve partinin entelektüel liderlerinden Kemal Okuyan ABC Gazetesi'nin sorularını yanıtladı. Okuyan ile Amerikada yaşanan gelişmeleri ve bunun Türkiyeye olası yansımalarını konuştuk. Amerikalı Savcı Preet Bhararanın işadamı Reza Zarrabı tutuklamasının ekonomiye, siyasete ve toplumsal yaşantımıza etkilerine ışık tuttuk. Ülkedeki siyasal durumu ve olası gelişmeleri değrelendirdik.
ABD'de yürütülen soruşturmanın ve bu kapsamda açılacak bir davanın sümen altı edilemeyeceğine dikkat çeken Okuyan, iktidarın bu sıkışmadan kurtulabilecek bir akla sahip olmadığının altını çizdi.
Reza Zarrabın Amerika da tutuklanmasının ve 75 yıl hapis cezası ile yargılanmasının Türkiyede ne gibi etkileri olabilir?
Savcının iddianamesine göz attım, bir de elbette ABD basınında çıkanlar var. Spekülasyondan kaçınmak gerek ama bu dava Türkiye ve İranın siyasal dengelerine ciddi bir müdahale. ABD yargısına güzelleme yapacak değiliz lakin bu kapsamda bir davanın sümen altı edilmesi zor. AKPde, Erdoğanın bütün baskı ve şantajına rağmen bir çözülme olacağını düşünüyorum. Zarrab'ın yargılanması bunu hızlandırır.
BENİ KAYGILANDIRAN, AMERİKALI SAVCIDAN ÇÖZÜM BEKLEMESİ
Çok yönden sıkışmaya başladılar. Bu sıkışmayı savuşturacak bir akıl da kalmadı siyasi iktidarda. Ancak beni kaygılandıran Türkiyede insanların işi gücü bırakıp Amerikalı savcıdan çözüm beklemesi. ABDyi kendi diktatörünü savunamaz noktaya getirmek gerekiyor halbuki. Halkın tepkisi olmasa ve Suriyede duvara toslamasalar çok memnunlardı kendisinden. Kaldı ki, ABDde açılan dava, esas itibariyle İranın ABD ambargosunu delmesine yardımcı olan aktörlerin cezalandırılması amacını taşıyor. Yani emperyalist ABDnin zorbalıklarından birisinin takibiyle ilgili. Ancak iddianamede konunun diğer boyutuyla ilgili unsurlar da kaçınılmaz olarak var. İşin özeti şu, İran ve Türkiye birlikte ABD ambargosunu delmenin yolunu bulmuş, bu yolu kullanan-kullandırtılan şebeke ciddi paralar kazanmış, bununla yetinmeyip İran yönetimini kazıklamış, Türkiyede ise iktidara büyük paralar aktarmakla kalmayıp, finans sistemini derinden etkileyen para hareketlerine neden olmuş. Dolayısıyla konuyla ABDnin hiçbir ilgisi yok. Daha doğrusu ABDnin uğradığı bir haksızlık yok. Konu bizi ve İranı ilgilendiriyor ana ne yazık ki gündeme bir kez daha emperyalist ABD tarafından getiriliyor. Üstelik ülkenin en ciddiye alınan hukukçusu tarafından.
Türkiye, Ortadoğudaki politikalarından dolayı birçok ülke ile kriz yaşıyor. Amerikanın bu hamlesi siyasi bir restorasyona ya da askeri bir darbeye yol açar mı?
ABDde şu anda ciddi bir iç mücadele var. Dahası ülke ciddi bir stratejik yol ayrımını tartışmaya başladı. Trump bir açıdan düşük zekalı bir ırkçı, bir başka açıdansa Amerikan sermayesi için can simidi olabilecek bir programın savunucusu. Üstelik uzun bir süreden sonra ABDde ilk kez farklı sermaye çevreleri arasında bu kadar derin bir görüş ayrılığı ortaya çıktı. Bu görüş ayrılığının evrimi bizim coğrafyamızı da doğrudan etkileyecek. Öyle ilginç bir tabloyla karşı karşıyayız ki, Obama bazı açılardan Trumpa Hillary Clintondan daha yakın! Obama yönetiminin Savunma ve Dışişleri Bakanları arasındaki görüş ayrılıkları makul sınırların ötesine geçti, hem NATOyu hem de diğer müttefik ülkeleri etkilemeye başladı. Bir başka ilginçlik, Obamanın son yıllarını geçiren bir başkan için fazla inisiyatif almaya başlaması. Trump ya da Clinton, sanki bazı şeyleri önceden bağlamak ister gibi. Kerry ile Lavrov diplomasisi ABDyi yalnızca Ortadoğudaki karmaşada değil, Rusya ile yaşanan gerilimde de rahatlatmayı ve asıl soruna, Çinin yükselişine odaklanmayı sağlayabilir.
Zaten sorumuz da biraz bununla ilgili, söz konusu gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkisi nasıl olur?
Erdoğanın kendisine biçtiği bölgesel misyonların hemen tamamı boşa çıkar. Adaptasyon yeteneği yüksek bir aktör olarak Erdoğanın yeni duruma uygun bir konumlanış içine girmesi mümkündür ama bu sefer iç politikadaki tek silahı olan zorbalığı ve gerilim siyasetini sürdürmek için gerekli dış politika enstrümanlarını yitirir. İşi zor. Bir de unutulmamalı, ABDde şu anda Suriyeden çok İran ve Türkiye ile ilgili bir tartışma yaşanıyor. Normal koşullarda Erdoğanla devam edemeyeceklerini görüyorlar.
ABD TÜRKİYEDE İLK KEZ ETKİLİ İSİMLERİN KALEMİYLE, AYRINTILI BİR DARBE PROGRAMINI BASINA SERVİS EDİYOR
Bir kaotik sürecin önü açıldı ve bunun bağlanabileceği yerlerden birisi kuşkusuz askeri darbe. ABD Türkiyede belki de ilk kez son derece etkili isimlerin kalemiyle bu kadar ayrıntılı bir darbe programı hazırlıyor. Erdoğanı indir, içerideki gazeteci, aydın, muhalifleri serbest bırak, Kürtlerle teröre taviz veriyor görüntüsü yaratmadan masaya otur. Bunları yaparsan NATO gıkını çıkarmayacak. Orduya söylenen bu. Bunun büsbütün temelsiz olduğunu kim ileri sürebilir ki? Ha bütün bunların ABDnin Erdoğana olan sınırsız desteğini gizlemek için sahnelenen bir oyun olduğunu düşünebilirsiniz. Ahmaklık parayla değil. Ancak gerçek değişmez, kendilerine büyük hizmetler veren Erdoğanı bir kaşık suda boğmak isteyen emperyalist aktörlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu sistem, her şeyi kendisine yontanları affetmez. Tek sorunları kendilerinin de fena halde makineyi dağıtmış olması, çaresizleşmesi. Daha önce de söylemiştim, o zaman dalga geçilmişti, Putin Obamayı kurtarıyor demiştim. Rusyanın Suriye hamlesi Obamaya ilaç gibi geldi. E bunlar Erdoğanı elbette etkileyecek. Rusyayla papazı bulmuş bir Erdoğanın Rusya ile ABD arasındaki gerilimin düşmesinden zarar göreceği açık. Bu zararı İranla ekonomik temelli bir yakınlaşmayla telafi edemez. Zararın asıl kısmı siyasi.
Bütün bunları söyledikten sonra darbe olur mu sorusuna hayır diyemiyorum. Ancak daha yumuşak bir geçişin hâlâ mümkün olduğunu düşünüyorum. En güçlü olasılık AKP ve bürokraside bir çözülmenin başlamasıdır, Zarrab meselesi bunu hızlandırabilir.
Ancak tekrar tekrar vurgulayalım ki, ABD, diğer emperyalist ülkeler ve Türkiyedeki büyük sermaye açısından tercih edilebilecek seçeneklerin hiçbiri ülke sorunlarına gerçek çözüm olamaz. Ancak o denli büyük bir kilitlenme yarattı ki Erdoğan, bunun çözülmesi durumunda korkarım toplum her şeye razı gelecek. Bu nedenle halk inisiyatif almalı diyoruz.
Ülkemizde yaşanan terör olaylarını ve yaratılmak istenen korku ortamını değerlendirdiğinizde başkanlık sisteminin gelebileceğine inanıyor musunuz?
Ben başkanlık sisteminin geleceğine, gelse dahi Erdoğanın orada tutunabileceğine inanmıyorum. Erdoğanın kaos ortamını kullanma yeteneğinin de sonuna geldik. Bir noktadan sonra halk korkuyu atmak zorunda kalır. Ancak iktidarın korkusu yine başladı. Açık bir biçimde hissediliyor bu. Çünkü herkes Erdoğanın yaşamak için yukarılara, hep yukarılara tırmanmak zorunda olduğunun farkında. Bunu yapmadığında inisiyatifi anında yitirecek. Bu nedenle Erdoğanın sonuna kadar zorlayacağını düşünebiliriz; kenarda dur önerisini daha önce reddetti, şimdi işi daha zor, kenarda durduğu anda oyunun dışına itilecek. Ancak bilemeyiz elbette. Bildiğimiz şudur, Türkiye tıpış tıpış Erdoğanın başkanlığına gitmez. Bu da kaotik bir sürecin parçası olur ve rahat edemez.
Gerçekleştirilen saldırılara ve sansasyonel olaylara rağmen, ekonomi sanki halen güçlüymüş gibi görünüyor. Dolar 3TLnin altında seyredebiliyor ya da borsa yükseliyor. Ekonomi, tüm bu yaşanan gelişmelerden bağımsız mı değerlendirilmeli nasıl yorumluyorsunuz?
Ekonomi güçlü filan değil, son derece kırılgan. Yıllardır sürmekte olan istikrar aldatmacasının bir dizi nedeni var. Kamu kaynaklarının özgürce yağmalanması, borç ekonomisi, emekçi haklarının tamamen budanması, kayıt dışı para trafiği
Bu işin çöküşü de gürültülü olacak. Önünü göremeyen Erdoğanın Merkez Bankası yönetimine müdahalesi, Zarrab davasında Türk bankacılık sisteminin gündeme gelmesi, bombalı saldırıların sürmesi vs. vs
Güçlü mü zayıf mı o zaman görünecek. Burada şu uyarı yapmak gerek. Örgütsüz bir halk, ekonomik çöküşün bütün yükünü sırtlar, daha doğrusu bu yük altında ezilir. Borçlandırılan Türkiye emekçileri, hatta orta sınıflar elde avuçta ne varsa kaybedecekler, eğer haklarını aramak için örgütlü bir kavga içine girmezlerse.
Komünist Parti bu kaos ortamında Türkiye halkına nasıl bir çıkış yolu öneriyor?
AKPden, Erdoğandan kurtulmak öncelikli bir görev evet; bunu biz de istiyoruz ve elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. Ancak Bu görev havada asılı duramaz. 'Erdoğan gitsin Gül gelsin'e, Amerikancı, ılımlı İslamcı çözümlere karşıyız. Dahası, sermayenin egemenliği sürdükçe Türkiyenin ve halkımızın başı dertten kurtulamayacak. Erdoğanı Erdoğan yapan üç şey var: Yobazlığı, tüccarlığı, Amerikancılığı
Bunları birbirinden ayıramazsınız. Bunlarla mücadele etmezseniz, İkinci RTE ile, üçüncüsü ile uğraşırsınız. Evren, Özal, Çiller, Demirel, say say bitmiyor. Komünist Parti insanlarımızı çocuk tecavüzlerine olduğu kadar çocukları açlığa, yoksulluğa mahkum eden düzenle de hesaplaşmaya çağırıyor. Unutmayalım yobazlık da, sapıklık da adaletsizliklerden, eşitsizliklerden nemalanıyor, o bataklıkta ürüyor.
KOMÜNİST PARTİ ÜZERİNE DÜŞENİ YAPACAK KAYNAKLARA SAHİP
Kuşkusuz bütün bunları sloganlarla, kitabi bir çerçeve içinde kalarak yapmaya niyetimiz yok. Parti, çok ciddi kararlar aldı ve Türkiyede bugünkü iktidara karşı emekçi halkın etkili bir mücadeleye soyunması için gerek yobazlık karşısında gerek piyasa ekonomisinin terörü karşısında, bütün olanaklarını kullanmaya karar verdi. Risk alarak. Amacımız halkın bu kaotik süreçten mümkün olduğunca örgütlü ve alan kapatarak çıkması. Sınıfız bir toplumun mümkün olduğunu bilince çıkarmak için, bu hamle illa ki gerekiyor. Ve bu hamle için koşullar uygun, Komünist Parti de üzerine düşeni yapacak kaynaklara sahip.
'Erdoğan’ı yapan üç şey var: Yobazlığı, tüccarlığı ve Amerikancılığı'
Komünist Parti Merkez Komite Üyesi, yazar Kemal Okuyan; 'Darbe olur mu sorusuna hayır diyemiyorum. Ancak daha yumuşak bir geçişin hâlâ mümkün olduğunu düşünüyorum. En güçlü olasılık AKP ve bürokraside bir çözülme.. Zarrab bunu hızlandırabilir' diyor.
KP merkez komite üyesi Kemal Okuyanın bu görüşüne katılıyorum Bende buna benzer şeyler söylüyorum. En azından yeni bir sağ liberal çözüm arayacaklardır Bu arayışta Türkiyedeki bütün siyasi seçeneklerin gönlünü alacak bir çözüm arayacaklarını sanıyorum CHP ve Kürt Hareketini de de ikna edecek bir çözüm.
Bu çözüm bulunamazsa ancak darbe hazırlıkları yapılarak darbe düşünülebilir. Türkiyedeki bütün darbelerin tarihini incelediğimizde aniden gelen bir darbe olmamıştır her darbe ben geliyorum diye bağıra bağıra gelmiştir .
Bana göre şimdilik böyle hazırlık görülmüyor. Sn Okuyana göre yok sanırım.
Ama benim kafam başka yere takıldı KP nin hazırlıkları nedir.
KOMÜNİST PARTİ ÜZERİNE DÜŞENİ YAPACAK KAYNAKLARA SAHİP”
Kuşkusuz bütün bunları sloganlarla, kitabi bir çerçeve içinde kalarak yapmaya niyetimiz yok. Parti, çok ciddi kararlar aldı ve Türkiye’de bugünkü iktidara karşı emekçi halkın etkili bir mücadeleye soyunması için gerek yobazlık karşısında gerek piyasa ekonomisinin terörü karşısında, bütün olanaklarını kullanmaya karar verdi. Risk alarak. Amacımız halkın bu kaotik süreçten mümkün olduğunca örgütlü ve alan kapatarak çıkması. Sınıfız bir toplumun mümkün olduğunu bilince çıkarmak için, bu hamle illa ki gerekiyor. Ve bu hamle için koşullar uygun, Komünist Parti de üzerine düşeni yapacak kaynaklara sahip.
Sn Okuyan biz slogan çerçevesinde kalmayacağız diyor kitabi bir çalışma ile de kalmayacağını söylüyor Çok ciddi bir hazırlık yapıldığından ve bu hazırlıkları için Risk aldıklarından söz ediyor.
İşte ben bu risk alına ciddi hazırlıkları merek ettim
Hem felsefe vi bir çıkış çünkü yobazlığın karşısında duracaklarını söylüyor hemde piyasa ekonomisinin karşısında acaba topluma ne gibi önerilerde bulunacaklar
Ayrıca bir kaotik süre tesbiti var ve bu süreçten çıkış planları olsa gerek Birde bu kaostan çıkış için koşulların uygun olduğunu söylüyor.
Acaba bizim bilmediğimiz bir devrim planımı var KP ve Sn Okuyanın
Gerçekten bu planları merak ettiğim için yazdım .
Bütün siyasetçilerin kaos tesbiti var ama çıkış planları yok benimde böyle bir görüşüm yok .
Eğer sn OKUYAN ve KP nin akla yakın bir planı varsa hep beraber onun yanındayız.