''Sizi Bulacak'' mahlası kullanan bir arkadaşımız SF'de konu açmış ve ''Yürüyüş''ün Kürt ulusal ( milliyetçi) hareketini eleştiren yazılarına yer vermiş. Eleştiri hiç kuşkusuz siyasi-ideolojik bir içeriğe sahip. Katılırsınız veya katılmazsınız, o ayrı. Sn.Kaçak ( Alevliyıldız) her zamanki ortalamacı ''demokrat-liberal-hümanist'' eksendeki yaklaşımıyla konuya ilgisiz yorum yaptıktan sonra başka ve daha ilginç bir yorum Sn.İBO'CU'dan gelmiş.
Aynen alıyorum:
Önceleri,bu başlığa yazıp yazmamak için kendimle adeta mücadele ettim, sanırım yanlış anlaşılmak beni çok üzecekti.
Türk solu gözü kapalı bir şekilde sivil halka yapılan saldırı ve katliamları görmezden geliyor, hatta açık açık olmasa da TAK adını almış insanlık düşmanlarının haince saldırılarını onaylar görünüyorlarsa,
Bu, kendine; DEVRİMCİ, ve SOSYALİST yaftası yapıştırmış hiç bir hareket ve siyasi kimlikçe onaylanmamalıdır.
Bu eleştirileri bir başka başlık altında dile getirdiğimde, Müjdat gezenlere git imza ver kabilinden hiç alakası olmayan yakıştırmalara maruz bırakıldım.
Sivil ve SUÇSUZ insanları eylem hedeflerinden ayırmadıkları sürece, benim, AÇIMDAN, alçakların arasında yer alacak kahbe bir oluşumdur.
Onları savunan bütün yandaşları da BENİM gözümde AYNIDIR.
Yanlışlık ve istenmeden zavallı insanlara zarar verilmiş olabilir, önemli olan, kaatilce histeriyle, direkt olarak SİVİL İNSANLAR'in hedef olarak alınmasıdır.
Bizlerin olan bitene zerre kadar sempati duymamız gerekmekteyse; Bana göre ölçü bu olmalıdır
Ben her türlü; ırkına mezhebine yaşadıkları coğrafyaya bakmadan sivil ve suçsuz insanların kalleşçe katledilmesine karşıyım.
Senin hedefin neresiyse oraya odaklanırsın. Yok yan yatmış, çamura batmış, öleymiş böleymiş beni ilgilendirmez.
BEN HALKLARIN KARDEŞ OLDUĞUNA YÜREKTEN İNANAN BİRİSİYİM.
Sen milyonlarca hedef varken, suçu günahı olmayan insanları ŞEREFSİZCE VE KALLEŞÇE PATLATIYORSAN, sana ve seni savunanlara da karşıyım.
ŞİMDİYE KADAR VE HİÇ BİR ZAMAN KARNIMDAN KONUŞMADIM, LAF CAMBAZLIĞI YAPMADIM.
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ DEMEKTEN ONUR DUYAN BİRİSİYİM.
KAHROLSUN SİVİL HALKA KARŞI ODAKLANMIŞ DEVLET TERÖRÜ,
KAHROLSUN KÜRT FAŞİŞTLERİNİN GÖZLERİ MİYOP ALÇAK VE KALLEŞ SIRADAN VE SUÇSUZ İNSANLARA KARŞI OLAN KİNİ VE DE TERÖRÜ.
YAPILAN ALÇAKLIĞA kılıf mı olabilir;
Kardeşim; eğer böyle bir eyleme soyunmuşsan, ölçeceksin, biçeceksin, hesap edeceksin, olasılıkları göz önünde bulunduracaksın, alternatifleri göz ardı etmeyeceksin.
KISA VE ÖZ OLARAK, YİYEMEYECEĞİN առաջ ALTINA YATMAYACAKSIN.
Vahşete maazeret ararken; bakıyorum da T.C. den hiç bir farkınız kalmıyor.
Yanlı olmayın; Kahbece katledilenleri yaşadıkları coğrafyaya göre sahiplenmeyin
DÜRÜST OLUN DÜRÜST, AKA AK KARAYA KARA DEYİN.
KIVIRTMAYIN,
Nasıl ki kürt illerindeki Katliam, toplu göçertme, Top ve tank ateşine tabi tutma, zehirli ve ölümcül gazla önüne gelen sivil insanları hiç düşünmeden katletme ALÇAKLIĞI'nı onaylamıyorsak;
TAK adını kullanan, ne idüğü belirsiz vahşet bayraktarlarının sivil halka karşı kin ve nefret histerisiyle yaptıkları gözü kara, hedefini bulamayan, acemice eylemsellik lerini de salim kafayla düşünecek olursak onaylamamız mümkün değildir.
HER TÜRLÜ MİLLİYETÇİLİK; İNSANLARI ZULME KATLİAMA, İNSANLIK DIŞI EYLEMLERİ ONAMAYA GÖTÜRÜR.
Bu yazdıklarım sadece kendi fikrimdir. Hiç kimseyi de bağlamaz.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNDEN HER NE KADAR NEFRET EDİYORSAM, AYNI ŞEKİLDE KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNDEN DE İĞRENEN BİR BİREYİM.
İçimden, karnımdan konuşmanın ne gereği var, kimseye karşı eyvallahım ve hesap verecek bir durumum yok.
KAHROLSUN HER TÜRLÜ FAŞİZM VE HAKİM DEVLET TERÖRÜ.
KAHROLSUN, TAK TUK GİBİ NAYLON ADLAR KULLANARAK SİVİL VE MASUM İNSANLARI HEDEFLERİNE KOYAN EZİLEN ULUS; ULUSALCI MİLLİYETÇİLERİ.
http://www.sosyalistforum1.net/showthread.php?t=80051
İlgimi çeken öncelikle şu cümleleri oldu, Sn.İBO'CU'nun:
HER TÜRLÜ MİLLİYETÇİLİK; İNSANLARI ZULME KATLİAMA, İNSANLIK DIŞI EYLEMLERİ ONAMAYA GÖTÜRÜR.
Bu yazdıklarım sadece kendi fikrimdir. Hiç kimseyi de bağlamaz.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNDEN HER NE KADAR NEFRET EDİYORSAM, AYNI ŞEKİLDE KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNDEN DE İĞRENEN BİR BİREYİM.
Öncelikle şu konu iyice anlaşılmalıdır. Özellikle SF bu konuda öylesine yanlış bir algı oluşturdu ki, milliyetçilik, ulusalcılık ve benzeri bazı kavramlar hep hakaret, küfür ve reddediş olarak kullanıldı. Ama bu yapılırken kürt ulusalcılığının milliyetçi bir hareket olduğu hep örtbas edildi. Sürekli ''KÖH'' denilerek, kutsanarak, Türkiye, bölge ve dünyaya özgürlük getirmeye yönelik bir hareket olduğunun altı çizilerek ve dahası solcu-sosyalist olmanın ''KÖH''e yani kürt milliyetçi hareketine biat etmekten geçtiğine yönelik bir algı yaratılmaya çalışıldı. Böyle olunca milliyetçilikle kürt hareketi arasında hiçbir ilinti bulunmadığı algısı yaratıldı. Oysa milliyetçilik konulara-olaylara ulusal veya etnik bir perspektifle yaklaşmak demektir, en kaba haliyle. Milliyetçilik ille de kendi etnik kimliği veya kendi ulusundan olmayanlara düşmanlık beslemek veya şiddet kullanmak değildir. Önemli nokta milliyetçiliğin kendi ulusundan veya etnik kökeninden farklı olanlara düşmanlık etmeyi, şiddet kullanmayı yaratabilecek bir potansiyel taşımasıdır. Milliyetçilikte bu potansiyel vardır ve faşizm de milliyetçi bir tabandan yükselişe geçebilir. Dolayısıyla milliyetçilikle faşizm konusunda böyle bir ayrımda bulunmak gereklidir. Bulunmadığımızda, milliyetçiliği bir hakaret, küfür ve faşizm olarak tanımladığımızda içinden çıkılması bir hayli zor durumlara düşmek ve çelişkiler içinde dolaşmak durumunda kalırız.
Sn.IBO'CU'nun yorumlarında böyle bir çelişki ortaya çıkmış görünüyor ki, eminim TAK'ın Ankara saldırısından sonra pek çok kişide benzer ''rahatsızlıklar'' da ortaya çıkmıştır.
Sn.İBO'CU, bildiğim kadarıyla kürt milliyetçi hareketine ''destek veren'' solculuğun oralardan geçtiğini savunan bir arkadaşımız. Eminim TAK'ın Ankara katliamından sonra da bu duruşu devam edecek. Ama ''TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNDEN HER NE KADAR NEFRET EDİYORSAM, AYNI ŞEKİLDE KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNDEN DE İĞRENEN BİR BİREYİM'' şeklinde düşünmeye devam edecekse, ya bu cümlesi üzerinde tekrar tekrar düşünmeli, ya da kürt milliyetçi hareketine desteğini çekmelidir.
İkisi bir arada olmaz.
Bazı kavramlar ekonomi ile birlikte hayat bulur.
Milliyetçilikte ulusal ekonomilerin başat ekonomi olduğu dönemlerde geçerli idi. Ekonomiler günümüzde küresel olmuştur buna göre idolojiler de küresel olmak durumundadır.
Dünyada üretim ve dağıtım uluslar arası ve çok ortaklı şirketler bazında gelişiyor bu ortakların milliyetleri çok önem taşımıyor ortaklar arasındaki bağ şirkete kattıkları sermaye ile ölçülüyor.
Bazı halklar milli davalarında geç kalmıştır bu geç kalmışlığın tamiri zamanımızda mümkün değildir bu istekleri hoş görü ile karşılanabilir ama gerçek olması mümkün değildir.
Zamanımızda milliyetçilik artık faşizmle eş anlamda kullanılmaktadır bazı gelişmiş ülkeler bu ekonomik sıkışmışlığın çözümünü 1933-1945 yıllarında bulsada bizim gibi orta gelişmiş ülkeler bu sürece ancak 1970-1985 gibi yıllarda yaşamıştır.
Kürt halkı uluslaşma davasında geç kalmış halklardandır tarihi geriye çevirmek mümkün değildir ne kadar milliyetçilik yapsalarda ulusal ekonomik modele geçemeyeceklerdir
Onların milliyetçiliğine duygusal hoş görü gösterilebilir.
Yaşadığımız bir gerçek gözümüzün önündedir İşte kuzey Irakta kurulan Kürt bölgesi belki yakında Suriyenin kuzeyinde kurulacak Kürt bölgesi bunların hiç biri bağımsız Kürdistan olamayacaktır.
Artık ekonomiler böyle bir durumu kaldıramıyor devletler ekonomilerini korumak için gümrük duvarlarına baş vurmuyor onun yerine çeşitli vergilendirme sistemleri ile yükleri kendi halklarının sırtına sarıyor.
Kürdistan da kendini belli güçlü devletlerin korumasına bırakacaktır
Kapitalizm geliştirdiği teknoloji ve üretimdeki kolaylık dağıtımdaki hız yüzünden yaşamı çok süratli geliştirdi ve bunu sancılarını bitmeyen krizlerle dünya halklarına ödetmektedir.
Zamanımızda tehdit olan milliyetçilik değildir gericilik ve barbarlıktır. Bu gericilik ve barbarlığın karşılığı toplumsal düzenlemeler ve insanileşmeyi başlatmaktır.
İnsanlar doğası gereği milliyetçi değildir bu sistem ancak kapitalizmin başlaması ve üretimde burjuva işçi sınıfının oluşması sonucu ortaya çıkmıştır.
Artık dünyamızda burjuva sınıfı etkin bir sınıf değildir karşılığı olan işçi sınıfı da etkin değildir. Bu iki sınıfta teknolojik gelişmeler yüzünden yok olmaya doğru ilerlemektedir.
Bu iyi midir kötü müdür ancak ihtiyaç duymaya göre değişir. İnsanlık yapay akıldan ve robottan vaz geçmeyecek daha da geliştirecektir
Dünyada iki şey konuşulacak ya fazla nüfusun yok edilmesi ya nüfus da dahil her şeyin planlanması. Üçüncü ihtimal başka bir gezegenin keşfedilmesi.
Dünyamızda burjuva sınıfının etkinliği azalmadı, tam tersine arttı. Ülkemizde de öyle. Burjuvazi derken birkaç sermayedarın kişisel görüşlerini anlamayın.
Sn Melnur bir yazıya ML idolojileri diye başladınmı Bana katılmamanız çok normal bir düşüncedir.
Size çok kereler yazdım bana göre Marks ağırlıklı olarak eleştiridir diye sizse Marks ı L ile birleştirip idoloji diyorsunuz.
Onun için elbette katılmayacaksınız.
Uzun zamandır düşünüyorum ve bu düşünceyi çok insanla tartıştım zamanımızda egemen sınıf nedir diye. Bana göre burjuva sınıfı değil bürokrasidir bu sadece devlet bürokrasisi değil şirket bürokrasisi de buna dahildir.
tarihte bürokrasinin etkin olduğu dönemler olmuştur burjuva kendi isteği ile bazı zor zamanlarda bürokrasiyi gönüllü olarak etkinleştirir buna biz faşizm ve ya kriz dönemleri deriz.
Bu bürokrasi sistemin krizini çözdükten sonra sistemi sahibine (burjuvaziye) verir.Ama zamanımız çözülemeyen çözülecek gibi görünmeyen krizler yaşamaktadır yani sahibine teslim edilecek bir sistem yok.
Düşünün Türkiyede her şey hükümetin elinde hatta T.Erdoğanın peki Erdoğan kim ne vasıflarla bu ülkede bulunuyor.
Dünyada ekonomiyi elinde tutan dev şirketler var bu şirketleri kim yönetiyor
------------------------------------------------------------------------------------
Bugüne kadarki bütün toplum biçimleri, görmüş olduğumuz gibi, ezen ve ezilen sınıfların karşıtlığı üzerine dayandırılmıştır. Ama bir sınıfı ezebilmek için, ona hiç değilse kendi kölece varlığını sürdürebileceği birtakım koşulların sağlanması gerekir. Serflik döneminde serf, kendisini komün üyeliğine yükseltmiştir, tıpkı küçük-burjuvanın, feodal mutlakıyetçiliğin boyunduruğu altında bir burjuva haline gelmeyi becerdiği gibi. Modern emekçi ise, tersine, sanayiin gelişmesiyle yükseleceği yerde, gittikçe daha çok kendi sınıfının varlık koşullarının altına düşüyor. Sadakaya muhtaç bir kimse oluyor, ve sadakaya muhtaçlık, nüfustan ve servetten daha hızlı gelişiyor. Ve burjuvazinin artık toplumda egemen sınıf olarak kalacak ve kendi varlık koşullarını topluma belirleyici yasa olarak dayatacak durumda olmadığı burada açıkça ortaya çıkıyor. Egemen olacak durumda değildir, çünkü kölesine köleliği çerçevesinde bir varlık sağlayacak durumda değildir, çünkü kölesini, onun tarafından besleneceği yerde, onu beslemek zorunda kaldığı bir duruma düşürmeden edemiyor. Toplum bu burjuvazinin egemenliği altında artık yaşayamaz, bir başka deyişle, onun varlığı toplumla artık bağdaşmıyor.
--------------------------------------------------------------
Bu çizgi ile ayırdığım bölüm manifesto Burjuva ve Proleterler bölümünden.
İşte Marks gelişen ekonomik şartlarda burjuvanın ve Proleterin ne olacağını anlatmaktadır Marks bunu yazarken zamana müdahalenini gereklerini anlatmak istemiş
Bu gün proleterler ağırlıklı olarak hizmet sektörü denilen yarlarda çalışmakta üretim makinalara bırakılmış teknoloji bu hızla ilerlerse (ilerleyecek gibi görünüyor) hizmet sektörü de robotun eline geçecektir.
İşte bu durumda burjuvanında proleterinde etkinliği bitecek. Zaten bitmiş durumda.
Mesele burjuvaların solcu veya sağcı olması değildir etkisinin kalkmasıdır.
Sosyalist, Solcu olmak neye bağımlı olmak veya neyi söylememek bilmiyorum ayrıca ilgilenmiyorum da. Ben zamanın analizini yapmaya çalışıyorum .
Eğer dünya müdahale etmek isteyen varsa elbette kötü gidişe müdahale edecektir çünkü kimse kötü muameleyi hak etmiyor Müdahale yöntemleri zamana göre değişir egemende değişir.
Ama değiştirmek isteyenler önce ezberlerini bozacaktır.
Melnur arkadaşın Hakkı arkadaşa yanıtını okurken samimimice itiraf etmeliyim ki kendi kendime şunu dedim. '' Sayın melnur bunları (Hasan ve hakkı arkadaşları) Marx'ın Alman İdeolojisi bozmuş '' diyesim geldi.
Ama Hakkı arkadaş başka yerden tutu meseleyi derinleştirdi daha doğrusu ortaya koydu.
Ben ise Hasan ve Hakkı arkadaşları şöyle uzaktan hep izler durumdayımdır. Bu güne kadar da başkaları tarafından (sayın veda )''elvada Proletaryacı ''damgasıyla damgaladığı bu arkadaşları da izledim. Söylediklerini anlamaya çalıştım. Bu adamlar birşeyler söylemek istiyor ve daha anlaşılmadan yargılamalar başlıyordu,başlıyor.
Çünkü ,ben moda olan ve tutkuyla bağlı olunan işçi sınıfı,Prolaterya tukunluğuna itiraz eden arkadaşlar diye algıladım. Bana da ilginç geldi Herkes İşçi sinifi proleterya ikitidarını istiyor ama bunun bile İnsanoğluna dar geleceğini düşünmüyor. Düşünemiyor . Sanki prolaterya diktatörlüğü olunca insanlık kurtulacakmış gibi marksizm algılanıyor. Halbu ki her sınıf kendi diktatörlüğünün ilalalebet olmasını ister. Unutulan bu oluyor.
Marx tüm dinlere değil ama tanrılara karşı olduğunu anlamamak gibi birşey oluyor bu. Çünkü dinler tanrıların sadece biçimi , Bilim ise biçimle uğraşmaz bilindiği gibi özle uğraşır.
KIsaca Hakkı arkadaşta sınıflarla uğraşmak yerine eksik gedik olan özle ilgileniyor ve buda anlaşılmaz oluyor. İkincisi bunu kanıtlamak için daha beter birşey ortaya konuluyor.Buda hayale kırıklığı oluyor tabii. Burjuva burjuvalığını işçi işçiliğini yitiriyor diyor. İşçi sınıfı olmazsa zaten burjuva da olmaz diyor. İşçi sınıfı nedir üreten güç ,artık değer yaratan canlı güç .Bu yoksa burjuvada olmaz. EE dünyaya bakıyoruz canlı emek her geçen gün eriyor, Çünkü canlı emek varsa Burjuva egemenliğini sürdürebilir.
Bugün renaultun üretim kapasitesine bakalım. Şu anda ürettim kapasitisini bundan on yıl önce yapsa idi reno, 30-40 bin işçi çalıştırmak zorunda idi. Şuanda ise üretici güç olarak sadece 5 er bin posta dan 20 bin üretici güç çalıştırıyor. Bu üretici gücün ermesi eğilmi? Bunu dünya ölçütüne koyarsak karşımıza muazam bir çoğunluk çıkıyor. Bunlar şuraya burada istihtam edilmiş ama sonuçta canlı emek sömürü zayıflamış.
Tamam ekonomik siyasal olarak kapitalizm genişleme sağlamış bu arada ..Kısaca burjuvamı güçleniyor bura da .. Halbu ki yukarda ki reno ile örnekle burjuva ayaklarına ateş ediyor.
İlginç tartışma değilmi? Bana çok ilginç geliyor.
Bu arada Bu sorunları forumlar cihani aleminde iki yerde tartışabiliriz. Çünkü tartışmak için bilinçlerin yakın olması gerekir .
Biri vedanın solatforumda diğeri burada .
Sosyalist ve Enternasyonelleri ağzıma bile alamıyorum çünkü imkansız, kürt sorunu ile yatıp Kürt sorunu ile kalkıyorlar .Sanki bu dünyanın ve Türkiyenin baş meselerei bunlar . Ki kürt siyasalına göre öyle ama marksisttim beya diyenlerinde böyle olması ilginç oluyor.
Solplatforum vedanin o sekter tutumundan dolayı imkansız. Bize birlerini kötülerken,gerektiğinde asıp keserken kendini kanıtlıyacaklar lağzım değil. Polemik yaparken kendi düşüncelerini de geliştirecekler lağzım.
Sanırım sosyalist sol içinde anlaşılmayanlardan biri bu.