Katara bak
-Aydemir Güler
Biri Katara bak Türkiyeyi gör mü dedi?
Geleceğimizi bu şeyhlik aynasında görebileceğimiz söylenirse, bu biraz abartılı gelebilir. Ama artık söylenebilir olması bile yeterlidir. AKP Türkiyesinin kaç kademe gerilediğini bir çırpıda hesaplamak imkânsız. Bu yeni bir küme düşme vakası. Katara asker gönderme kararı da üstüne tüy dikmiştir.
Katarı terörizmle özdeşleştiren Arap-Amerikan açılımı bölgedeki tıkanıklığı aşmaya yönelik stratejik bir çerçeveye oturuyor. Açıkçası Katar terbiye edilmeye Türkiyeden daha eğilimli görünüyor.
Ortadoğu tek doğrultulu bir bölge asla olamaz. ABDnin fırça darbeleri de bu heterojenliği yok saymayacaktır ve bölgenin her bir tonuna stratejide bir biçimde yer verilebilecektir. Eninde sonunda ters akıntılar da, ana akımın damga vurduğu bir ırmakta vazgeçilmezdir. Ancak El Kaide-Müslüman Kardeşler gericiliğinin rötuşlanmasına devam edileceği açıktır. Bunun karşısında İran manevra yapabilir. Fransa heveslenebilir. Türkiye oyuna katılabilir. Türkiye ters akıntıda balık avlamaya kalkışanlar arasında en zayıf, en donanımsız, en çaresiz olandır.
AKPnin Katarla bunca karanlık ekonomik ilişkiye girmesinin nedeni, zengin şeyhliğin yalnızlığını kendi kârına dönüştürmekmiş meğer. Zor zamanlar geçirse de Washingtonun bu oyun planını öngörmemiş olması mümkün değildir. Türkiye Fıratın doğusu-batısı hikayesini sessizce unuttu. Suriyede rehine verilmiş bir askeri birliğini ancak kendi tabanına sahaya inmek diye yutturabilir... Bu denli zora düşen Erdoğanın Ortadoğuda etki alanını genişletiyormuş gibi görünmesine, Katara el uzatmasına ve para kapmasına izin vermek, bir yandan da Ankaraya açılmış bir kredidir. Ama kapitalizmde her politik ve mali kredinin, borçlandırana yarayacağı, borçlananı batıracağı kesinleşmiş bir ders değil midir?
Burada söylemeye çalıştığım, AKPnin Batı yörüngesinden koptuğu yolundaki tezlerin geçerlilik taşımadığı. TSK bir NATO ordusu olmaya ve NATOnun emir komutasında kalmaya devam etmektedir. Bağımsız dış politika yobazlara okunan bir masaldır. Gerçek şu ki, Türkiye Batı emperyalizminin ana doğrultusunun belirlenen bir unsuru olmaktan, -yani isterseniz- ikinci küme oyuncusu olmaktan çıkartılmış, üçüncü kümeye, belki de mahalli lige itilmiştir.
Erdoğanın yeni Türkiye demagojisinin ima ettikleri arasında emperyalistleşme de var. Mahalli kümede emperyalist olunur mu? Zor ve manasız. Türkiyenin Katarla kurmakta olduğu stratejik ittifak manşetlere yazılan haliyle ciddiye alınamaz. Ama olay ciddidir.
15 Temmuz-16 Nisan AKP Türkiyesinin bir İslamcı dikta rejimi olarak oturmasına değil, ciddi ölçülerde İslamcılaştırılırken ayarı bozulan Türkiyenin emperyalist sistem içinde işlev üstleneceği bir reform için tava getirilmesidir. Katar ittifakından denge, itibar, gelişme çıkmaz. Ama Türkiye burjuvazisi için havanın ve suyun yerini tutacak para akışı bu tür şaka gibi maceralarla bulunup servis edilmektedir AKP tarafından. Bu bir alternatifsizlik durumudur.
Zaten dünya güçleri içinde Erdoğana alternatif aramak birinci gündem maddesi hiç olmamıştır ki. 16 Nisandan sonra Batı müdahalesi bekleyenlere kredi kuruluşları yaşasın istikrar yanıtını verdi. Şimdi aynı çevreler aman tanrım, meğer Türkiyede terörü destekliyormuş demeyeceklerdir. AKPye çok daha ağır koşullarda, muhtaç olduğu yardım eli uzatılacaktır. Zamanı, yeri geldiğinde.
Türkiye Katar değildir ki, Katar Türkiyenin aynası olsun. Bizim büyük bir toplumsal mücadeleler birikimimiz var ve koşullar bu birikimin güncellenip ayağa kalkması için elverişli.
Akla hemen gelmesi gayet normal olan Peki bize ne olacak? sorusu ise yanlış sorudur. Ülkemize, halkımıza, emekçilere, aydınlara ne olacağı tartışması yukarıdaki başlıklara değmemektedir. AKP, Katara asker gönderse de göndermese de, ABDnin A takımına girse de girmese de Türkiye kapitalizminin dümenindedir ve geleceğimiz bu sisteme karşı mücadelemizle ve örgütlenmemizle belirlenir.
Gelişmelerin malum soruyla ilgisi şurada: AKP Türkiyesi oturuşamamakta, güçlenmemekte, titrekleşmektedir ve bu kriz sol için geniş olanaklar barındırmaktadır. İlk iş, büyük birikimin içinde yanlış sorular sorulmasını artık bırakmaktır.