Prof. Dr. Korkut Boratav: Erdoğanın Atatürk çıkışının arkasında bir endişe var
Erdoğan ve partisinin Atatürkü keşfi, büyük lider övgüleri, 29 Ekim etkinliklerinin yasaklayan AKP Türkiyesinde 10 Kasımda seferberlik ilanı ne anlama geliyor? Erdoğan ve AKPnin bir planı mı var? Prof. Dr. Korkut Boratav ile bu soruları konuştuk. Boratav, Atatürk çıkışının ardında bir endişe yattığına dikkat çekerken, kendi deyimiyle Erdoğanın söz konusu hücümunu karşılayamayan CHPyi de, samimiyetsiz ifadesiyle eleştirdi.
Meryem Yıldırım
Kent meydanlarına pankartlar asıldı, Anıtkabire otobüsler kaldırıldı. İktidara geldiği günden bu yana gericiliği toplumun tüm damarlarına tatbik eden, başta laiklik olmak üzere, cumhuriyet ve halkçılık gibi devrim kazanımlarına var gücüyle saldıran AKP; "Atatürk'ün kuruluş için yaptıklarını, gelecek için ortaya koyduğu perspektifi, hayatın her alanında rehber telakki ediyoruz diyerek sadece İzmirde 100 bin Atatürk posteri bastırdı!
Türkiye geçtiğimiz haftaya, Atatürkün hayatını kaybettiği 10 Kasım sürecinde, AKPli Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve partisinin, birdenbire Mustafa Kemali keşfiyle başladı. Erdoğanın 10 Kasım anmasında Atatürk için sarf ettiği sözler ülkenin ve siyasetin en çok konuşulan konuları arasında yer aldı. Atatürk açılımı yapan yandaş medyada, Minnetle şükranla anıyoruz diye anan mı olmadı, Saat 9u 5 geçe aşkla ayağa kalkacağım! diyen mi
RİSK ANALİZLERİ, 2019 VE AKP'NİN KEŞFİ!
Seçimlere ilişkin hummalı anket çalışmaları yürüten, risk analizleri yaptıran AKPnin 2019 yılı seçimleri üzerine taktik çalışması yaptığı bilinen bir gerçek.
Seçmen profiline ilişkin yeni arayışlara yönelen AKPnin, gözünü çizgisi dışındaki kesime dikmesi, farklı toplumsal kesimlerde tutkal görevi gören Atatürkün yaşamanı yitirdiği 10 Kasım haftasında il ve ilçe teşkilatlarında seferberlik ilan etmesi, ortak değerimiz vurgusu, Atatürke hakarete tahammülümüz yok şeklindeki uyarıları, iktidar ve sarayın samimiyetsiz çıkışını gözlerden kaçırmadı.
Peki, geçtiğimiz senelerde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını yasaklayan AKPnin tüm yurtta coşkulu törenler düzenlemesi yalnızca komik denilip geçilecek, gündelikçi bir politik yaklaşım mı; yoksa çıkarı için her şeyi yapabileceğini gösteren, kılıktan kılığa giren ve hitap ettiği mahalleyi de peşinden sürükleyen Erdoğanın bir planı mı var?
Prof. Dr. Korkut Boratav ile bu soruların cevabını konuştuk.
ERDOĞANA İNANMAMAK İÇİN İSMAİL KAHRAMANA BAKMAK KAFİ
Prof. Dr. Boratavın AKPlilerin tüm bu şovlarına yönelik tespiti hızlı, kısa ve öz oluyor: Cumhurbaşkanın samimi olmadığını herkes biliyor.
Boratav, bunu kanıtlamanın en çabuk yolunun, Erdoğanın hemen ertesi gün Meclis Başkanlığına aday olarak İsmail Kahramanın yeniden onaylamasını gösteriyor. 19 Mayısta Meclise kendisini ziyarete gelen gençlere fetih konuşmaları yapan, cumhuriyetin en büyük kazanımlarından olan laikliği Anayasada görmek istemediğini açıkça belli edip Türkiyeyi ayağa kaldıran Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı sıfatı taşıyan Kahramandan bahsediyoruz
DAHA ÖNEMLİSİ VAR: CHP ATATÜRKÇÜLÜĞÜ BOZDU
Boratav, Erdoğanın çıkışına yönelik samimiyetsiz tespitine bir virgül koyarak daha kritik dediği bir noktaya dikkatimizi çekiyor: Daha önemli olan şu; Atatürkün kurduğu parti olan CHPnin grup toplantısında genel başkanı Cumhurbaşkanını Sen Atatürkçü değilsin, Atatürkçülük memleketin çıkarlarını savunmaktır sözleriyle eleştiriyor. Atatürkçülüğü bu kadar hafifleterek Cumhurbaşkanını eleştirmek mümkün değil. Atatürkün partisi olan CHPnin, AKPnin Atatürk-karşıtı söylem ve uygulamalarını kamuoyuna ısrarla hatırlatması gerek. Ülke çıkarlarını savunmak partileri Atatürkçülük açısından ayrıştıran bir ölçüt değildir.
Yani Boratav, CHPnin Erdoğanın çıkışını, yalnızca bu indirgemeyle basitleştirmesinin anlamsız olduğunu tarihe not düşüyor.
OPORTÜNİST BİR PERSPEKTİFLE ALGILADI
Erdoğanın toplumdaki Atatürk hassasiyetini iyi gözlemlediğini belirten Boratav, sözlerini şöyle sürdürüyor: Anketleriyle veya başka yöntemlerle Atatürk sevgisine karşı gösterilen duyarsızlığın ve saygısızlığın aleyhine sonuçlar vereceğini hissetmiş. Cumhurbaşkanının hissettiği bu zafiyet, CHPyi de salt oportünist nedenlerle dahi uyarmalıydı: Laikliği, cumhuriyet değerlerini açık-seçik savunmak; AKPnin bu alandaki günahlarının bilançosunu kamuoyuna hatırlatmak, CHPye de oy kazandıracak bir yöntem olarak algılanmalıydı. Cumhurbaşkanının dolaylı olarak itiraf ettiği zafiyetinin üzerine gidilmesi gerekirdi.
HEDEF KİTLEYE NASIL ULAŞILIR?
Boratav, Erdoğanın Atatürk çıkışının hedef kitle içerisinde bir karşılığının olup olmadığı yönündeki sorumuza yanıtı ise şöyle oldu: Türkiye toplumunun, Cumhuriyet değerlerine ilişkin nüansları kavraması için, siyaset söyleminde bu konunun ağırlıklı olarak vurgulanması lazım. Örneğin 4+4+4 programından itibaren eğitimi İslamcılaştırma operasyonundan, müftülere nikah yetkisine kadar çeşitli aşamalarda, AKPnin cumhuriyet kazanımlarını aşındıran, çiğneyen uygulamalarını dökümü kamuoyuna ısrarla taşındığında, durumun önemi hedef kitleler tarafından da algılanacaktır.
ERDOĞANIN ENDİŞESİ, CHPNİN SAVUNMA PSİKOZU
Atatürkçülük çıkışının bir endişeye dayandığını söyleyen Boratav ve açıklıyor: 16 Nisan referandumu
Boratav, sözlerini şu şekilde sürdürüyor:
Rakibin kendi zafiyetini algılamış. Muhalefetin de bu algılamayı bir fırsat olarak kullanması; siyasi rakibinin zayıf konumuna odaklanan hücum stratejisine geçmesi gerekir. CHP Yönetimi ise, Cumhuriyet değerlerini açıkça benimsemeyi bir handikap sanmakta; bu konuda devamlı savunma psikozu içinde kalmaktadır ve rakibinin verdiği açıkları da bugüne kadar kullanmamıştır. Belki rakibinin samimiyetsiz Atatürkçülüğü savunmacı reflekslere son vermeye vesile olur.
AKP İSLAMCILIKTAN VAZGEÇMEZ
AKP'nin islamcılıktan vazgeçmeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Boratav, gerekçesini şöyle açıklıyor:
Darbe teşebbüsünden sonra AKP Genel Başkanlığına asılan büyük Atatürk portresini gören Türkiyenin sol, laik, aydınlanmacı çevresi, Cumhurbaşkanına, Cemaatlerle ittifakın sonu budur. Dolayısıyla her türlü cemaatle ve tarikatla ittifakı bırak. Anayasanın, Cumhuriyetin başta laiklik temel ilkelerine dön! çağrısını yapsaydı, iktidar, farklı bir güzergah çizer; örneğin ANAP ya da Doğru Yol gibi orta sağ bir siyasete yönelir miydi? Yönelmeyeceği anlaşıldı.
Çünkü AKP için İslamcılık, Fetullahçı ve benzeri tarikat tehditlerinden daha büyük bir öncelik taşıyor. Bu hedef ve diğer endişeler nedeniyle Türkiye halkına Cumhurbaşkanına kesintisiz dokunulmazlık tanıyan bir Anayasa Referandumu sunuldu. AKP, Türkiye siyasetinde 1946 sonrasında büyük bir yer kaplamış olan orta-sağ bir siyasi parti olamayacaktır. Bu boşluk muhtemelen bir şekilde doldurulacaktır.
http://ilerihaber.org/icerik/prof-dr-korkut-boratav-erdoganin-ataturk-cikisinin-arkasinda-bir-endise-var-78889.html