Cumhuriyetin karanlık yüzü
Orhan Gökdemir
İki ay kadar oluyor sanırım, Yalçın Hoca aradı. Bizim Cumhuriyet Senin İçin hakkında yazmaya karar vermişti. Ama kitap Enverle benim aramda biraz serbestçe yazılmış yazılardan oluşuyordu. Neresinden, hangi ucundan tutacağıma karar veremedim dedi. Haklı Hoca. Biz de zaten içinden geçtiğimiz zaman aralığını yazarken neresinden tutacağımıza karar verememiştik. Nihayet yazmaya durduğumuz gece dincilerin bir bölüğü öbür bölüğüne darbe yapmaya kalkıştı ve tuttuğunu sandığımız uç da elimizden kaydı gitti. Şimdi anlıyoruz ki, dincinin bir bölüğünün dincinin öbür bölüğüne darbe yapmaya kalkıştığı gecenin ertesi günü, ayakta kalan dinci hepimize darbe yapmış. Bu referandum herzesi de o darbeyi yasallaştırma ihtiyacından doğdu. Boğuşup duruyoruz o gün bu gündür.
Zaten Türkiye Cumhuriyetinin 100 yıla yaklaşan tarihini de bugünden bakarak bir buçuk tarikat üzerinden yeniden yazmak mümkün. Nakşibendiye ile mücadeledir Cumhuriyet. O mücadele nedeniyle Nakşibendiye metastaz yapmış Nurculuğu doğurmuştur. Said-i Nursi çıkışında Nakşibendiydi, buçuğu odur. Tuhaf, sırlı cümlelerden oluşan kitaplarıyla Nakşibendiye içinde yeni bir yol açtı. Bir tarikat mıydı değil miydi tartışmalı. Nurculuğu bir tarikata dönüştüren Nur talebeleri ve daha çok Fethullahilerdir. Onlar da tarihsel misyonlarını hizmetle, yani Said-i Nursinin fikirlerini yaymak ile sınırlandırmışlardı. O hizmetin peşinden giderken başka hizmetleri keşfettiler. Hizmet sektörüne girdiler, holding oldular, büyük paralara hükmetmeye başladılar. Böylece bir tür tuhaf Vatikan devletine dönüştüler. Bunun onlara yetmeyeceği belliydi, onlar da kalkıp devletin tamamına el koymaya kalkıştı. Darbe dedikleri bu.
Geride ne kaldı? Yine Nakşibendiyeden gelen hafifmeşrep Necip Fazıl. Bana kalırsa buçuk bile sayılmaz. Bankacılıktan şairliğe, oradan dinciliğe iktisap etti. Söylediklerine göre bu sıçramaya Nakşibendi şeyhi Abdülhakim Arvasi'yi tanıması vesile olmuştu. Abdülhakim Arvasi, Kürt Teali Cemiyeti kurularından olan Şefik Arvasi'nin yeğeni, Türk-İslam sentezinin fikir babası olan Seyyit Ahmet Arvasi'nin babasıydı. Biraz dinci, biraz ülkücüdür hazret. Kumarbaz olduğunu da hesaba katarsak gündüz İslam gece Türktür; yürüyen Türk-İslam Sentezidir...
Vaziyetimizin kısa bir özetini çıkararak, 15 Temmuz Dinci Dinciye Darbe Yapmaya Kalkıştı Köprüsünün inşasına girişmiş oluyoruz.
***
Köprü, uçları birleştirme işidir. Uçları birleştirerek bir buçuk tarikat üzerinden geçmişimize bakıyoruz. Türkiye, bu yanıyla bir Nakşibendiye Cumhuriyetidir. Güya yasaklıydılar ama Cumhuriyetin kuruluşunun ardından yaşanan kısa bir mola dışında örgütlenmekte, faaliyet göstermekte kayda değer sıkıntıyla karşılaşmadılar. Soğuk Savaş baş gösterip Türk-İslam Sentezine ihtiyaç hâsıl olunca devlet ile Nakşibendiye arasındaki ilişki yeniden onarıldı. Desteklendiler ve kollandılar. Tarikatın bugünkü kolları o ilişkinin ürünleridir. Çok karışık değil. Bugüne çıkmayı başarmış olan birkaç uç var. Sıralayalım:
Şeyh Said ve Cemaati: 1925de isyan ettiği gerekçesiyle idam edildi. Postu oğlu Ali Rızaya kaldı. Sağ siyasetin meşhur siması Abdülmelik Fırat onun torunu. Erzurum, Bingöl, Elazığ arasında Septioğulları adıyla tanınan bir sülalenin oluşturduğu bir cemaat. Septioğlu ailesinin tüm üyeleri farklı partilerde siyaset yapıyor. 2001'de yaşamını yitiren baba Ali Rıza Septioğlu DYP'nin demirbaş vekillerinden biriydi. Küçük kardeş Faruk Septioğlu AKP vekiliydi. Kardeşlerden biri MHP'li, diğeri, Feyzi Septioğlu CHP'liydi. Cumhuriyet Şeyh Saidi asmış ama diz çöküp torunlarına teslim olmuştu.
Arvasiler: Diplomat Kamran İnanın büyük babası Gaydalı Sıbgatullah Arvasinin soyundan gelenlerin cemaati. Torunlardan Abdülhakim Arvasi, Hüseyin Hilmi Işık ve Necip Fazıl Kısaküreki etkilemiş, bu sayede listede bileğinin hakkıyla yer almıştır.
Tağiler Ailesi: Bitlisin Norşin ilçesinde mukim ailenin oluşturduğu Nakşi cemaati. Kürt kökenli Tağiler, oldukça gelenekçi bir Nakşibendi cemaatiydi.
Süleymancılar: Süleyman Hilmi Tunahanın yolundan gidenlerin oluşturduğu kalabalık bir cemaat. 1990lı yıllarda 1 milyon üyesi olduğu iddia ediliyordu.
İskender Paşalılar: Mehmet Zahit Kotkunun cemaati. Yerine geçen Mahmud Esad Coşan 2000li yılların başında Avustralya'da geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Posta Muharrem Nureddin Coşan oturdu. Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Recai Kutan, Korkut Özal, Ahmet Tekdal, Hasan Hüseyin Ceylan, Temel Karamollaoğlu, Nevzat Yalçıntaş bu cemaatten siyasete alınlardan bazıları.
Ahıskalı Ali Haydarın cemaati: Son yıllarda bu şahsı ve cemaatini Mahmud Ustaosmanoğlu temsil etmiştir. Bu cemaatin merkezi, İstanbulda Draman mevkiindeki İsmailağa Camiidir.
Böylece buçuka gelmiş oluyoruz.
Nakşibendiyenin metastaz yapmış hali olan Nurcular 1950li yıllarda okuyucular ve yazıcılar olarak ayrıldılar. Pasta büyüyünce daha küçük öbekler oluşturdular. Bu öbeklerin her biri çıkardıkları gazete ve dergilerle anılıyorlar daha çok. Bugün adı geçenler şöyle: Yeni Asya Grubu, Meşveret Grubu, Mustafa Sungur Grubu, Mehmet Kırkıncı Grubu, Mehmet Kurdoğlu Grubu, Med-Zehra Grubu, Acz-i Mendi Grubu ve bu öbeğin assolisti Fethullah Gülen Grubu.
Necip Fazılın takipçilerinin listesi ise daha kısa: Liderliğini Salih Mirzabeyoğlunun yaptığı İBDA-C (İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi). Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan gibi AKPnin önde gelen şahsiyetleri ile Alparslan Türkeş
Ne hoş değil mi? Bugün sarayda baş başa verip Necip Fazılın baş yücelik hayalini gerçekleştirmeye çalışanlar, farklı siyasi partilerin üzerinde otursalar da Necip Fazılın paltosundan çıkmıştır.
15 Temmuz Dinci Dinciye Darbe Yaptı Köprüsünün direkleri işte bunlardır. Bir bakıma tarihleri ta 1826ya dayanıyor. Osmanlı, Yeniçeri korkusundan Bektaşileri tepeledi, boşalan yere bunları oturttu. Oturuş o oturuş. Nakşibendiye iki yüzyıldır neredeyse bir tür resmi tarikat. Monarşide de, Cumhuriyette de bir tür devlete giriş kartıdır. Bakmayın laik cumhuriyete kin duymalarına, düşmanlık beslemelerine. Cumhuriyet olmasa hiçbiri olmazdı!
***
Hoca kapatırken Orhan cahilleşiyoruz dedi. Cahilleşiyoruz, evet. Bir buçuk tarikat üzerinden cumhuriyet tarihi yazılabiliyorsa, o cumhuriyet zaten cahiller cumhuriyetidir. Bunun üzerine muarızlarınızı koyun ve tekrar düşünün. Uzun mücadeleler taraflarını birbirine benzetir. Düşmanımıza benziyoruz biz de; Biraz Saidiz, biraz Necip Fazılız. Daha kötüsü ise onların şakirtlerine benzemek. Hiç içki içmemiş Necip Fazıl, hiç çatışmaya girmemiş Said düşünsenize. Bunlar işte onlardır
***
Bunlardan biri Cumhuriyet darbedir, Osmanlıyı yıktı dedi geçtiğimiz hafta. Evet, darbedir cumhuriyet. Fransız Devrimi, Rus Devrimi, Türk Devrimi monarşiye, onu oluşturan kuvvetlere, gericiliğe, karanlığa darbedir. Meşruiyetini de buradan alır zaten.
Ama anlıyoruz ki, gericiliği iyi darbelememiş, karanlığı iyi dağıtamamıştır. Sabır işidir, mutlaka tamamlanır, yarım kalmaz hiçbir Cumhuriyet!