Sen TKP değilsin, TKP adını alana kadar TKP'yi reformist bir parti olarak adlandıran, KP adıyla parti kurunca "Neden TKP değil de KP?" sorusuna TKP tarihini sahiplenmemek cevabını veren bir hareketsin.
Sen TKP değilsin, ulusal yayın yapan bir televizyon kanalında, bir faşistin karşısında TKP geleneğini yaratan liderleri, devrim istemeyen Sovyetler'in beslediği asalak hıyarlar olarak tanımlayan birinin merkez komite üyesi olduğu bir hareketsin.
Sen TKP değilsin, 30 yıllık tarihinde bir tane grevi geçtim, elle tutulur tek bir iş yeri direnişi bile örgütleyememiş bir hareketsin.
Sen TKP değilsin, "İktidar sandıkla değil sokakta alınır." dediğin günden beri bir kez bile sokağa çıkmayan bir hareketsin.
TKP'yi, TKP yapan ne varsa, sende yok.
Kendine işçi sınıfı partisi diyorsun, ama tarihinde örgütlediğin bir tane bile elle tutulur işçi direnişin yok. 30 yılda (çeyrek asırdan fazla) tek bir işçi direnişin olmadığı için, TKP'nin direniş tarihini kendine mal etmeye çalışıyorsun.
İktidar sandıkta değil sokakta alınır gibi beylik laflar ediyorsun, ama iş sokağa çıkmaya gelince yürüyüşü, gösteriyi geçtim, basın açıklaması yapmaya bile korkuyorsun. Sokak senin için ancak başka hareketler mücadele edip, bedel ödeyip sokağa çıkılabilir hale getirirse çıkılacak bir yer.
Bir kapalı salona üç bin kişi toplamakla başarı naraları atan üyelerinin içinde bulunduğu durum aslında senin durumunun özeti.
TKP kim, biz siz değilsek kim oluyor? TKP'yi tarihe mi bırakmalıyız, orada mı kalmalı, yaşatılmamalı mı?
KP adıyla bu dediğin anlamda sahiplenemiyor musun? Adının KP ya da SİP olması, böyle sahiplenmene engel mi?
Düne kadar reformist dediğin, geçmişini sahiplenmek istemiyoruz dediğin, yöneticilerini Sovyetler'den para alan asalak hıyarlar olarak tanımladığın bir partinin ismini alıp lafa "Partimizin 90 yıllık tarihi" diye başlamak mı genel bir sahipleniş oluyor?
30 yılda neden kendi direniş ve mücadele geleneğini yaratamadığını, öğrenci eylemleri dışında işte benim mirasım diye ortaya koyabileceğin bir mücadele pratiğinin olmamasını sorgulayacağına, TKP'nin adını alıp "parti tarihimiz" diye asalak dediğin adamların yarattıklarını sunmak mı sahiplenmek oluyor?
1978 Yılında 1 mayıs için taksime gitmiştik TKP olarak çok disiplinli iyi organize olmuş 1 yıl önceki 1 mayısın (1977) hesabını soracaktık .
Ülke yangın yeri gibi idi yöneticiler yönetemez durumda CHP kongrelerini bile belirleyici duruma düşen devrimci güçler ülkenin her yerini kontrol ediyordu DİSK 500 000 işçi ile 1 mayıs alanına güçlü bir çıkartma yapmıştı. Türk-İş ortadan ikiye ayrılmıştı bazı güçlü sendikalar DİSK le birlikte davranıyor bazı sendikalar siyaset üstü kalmak için çok çaba harcıyordu.
Güçlü bir gençlik ve kadın hareketi vardı TKP olarak ülkenin her yerinde devrimci durum tesbiti yapmıştık devrimci merkez ve devrimci durum konusunda ha bire seminerler veriliyordu.
Her kes devrime hazırlık yapıyor teknik donanımlarla uğraşıyordu.
tam bu heyecanla ve bir yıl öncesi 1 mayısın hesabını sormak maksadı ile yüreğimiz göğüs kafesine sığmayacak biçimde atıyor ve bu güne kadar hiç atmadığımız bir sloganı olan TEK YOL DEVRİM sloganı atıyorduk .
Bir ara bir slogan duyduk önce cılız biçimde sonra daha güçlü TKP ye özgürlük sloganı önce şaşırdık sonra iki yanımıza baktık ve bizde katıldık.
Ama o slogan bir çok şeyin habercisi idi.
Artık TKP ye özgürlük isterken legal TKP istiyorduk İşte ipler o zaman koptu 1 MAYIS bitti ama TKP de tartışma yeni başladı. Hani devrim için hazırlanacaktık nerden çıktı bu legalleşme isteği.
Zaten taksimde son 1 mayıs olmuştu ondan İzmir konak daha sonra tek merkez Mersin.
Bu ara TKP artık bir araya gelemeyecek biçimde bölünmüş ve oldukça güçsüzleşmişti yoldaşlar arasında silah da kullanılarak kavgalar başlamış birbirlerini hainlikte dahil suçlamalar ayyuka çıkmıştı.
İşte bir legal sevdasının akibeti bu olmuştu daha sonralarını o günleri yaşayan her kes bilir.TBKP ye kadar giden uzun bir yolculuk ve 12 eylül faşizme karşı siyasi ve pratik davranışlar.
Bir tarihin sonu .
Bu gün bu ismi kim almışsa bu iyi ve kötü tarihide alacaktır .Bu tarihin bir kısmı olan popiler yanı alıp o çetrefilli yanı bıraktığında bilinsinki o miras kimseye yaramayacaktır.
Her kes elini taşın altına soksun oradaki akreple tanışsın. Bu tarihte sadece Nazım Hikmet M. Suphi yok. Sefik Hüsnü İ.Bilen ve R.Yürkoğlu da var.