Sayın Melnur,
Solumuza yaptığım eleştirileri "sol düşmanlığı" olarak yaftalayıp engellemeniz, yasakçı, sansürü, baskıcı anlayışınızın göstergesidir. Bu aynı zamanda, benim solculuğun gericileşmesi tahlilimi doğrulayan bir olaydır.
Burjuva kültürü ve düşüncesi en ileri düzeyine "fikirlerinize katılmıyorum, ama onları ifade edebilmeniz için hayatımı veririm" sözüyle varmıştır. Sosyalizm ise burjuva dünya görüşünü aşma iddiasındadır.
Sizin, benim yazımı "sosyalizm düşmanlığı" diye tanımlayarak kaldırmanız ve fikirlerimi açıklamamı engellemeniz ise burjuva düzeyini aşmayı bırakın, tam tersine çukurun dibine yuvarlanma hâlidir.
Size ayna tutuyorum. Şu anki yeriniz çukurun dibidir. Solumuzun içler acısı hâline acınası bir örneksiniz. Sol için kötü, solun gericileşmesi tezi için iyi bir örneksiniz.
Bu son yazımdır.
Recep, sizleri çağırıyo... Destan yazmışsınız, ikramiye verecekmiş, öyle diyor...
Sadece yaziklar olsun diyorum, baska kelime bulamiyorum. Fasistlerden gördügüm reaksiyonu kendilerine sol ve sosyalistlerden de görünce yazacak bir seyler bulamiyorum.
Gülüm benim;
Dikmen Polis Evi'ne silahlı saldırı, başlıklı konudan "kaçak alıntılarıdır:
"DHKP-C zaten yönlendirilen, şaibeli ve karanlık bir örgüt "
O zaman "yazıklar" olmuyordu... Melnur nazikçe uyarıyor:
"Silahlı mücadeleninne olup ne olmadığı, yarardan fazla zarar getirip getirmediği tartışılabilir, tartışılmalıdır da. Ama DHKP-C'yi "şaibeli ve karanlık bir örgüt" olarak nitelemek kimsenin haddi olmamalıdır. DHKP-C doğruları ve yanlışlarıyla devrimci bir örgüttür, siyaset tarzı elbette eleştirilebilir ama, bu üslupla değil. "
Aslında doğrudan ban gerekir bence; ama biz cevaba bakalım:
"Bu benim görüşüm. Ben böyle düşünüyorum. Bunun hadle, hududla ilgisi yok. Üslubumda da bir olumsuzluk bulunmuyor."
"Yazıklar" yine olabilemiyor!!!
"Sorgulayan" maskeli üye ise "solculuk mücadelenizde sonsuz basarilar dilegiyle," deyu kendisine ağıt yakmaktadır! "Yazıklar" olmakta mıdır???
Bizler;
Balkanların, Anadolunun, Kafkasların, Ortadoğunun ve ..solcuları, sosyalistleri ise Irak, Libya, Suriye de katledilen milyonu aşkın insanlarımıza yanıyoruz, agıtlar yakıyoruz.Savunulanın Saddam,Kaddafi veya Esad olmadığını haykırıyoruz!
Alamanya lı liberaller anlamazdan geliyor. Onlara "yazıklar" olmuyor ...
Kaç insanımızı toprağa verdik Haziran direnisinde bilir misiniz! Sağlık kuruluşlarında yer kalmadığını,beşbine yakın gözaltı olduğununu, Berkin Elvan ı BİLİR MİSİNİZ!!!
Neyse gerek yok, kısa keselim!
Özellikle AKP'nin 11 yıllık iktidar döneminde sistemin "sol"unu yaratabilmek için çok uğraşıldı. Kısmen de başarılı olundu. Birikimciler, dönekler, liberaller, dinci tayfa ve liberaller hemen hemen her gün, her akşam televizyonlarda burjuva demokrasisini, onun "yeni" aktörü AKP'yi parlatmak için ellerinden geleni yaptılar. Buna Doğan Tarkan'lar da eşlik etti. Başbakan'dan yetmez ama evet dediği ve bu yönde propaganda yaptığı için teşekkür aldığını hiç utanmadan açıklayabildi. Son 11 yıl böyle geçti.
Bu iklimin bir kısım insanımızın beyinlerini karatması beklenemezdi. Sözde sol-sosyalist forumları gezin görürsünüz: AKP'nin gerici-dinci faşizminin ülke insanının üzerine olanca acımasızlığıyla çöreklendiği, dışarda Amerikan emperyalizminin çıkarlarına hizmet ettiği, onbinlerce insanın akan kanında doğrudan sorumluluğu olduğu koşullarda, işte tam bu koşullarda, birtakım zevat, sözde solculuk adına sabahtan akşama solu eleştirdiğini sanıyor. Bu iki olgu arasında hiç bir ilişki ve etkileşimin olmadığı söylenebilir mi?
Gizli AKP'cilik, kürt ulusal hareketine sempatizanlık ve sola-sosyalizme düşmanlık bu iklimin ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Ama işin trajik yanı bu zevat, bilinçlerine akıtılan bu kara ideolojinin gereğini yaparken kendisinin solcu olduğunu iddia ediyor; iddia ediyor çünkü böyle sanıyor.
Ne soldan haberleri var, ne sosyalizmden! Diktatörlüğün de bir yönetim biçimi olduğunu, burjuva demokrasileriyle aralarında öz'de hiç bir farklılık olmadığının da bilincinde değiller. Burjuva demokrasisini merkeze alan bir mücadele-söylem biçiminin solculuk için yeterli olmayacağının, demokrasi ve diktatörlüğün bir şekil olduğunu, gerçeğin içerikte, öz'de yattığınn da farkında değiller. Diktatör dediğimizde kırk dereden su getirip Erdoğan'ın bir diktatör olmadığını kanıtlamaya çalışan birisinin üstelik bir de kendisini bugünün Türkiye'sinde solcu olarak ileri sürmesi sadece bir karikatürdür.
Söylediğim, bu karikatüre artık SOLpaylaşım'da izin verilmeyeceğidir.
Bir solcu-sosyalist düşünün ki, solcu-sosyalist olmasına da gerek yok, kıyısından köşesinden bir sol sempatizan düşünün ki, ülkenin bu faşist cendere koşullarında, AKP'yi, emperyalizmi bir kenara bırakmış, DHKP-C2ye laf sokuşturacak, AKP'ye şöyle ya da böyle muhalefet eden anlayışları karşısına alacak ve sözüm ona solcu geçinecek!
Yeter artık; deniz bitti!