Yalçın Küçük CHP kurultayında oyunun rengini belli etti
Yalçın Küçük'ten tartışma yaratacak ifadeler...
Prof. Dr. Yalçın Küçük, Okan İrtem ve Fuat Öztürk ile gündemi değerlendirdi.
KOCASAKALIN CHPNİN BAŞINA GEÇMESİNİ İSTİYOR
Okan İrtem: Yalçın Hocam gündem biraz hareketli, yakın zamanda bir CHP kongresi de olacak. İsterseniz önce kongreyi konuşarak başlayalım, nasıl görüyorsunuz, kongreye ilişkin bir beklentiniz var mı?
Yalçın Küçük: Bir tespitle başlayalım, gayet açık, evvela şunu görmemiz lazım, Kemal Kılıçdaroğlu çok elverişli şartlarda CHPyi değiştirdi. 2010dan itibaren, çok hızlı bir şekilde, Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarını CHPye yerleştirdi. 18 Ocak 2018 tarihli Yılmaz Özdilin Ümit başlıklı bir yazısı var, bu yazıyı tavsiye ediyorum, çok ilginç ve önemli bir yazıdır. CHP Genel Başkanlığına aday olan Ümit Kocasakalı, Kemal Kılıçdaroğlunun CHPye getirdiği yahut birkaç dönem milletvekili yaptığı bazı isimlerle mukayese ediyor. Bıkmadan söylüyorum, Kılıçdaroğlunun getirdiklerinin hepsi İslamcı, şeriatçı ya da başka tür Atatürk düşmanıdır
Bir tanesi, neydi adı, Bekaroğlu. Bir başkası, cumhuriyet düşmanı Sezgin. Yılmaz Özdil de Kılıçdaroğlunun bir yığın Atatürk düşmanını, cumhuriyet hainini, İslamcıyı milletvekili olarak getirdiğini yazıyor. Bunları teker teker söylüyor ve Kocasakalın CHPnin başına geçmesini istiyor.
ÜMİT HOCAMIZIN CHPYE GENEL BAŞKAN OLMASINI İSTERİZ
Biz de Ümit Kocasakalı kısmen eleştirdik, eleştirmeye de devam edeceğiz ama Ümit Hocamızın CHPye genel başkan olmasını isteriz. Bizim eleştirdiğimiz nokta, Ümit Hocanın politikayı bir ekip değil, tek kişilik bir oyun olarak görmesidir. Ümit Hocamız Galatasarayda okumuştur, sultanîdir, bu söyleyeceklerimizi de bilir. Sultanî sözcüğünü bugün pek kimse bilmez, cahilleşme döneminde olduğumuz için bunu yadırgamıyorum, pek normaldir. Galatasaray Lisesinde okuyanlara sultanî denir. Dolayısıyla Ümit Hocamıza şunu söylüyoruz, böbürlenme Sultanım, senden büyük, çoook fazla, sultanîler var. Bu dilimizde çok meşhur bir deyimdir, böbürlenme sultanım, senden büyük Allah var. Biz de Ümit Hocamıza, bu sözü biraz değiştirerek, çok sultanî var, haberini veriyoruz. Bir ekip kurmalıdır, onlarla birlikte çalışmalıdır, politika her zaman bir ekip işidir, bizim söylediğimiz budur. Kendisini bu kadar önemser ise şunları sorarız, yazı mı yazdınız, makale mi yazdınız, iki dönem baro başkanı oldunuz, oldunuz da kimi savundunuz? Yanlış anlaşılmasın, çok değerli bir Hocamızdır, iyi konuşur, ülkesine bağlıdır. Fakat politikada lider olmak için bunlar yetmez. Güzel, peki, liderliğe layık mıdır, evet layıktır, ancak henüz kimseyi savunmamıştır, hiç kimseye dayanak olmamıştır ve bu eksikliklerini söylemek durumundayız.
Bir de daha önceki konuşmalarımızda söylemiştim, Ümit Hocamıza hatırlatmak istiyorum. Bakın, gazetelerde de var, Amerika, Suriyedeki Kürtlerden bir devletçik kurmak istiyor. Suriyenin kuzeyini onlara vermek istiyor. Arkadaşım, kendisini okurum, dediklerine güvenirim, Habertürkün Washington muhabiri Serdar Turgut, YPGye Amerikan ordusudur diyor. Yani Kürt ordusuna, Amerikan ordusu diyor. Görüyorsunuz, Kürtleri eleştiriyorum ancak bir de diyorum ki, Kürtler olmadan Türkiye Cumhuriyetini sürdüremeyiz. Türkiyeyi, büyütmek bir yana, yeni Türkiyeyi Kürtlerle birlikte kuracağız. Kürtleri de eleştirmek ve sahiplenmek bizim görevimizdir, Cumhuriyete bağlı olanların görevidir. Atatürk de bunları yapmıştır, biraz şiddetle yapmıştır ama onları dayanak olarak görmüştür. Bizim yolumuz budur.
EMİNAĞAOĞLUNA BAŞARILAR DİLİYORUM
Fuat Öztürk: Kocasakaldan bahsettiniz, ama bir isim daha CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıkladı: Yargıçlar Sendikası ve YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu. Peki, Eminağaoğlunun adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Y.K.: Çok değerli bir insandır ve benim de arkadaşımdır. Görev yaptığı zamanlarda cumhuriyeti savunmuştur. Demek ki, Ümit Hocamıza çok ciddi bir rakip oluyor, ikisine de başarılar diliyoruz. Ümit Hocamızın bazı taraflarını eleştiriyoruz ama bizim için değerlidir. Eminağaoğlu da öyledir ve her ikisine de tekrar tekrar başarılar diliyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu, ne yapıyor, takip ediyor musunuz? Bu aralar Atatürkçü görünmeye çalışıyor ama hem Özdilin yazdıkları hem de benim yıllarca söylediklerim, onun Atatürkle, cumhuriyetle ilgisi olmadığının kanıtıdır. Her zaman söylüyorum, türbanın resmîleşmesini Tayyip Bey önermedi, CHPnin başında olan Atatürk düşmanı Kemal Kılıçdaroğlu önerdi. İlk öneren odur. Atatürkün Dersimde, Tuncelide katliam yaptığını da ilk önce söyleyen Kemal Kılıçdaroğludur ve karısı Silvia her yerde tekrarlamıştır. Bunlar karı-koca, Atatürk düşmanıdır. 2010 yılında CHPnin başına neden ve nasıl gelmiştir? Biz o zamanlar bilemiyorduk. Deniz Baykal arkadaşımın, 2002 yılında tutsak alındığını bilmiyorduk, 2005te, 2006da hissetmeye başlamıştık. Deniz Baykala 2007 seçiminden önce, Deniiiz, Deniiiz, arkadaşım olduğu için adıyla hitap ediyordum, bir gün kongre yap, bir gün muhalefet et, diyordum. Muhalefet etmediğini biliyor, tutsak olduğunu ise bilmiyordum, 2007-2008 yılında öğrendim. Zülfü Livaneli, nedenini değil ama tutsak olduğunu o dönemde açıkladı.
ONLAR BENDEN DAHA CESUR DAVRANMIŞLAR
O Zülfü Livanelinin 25 Ocak tarihli Sözcü Gazetesinde, içinde Murat Belgenin, şunun-bunun olduğu bir heyetle bir resmi var. Bunlar, bu heyet, bizim politik tarihimizde, yetmez ama evet partisidir. Bir imza kampanyası yapmışlar, beni çağırmamışlar, çağırsalar imza atardım tabii. Çok iyi de yapmışlar, bu savaşa itiraz etmişler. Bunlar benim eski, tarih öncesi arkadaşlarım. Baskın Oran, Mekteb-i Mülkiyeden arkadaşımdır, evime de geldi, çağırırdım, o sıralar parlak bir çocuktu. Ama hepsi AKPli oldular, AKP ne yaparsa yapsın yetmez ama evet dediler, imzalar attılar. Şimdi ise yaptıkları doğrudur. Benim orada imzam eksiktir; benden korktukları, beni komünist bildikleri için çağırmamışlardır. Bunlar, vaktiyle, AKP dahaaa giiit, dahaaa giiit, Kemalistleri öldüüür, diyen adamlardır. Onlar böyleydi ama şu anda bu yaptıkları doğrudur, bu savaşa itirazları var. Çok da cesur bir şekilde yazmışlar, ben yazsam o kadar cesur olamazdım. Ben sadece, bunlar imza attılar da benim imzam eksiktir, derim. Hatta imzalayacağımı da söyleyemem, onlar benden daha cesur davranmışlar.
BENİM KÜRT KARDEŞLERİMİ AMERİKAYA KİRALAMIŞLAR
F.Ö.: Savaşa karşı bildiriden söz açılmışken, özellikle büyük basında yer alan haberler doğrultusunda, Odatvdeki son mülakatınızın ardından, mülakatta geçen Türkiye Amerikaya karşı savaşıyor görünüyor ve Kürtler Amerikan askeri oldu ifadelerinizden hareketle Afrin operasyonunu desteklediğiniz gibi bir çıkarım yapıldı. Afrin operasyonunu destekliyor musunuz?
Y.K.: Ahhh benim Kürtlerim, vahhh benim Kürtlerim
Onların Amerikan askeri olduğunu söyledim diye birtakım Kürtler beni Amerikancı ilan ediyorlar. Sevsinler sizi, Amerikancı sizsiniz, çok sevdiğiniz YPG Amerikancı. Az önce söylediğim, ne söyledim Fuat Hocam, Serdar Turgut, Amerikalılar YPGyi, Amerikan ordusu olarak görüyorlar, diyor dedim, değil mi? Demek ki, benim Kürt kardeşlerimi Amerikaya kiralamışlar. Öyle ordulara mercenary, paralı asker diyoruz. Bu great gamedir. Utanın siz Kürtler, utanın benim arkadaşım olan Kürt liderleri. Okuyucularımıza hediye ediyorum, bu çok önemlidir.
O.İ.: Yalçın Hocam, izin verirseniz Fuatın sorusunu tekrar etmek istiyorum, daha önceki mülakatımızda da bu düşüncelerinizi söylemiştiniz ve bu söylediklerinizden Afrin operasyonunu desteklediğiniz sonucunu çıkartanlar olmuştu. Bu konuda söylemek istediğiniz daha fazla bir şey var mı?
Y.K.: Nasıl çıkartılmış? Öyle bir şey olur mu efendim, gayet açık. İmza veren arkadaşlar itiraz ediyorlar, karşı çıkıyorlar demiyorum, ben onlar kadar cesur değilim. YPGnin Amerikan askeri, Amerikan ordusu olduğunu Serdar Turgut söylüyor ve buraya kadar olan kısmı doğrudur, Amerikan askeri oldular. Bu doğrudur, ancak Türkiye, sorunu bu yolla nasıl çözecek? Ciddi olalım. Mesele Afrinin çok ötesindedir.
Amerika ne diyor bugün Türkiyeye? Trump Tayyip Beyle konuşmuş, yapılan açıklamaya göre sert de konuşmuş. Ne demiş Trump, gazetelerde okudunuz, bir kordon yapalım, demiş. O kordonun resmi bugünkü bazı gazetelerde var. Hatayın birazcık kuzeyinden Kilise doğru gidiyor. Orada bir kordon, bir kapalı alan çiziliyor. Nedir bu? Benim görevim sizlere belli tarihî olayları da hatırlatmak, ben şu anda tarihim.
Ne vardı 1938de, 1939da? Bazen söylerim, ben nerede doğdum, nasıl dünyaya geldim? Ben bir Fransız yurttaşı olarak dünyaya geldim, 1938de. İskenderundaydım, Hatay bir Fransız mandasıydı; Suriyeye verilmişti ama Fransızlarındı. Dolayısıyla ben, bir Fransız yurttaşı olarak dünyaya geldim. Doğduğumda Fransız yurttaşlığı otomatikti. Eğer Fransaya gittiğim zaman, verin bana Fransız yurttaşlığımı, deseydim, verirlerdi.
Söylediğim şudur: Fransa hâkimiyetinde, manda olarak, Hatay Cumhuriyeti vardı. Şimdi, Türkiye-Suriye sınırında Amerika, 30 kilometrelik bölgeyi kordon yapmak istiyor. Gazetelerde söyledik, söylemedik, konuştuk, konuşmadık diyorlar ama Amerikalı komutanların dediklerine bakılırsa, biz üç yıldır bunu AKPyle tartışıyoruz, diyorlar. Haritaya bakarsanız, Amerika, Hataydan Kilise kadar olan yeri, 30 kilometre derinliğinde, güvenli bölge ilan etmek istiyor; yani nötralize edecek.
O.İ.: Erdoğan bu bölgenin Iraka kadar uzanmasını istiyor Hocam.
Y.K.: Hayır, Erdoğanın bakanlarından biri, bize bunu önerdiler, biz de reddediyoruz, demeye getiriyor.
O.İ.: Ama Erdoğan sonra açıklama yaptı, kendimiz için Iraka kadar olan bölgeyi güvenli bölge yapacağız, dedi.
Y.K.: O, Afrinden itibaren alıp diyor, bu ise o bölge değil. Amerika, Türkiyeyle birlikte kordon yapacak, Tayyip Beyin istediği Türkiye için güvenli bölge, benim anladığım bu. Amerika Türkiyeyle, Türkiye sınırından içeri, 30 kilometrelik güvenli bölge yapmak, nötralize etmek istiyor, yani Türk tarafı müdahale edemeyecek, güvenli bölge olacak kimse giremeyecek.
Ben buna bakıp size, Hatay örneğini veriyorum. Gazetelerden öğrendiğimize göre, Trump ve sözcüsü saklamıyor, çok çok çok sert bir tartışma geldi diyor ve Trump, çok açık olarak, o bölgenin sözünü ediyor. Çok çok çok sert tartışma dediği, Türkiyeyi suçluyor, orada diyor, kötü davranıyorsunuz, gayet açık konuşuyor.
Baskın Oran ve diğerleri, savaşa karşı çok cesur bir açıklama yaptılar. Bunlar, eskiden yetmez ama evet partisiydi, AKPnin destekçileri, kuyrukçuları. Şimdi ise AKPye karşı çıkıyorlar, çok cesurlar. Türkiye değişmiş görünüyor. Aynı şekilde Tabipler Odasının da bildirisi var. Değişik bir dönemdeyiz.
Elimde bugünkü, 26 Ocak tarihli, Hürriyet Gazetesi var. Taha Akyol, bir harita veriyor, sarı yerler PYDnin. Serdar Turgut, sık sık dediğim gibi, PYD için Amerikan ordusu, diyor. Ben de gördüğüm kadarıyla ekliyorum, PYDnin bütün emirleri Amerikadan, Trumptan geliyor. PYD Amerika istediği için şehir tarafını bıraktı, dağlara çekildiler.
PYDYE ŞURAYA GİT, BURAYA GEL DİYE, TAMAMEN TRUMP EMİR VERİYOR
F.Ö.: Henüz hala tartışmalı olsa da PYDnin Afrine Suriye ordusunu davet etme ihtimali de var. Bu yönde haberler geliyor.
Y.K.: Tabii tabii, o yeni bir durum ancak ben başka bir şey söylüyorum. Taha Akyolun verdiği haritada, sarı yerler taa nereye gidiyor, Afrin sadece bir parçası, oralar bütünüyle PYDnin. Gördüğümüz kadarıyla biz Afrine henüz giremedik, kenarlarda, bazı yerlerde savaşıyoruz, girmeye çalışıyoruz. Zaten Tayyip Bey de Hatayda toplantı yaptı, Afrine veya başka bir yere giderek toplantı yapmadı. Bir de şunu öğreniyoruz, komando çağırmışız, demek ki dağlarda çok ciddi bir savaş var. Henüz Afrine girilmemiş ve ne zaman gireceğimiz de belli değil, bu çok açık, birinci nokta bu. İkinci noktaya geldiğimizde, havadan bombardımanla ne öldü, ne ölmedi kesinlikle bilemeyiz. Dolayısıyla bir tahmin diyebiliriz ve orayı almadıkları için cesetleri de sayamazlar. Tayyip Bey bağırıyor, çağırıyor ama biz Afrinde değiliz, ne oldu, ne olmadı bilmiyoruz. Yani şunu söylüyoruz, bu bir havadan bombardımandır ve ölülerin sayısını kimse de bilmez.
Bir daha söylüyorum, PYDye şuraya git, buraya gel diye, tamamen, Trump emir veriyor. Fransız televizyonlarından da takip ediyorum, Afrindeki Kürtler, Fransızlar daha çok Kürt kızları gösteriyorlar, tabii başka yerlerden gelenler de var, Türkçe konuşuyorlar.
Güzel, başka noktalar da var, peki, ben neden gitmiştim Fransaya? Dün (24 Ocak) neydi, biliyor musunuz? Çok sevdiğimiz arkadaşımız Uğur Mumcunun ölüm yıl dönümüydü, resmini gördüm. Uğur benim sevgili arkadaşımdır, hep beraber olduk, hep tartıştık, birbirimizle ağır tartışmalar yaptık. Dün (24 Ocak), Uğur Mumcunun dünyadan ayrıldığı gündü. O çok büyük bir insandır ve Türkiye için çok büyük hizmetler yapmıştır. Öldürüldüğü gün, ayın 24ünde Temren bana telefon etti, Yalçın, Yalçın, Uğur Mumcuyu öldürdüler, dedi. O gün Türkiyeden ayrılmaya karar verdim, çünkü sıra bendeydi. Ayrıldım, emekliliğimi hak edinceye kadar ışıkları söndürerek yaşadım, emekliliğimi almadan Türkiyeden gizlice ayrıldım. Parise gittim ve beş sene kaldım; beş seneyi kendime sürgün ilan ettim. Uğuru öldürdüler, sıra bendeydi, böyle düşündüm. Nasıl beni öldürecekler diye gittiysem Parise, beş-altı yıl sonra, benimle artık ilgilenmezler diyerek Türkiyeye geldim ve işlerime devam ettim. Hayatımız budur. Şimdi, orada önemli bir nokta var, kimler öldürüyor? Türkiye böyle ölümleri Devlet Bahçelinin partisi ile birlikte anar. Tabii, hep umuyoruz ki doğru değildir.
TÜRK ORDUSUNU GÜLEN ELE GEÇİRMEDİ, TÜRK ORDUSU KENDİ ALDI ONU
Büyük Birlik Partisi liderinin, Mustafa Desticinin, o da AKPli oldu, Hürriyet Gazetesinde kısa bir demeci var. Sonunda, Büyük Birlik Partisi de, MHP gibi, AKPye katıldı, birleştik, artık AKP bizimdir, diyor. Çok doğru söylüyor, bunu ben de söyledim, hatırlayın sizinle yaptığımız mülakatta, AKP MHPye katıldı, dedim. AKP katıldı, Tayyip Bey muhtaçtı. Yalçın Küçükün bir lafı vardır, 2002de ben, Erdoğan iktidara gelmedi, getirildi, oturtuldu, dedim. Habertürkte Nihal Bengisu Karaca Hanımefendinin bir yazısı var, harekâttan kimler rahatsız. Önemli bir yazı, okumanızı tavsiye ediyorum. Bölge ülkeleri harekattan rahatsız, bunları yazıyor.
AKP, devamlı olarak, bu Gülenci, şu Gülenci diyerek subaylarımızı yakalıyor, buna hiç gerek yok. Türk subaylarını Gülenci diyerek içeri atmak büyük bir insafsızlıktır. Buna itiraz etmemek, ses çıkarmamak da büyük bir insafsızlıktır. Ne demek istiyorum? Türk subaylarının Gülenî olduğunu söyleyecekseniz, Türk ordusunun bütün subaylarının Gülenî olduğunu söylemek zorundasınız. O zaman, 2001deki Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlundan başlatıp Necdet Özele kadar getirebilirsiniz. İçlerinde Hilmi Özkök var, İlker Başbuğ var. Gülen, ordunun resmî tarikatıdır. Hepsini atıyorsunuz, sonra, aaa birini unuttuum, diyorsunuz, onu da içeri atıyorsunuz. Türk ordusunu Gülen ele geçirmedi, Türk ordusu kendi aldı onu. İsterseniz Gülenci diye hepsini hapse alabilirsiniz, bakın, hepsi de itiraf ediyorlar. Neydi şu andaki Genelkurmay Başkanı, Hulusi Akar, Gülene yakındır. Bunların hepsi böyledir. Hulusi Akardan Genelkurmay Başkanı yaptık. Böylece bunları söylemiş oluyoruz.
Ama izin verirseniz, burada artık başka bir meseleyi tartışmak istiyorum ve başlıyorum.
Bakın, bir, Kılıçdaroğlu MİT üyesidir. İki, yerine geçmek isteyen İnce, MİT üyesidir. Yerine geçmeyen Bülent Kuşoğlu MİT üyesidir, şu adama bakın, adamın bir tek gün Mecliste konuşması yoktur, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından MİT üyesi olduğu için oraya getirilmiştir.
O.İ.: MİT üyesi sözü çok köşeli bir ifade değil mi, Yalçın Hocam? Bu ciddi bir itham. Yani bunun bir kanıtının olması gerekmez mi?
Y.K.: Efendim, ne oluyor yani MİT üyesi olunca? Şu anda Tayyip Beyin en önemli yardımcısı kimdir, MİT Başkanı. O kadar da kötü bir şey değil, üzülmesinler.
BİR HÜKÜMET BAŞKANI BÖYLE KONUŞMAZ
F.Ö.: Peki, saydığınız üç ismin MİTle ilişkisini nereden çıkarıyorsunuz? Neye dayanarak böyle söylüyorsunuz?
Y.K.: Bana bu tür haberler gelir ve söylediler. Yalanlarlarsa eğer, yanlıştır deriz. MİT üyesi demek çok mu önemli, milletvekili bu adamlar. Yanlış derlerse, ben onlara şunu söylerim, haaa şimdiye kadar böyle söylediklerim hiç yanlış çıkmamıştı, çok memnun oldum, nihayet yanlışım çıktı, çıktı da adam oldum, derim. Böyledir, ben hakaret etmiyorum. Kemal Kılıçdaroğlundan bahsediyorum, bu adam MİT üyesi olmasa o koltuğa nasıl gelirdi, nesi var, ne biliyor, nasıl yükseldi? Oraya dönüyor, buraya dönüyor, işte, MİT üyesi böyle olur, başka nasıl olacak? Düne kadar Atatürke küfürler eden adam, şu anda, Atatürkçüyüm diyor. Düne kadar AKPye tapınan adam, şimdi, AKPye bilmem ne diyor. Şimdi Atatürkçü. Tam bir fırıldak. Bundan daha iyi MİT üyesi mi olur? İspatı, kendisidir.
Muharrem İnce
İnceye gelelim. MİT üyesi mi? Haaa, kaç tane genel başkan adayı oldu şimdi? Benim Hocam Ümit Kocasakal, arkadaşım Ömer Faruk Eminağaoğlu
Daha önceki kongrelerde aday çıkmış mıydı, ne yapmıştı onlara Kemal Kılıçdaroğlu? Daha önceki adayları partiden uzaklaştırdı, partiye gelemez hale getirdi. Bunları tespit ediyoruz. Peki, İnce, aday oldu mu, oldu; partide kalmaya devem etti mi, etti; şimdi İnce yine aday mıdır, aday olduğunu gazeteler yazdılar. İnce hep aday oldu ve hep partide kaldı, Kılıçdaroğlu Muharrem İnceye hiçbir şey yapmadı. Peki, Cehepede Kemal Kılıçdaroğluna rakip olan bir adamı tutarlar mı? Tutmazlar, sadece MİT üyelerini tutarlar.
Kuş mudur, nedir, ne yaptı ki bu adam iki veya üç dönem milletvekili oldu, ne yaptı da milletin parasıyla maaşını aldı? Ağzından laf mı çıktı, me mi dedi, mö mü dedi, kim bu adam? Bir yığın adam var
Şu andaki milletvekillerinin çoğu öyledir. Bir Engin var, Emir var, kimsiniz siz? İbrani olduğunu söylediğim, Öz müdür nedir, kim bu adam, nasıl milletvekili oldu? Ne diyor o adam, ancak bağırıp çağırıyor. Zaten anca da bağırır çağırır. Oturmuşlar adamlar, onu bunu milletvekili yapıyorlar, utanmıyor musunuz? Kaçınız MİTçisiniz ya da MİTçi olmayan var mı CHPde? Belki vardır birkaç tane, bulursam size de söylerim. Hatta olmayanlar gelip bana adlarını versinler. Olmadıklarına inanırsam ilan ederim.
Öbür tarafta Bahçeliyi biliyorsunuz, onu ben söylemedim, herkes biliyor zaten. MİT üyesi oldu, önemli yerlere geldi, parti başkanı oldu. Devlet Bahçeli MİT üyesi olmasa ne olacak, nasıl parti başkanı olacak? Öyle değil mi, öyle değil mi
Bütün TİP tarihi, 7 TİPlinin ölümünden Bahçeliyi sorumlu tutar. Ümit ederim ki değildir. AKPye girdiğinden beri oraya savaş, buraya savaş diyor. Afrine girmek helal-i hakkımızdır, böyle laflar ediyor.
Şimdi de Büyük Birlik Partisi Başkanını söyledi, mealen, girdik, AKPyi aldık diyor. Ya Sözcüde ya da Habertürkte vardı. Böyle zamanlarda bu gazeteleri okuyorum. Sabahı da okumayı bıraktım, gece gündüz Allaaah, Tayyip Bey aşağı, Tayyip Bey yukarı, ezeriz gideriz, hep aynı laflar, ezberledim artık. En sonunda Saadet Partisinin Genel Başkanı, ayıp yaaa, bu kadar asarız keseriz deme, dedi. Böyle şeyler olmaz, bir hükümet başkanı böyle konuşmaz. Yalçın Küçüke bakarsanız, diploması yoktur, sağlığı da elvermediği için hükümet başkanı değildir. Bunları yazdım diye Tayyip Bey dava açtı, hepsi reddedildi. Sonra bana diyorlar ki, nereden biliyorsun bunları. Bırakın da bileyim, üniversitede öğrenmedim bunları, bir yerden biliyorum. Buna kaynak deriz, kaynaklarım güvenilirdir. Kaynaklarım Yalçın Küçük kadındır deseler, ona da inanacağım, ben kadın mıyım, diye. Dolayısıyla CHPdeki MİTçileri de biliyorum.
Eskişehir Belediye Başkanı bir gün bana dedi ki, Hocam, sağol, dedi. Yani parti kaydını yaptırmak istiyordu. Bu adam partiden kırk defa belediye başkanı oldu ama Kemal Kılıçdaroğlu, onu partiye kaydettirmedi.
O.İ: Eğer sözünü ettiğiniz herhangi bir ismin yanıtı olursa yer vereceğimizi not edelim.
YILMAZ HOCANIN KURULTAYDA BAŞKAN OLACAĞINI İLAN ETTİLER
F.Ö.: Eskiden DSPdendi, ardından, yanlış hatırlamıyorsam, bağımsız aday oldu ve daha sonra CHPye girdi Büyükerşen.
Y.K.: Evet, partiye kaydını sonradan yaptılar. Yılmaz Hocam bana, sağol Hocam, sen beni savundun, dedi. Ben Kemal Kılıçdaroğlunu azarladım, onun üzerine partiye kaydettirdi. Ancak şu anda, Yılmaz Hocanın Kurultayda başkan olacağını ilan ettiler; ilan eden de CHPli bir Kürt. Bugünkü gazetelerde de var. Evvela önce almayacaksın, şimdi de başkan yapacaksın. Bir defa, partilerde kurultay başkanları önceden tayin ve ilan edilmez. Oraya gittiğiniz zaman delegeler tarafından aday gösterilir. Bu adamda, Kılıçdaroğlunda, hiçbir bilgi yok. Birinci nokta bu. İkinci noktaya gelince de, az önce üç kişinin MİT üyesi olduğunu söyledim. Hatırlatıyorum, biri, Kılıçdaroğlu, öteki, İnce, öbürü de Kuşoğlu. Bu adamın sesini duydunuz mu, daha önce konuştu mu, tanıyor mu Türkiye bunu? Halbuki kaç dönemdir milletvekili. Çıksın ortaya, bir kerecik sesini duyayım. Bir tek saniye konuşmadı, haaa belki konuşmuştur, kürsüde yemin etmiştir o da. Kuş bir adamdır. Bütün milletvekilleri bu tür insanlardan, cumhuriyet, Atatürk düşmanlarından seçiliyor. Kılıçdaroğlu, senin hiç için yanmıyor mu, sende vicdan yok mu? Yok. CHPliler bu duruma, bunlara nasıl tahammül ediyorsunuz, dilinizi mi yuttunuz, konuşsanıza, konuşun... Süheyl Batum Hocam, çok önemli ve değerli bir isimdir, benim de arkadaşım olan bir insan. Bakın, başkanlığa aday olacağını ima etti, partiden uzaklaştırdılar, yani mecbur ettiler. Fakat şimdi İnceye bakalım. Bu İnceyi tanıyor musunuz? Muharrem İnce, MİT üyesidir, diyorum. Gülercenin iş arkadaşıdır. Gülerce kimdir, Gülenin en yakın, birinci adamıydı, değil mi? Gülerce, şimdi itirafçı, pardon, itirafçı demeyelim, AKPnin hoşuna gidecek sözler bulmakla meşguldür.
O.İ.: Sanırım Gülerceyle doğrudan iş ortağı değil? Geçmişte, benim bildiğim kadarıyla, Gülercenin henüz hala Fethullahçı olduğu sırada, onun dershanesinde fizik öğretmenliği yapmıştı. İnce, üniversite yıllarında arkadaşlarının kendisini muhafazakar özellikleri dolayısıyla Hacı olarak adlandırdıklarını da söylüyor. Tabii bunlar kamuoyunda pek bilinmiyor. Bilinmiyor diyorum fakat söylenmediğinden değil, unutulduğundan. Çünkü hem Gülerce hem de kendisi bunları gazetelere verdikleri röportajlarda açıklamışlardı. Gülercenin İnceyi öğrencisi olarak gördüğü de Hürriyet gazetesi Kelebek ekine verdiği bir röportajda yer alıyor (Hürriyet-Kelebek, 7 Ağustos 2010. http://www.hurriyet.com.tr/hoca-efendi-nin-cizgisini-takdir-eden-insanlar-olur-15508925).
F.Ö.: Hocam müsaadenizle, Okanın söylediklerine bir ilavem olacak. Gülerce, Okanın az önce hatırlattığı röportajda, İnceyi çok övüyor. İnce ise, Bugün Yalovadaki bütün Cemaatçileri, tutuklanan gençleri yetiştirdi, vebali onun boynunadır dediği Gülerceyi o dönemde, Hocası olarak görüyor ve saygıda kusur etmem diye de ekliyor, Hürriyet gazetesine verdiği 4 Aralık 2011 tarihli röportajda bu sözleri kayıtlı.
Y.K.: Kayıt, kayıt dedik öyleyse şu diyeceğim de kayıtlara geçsin: Karısı başörtülü değildir, kız kardeşi tesettürlüdür. Kılıçdaroğlu, başkanlığa aday olan veya olacağını ima eden bütün adamları kış kış der, partiden atar. Ama iş ortağı Fethullahçı olan bu adamın hikmeti neyse olduğu yerde duruyor, ikide bir başkanlığa aday oluyor. Kemal Kılıçdaroğlu böylelerini tutar, bir daha, bir daha, bir daha aday olurlar. Hepsine sorun, MİT üyeleri mi, değiller mi diye. Kendime ve kaynaklarıma güveniyorum. Ve bu MİT üyesi, görüyorsunuz, yeniden adaydır. Devlet Bahçeliyi de ekliyorum, Kemal Kılıçdaroğlunun en yakın işbirliği ettiği adam odur, MİTten arkadaşlardır. Aynı yerlere gittiler, aynı adamı cumhurbaşkanlığına aday yaptılar, aynı yerdedirler; MİTtedirler ve bunlara artık, MİT Partisi diyoruz.
Bunlara karşı aday olan isimlerden Ömer Faruk Eminağaoğlu ise çok değerli bir kimsedir. Adaylığı çok isabetlidir ve çok sevindim. Hep güvendim, cumhuriyete bağlı birisidir. Eşi de, kendisi gibi, yargıçtır, Yargıtayda görevli biridir. Ümit Hocamızla birlikte adaylardır, bugünkü CHPye itirazları vardır. Başarı dileklerimi eksik etmiyorum.
Şimdi diyoruz ki, Kemal Kılıçdaroğlu ve İnce, tescilli MİT üyesidirler ve aday olamazlar. İncenin iş ortağı, şusu-busu Gülencidir, İnce, Gülene yakındır. Bu adam şimdi aday oluyor, yarın olur, öbür gün olur, hep olur ve Kılıçdaroğlu onu tutar, partiden de atmaz, atamaz çünkü en yakın işbirliği yaptığı adamdır ama diğerlerini atıyor. Umarız iki hocamız başarılı olurlar, bu iki tescilli MİT'çi de MİTlerine döner, orada kalırlar.
Bahçeli, AKPye girmedi, AKPyi aldı. Her şeye hâkimdir. Büyük Birlik Partisi, MHPden ayrılan partidir, Başkanı da birleştik diyorlar. Tayyip Bey öyle bir adam değil, güçsüzdür, yıpranmıştır, bunlar geldiler, biraz küçülür, daralırlar, oy kaybederler, böyle devam edecekler.
Röportaj: Okan İrtem / Fuat Öztürk
https://odatv.com/yalcin-kucuk-chp-kurultayinda-oyunun-rengini-belli-etti-2901181200.html