Dünya, Türkiye ve Komünistler-İlker Belek
1- Kapitalist üretim ilişkileri çok yönlü, derin bir krizin içinde. Kriz kar oranlarının artırılamamasıyla-düşmesiyle ilişkili. Kapitalizm bu nedenle malileşiyor, kriz çözümsüz karakter kazanıyor.
2- Üretim ilişkilerindeki bu durum emperyalist sistemde hegemonya krizi olarak görüntüleniyor. ABDnin konumu sarsılıyor, AB dağılma riskiyle karşı karşıya. Ortaya çıkan boşluğu Rusya-Çin bloğu doldurmaya çalışıyor. Mevcut durum kaos olarak bile nitelenebilir.
3- Sovyetler Birliğinin dağılması emperyalist sistem açısından büyük olanak yaratmıştı. Sosyalizmin toprakları sermaye açısından bakirdi. 1990larda tekeller oraya doğru aktı. Ancak kapitalist üretim ilişkilerinin krizini aşmak bakımından bu olanağın etkisi de sınırlı kaldı. Sorun yapısaldı, üretici güçlerle üretim ilişkileri arasındaki uyumsuzluktaydı.
4- Üretim ilişkilerindeki krizle hegemonya krizi savaşları koşulluyor. 1990lardan itibaren Büyük Ortadoğuya yönelik yeniden düzenleyici müdahale bununla ilişkilidir. Bütün kuzey Afrika coğrafyasını, Irak-Suriyeyi bu hırsla savaş alanına çevirdiler, parçaladılar, kabileleştirdiler.
5- AKP bu kargaşadan pay kapma fırsatçılığı içinde. Kimi kez ABDnin planlarını üstleniyor, kimi kez ABD-Rusya arasındaki ihtilafların yarattığı belirsizlik ortamında inisiyatif kullanmaya çalışıyor, kimi kez de Rusyaya tabi hareket ediyor.
6- Aynı şeyi Kürt hareketinin de yaptığını görüyoruz. Suriyedeki gelişmeleri devletleşme olanağı olarak değerlendiriyor, AKP ile pazarlığı ise gündeminden eksik etmiyor.
7-IŞİD ABD tarafından bölgedeki bütün aktörleri hizalamak bakımından yaratıldı. Hem Suriye rejiminin yıkılması amacıyla hem de Kürt faktörünü bölgede somut hale getirmek için kullanılacaktı.
8- Dolayısıyla Suriyedeki gelişmeler burjuva anlamıyla bile Kürtler açısından herhangi bir özgürlük iması içermiyor. Esad bir yandan askeri zorunluluklar gereği olarak bir yandan da AKPyi silahlı Kürtlerle sınır komşusu yapmak taktiğiyle kuzey Suriyeyi boşaltarak YPGye bıraktı. ABDnin silahlandırdığı bu yapı IŞİDe karşı verdiği mücadeleyle bütün dünya kamuoyunun gözünde meşruluk kazandı.
9- Kürt meşruiyetinin sağlanmasında Kobanide IŞİDin gerçekleştirdiği katliam belirleyici oldu. Hatırlayınız: ABD o dönemde yaklaşık iki ay süreyle (2014 yaz sonu) IŞİDin Kobani kuşatmasını izlemiş ve en nihayetinde herkesi kendi müdahalesinin gerekliliğine ikna-mecbur ederek hem Kobaniye askeri teçhizat indirmiş hem de Barzani kuvvetlerinin Türkiye topraklarını kullanarak bölgeye girmesi için Erdoğanı ikna etmişti. İkili arasındaki telefon görüşmesi Obamanın elindeki beyzbol sopasıyla meşhur olmuştu. Barzani konvoyunun güney doğu illerinden intikali Kürtler tarafından Biji Serok Obama diye kutlanmıştı.
10- ABD planı tıkır tıkır işliyor, hafifçe mırıldanan AKPnin burnu sürtülüyor, Kürtler ordulaştırılıyor ve bu arada bizde neredeyse herkes Kobani direnişini selamlıyordu. Emperyalizm gerçekliği tam manasıyla unutulmuştu.
11- Emperyalizme, antiemperyalizme ve bu genel bağlam içinde Kürt meselesine bakış bugün Komünist kimliği tanımlayan önemli bir kriter olarak bu süreçte şekillendi.
12- Aynı bağlam içinde solun hemen tamamı sosyalist devrim perspektifini bir kenara bıraktı. Haziran direnişinin sonlanma biçiminin de etkisiyle, faşizme karşı demokrasi mücadelesi giderek belirleyici oldu. İlk görev AKPyi durdurmaktı. Biraz soluklanmaya ihtiyaç vardı. Sosyalizm demek teorik kaçıyor, günceli ıskalıyor, sosyalizm diyenler mücadeleden kaçmakla, Kürtlerin sorunlarını anlamamakla, milliyetçilikle suçlanıyordu. Bu değerlendirmelerle 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP desteklendi. Gerekçe olarak bir kereden bir şey olmaz bile denildi.
13- Dünyanın ve Türkiyenin bugünkü hali sosyalizmin güncelliğidir. Komünistlerin görevi eşitlik, antikapitalizm, antiemperyalizm, bağımsızlık, laiklik belgileriyle işçi sınıfını sosyalizm yolunda örgütlemektir.
14- Sosyalist devrimden başka devrim yoktur. Dünya sosyalizme muhtaçtır. Sosyalizm acil, güncel ve somut ihtiyaçtır. Bunu gündeminden düşüren düzen içine düşmeye mahkumdur. Komünistler için tanımlayıcı kriter budur.