Ölecek veya Öldürecek bir davamız olabilir,mi ?
Hangi dava ölmeye değer insan bu dünyaya bir sefer geliyor bunu programlamıyor doğanın canlıya verdiği bir armağan olarak irade dışı geliniyor. Belki bu gelişimin(doğumun) planlayanları var ama doğan bunu planlamıyor. Ama doğumdan sonrası irade ile ilgili yaşam nasıl ve niçin olmalı işte bu planlanıyor.
İnsan, çocuk, genç, olgun ve yaşlı olarak yaşam süresini bitiriyor bu yaşamsüresini bazı kesitlerde sonlandıran bir dava olabilirmi. ? Olduğunu düşündüğümüzde bu davanın bize faydası ne olacak.Bazı inanaç guruplarına göre bu dünyanın dışında başka bir dünya var orada iyi veya kötü bir yaşam devam edecek ama bu tür inançları olayan insan için ikinci bir dünya yok.
İkinci dünyanın olamayacağına göre yaşamını kısa sürede bitirtecek ne gibi davan olabilir.
Gandiye göre öldürecek hiç bir dava yoktur ama ölecek davalarınımz çoktur diyor. Gandi haklımı gerçekten ölecek davalarımız varmı . Eğer Gandi haklı ise öldürecek davalarımız da olmalıdır.
Spartakus a göre öldürecek davalarımızda var .Şöyle diyor Spartakus savaşımızda eğer ölürsek esaretten kurtuluruz kazanırsak özgürlüğümüzü alırız. Spartakus haklımı gerçekten özgürlük kazanılabilir mi.
Bunları düşündüğümüzde kendimiz bu toplumun neresinde bulunduğumuzu anlamamız gerekiyor esaret altındamıyız kendi yaşamımızı gönüllü olarak terk edecek derecede aşağılanıyormuyuz bu yaşamda mutlu olmamız için hiç mi umut yok mu, Yaşam bize esaret olarak mı yansıyor.
Bir soru daha çıkıyor karşımıza; Biz kendi yaşamımızı sonlandıracak veya başkalarının yaşamını sonlandıracak davanın neresindeyiz .Karar verenmi verilmiş kararları uygulayanmı .
Asıl soru bu. Biz kendi hayatımız hakkında geriye dönülmez pişmanlığımızı bile söyleyemeyecek duruma gelecek karaları uyguladığımızda bizi kim kime anlatacak bu anlatılanları biz duyacak durumda olacakmıyız.
Hepimiz biliyouz ki hangi davanın peşinde olursak olalım davanın başarısı için savaşmamız gerekecek tarih bize bizden öncekilerin yaptığı nı yapmamız geretiğini söylüyor.
Ama tarih bize bir şey daha söylüyor, ölmemiz ve öldürmemiz konusunda karar verenler ve bu kararları uygıulayanlar arasında derin çelişkilerin var olacağını bu çelişkilerin çözümü için yeni bir savaş vermemiz gerektiğinide söylüyor.Tarih bize insanın insanla olan savaşının bu gün başlamadığını ve hiç bitmeyeceğinide söylüyor.
Bizler hiç bitmeyecek savaşın savaşçıları olmuşuz tıpkı doğadaki diğer canlılar gibi .
Savaş her zaman var, haklı veya haksız, savaş varsa ölecek ve öldürecek davalar hep olacaktır.
Önemi olan davanın sana ait olması yoksa başkasının davasının kurbanı olursun anlamadan. Hiç sahip olamayacağın bir vatanın hiç içinde yaşayamadığın bir çennetin vaadleri için hayat erken vakitte bitebilir senin ve benim için.
Hakkı Baykuş
Önemi olan davanın sana ait olması yoksa başkasının davasının kurbanı olursun anlamadan.
Sn.hakkı;
Siyasette var olan ve bir şekilde mücadele eden ve hatta bu mücadeleyi ''ölme ve öldürme'' üzerine kuran kim varsa davasının ''kendisine'' ait olduğu sanısı veya gerçeğiyle hareket eder. Dolayısıyla bu tür açıklamaları hem bilimsel ve hem de somutluk üzerinden de kurmak gerekir. Savunulanın doğruluğu veya yanlışlığı ancak öyle bir zeminde anlaşılabilirlik kazanır. Emek harcayarak yaptığınız yorumun daha da somutlaşmaya ve bilimsel bilgiye ihtiyacı var.
Şiddet, silahlı eylem ve benzeri her türlü eylem, yapan örgütün stratejisi ile ilintilidir. Hiçbir eylem türünü ne fetiş durumuna getirmeliyiz ne de reddedici bir ilkeye dönüştürmeliyiz. Bazı koşullarda yanlış olan bir eylem, koşulların uygnluğunda doğru olabilir. Bir ideoloji için yanlış olan bir eylem de başka bir ideoloji için uygun kabul edilebilir. Yanlış olan eylemin niteliğine mutlaklık yüklemektir.