İkinci Dünya Savaşı yalanları-Kemal OKuyan
Paris, Roma, Berlin, Viyana, Budapeşte, Prag, Amsterdam, Brüksel
Bu kadarı yeter sanırım. Her biri Avrupaya imzasını atmış başkentler bunlar. Faşizme teslim olmuş, esir düşmüş şehirler.
Nazi Almanyasının diz çöküşünün üzerinden 72 yıl geçmiş, aşağı yukarı bir insan ömrü. Uzun ve çok kısa
İkinci Dünya Savaşında Sovyetler Birliği en az 25 milyon insanını yitirdi, 72 yıl 25 milyon için anlamsız.
Ve zaferin 72 yıl sonrasında Pariste, Romada, Berlinde, Viyanada, Budapeştede, Pragda, Amsterdamda, Brükselde savaşın sorumlusunun Sovyetler olduğu, Rooseveltin Stalinle ittifakının tarihsel bir yanlış anlamına geldiği, dahası Nazileri ABD-İngiliz ittifakının yendiği yaygın bir şekilde konuşuluyor.
Kutlamak gerekiyor, emperyalist propaganda mekanizmalarını çalıştıranları, tarihi ters yüz etmeyi becerdiler.
Bunu nasıl yaptılar?
Yalancılıkta alabildiğine arsızlar bir;
Cahil ve çürük bir toplum yaratmakta epey yol aldılar iki;
Solda müttefik bulmakta, kullanışlı aptal üretmekte hiç zorlanmadılar üç;
Sovyetler artık yok dört.
Bu satırları Budapeşteden yazıyorum, Tunanın üzerine gölgesi düşen devasa Özgürlük Anıtına bakarak
Anıt orada durmaya devam ediyor, gerçekler ise görünmez olmuş. Avrupada Hitler de o kadar kötü değildi denebiliyor artık özgürce.
Özgürlük Anıtının gölgesinde!
Demek ki eğilip bükülmemek gerekiyormuş. Demek ki, apaçık ortada olan gerçekleri, diplomasi adına, reel politika adına yumuşatmaya kalkmamak gerekiyormuş.
Neleri mi?
1933te Almanyada Hitler iktidara komünistler sosyal demokratlarla işbirliği yapmadığı için değil, sosyal demokratların komünizm düşmanlığı belirleyici olduğu, bu nedenle Nazilerle işbirliğine gittikleri için geldi. Alman sosyal demokrasisi 1919da devrimin celladı olmuştu, 1933te bir başka celladın önünü açtı. Bunu söylemekten çekindik. Sosyal demokrasiyi üzmemek, ürkütmemek gerekiyordu!
Faşizm her şeyden önce antikomünizmdi,1920lerde iktidarı ele geçiremeyen işçi sınıfına sermaye sınıfının kestiği cezaydı. Sermayenin bu kanlı oyununun Yahudilere odaklanması, ırkçı nefretle halkları birbirine kırdırması gerçeği değiştirmedi: Faşizmin özü komünizmle mücadeledir. Bunu fazla dillendirmedik, liberallerle, sosyal demokratlarla empati yapamazdık yoksa!
ABD ve İngiltere emperyalist rekabette Hitler Almanyasından daha masum değildi. Yine de bu iki emperyalist ülke kendilerini Sovyet halklarının kanıyla sonuçlanmış bir savaşın sorumluluğundan kurtarmak için eşsiz manevralar yapmakta, bunda da ne omurgaya ne hafızaya sahip olan bir kısım özgürlükçü aydını kullanmaktaydı. Hata ettik, ABD ve İngilterenin günahlarını sürekli gündemde tutmak gerekiyordu, bu yapılmayınca Sovyetlerle Nazi Almanyası, Stalinle Hitleri özdeşleştirme densizliğine alan açıldı.
Savaş sırasında Sovyetlerle İngiltere ve ABD arasında kurulan ittifak her üçü açısından zorunlu olduğu kadar geçiciydi. İttifakın sınıf temeli karışık olduğu için tamamen çürüktü. İttifakın ideolojisi birbirine zıt ideolojilerin varlığı nedeniyle yok hükmündeydi. İttifak düşman tanımında anlaşamıyordu. 1941-1945 arasında faşizme karşı bir demokrasi cephesi kurulduğu doğru değildi. Emperyalizmin bir kanadı kendi çıkarlarını savunuyordu, Sovyetler Birliği ise kendini ve insanlığı. Bu dört yıl boyunca savaşın yükünü çektiği gibi, verdiği sözleri tutan, müttefikleriyle ilişkide asgari ahlak ve diplomasi kurallarına uyan Sovyetler Birliğiydi. Daha savaş bitmeden, Almanya henüz teslim olmadan yeni bir savaşı başlatan (soğuk ya da sıcak ne fark eder) ise ABD ve İngiltere idi. Bu gerçeğin unutulmasına izin verdik, Sovyetler Birliğinin otoriter, ABDnin özgürlükçü bir dünyayı temsil ettiği yalanı aldı yürüdü.
İkinci Dünya Savaşının özü, işçi sınıfının kendi iktidarını boğmaya çalışan örgütlü ve barbar bir düşmana karşı savaşırken aynı zamanda insanlığın tüm birikimini savunmasıdır. Faşizmin yalnızca komünistlere saldırmadığı gerçeği, faşizmin büyük tekellerin çıkarlarına hizmet ettiği ve başat ideolojisinin antikomünizm olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sınıflar, ideolojiler geriye çekilip bunun yerine ulusal ve dinsel kimlikler öne çıkartıldığında geriye bugün Putin tarafından temsil edilen ve Rusyanın egemen sınıfına hizmet eden Rus kibiri ve milliyetçiliği kalıyor. İkinci Dünya Savaşında faşizme karşı zafer kazanan Sovyetler Birliği ile bugünün Rusyası, Kızıl Ordu ile bugünün Rus ordusu arasında süreklilik değil kopuş ve düşmanlık var oysa. Geçmişte hata yaptık, dünya komünist hareketi hatalar yaptı, bugün bunu söylemezsek başka hataların önünü açacağız. O halde söyleyelim, Putin tarih hırsızıdır.
Zafer günü; emekçi halkın ordusunun tekelci kapitalizmin yarattığı barbarlar sürüsünü alt edişinin 72. yılı kutlu olsun.
Kızıl Ordu'nun Faşizm'i ezmesinin etkileyici görüntüleri
30 Nisan'da Hitler'in intihar ettiği anlarda Kızıl Ordu'nun askerleri ise Reichstag'da Kızıl Bayrağı sallandırıyorlardı...
1944 yılının sonunda Nazi Almanyası son derece zor bir durumdaydı. Batıda Amerikalılar ve İngilizler tarafından, Doğuda ise Kızıl Ordu tarafından kuşatılmıştı. Ocak 1945'de Kızıl Ordu, Romanya'yı, Bulgaristan'ı Yugoslavya'nın bir kısmını, Avusturya'yı, Baltık ülkelerini ve Polonya'yı kurtardıktan sonra Almanya sınırını geçiyordu.
Birçok orta Almanya şehrini ele geçirdikten sonra Berlin'in kuşatması Nisan ayında başladı. 30 Nisan'da Hitler'in intihar ettiği anlarda Kızıl Ordu'nun askerleri ise Reichstag'da Kızıl Bayrağı sallandırıyorlardı.
İnsanlık çok uzak bir süre önce değil, büyük bir yıkıma yuvarlanmıştı. Bu yıkımdan insanlığı çıkaran, Sosyalizmin bayrağını yükselten Kızıl Ordu birlikleriydi. Faşizm karşısında verilen mücadelenin dehşetli ve bir o kadar etkileyici görüntülerini okurlarımızla paylaşıyoruz...
http://haber.sol.org.tr/soldakiler/kizil-ordunun-fasizmi-ezmesinin-etkileyici-goruntuleri-haberi-72697
Faşizm böyle yenildi
Bugün İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinin, faşizmin yenilmesinin 68'inci yıldönümü. Faşizme karşı büyük savaşın nasıl zafere ulaştırıldığını, soL okurlarıyla bir foto-hikaye olarak paylaşıyoruz.
http://haber.sol.org.tr/dunyadan/fasizm-boyle-yenildi-haberi-27938
Stalin'in zafer konuşması: Kızıl Ordumuzun kahramanca zaferine şan olsun!
İnsanlığın büyük zaferinin yıldönümünde, Stalin'in yaptığı zafer konuşmasını yeniden hatırlatıyoruz: Düşmana karşı mücadelede düşen kahramanların ve halkımızın özgürlüğü ve mutluluğu için canını verenlerin ebedi zaferine!
Çeviri: Kutlu Ozan Akalın
Nazilerin Sovyet askerleri tarafından kesin olarak mağlup edildiği günde, Zafer Günü'nde Kızıl Ordu Başkomutanı Josef Stalin'in zafer günü konuşmasını bir kez daha soL okurlarına sunuyoruz:
"Yoldaşlar! Kadın ve erkek yurttaşlar!
Almanyaya karşı büyük zafer günümüz geldi. Kızıl Orduya ve müttefiklerimizin kuvvetlerine diz çöktürmeye çalışan faşist Almanya, mağlup olduğunun farkına vardı ve koşulsuz teslim olduğunu ilan etti.
Mayısın yedisinde ön protokol yapılarak Rheims şehrinde teslim olma anlaşması imzalandı. 8 Mayıs günü Alman Üst Komutası, Müttefik birlikler Sovyet başkomutanlık temsilcileri huzurunda 8 Mayıs saat 24:00da yürürlüğe girmek üzere Berlinde teslimiyet anlaşmasını imzaladı.
Alman elebaşlarının antlaşma ve mutabakatları paçavra olarak gören tutumlarından haberdar olarak, sözlerine güvenmek için hiçbir nedenimiz yoktu. Fakat, bu sabah, teslimiyet anlaşmasının baskısı altında, Alman güçleri silahlarını bırakmaya ve topluca teslim olmaya başladılar. Bu artık önemsiz bir kağıt parçası değildir. Bu Almanyanın silahlı kuvvetlerinin hakiki teslimi oluşudur. Çekoslavakyada hala bir Alman grubunun teslim olmaktan imtina ettiği doğrudur. Ama Kızıl Ordunun onları yola getireceğine güveniyorum.
Şimdi Almanyanın nihai mağlubiyetinin bu tarihi gününde bütün haklılığımızla söylebiliriz ki, Alman emperyalizmine karşı halkmızın büyük zafer günü gelmiştir.
Anavatanımızın özgürlüğü ve bağımsızlığı adına yaptığımız büyük fedakarlıklar, savaş nedeniyle halkımızın maruz kaldığı sayılamayacak yoksunluklar, cephe gerisinde ve ötesindeki çarpıcı işler, anavatan sunağında yerini almış, beyhude olmadan, düşmana karşı kesin zaferle taçlanmıştır. Slav halklarının varoluşu için çağlardır sürdürdüğü mücadele Alman işgalciler ve Alman tiranlığına karşı zaferle sona ermiştir.
Bundan böyle halkların özgürlüğünün yüce sancağı ve halklar arasında barış Avrupa üzerinde dalgalanacaktır.
Üç yıl önce Hitler Sovyetler Birliği'nden Kafkasları, Ukrayna'yı, Belarusya'yı, Baltıkları ve başka bölgeleri kopararak onu parçalamayı da içeren emellerini herkese duyurmuştu. Açıkça Rusyayı bir daha asla doğrulamayacağı bir biçimde yok edeceğini söylemişti. Bu üç yıl önceydi. Fakat, Hitlerin çılgınca fikirleri gerçekleşemedi- savaşın gelişimi bu fikirleri dört bir yana savurdu. Aksine Hitlerin deli saçmalarının tam tersi vuku buldu. Almanya tamamen yenildi. Alman güçleri teslim oluyor. Sovyetler Birliği ne parçalanmış ne de Almanyanın mahvını seçmiş olsa da zaferi kutluyor.
Yoldaşlar! Büyük Yurtsever Savaş nihai zaferimizle sonuçlanmıştır. Avrupadaki savaş süreci sona ermiştir. Barışçıl gelişim süreci başlamıştır.
Sevgili erkek ve kadın yurttaşlarım, sizi zaferimiz için kutluyorum.
Anavatanımızın bağımsızlığı ve düşmana karşı zaferimizi sağlayan Kızıl Ordumuzun kahramanca zaferine şan olsun!
Muzaffer halkımıza, büyük hallkımıza şan olsun.
Düşmana karşı mücadelede düşen kahramanların ve halkımızın özgürlüğü ve mutluğu için canını verenlerin ebedi zaferine!"
http://haber.sol.org.tr/toplum/stalinin-zafer-konusmasi-kizil-ordumuzun-kahramanca-zaferine-san-olsun-195742