Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Resim Ekleme

Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti. Arkeolog, dilbilimci ve Sümerolog olan değerli bilim insanı Muazzez İlmiye Çığ 110 yaşında hayatını kaybetti. Bir cumhuriyet kadını olan ve son otuz yılını Siyasal İslam'a karşı mücadelesiyle tanınan ÇIĞ'ın ölümünden sonra bazı rahatsız edici bilgilerin ortaya çıkması bir tartışmanın da fişeğını ateşledi. Muazzez İlmiye ÇIĞ'ın başkanı olduğu ve annesinin baş harflerinden oluşan HZİ vakfı 12 Eylül faşizmi döneminde hapishanelerdeki devrimciler üzerinde birtakım deneyler yapmış ve işkencelerde bulunmuştu. Kimimiz savunmaya devam ediyor, kimimiz ortaya saçılan ''bilgiler'' ışığında lanetli olduğunun altını çiziyor. Kuşkusuz yeterli bilgi elimizde yok. Olduğunu iddia edenlerin ileri sürdükleri bana pek de yeterli gelmiyor. Hiç kuşkusuz o süreçte hataları olmuştur ama ''çalışmayı'' yöneten kişi kendisi değil, kardeşi. Çalışmanın-deneyin hapisteki devrimcilere nasıl uygulandığından ve yapılan zulümden ne kadar haberdardı o da bilinmiyor.   Sonuçta bir aile vakfının hapisteki insanlar üzerine yaptığı deneyleri   işkencecilerin hizmetine veren ÇIĞ'ın kardeşi Turan İtil ve Ayhan Songar'ın yaptıklarının eldeki verilere bakılarak Muazzez İlmiye ÇIĞ'a yüklenmesi bana gerçekten büyük bir haksızlık gibi geliyor.

Bu konularda face'te yapılan yorumların fazla ''duygusal'' özellikler barındırdığını ve bu konularda yorumlarda bulunmaya çalışanların hemen tamamının kendi siyasal meşreplerine uygun yaklaşımlar sergilediğini düşünüyorum. Bana   en gerçekçi gelen yazının da Muazzez İlmiye ÇIĞ'ı yakından tanımış ve onunla Bilim ve Gelecek'te birlkte çalışmış bir sosyalist aydınımız Erdal Helvacıoğlu'nun kaleminden çıktığını söyleyebilirim.

Erdal Hoca'nın yazısını burada paylaşıyorum.


 

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
19.11.2024- 01:54

Erdal Helvacıoğlu'nun face'teki sayfasında yayımladığı söz konusu yazı.

İnsanları bütüncül değerlendirmek gerekir. Hatalarıyla ve sevaplarıyla, olumlu ve olumsuz tutumlarıyla, defolarıyla ve katkılarıyla… Bütün bunları teraziye vurur ve kendinizce ölçersiniz. Ben son otuz yılını (bir bölümünü oldukça yakın) tanıdığım Muazzez İlmiye Çığ’ı bütüncül değerlendirdiğimde, sonuçta “iyi bilirdik” diyebiliyorum.

Çığ’ın 110 yıllık ömründe topluma iki büyük katkısı var. Birincisi çalışma hayatı boyunca İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde üç bin kadar Sümer, Akad, Hitit tableti kopyalamış ve okumuş olması. Tablet okumak kitap okumaya benzemez. Büyük bir dikkat ve yoğun emek gerektirir.

İkinci ve daha önemli katkısı 80 yaşından sonra Türkiye’nin Siyasal İslam’ın kıskacına girişine karşı net tavır alması ve tavizsiz bir mücadele vermesidir. Özellikle -önceki müthiş birikimine dayanarak- kutsal kitaplarda geçen öykülerin Sümer tabletlerinden alınmış olduğunu ortaya koyması dincileri can evinden vurmuştur. Böyle bir şeyi ortaya koymak için işte o üç bin tableti okumuş olmak gerekir; bizim yapabileceğimiz bir iş değildir. Hepimiz bunu Çığ’dan öğrendik. Bu da son derece önemli bir katkıdır ve Siyasal İslam’a karşı sosyalistlerin, aydınlanmacıların, ilericilerin eline büyük bir silah sağlamıştır.

HZİ Vakfı meselesi ise Muazzez İlmiye Çığ’ın bir defosudur. Az buz bir defo değildir. Ama Çığ, burada birinci dereceden değil ikinci dereceden sorumludur. Mahkumlar üzerine deneyleri planlayıp uygulayan Çığ’ın kardeşi Turan İtil ve Ayhan Songar gibi faşizan ve ABD (büyük ihtimalle CIA) ile ilişkili kişilerdir. Çığ’ı vakıflarına kurucu başkan yapmışlar. Çığ’ın vakfın ne için kullanıldığıyla ilgilenmemesi, sonra ortaya çıktığında ise “bilim için” diyerek savunması önemli bir defodur dediğim gibi.

Muazzez İlmiye Çığ politik ve felsefi derinliği olan bir kişilik değildi. Çok ortalama fikirler savunurdu. Onu bu açılardan değerlendirmeye gerek bile görmem.

Neyse, sonuç olarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirdiğimde, Muazzez İlmiye Çığ’ın olumlu katkılarının hata ve zaaflarından daha ağır bastığını düşünüyorum. Unutmayalım 110 yıllık bir yaşam bu.
Şimdilik çalakalem yazdım, sosyal medyadaki çeşitli tepkileri ve kimi sosyalistlerinin terazilerinin ölçüsünü de ele alan daha geniş bir şey yazabilirim umarım.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
20.11.2024- 04:06

Çoğu zaman olduğu gibi Muazzez İlmiye Çığ'ın ölümüyle birlikte yine iki ayrı grup oluştu. Özellikle Orhan Gökdemir'in SOLportal'daki yazısıyla bu ( bana göre) cumhuriyet kadını için MENGELE benzetmesini ima etmesi yine bir kısım biatçı kadro tarafından ısıtılıp ısıtılıp yinelenmeye başlandı. Benim görüşüm Muazzez İlmiye Çığ'ın bir aile şirketi ya da vakfı olan HZİ'nin faaliyetlerinden bilgisinin olmayacağı, ortaya saçılan ''bilgilerden'' onu suçlamaya yetmeyeceği yönündedir. Bu düşüncemi de face'te detaylandırdığımı düşünüyorum. Benim için Muazzez İlmiye Çığ değerli bir arkeolog ve Sümerolog olmanın ötesinde son 20-30 yıllık zaman diliminde ülkemizde yükselişe geçen gericilik ve ''Siyasal İslam''a karşı direnen de bir aydın insanımızdı. Öyle hatırlayacağım.

Resim Ekleme

Tekrar ediyorum, Muazzez İlmiye Çığ'ın HZİ'nin tüm faaliyetlerinden ve neden olduklarından tam olarak haberdar olamayacağını söylüyorum. Yoksa bu tavrım HZİ'nin yapıp ettiklerini ve neden olduklarını onayladığım ya da akladığım anlamına gelmemektedir. HZİ'nin tüm faaliyetleri kardeşi ve Ayhan Songar tarafından yürütülmüştür. Yok eğer bütün bu olan bitenlerden İlmiye Çığ'ın detaylı olarak haberdar olduğu bilgisi-verisi ortaya çıkarsa elbette tarih önünde Muazzez İlmiye Çığ bu şirket ya da vakfın faaliyetlerinden de sorumlu tutulacaktır, tutulmalıdır.


Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]