Erdoğan'dan Diyarbakır'da hem nalına, hem mıhına
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretinda yaptığı konuşma, bol Barzani ve İslam övgüsü ile geçerken, Kürtlere "PKK ve BDP'ye sırtınıza dönün" mesajı da verildi. Erdoğan, bu koşullar altında "cezaevlerinin boşalacağını" söyledi.
Diyarbakır'da Mesud Barzani, İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer'in ardından sahneye çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'ın İslam tarihindeki önemine vurgu yaptı, BDP ve PKK'ye çattı, Beşar Esad'ı da unutmadı. Erdoğan, Kürt halkının BDP ve PKK'ye sırt çevirmesi halinde cezaevlerinin boşalacağını söyledi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"Diyarbakır, ey Diyarbakır. Kardeşlik şehri Diyarbakır. Sizi yürekten selamlıyorum. Sizleri hasretle selamlıyorum. Bağlar, Bismil, Çermik sizi kalpten selamlıyorum. Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hazro sizi gönülden selamlıyorum.
Kayapınar, Lice, Silvan, Sur sizi kalpten selamlıyorum. Bugün buradan, Şanlıurfayı Mardini Hakkariyi Muşu Bingölü, Bitlisi 81 vilayetimizin tamamını selamlıyorum. Diyarbakırdan, Diyarbakırın kardeşleri olan Mekkeyi Medineyi Kudüsü Şamı İstanbulu selamlıyorum. Diyarbakırın kardeşi Erbili buradan selamlıyorum.
Molla Mustafa Barzani'ye selam
Bundan 81 yıl önceydi. 21 Haziran 1932. Hakkari Şemdinliden sınırdan çok önemli bir misafirlerimiz gelmişti. Toprakları uçaklarla bombalanmıştı. Köyleri yakılmış yıkılmıştı. Eşleri dostları akrabaları katledilmişti. Yerlerinden yurtlarından yuvalarından kopmuş, sürgüne hüküm giymişlerdi. Şemdinliden kardeşlerinin yurduna, yuvasına, hanesine Türkiyeye geldiler.
Buradaki kardeşleri onları muhabbetle kucakladılar. Hoş geldiniz dediler. Burası sizin evinizdir dediler. Tarih boyunca yaptıkları gibi sofradaki ekmeklerini onlarla paylaştılar. Gelenlerden bir tanesi şunu söylüyordu: Biz Türkiyede asılmayı bekliyorduk. İdam edilmeyi bekliyorduk. Zira Türkiye üzerinde bizi tutuklamak ve asmak için ağır baskı vardı. Ama biz Türkiyeye seve seve geldik. Çünkü ölsek de Türkiyede ölmek istiyorduk.
Evet bunu söyleyen, Molla Mustafa Barzaniydi. Merhum Allaha dine İslam dininin önderine inanmış Müslüman milletin de nasıl ki doğruluk dürüstlük varsa bütün bu özellikler Molla Mustafa Barzanide de vardır. İşte o Barzani 81 yıl önce kardeşlerinin ülkesi Türkiyeye misafir oldu. Bugün de oğlunu, değerli dostum Mesud Barzaniyi misafir ediyoruz.
Tıpkı babanız gibi, amcalarınız gibi, kardeşlerinin toprağına Türkiye Cumhuriyetine Diyarbakır şehrimize hoş geldiniz. Sizi sizin şahsınızda, Kuzey Irak Kürdistan Bölgesindeki değerli kardeşlerimizi muhabbetle selamlıyorum.
Ahmet Kaya'yı de 'meze' yaptı
Ben yandım siz yanmayın Allah aşkına diyordu. Şimdilik Hoşçakalın çözüm diyordu. Hoşça kal ey sevgilim Türkiye diyordu. Ne var ki vatana hasret, dosta hasret şekilde tam 13 yıl önce bugün bir 16 Kasımda gurbette hayata veda etti. Ahmet Kayayı Diyarbakırın Malatyanın evladını, Türkiyenin sesini, sevgili dostum Ahmet Kayayı rahmetle yad ediyorum.
Ah diyorum, ah o da burada olsaydı. Ben Pınarhisara giderken o da uğurlamaya gelmişti. O da şarkılarıyla türküleriyle bu kardeşini uğurlamaya gelmişti. Sevgili Tatlıses ile Perveri keşke bizimle dinleseydi. Bizimle eşlik etseydi. Mukadderat. Ben şuna yürekten inanıyorum. Bugün Diyarbakırdaki bu buluşma, bu hasret giderme var ya, bugün Diyarbakırda aynı gökyüzünün altına kurduğumuz muhabbet ortamı var ya, Yunus Emrenin Mevlananın Hacı Bektaş-ı Velinin ruhunu muazzez etmiştir. 13 yıl önce aramızdan ayrılan Ahmet Kayanın ruhunu da muazzez etmiştir.
'Pazara kadar değil, mezara kadar'
Biz kardeşiz, biz pazara kadar değil mezara kadar, mahşere kadar biriz, beraberiz. Biz aynı coğrafyanın aynı toprakların medeniyetin mensuplarıyız.
İşte bugün Şivan Perver 37 yıl sonra burada ve sağ olsun bütün sıkıntılara rağmen, hakikaten çok büyük bir sıkıntıyı yaşayan İbrahim Tatlıses kardeşimiz o da burada. Birlikte beraber düeti yaptılar. Ben İbrahim Tatlıses kardeşimizi de bugün çok daha iyi gördüm. Güzel bir final yaptı onu da gördüm. İnşallah kendisinin cdleriyle yine bir araya olacağız, beraber olacağız. Rabbim ona da sağlığını sıhhatini lütfetsin.
'Sınır' vurgusu
100 yıl önce bu topraklarda cetvellerle sınır çizildi. Bizim muhabbetimize sınır çizemezler. Ortak medeniyetimize geleceğimize sınır çizemezler. Bizim gönüllerimizi hiçbir zaman birbirinden ayıramazlar. Onun için rahat olacağız. Geleceğe aynı aşkla aynı inançla yürüyeceğiz. Türkü Kürtten, Kürtü Türkten ayıramazlar. Şamın ağıtı bizim ağıtımızdır. Kamışlının derdi bizim derdimizdir. Suriyenin tamamında zalim Esadın akıttığı kan kardeşimizin kanıdır.
Zalimlerin yanında yer almayacağız, sofrasında oturanlardan olmayacağız. Mazlumların mağdurların gariplerin yol arkadaşı olacağız. İşte bugün olduğu gibi. Kuzeyi güneyi doğuyu batıyı hep birlikte kucaklayacağız.
Halepçe cayır cayır yanarken Diyarbakırın Konyanın Çanakkalenin ciğeri yandı. Bağdat, Basra bombalanırken Diyarbakır Uşak Adana kardeşleriyle birlikte gözyaşı döktü.
'Biz de ezildik'
Bir annenin çocuğuyla kendi ana diliyle konuşamıyor olmasından daha büyük azap ne olabilir? Şivan Perver kasetlerinin plaklarının nasıl saklandığını nasıl gizli gizli dinlendiğini ben de bilirim. Faili meçhullerin sürgünlerin ne büyük bir acı olduğunu yaşayanlardan çok dinledim, bilirim. Ne yaşadıysak birlikte yaşadık. Rengi, tonu, şekli farklı olabilir. Ama aynı zulmü, aynı ötelenmeyi hep bu toplumda birlikte yaşadık.
2005te burada Diyarbakırda sizlere bir şey söyledim. Sizin meseleniz bizim meselemizdir dedim. O günden beri sözümüzün arkasındayız. Takipçisiyiz. Bizi tehdit ettiler vazgeçmedik. Bize engeller çıkardılar, aştık. Bize zorluklar çıkardılar, yılmadık. Partimizi kapatmak istediler, tuzaklar kurdular, sabotajlar yaptılar. Biz bir tek geri adım bile atmadık.
Bizi yalnız bıraktılar, çözüme yanaşmadılar. Ama tek başımıza bu yolda ilerledik. Biz kardeşliğimizi perçinleyeceğiz dedik. Ezelden beri nasıl kardeşsek ebediyen kardeş kalacağız dedik. Baldıran zehri içmek gerekiyorsa içeceğiz dedik. Kürt de Türk de Lazı da Arnavutu da Romanı da Boşnakı da benim kardeşim. Yaratılanı yaratandan ötürü seveceğiz dedik.
Candan serden geçmek gerekiyorsa, geçeceğiz dedik. Bu kadim kardeşliği, bu kadar ortaklığını muhafaza edeceğiz dedik.
Biz annelerin babaların gözyaşlarını dindirmeye, gençlerin ölümüne son vermeye ahdettik. İnkar, ret, asimilasyon politikalarına biz son verdik.
'23 Nisan 1920 ruhuyla...'
Biz 23 Nisan 1920 ruhuyla yeni bir Türkiye inşa ediyoruz. Her etnik unsurla, her mezheple birlikte inşa ediyoruz. 1920de TBMMde Kürt Türk Arap Laz Çerkez velhasıl, nasıl bir ve beraber olduysalar, cumhuriyet nasıl birlikte kurdularsa, yeni Türkiyeyi de o ruh, o öz ruhuyla yeniden imar ediyoruz.
'Herkesin cumhuriyeti'
Son haftalarda altını çizerek söylediğim sözü tekrar etmek istiyorum. Diyarbakırlı kardeşim, Kürt Kardeşim, Türk kardeşim, Zaza kardeşim. Bu cumhuriyet senin cumhuriyetindir. Bu cumhuriyet ne kadar İzmirlinin, İstanbullunun, Ankaralının cumhuriyetiyse işte o kadar senin cumhuriyetindir. Bu bayrak senin bayrağındır. Sen herkes gibi 76 milyon gibi bu ülkenin öz be öz vatandaşı, bu vatanın bu bayrağın bu devletin sahibisin.
Artık hiç kimse hiç kimseyi hor göremez. İkinci sınıf vatandaş muamelesi yapamaz. İhmal edilemez. Hiçbir kültür, hiçbir kimlik artık inkar edilemez. Yeni Türkiyede ayrımcılık olamaz. Öteleme horlama olamaz. İnkar, ret, asimilasyon olamaz, olmayacak.
Kürtlere 'sırtınızı dönün' çağrısı
Kepenkler kapanmadığı için rahatsız olanla var. Okulların hastanelerin havalimanlarının konutların yapılmasından rahatsız olanlar var. işte bunlar bu güzel süreci sabote etmek için her yolu deniyorlar, deneyecekler.
Dün Nusaybinde böyle bir sabotaj gerçekleştirdiler. Huzura barışa kurşun sıktılar. Bunlara fırsat vermemeliyiz. İmkan vermeyeceğiz.
Diyarbakırdan bir isteğim bir ricam var. Eğer siz bu sürece sahip çıkarsanız inanın bu süreç büyüyecektir. Eğer siz bu bahara sahip çıkarsanız bu bahar daha da kalıcı olacak. Eğer Diyarbakır bu umuda sahip çıkarsa, bu fidanlar çınar olacak. Geleceğe umutla ilerleyecek. Unutmayın, söz silahtan etkilidir. Siyaset şiddetten çok daha etkilidir. Zalimin değil kendi halkının kendi kardeşlerinin mazlumların yanında durmak esastır. Ayrılıktan çatışmadan savaştan yana değil, her zaman barıştan dostluktan kardeşlikten yana olmak önemlidir.
Onun için Mesud kardeşim başarılı oldu. şiddet hiçbir yolun çözümü değil. Kandan gözyaşından başka hiçbir şey getirmedi. Diyarbakırın bu sürece sahip çıkmasını istiyorum.
'PKK ve BDP'yi unutun, cezaevleri boşalsın'
Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, 76 milyonun bir olduğunu, beraber olduğu birlikte büyük Türkiye yeni Türkiye olduklarını göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın. Diyarbakır bölgenin kutup yıldızı bir şehridir. Yol gösterici bir şehirdir. Zülküf ve Elyasa peygamberlerin evliyanın şehridir. Mekke Medine Kudüs ve Şamın ardından beşinci haremi şerifi sayılan bir şehirdir. Şunu bilin ki Diyarbakır huzurlu olursa Erbil, Kamışlı daha huzurlu olur. Unutmayın sizin sorumluluğunuz büyük. Bu yeni süreçte Diyarbakırın hakem olmasını, sürece yol göstermesini istiyorum.
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/erdogandan-diyarbakirda-hem-nalina-hem-mihina-haberi-82734