Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kürt Ulusal Sorunu

Barış süreci mi çözüm süreci mi? - Yaşar Aydın

Önder’in barış ve çözümü iki ayrı süreç olarak tanımlaması tartışmaya yol açarken Saray rejimi konuya dair tek cümle etmedi. Sürecin iç tahkimata hizmet etmesi için uğraşan rejimden ne barış ne de demokratikleşme gelir. Barış için tek yol ortak mücadelede.

Resim Ekleme

DEM heyetinden Sırrı Süreyya Önder’in, Edirne’de Selahattin Demirtaş ziyareti sonrasında sarf ettiği bir söz bugünlerde farklı tartışılmalara yol açtı. Önder, sürece dair yaptığı değerlendirmesinde “Kamuoyunda sıklıkla, çözümle barış kavramları birbirine karıştırılıyor. Bu doğru değil. Barış bir sarılmayla bile oluşturulacak bir şeydir. Çözüm demokratik bir mücadele ve uzun soluklu bir iştir” demişti. Yanı her iş birbirine bağlı olarak değil sırayla ilerleyecekti.

Önder’in bu yaklaşımına ilk tereddütlü yaklaşım, Yeni Yaşam Gazetesi yazarı Haydar Ergül’den geldi. Gazetesinin pazar nüshasında Haydar Ergül sürece dair “‘Birkaç görüşme sonrası Öcalan’dan çağrı gelebilir’ veya ‘önce barış olacak, zira çözüm uzun sürer, barış ise bazen bir sarılmayla gerçekleşebilir’ türü açıklamalar Kürt kamuoyunda sıkıntılı olabilir. Herhalde yaşanacak olan Roma Barışı (Pax Romana) olmayacak. Roma Barışı olacaksa bu kadar çabaya gerek var mıdır? Bir sarılmayla barış olacaktıysa kırk-elli yıldır yaşanan nedir?” sorusunu ortaya atarak iki başlığın birbirinden ayrılamayacağı vurgusunu yaptı.

Benzer görüşler DEM’in eş başkalarından da geldi. Ama bir bütün olarak Kürt hareketinin bu konuda yekpare bir görüşe sahip olduğunu söylemek en azından bugün için imkânsız. Çünkü Sırrı Süreyya Önder’in ifade ettiği düşünceye yakın olan Kürt siyasetçilerin sayısı hiç de az değil.

Sırrı Süreyya Önder’in bu değerlendirmesi ve ona iletilen sorular uzun süredir nereye gideceği merak edilen sürece dair sadece tartışma yaratmıyor aynı zamanda da ipuçları veriyor.

ARASINDAKİ FARK
Önder’in değerlendirmesinden yola çıkarak bugün devam eden görüşme takvimi muhatabın Öcalan, YPG ve Ankara hükümetinin olduğu “barış” süreci olarak değerlendirilebilir.

Dil sürçmesi olmadığına göre ikisi arasında başlangıç, uygulama ve sonuçları üzerinden farklılık olacağı çok açık. Bugün başlayan ve devam eden “barış” sürecinin bir sahasının da Suriye olması tam da bu yüzden. Hakan Fidan, Erdoğan ve Bahçeli’nin ağzından çıkan her sözün muhatabı aslında Suriye’deki Kürt güçleri. Bahçeli’nin sosyal medyada paylaştığı “barışla herkes kazanır” mesajının gerçek muhatabının Kürt sorununun Türkiye’de demokratik bir zeminde çözülmesi isteyenlerin olmadığı çok açık. Paylaşımın hedefi Öcalan ve Suriye’dir. İşin özeti Ankara hükümetinin birinci hedefi Suriye’deki Kürtlerle Amerika’nın garantörlüğünde, Öcalan’ın kolaylaştıracağıyla gerçekleşecek bir uzlaşı arayışıdır. En azından şimdilik.

TÜRKİYE’YE NASIL YANSIR?
Cumhur İttifakı’nın Türkiye’de sorun görmediği ve doğal olarak da çözüm aramadığı kendi sözcüleri tarafından defalarca dile getirildi. Anladığımız kadarıyla Öcalan ve DEM heyeti de barış sürecinin işletilmesini Kürt sorunun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşme süreciyle bütünüyle ayırmasa bile bir hiyerarşi oluşturuyor. İlk sıraya da “barış sürecini” koyuyor. Onlara göre gerisi sonradan gelir.

Fidan-Erdoğan-Bahçeli ABD projesinin kendi taleplerini de içerecek şekilde realize olmasını sadece Suriye’de bunca yıldır yaptıklarının karşılığını almak için istemiyorlar. Onlar için tüm bu gelişmelerin aynı zamanda ülke içinde tahkimatı güçlendirecek şekilde ilerlemesi gerekiyor. En sade haliyle Erdoğan’ın adaylığını ve hatta seçilmesini garanti altına alacak bir atmosfere hizmet etmeli.

Şu ana kadar işler Cumhur ittifakı için çok kötü ilerlemiyor. Kürt hareketi 8-9 yıl önceki Erdoğan’ı karşısına almayan pozisyonuna doğru çekildi. Muhalefetin milliyetçi kanadının Kürt sorunu karşısındaki hezeyanları DEM’in bu tercihini kolaylaştıran bir iklim yaratıyor. Bu tabloya rejim karşıtı muhalefetin ana kolonlarından biri olan CHP’nin ayrıntılarda boğulmuş hali eklenince geriye bir tek Erdoğan’a iktidarın bir kez daha altın tepsiyle sunulması kalır.

Tartışma götürmez bir kaç gerçeği alt alta yazıp sonucu okura bırakalım.

• Barış bu coğrafyanın en çok ihtiyaç duyduğu şeydir.

• ABD eliyle ne Orta Doğu halklarına ne de Türkiye halklarına huzur ve mutluluk gelmez.

• Erdoğan ve Bahçeli iktidarı hiçbir meseleyi demokratik zeminde çözmez, çözemez.

Sanırım geriye demokrasi, eşitlik ve barış için tüm emek-demokrasi güçlerinin birlikte mücadelesinden başka bir şey kalmıyor.

https://www.birgun.net/makale/baris-sureci-mi-cozum-sureci-mi-590561

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]