Toparlayalım; siyasal iktidarın elde edilebilmesi barışçıl yöntemlerle-parlamentoculukla gerçekleşir mi, sanmıyorum. Böyle bir örnek yok. Olan örneklerin -Rusya'da ayaklanma, Çin'de emperyalist işgale karşı savaş ve Küba'da silahlı mücadele- de kapitalizmin gelişip uzlaşmaz sınıfların ortaya çıktığı coğrafyalarda pek mümkün olmadığını bir kenara not etmek gerekiyor. Yöntemin çaresiz bırakma eylemselliğinde yattığını düşünüyorum.. Düzen; kurumsal yapısıyla, iktidarı ve egemeniyle çare üretemez bir noktaya sürüklenmeli taşınmalı iktidarın terk edilmesiyle sonlanmalıdır. Hemen her kapitalist ülkenin belirli aralıklarla girdiği bunalımın, devrimci duruma ve o devrimci durumun da çaresiz bırakmaya dönüştürülmesi sadece o momentin bir eylemselliği değil, ve aynı zamanda uzun bir süreç içinde öncü parti ile sınıf ve emekçi halk arasında kurulması gereken ilişkinin niteliğiyle de doğrudan ilişkilidir. Legale çıkmanın önemi de burada yatmaktadır. Kitle ile öncü arasındaki güvene dayalı bir ilişkinin kurulabilme olanağı illegal değil, legal koşullarda yatmaktadır.
Bu yüzden, uzlaşmaz sınıfların ortaya çıktığı coğrafyalarda devrim öncü partinin legal alanda yerini alabilmesi, örgütlenebilmesi, kitleye güven verebilmesi, onu mobilize edebilecek bir yapıya ulaşması ve sonuçta devrimci duruma hazır hale gelebilmesiyle olanaklı hale gelecektir. Ve sonuçta meydanları dolduracak olan ve örgütlenebilmiş ve öncüsüyle birleşebilmiş bir halkın önünde durulamayacağını da tarih bize söylüyor.
Marksist ustalar devrimin zor yoluyla olacağını söylediler. Kapitalizmden sosyalizme geçişin barışçıl yollarla olabileceğini mümkün görmediler. ( Marks'ın önceleri Amerika ve İngiltere için öngördüğü barışçıl geçiş, militarist nitelik göstermeyen devlet koşulları için söylenmiştir. Sanırım bu durumun bugünün dünyasının devletleri için pek de geçerli olduğu iddia edilemez.) Siyasal devrim yani kapitalizmden sosyalizme geçiş Marksist ustaların söylediği gibi ZOR yoluyla olacaksa, bu ZOR nasıl yorumlanmalı?
Bu konunun da sol sempatizanlara yeterince açık ve net bir şekilde aktarıldığını sanmıyorum. ZOR doğrudan doğruya şiddet ve silahlı kalkışmayla ilişkilendirilmekte ve Leninizm'in devrimci durum tezleri bağlamında koşulların olgunlaşıp olgunlaşmadığına bile bakılmaksızın illegaliteye övgüler düzülmektedir. Yıllar önce SF'de okumuştum; bir 1 Mayıs gösterisi sırasında polisin saldırısının yanıtsız bırakıldığı, etraftaki çiçekler yerlerinden koparılırken ve banka camları kırılmaya çalışılırken kortejdekilerin ilgisizliğinden yakınılmıştı.Burjuvazi egemenliğini hiçbir zaman barışçıl bir şekilde vermeyecekti, bu yüzden ''devrimci şiddet'' gerekliydi ve devrimci şiddet de ''devlete karşı savaşmak''tı!
Başlıktaki bir iki yorumu okumuştum. Orada ''burjuvaziyi çaresiz bırakmak''tan söz etmişim. Doğru söz bence bu. Burjuvaziyi çaresiz bırakmak. Kitleleri mobilize edebilme yeteneği kazanmış bir komünist partinin milyonları alanlara yığabilmesinden daha güçlü bir ZOR yöntemi olabilir mi?
Kuramsal olarak barışçıl geçişin bu çağda pek de mümkün olmadığı görülmekle birlikte, bu kapıyı ( teorik olarak) çok da kapamamak gerek. Bir örnekten devam edilecekse bu günlerde dünya gündemine oturmuş olan Venezuela'ya yoğunlaşılabilir. Önce altının çizilmesi gereken bir konu var: Venezuela'da bir sol iktidar var; reformist veya sosyal demokrat, arık kendini nasıl tanımlıyorsa, öyle. Bu iktidar bildiğim kadarıyla büyük tekellerin elinde bulunan üretim alanlarında devletleştirmeye de giderek ABD'nin tepkisini çekiyor. Kendisine daha yakın olan bir işbirlikçi kesimi iktidara getirmek için bu ABD emperyalizmi bir darbe girişiminde bulunuyor. https://www.solpaylasim.com/k7816-venezuela-halki-1-mayis-ta-abd-mudahalesine-karsi-sokakta-.html
Şimdi burada, bir yığın gevezeliklerle ''Maduro desteklenmemeli'' mealinde bir şeyler söylemeye çalışarak keksin devrimci ve dahi enternasyonalist(!) tavırlar sergileyenleri ciddiye almamak gerek. Sol elbette Venezuela halkının yanında olacak ve ABD emperyalizmine karşı sesini yükseltecektir. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok, diyelim ve geçelim.
Konuya döndüğümüzde, seçimlerle hükümet olma hakkını kazanan bir sosyalist parti, bu yoldan, yani barışçıl bir yöntemle sosyalizmi kurabilir mi; doğrultuyu komünist toplum olarak gerçekleştirilebilir mi?
Bence bu konuda bir fikir yürütebilmenin yolu, bir kaç veriye sahip olabilmekle mümkün. Venezuela örneğinden gidilecekse, Madura ve partisi bilimsel sosyalizmi gerçekten savunuyor mu, bu yönde bir mücadeleye hazır mı? Devlet tam anlamıyla militarist bir yapıya mı sahip? Silahlı kuvvetlerin en azından üst kadrolarını sola açık bir yapılanma haline getirilebilir mi ve dolayısıyla, devlet barışçıl bir geçişle dönüştürülebilir bir özellikte mi?
Bence bir ülkenin kendi iç yapısının özgünlükleri bu konularda belirleyicidir. Zordur, akla gelmeyen başka zorlukları da vardır. Devletin barışçıl yönden dönüştürülmesi çok kısa bir sürede gerçekleştirilemezse bence sosyalist bir kurucuuk zordur. Emperyalizmin ABD jandarmalığını da hesaba katmak gerek. Şili'de Allende'nin başına gelenler, tipik bir örnek.