SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 14.08.2014- 02:52


Troçki'nin bunları bilmesi gerekirdi. Aynı zamanda Troçki, SSCB'nde her Sovyet insanının yeteneklerini özgürce geliştirme olanağına sahip olduğunu; her Sovyet vatandaşının, mesleğinde ilerleme, kalifiye durumunu yükseltme ve böylece veya bunun doğal sonucu olarak iş verimliliğini ve mevcut ürünlerdeki payını da arttırma olanağına sahip olduğunu bilmesi gerekirdi.

Komünist toplumun ilk aşamasında, yani sosyalizmde, sosyalist inşa tehlikeye atılmak istenmiyorsa, ürünlerin paylaşımı ancak ve ancak harcanan iş gücüne (yani “emeğe”) göre olabilirdi. Troçki, Marks'ın bu öğretisini bilmiyordu diyemeyiz. Demek ki, mevcut ürünlerin paylaşımında ölçü harcanan iş gücüdür, yani “emek”tir.

Yukarıda adı geçen yazısında Marks bu konuda şunu söyler:

“Komünist toplumun daha yüksek bir evresinde, bireylerin işbölümüne kölece boyun eğmesinin ve onunla birlikte de kafa emeği ile kol emeği arasındaki çelişkinin ortadan kalkmasından sonra; emek, yalnızca yaşam aracı değil, yaşamın birincil gereksinmesi haline gelmesinden sonra; bireylerin her yönüyle gelişmesiyle birlikte, üretici güçlerin de artması ve bütün kolektif zenginlik kaynaklarının gürül gürül fışkırmasından sonra - ancak o zaman, burjuva hukukunun dar ufukları tümüyle aşılmış olacak ve toplum, bayraklarının üzerine şunu yazabilecektir: "Herkesten yeteneğine göre, herkese gereksinmesine göre!" (42).  
SSCB'nin bu aşamaya geldiğini Troçki dışında kimse savunmamıştır. Troçki'nin, SSCB'nin bu aşamaya geldiğini nasıl savunduğunu yukarıda mevcut ürünlerin paylaşım ilkesine bakışından çıkartabilirsiniz. Stalin önderliğinde SBKP(B) ise SSCB'nin henüz sosyalizmi inşa etmekle meşgul olduğunu ve bu aşamada da mevcut ürünlerin emeğe göre paylaşıldığını sürekli vurgulamışlardır. SSCB'nin sosyalizmi kurma pratiği bunun ötesine geçmemiştir.  

Troçkistlere göre SSCB'de yaşam koşullarındaki mevcut eşitsizlik yeni bir sınıfın oluşmasının nedenidir. Ama yaşam koşularındaki bu eşitsizlik sosyalist olarak kabul ettiği üretim ilişkilerinin yapısından ileri geliyor diyen de bizzat Troçki'dir. Troçki, yaşam koşullarındaki eşitsizliğin ürün yetmezliğinden, iş verimliliğinin geri/düşük olmasından kaynaklanıyor diyor. Bu durumda Troçki şunu söylüyor: SSCB'nde üretim ilişkileri sosyalisttir, yeni bir sınıf oluşumuna neden olmaz. Ama ürün yetmezliği ve geri seviyede iş verimliliğinden doğan eşitsizlik yeni bir sınıf oluşumuna neden olur. Tamam, bu durumda bu eşitsizlik; ürün yetmezliği ve geri iş verimliliği ortadan kaldırılırsa ne olur? SSCB'nde sosyalizmin inşası derinleşerek devam eder. Bir soruyu Troçki'ye -neyse Troçkistlere- soralım. Bu durumda SSCB'nde sosyalizmin derinleşerek devam ettiğini kabul ediyorlar mı? Ürün yetmezliğinin ortadan kaldırılmasının aracı, iş verimliliğinin artırılmasıdır. Bunu böyle olduğunu ve başka türlü olmadığını Bolşevik Parti her zaman vurgulamış, iş verimliliğinin artırılması ve üretim maliyetinin düşürülmesi için planlı ve sistemli bir mücadele yürütmüştür. Peki, komünizmin ilk evresinde, yani sosyalizmde, SSCB'nin bulunduğu aşamada iş verimliliği nasıl artırılır? İşe uygun yeni kadroların yetiştirilmesiyle, modern teknolojiyle, ürünlerin emeğe göre paylaşımıyla, teşvikle. Burada en çok tartışma konusu olan teşvik, amaç olmadığı gibi SSCB'nde uygulaması hiç de yeni değildir.

Troçkistler, iş verimliliğinin artırılması için kullanılması gereken araçlara karşı mücadele etmişlerdir, alınan tedbirleri etkisizleştirmek için uğraşmışlar, Sovyet iktidarının iş verimliliğinin artırılması için sürdürdüğü mücadeleyi sabote etmeye çalışmışlardır. Troçkistler, yeni bir sınıf oluşumunun nedeni olarak gördükleri gelir farklılığını ortadan kaldırmak için Sovyet iktidarının mücadelesini destekleyeceklerine bu mücadelenin başarısız olması için uğraşmışlardır.

Troçkistlerin bütün sabotajlarına rağmen sosyalist inşa, SSCB'ni geri bir tarım ülkesinden ileri bir sosyalist sanayi ülkesine, mekanize tarımı olan bir ülkeye dönüştürmüş, SSCB, bütün vatandaşlarının -1930'lu yıllar itibariyle 155-170 milyon arasında- iktisadi-kültürel temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma gelmiştir. Bu amaca ulaşmak için kısa bir zaman içinde elde edilen devasa başarıların neler olduğunu Troçki'nin bilmediğini düşünemeyiz. Sürekli artan iş verimliliği, sürekli artan tüketim araçları miktarı, sürekli artan ve yenilenen teknoloji, sürekli yetiştirilen yeni kadrolar Troçki'nin gözünden kaçmış olamaz.

XVII. Parti Kongresi bildirgesinde diğer şeylerin yanı sıra şöyle deniyor:

“İkinci beş yıllık dönemde bütün ulusal ekonominin teknik yeniden yapılandırılmasının tamamlanması için belirleyici koşul yeni tekniğe ve yeni üretim dallarına hakimiyettir. Yeni inşanın heybet ve heyecanının...ikinci beş yıllık dönemde yeni işletmelerin ve yeni tekniğin, iş verimliliğinin oldukça arttırılmasının, üretim maliyetinin oldukça düşürülmesinin heybet ve heyecanıyla tamamlanmalıdır”(43).  

Troçki, bu kararın yerine getirilmediğini, amaçlanan sonuçların alınmadığını söyleyebilir mi? Söyleyemez.

Bizzat Troçki, demokrasinin olmadığını savunduğu SSCB'nde partinin ve Sovyet iktidarının, XVII. Kongre bildirgesinde yer alan “işçi ve kolektif köylü, şimdi tam bir güvenle yarına bakıyor ve yaşam seviyesinin sürekli büyüyen yükseltilişi sadece kendi emeğinin niceliğine ve niteliğine bağlıdır” şiarının bütün ülkede coşkuyla tartışıldığını ve uygulandığını “üç maymunları” oynayarak duymadım, bilmiyorum, görmedim diyebilir mi?

İyi, hoş da sonuç ne diye sorulabilir. Örnekleyebiliriz: 1913=100 bazında SSCB sanayisinde iş verimliliği 1928'de yüzde 20; 1938'de yüzde 218, 1940'ta yüzde 322, 1950'de yüzde 480 ve 1956'da da yüzde 800 oranında artmış oluyor. Aynı dönemde iş verimliliği Amerikan sanayisinde 1928'de yüzde 26, 1937'de yüzde 35, 1940'ta yüzde 50, 1950'de yüzde 85 ve 1956'da da yüzde 124 oranında artmış oluyor. Fransa ve İngiltere gibi diğer ülkelerde sanayide iş verimliliği artışı ABD'deki artışın da gerisinde kalıyor. Bu seriden başka bir makalede yer verdiğimiz değerlendirmeyi aktaralım:

Teknolojinin modernliği, mesleki eğitime verilen önemden dolayı işçilerin yüksek kalifiyeli olmaları ve nihayetinde rasyonel planlama sonucunda SB'de işin verimliliği, önde gelen kapitalist ülkelerle karşılaştırılamayacak bir hızla artmıştır. Bu artış 1913'ten 1956'ya ABD'de 2,2; Fransa'da 1,8; İngiltere'de 1,4 misli olurken, SSCB'de 9 misli olmuştur. İş verimliliğinin artış hızı bakımından SB, dünyada ilk sırada yer alıyordu. Sovyet ülkesinde iş verimliliğinin en hızlı artışı ikinci beş yıllık plan döneminde gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde Sovyet sanayinin yapısı adeta tamamen yenilenmiş ve Stahanov Hareketi büyük bir coşkuyla yaygınlaşmıştı. Örneğin 1937'de 1932'ye nazaran iş verimliliği, toplam sanayide yüzde 82 oranında artmıştı. Ama ağır sanayinin çeşitli sektörlerinde iş verimliliğinin artışı oldukça büyük boyutlara varıyordu: Örneğin 1932'den 1937'ye iş verimliliği makine imalinde yüzde 212,2; demir döküm sanayinde yüzde 226,3 ve kömür sanayinde de yüzde 65,4 oranlarında artmıştı.  

Tarımda da durum sanayidekinde pek farklı değildir (İş verimliliği ile ilgili veriler için bkz.:İbrahim Okçuoğlu; “SSCB'nde Sosyalizmin Zaferi ve Kapitalizmin Yeniden İnşası Sorunları”, Akademi Yayın, Temmuz 1911. Bu seriden “Tarihi Kararlar – Teoriden Pratiğe Sosyalizmin İnşa Sorunları” ve “İşçi Sınıfı ve Köylülük Arasındaki Çelişkilerin Çözüm Süreci” başlıklı makaleler).  

Bolşevikler, elde edilmiş olanın yetersiz olduğunu, işçi başına ortalama iş verimliliğinin kapitalist ülkelerdekinden hala geri olduğunu ve bu bakımdan da kapitalist ülkelerin geçilmesi için sıkı çalışmaya devam edilmesi gerektiğini sürekli vurgulamışlardır.

Troçki 1990'larda da Troçkistleri rahat bırakmadı

Troçki, ölümünden sonra da düşünceleriyle yandaşlarını “perişan” etmeye devam etti. Troçkistlerin revizyonist sistemin çöküşünü, sosyal emperyalist SSCB'nin dağılışını değerlendirmeleri, Troçki'nin yandaşlarını ne denli gerçeklikten uzaklaştırığını gösterir.

II. Dünya Savaşından sonra “IV. Enternasyonal” önderliği, Doğu ve Orta Avrupa ülkelerindeki gelişmeyi; bu ülkelerdeki anti-faşist demokratik devrimleri ve sosyalizme doğru evrilmeyi anlayamamıştı. Öyle ki, kapitalist dünyadan gelen diplomatik bir baskıyla dahi bu ülkelerin yeniden yön değiştireceğini, kapitalist sisteme entegre olacaklarını, bu ülkelerde Sovyetleşmenin oldukça zayıf olduğunu düşünebiliyordu. Çin hakkında da aynı yanılgı içindeydi. Bu yanılgısından dolayı “halk demokrasisi” ülkelerini kapitalist ülkeler olarak görüyordu.

Örneğin RCP (“Devrimci Komünist Parti”) “halk demokrasisi” ülkelerinde kapitalizm yıkılmıştır, ama sosyalizm kurulmamıştır, bu ülkelerde “Stalinist diktatörlük” hakimdir değerlendirmesi yapıyordu. Aynen Troçki'nin SSCB değerlendirmesi gibi. Bu nedenle de bu ülkelerde sosyalizmin kurulması için “siyasi devrim”in gerçekleştirişmesi gereklidir diyordu. Troçki de böyle bir “devrimi” SSCB'nde gerekli görüyordu.

“IV. Enternasyonal” önderliği, RCP'nin bu değerlendirmesinde “Stalinizm”e karşı eleştirel olmayan bir tavır görüyordu.

Troçkist grupların “halk demokrasisi” ülkeleri üzerine kafaları açık değildi. Örneğin “Enternasyonal Sekretarya” 1960'lı yıllarda sık sık “bürokratikleşmiş işçi devletleri”nden bahsediyordu. Bu tanımlamayı muğlak bulanlar da vardı. Bununla “bürokratik deformasyona uğramış” işçi devletleri mi kastediliyor diye soruluyordu. Buradan varılmak istenen sonuç şuydu: Şayet söz konusu olan “bürokratik deformasyona uğramış devletler” ise deformasyon reformlarla giderilebilir. Şayet söz konusu olan, “deforme olmuş işçi devletleri” ise gerekli olan “politik devrim”dir. Troçkistler bu sorunu yıllarca tartıştılar, bu nedenle bölündüler veya bu kavram tartışması bölünmelerine vesile olan bir konu oldu.

Troçki, ölümünden sonra da Troçkistleri birbirine düşürmeye, bölmeye, parçalamaya devam etmiştir. Ama temel düşüncede değişim olmamıştır. Bu da “Stalinizm”dir. Troçki'ye göre “Stalinizm” tarihsel bir “kaza”dır; insanlık tarihinin ortaya çıkardığı zorunlu bir toplum formasyonu değildir. Sanki “Stalinci”ler, yani Marksist-Leninistler böyle bir değerlendirme yapıyorlar! Troçki'ye göre “Stalinizm” “kazası”ndan bir geçiş toplumu doğmuştur.  

Troçkistler de “halk demokrasisi” ülkelerini Troçki'nin bu düşünce modeline göre değerlendirmeye çalışmışlardır. Bunlara göre “Stalinist devletler”de kapitalizm yok edilmiştir, ama sosyalizm kurulmamıştır. SSCB'nde de Troçki'ye göre kapitalizm yok edilmişti, ama sosyalizm kurulmamıştı. Troçkistlere göre bu ülkelerde halkı inim inim inleten bürokrasi, işçi demokrasisi zemininde sosyalizme doğru ahenkli bir gelişmeyi engellemiştir. Bu nedenle Troçkistler şöyle bir ikilemle karşı karşıya kaldıklarına inanıyorlardı: Ya işçi sınıfı “Stalinizm”i yıkarak işçi demokrasisini kurar ve sosyalizme giden yolu açar ya da kapitalist karşı devrim gerçekleşir.

Bu ikilemden hareketle Troçkistler bir çifte görevle karşı karşıya olduklarını sanıyorlardı: Bir taraftan bu ülkelerde devrimci kazanımları, üretim araçlarının devlet mülkiyetini, planlı ekonomiyi karşı devrimin iç ve dış düşmanlarına; yani “Stalinist bürokrasi”ye ve emperyalistlere karşı savunmak; diğer taraftan da “Stalinizm”e karşı “siyasi devrim”i hazırlamak.

Troçki, “politik devrim”inin SSCB'nin savunulmasına tabi olduğunu söyler. Ama bu yalandır. Bu konu üzerinde durmuştuk. Troçki, “Stalinizm”in devrilmesi sonucunda SSCB'nde kapitalizmin yeniden inşa edilmesi istenmeyen bir amaç olur der. Ama burada da yalan söyler. Bu konu üzerinde de durmuştuk.  

Troçki'nin aynı yalanlarını Troçkistler de söylemeye devam ederler.

RCP (İngiltere, CWI'nin önceli) II. Dünya Savaşından sonraki yıllarda bu savaşın “Stalinizm”i geçici de olsa güçlendirdiğini, Çin de dahil “halk demokrasisi” ülkelerinde SSCB örnek alınarak Sovyetik devletler kurulduğunu savunur. Troçkistlere göre sonraki yıllarda revizyonist SSCB'ne yakınlık içinde kurulan her yeni devlet -örneğin Küba, Vietnam, Angola vs.- artık birer “Stalinist devlet”tir. Troçkistlere göre bu ülkelerde kapitalizmin ortadan kaldırılması ve planlı ekonomiye geçiş, üretici güçlerin gelişmesine neden olmuştur; “Stalinist devletler” güçlenmiştir. Bu nedenden dolayı da bu ülkelerde kapitalizmin yeniden inşası belli bir dönem için söz konusu olamaz.

Troçkistlere göre bu söz konusu olmayan, 1980'li yıllarda söz konusu olmaya başlamıştır. SSCB'nde kapitalist restorasyonun 1956'da XX. Kongre'de siyasi iktidarı gasp eden Kruşçev revizyonistleri tarafından başlatıldığına Troçkistlerin aklı bir türlü ermediği için, revizyonist sistem ölüm döşeğindeyken adeta korkuya kapılmış durumda SSCB ve diğer revizyonist ülkelerdeki gelişmeleri analiz etmeye başladılar.

Bu analizde de Troçki, yapacağını yine yaptı; takipçilerini birbirine düşürdü, böldü, parçaladı ve hemen hepsini düşüncede çıkmaz sokakta bıraktı.

Gorbaçov ile birlikte (1985) SSCB'nde açıklık, reform, demokrasi eğiliminin güçlenmesi; diğer bir deyişle o zamana kadar kuşa çevrilmiş, sosyalist planlı ekonomiden hiçbir iz kalmamış, 1960'lardaki tartışmalarla birlikte bürokratik kapitalizmin çıkarlarına göre düzenlenmiş “planlı ekonomi”yi bürokrasinin de artık istememesi; yani klasik kapitalizmin koşullarının olgunlaşmış olması Troçkistlerin aklına bir türlü yatmadı. Onlara göre planlı ekonomi bürokrasinin varoluşunu sağlıyor. Nasıl olur da bürokrasi planlı ekonomiden vazgeçer? Troçkistlere göre Sovyet bürokrasisi intihar ediyordu.

Alman Demokratik Cumhuriyeti'ndeki gelişmelerden dolayı Alman Troçkistleri de hem birbirlerine düşmüşler hem de kafaları karışmıştı. Troçki bunların da kafasını karıştırmıştı. Örneğin CWI'in Almanya seksiyonunda Doğu Almanya ve diğer Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde (revizyonist ülkelerde) kapitalizmin restorasyonu imkansızdır, Doğu Almanya, Batı Almanya ile kapitalist zeminde birleşemez diyenler vardı. Her iki Almanya'nın ancak ve ancak Doğu'da “Stalinizm”in yıkılması ve sosyalizmin kurulması ve Batı'da da kapitalizmin yıkılması ve sosyalizmin kurulması sonrasında sosyalist bir birleşme olacağı savunuluyordu. Bu düşünceleri tekil Troçkistler değil, CWI'nin Batı Alman yönetiminin bir bölümü savunuyordu.

CWI'ciler Ekim 1989'da da Doğu Almanya'da politik devrimden bahsedebiliyorlardı.

Sonuçta iki Almanya'nın birleşme sorunu CWI'cileri bölmeye yetti; abartmayalım 1991/1992'deki fraksiyon mücadelesinin vesilesi oldu ve Ted Grant ve Alan Woods grubu CWI'den koptu ve bu kopuş Almanya'da, Avusturya'da -veya CWI'olduğu her ülke de diyelim- gerçekleşti.

CWI'den farklı olarak çok sayıda başka Troçkist gruplar revizyonist ülkelerde klasik kapitalizmin inşa edildiğini bir türlü kavramamışlardı. Örneğin Nahuel Moreno'nun kurduğu LIT (“Enternasyonal İşçi Ligi”) 1995'de revizyonist sistemin çöküşünü “oldukça olumlu bir gelişme”, “işçi sınıfının stratejik bir zaferi” olarak değerlendiriyordu. Ama bir sene sonra, 1996'da Rusya'nın kapitalist bir ülke olduğunu kabul edecekti. CWI'ci Troçkistlere göre LIT, devrim ve karşı devrimi birbirine karıştırmıştı, üyelerini 1990'lı yılların zor dönemeçlerine tamamen yanlış hazırlamıştı ve bundan dolayı da birkaç kez bölünmüştü.

T. Grant, CWI'den koptuktan sonra IMT'nin en önemli teorisyeni olarak 1997'de “Rusya'da Devrim ve Karşı Devrim” kitabını yayımlar. Ve bu kitabında Rusya'da kapitalizmin değil de “çelişkili bir hibrid (karışık, melez- İ.O.) durumun olduğunu (ve) Jelsin'in burjuva hükümetinin emperyalizmin baskısıyla kapitalizme tamamen geçişi amaçladığını” yazar. Sene 1997 ve T. Grant Rusya'da geriye dönüşümü olmayan bir kapitalist restorasyondan bahsediyor. Günaydın Ted Grant, günaydın!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 14.08.2014- 02:57


Troçkistlerin baş belası Troçki!

Geriye dönüş bağlamında biraz da Mandel'cı Troçkistlerden bahsedelim. Troçkistler Marksizm-Leninizme, Stalin'e, sosyalist SSCB'ne ve SBPK (B)'ye karşı mücadelelerinde her yöntemi ve aracı kullandılar. Bunu Lenin ve Stalin dönemi SSCB tarihinden biliyoruz. Sonrası dönemde de bu “huy”larından vazgeçmediler. 1956'da Batı burjuvazisi ile birlikte Kruşçev revizyonizminin darbesini, Kruşçev'in “cesur anti-stalinizmini” alkışlayanlar arasında Troçkistler de vardı, örneğin resmi “Dördüncü Enternasyonal” olarak bilinen Ernest Mandel’in önde gelen sözcüsü olduğu “eğilim”. Çar yanlısı, tam soytarı Solyenitsin'i baş tacı edenler ve onun yayıncılığına soyunanlar Troçkistlerden başkası değildi. “Stalin bürokrasisi”ne karşı olsa gerek Gorbaçov takımının bütün anti-komünist düşüncelerini gazetelerinde çarşaf çarşaf yayınlayanlar Troçkistlerden başkası değildi. Gobraçov'u neredeyse Troçkist lider ilan edeceklerdi. Gazetelerinin yarıdan çoğunu “Moskova Haberleri” ve “Sputnik” gazetelerinden aldıkları haberlerle, görüşlerle doldurdular.

Troçkistlerin bütün derdi kapitalizmin yeniden inşasının mümkün olmadığını kanıtlamaktı.

Dünya burjuvazisi Gorbaçov ile SSCB'nin klasik kapitalizme geçiş sürecinde olduğunu kabul ediyordu. Ama E. Mandel Gorbaçov'u neredeyse ikinci Troçki ilan edecekti; onun Troçki'nin tezlerine döndüğünü anlatıyordu. Mandel'a göre “şimdi dünyadaki bütün komünistler kimlerin gerçek devrimci ve kimlerin gerçek karşı-devrimci olduğunu daha iyi anlıyordu”. Mandel'ın denklemi şöyleydi: Troçki ve Gorbaçov (ve tabii ki Troçkistler ve Gorbaçovcular) devrim cephesini oluşturuyor ve Stalin de (“Stalinci” diye tanımladığı bürokrasi ile birlikte) karşı devrim cephesini oluşturuyordu.  

E. Mandel Temps Nouveaux dergisinde yayımlanan açıklamasında şöyle diyordu:

“Temps Nouveau: Mikhail Gorbaçov, perestroyka’nın hakiki yeni bir devrim olduğunu ilan ediyor değil mi?

Ernest Mandel: Evet, bunu özellikle vurguluyor ve bu daha da iyi. Bizim hareketimiz aynı tezi 55 yıldır savunuyor, bu yüzden karşı devrimci olarak damgalanıyorduk. Bugün her şey, SSCB’de, içinde gerçek karşı devrimcilerin de gerçek devrimcilerin de bulunduğu uluslararası komünist hareketin bir partisinin içinde daha açık anlaşılıyor” (44).  

“IV. Enternasyonal”in diğer bir önde geleni de -Catherine Samary- Gorbi'nin Troçki'nin programını uyguladığını açıklayarak “Glasnost”u göklere çıkartıyordu: “Ülkenizde Stalin’e karşı savaşan Sol Muhalefetin Platform’unu hiçbir zaman yayınlamadılar. Aslında bugün onların fikirlerini benimsiyorsunuz: Gerçek sosyalist demokrasiyi ve özyönetimi kurmak” (45).  
Troçkistler gerçekten garipler, anlaşılması oldukça zor insanlar. “Stalinizm”e karşı önce Gorbi'yi desteklediler, sonra Gorbi'ye karşı Yelsin'i desteklediler; öyle ki Mandel   “Mevcut durumda, reformcu Boris Yeltsin devasa bürokratik aygıtın küçültülmesini isteyen eğilimi temsil ediyor. Böylelikle o, Troçki’nin açtığı yolda ilerlemektedir” diyerek Gorbi'ye söylediğini bu sefer de Yelsin için söyledi (Bkz.: E. Mandel, Financieel-Ekonomische Tijd, 23 Mart 1990, ´Gorbatchev is te vergelijken met Roosevelt en De Gaulle) ve en sonunda Yelsin'i de “Boris Yeltsin, Joseph Stalin’in İzinde” diyerek “Stalinist” yaptılar (46).  

Öğrencilik yıllarında bu Mandel'ı aklı başında biri kabul ederek, daha doğrusu Troçkist camianın aklı başında adamı diye okurdum. Revizyonizmin çöküşüyle ilgili söylediğine bakınız: “Bürokrasinin kendi kendisine karşı hazırladığı devrim, Ekim 1917 Devrimi gibi toplumsal bir devrim olmayacak: toplumun ekonomik temellerini değiştirmek, bir mülkiyet biçimini başkasıyla değiştirmek söz konusu olmayacak”(47).    

Şu ideolojik ve siyasi pejmürdeliğe bakınız: Sistem yıkılıyor, ama E. Mandel hala Troçki'nin tekerlemelerini tekrarlıyor. Revizyonizmden klasik kapitalizme geçiliyor, ama Mandel hala “toplumsal devrim olmayacak”ta, “toplumun ekonomik temelleri” değişmeyecekte kalmış. Revizyonizm yıkılıyor, klasik burjuva mülkiyet biçimi hakim kılınıyor ama Mandel hala mülkiyet biçiminin değişmeyeceğinden bahsediyor. Bu anlayışsızlık karşısında Troçki, Troçkistlerin baş belası olmaya devam ediyor demekte haksız mıyız?

E. Mandel Doğu Almanya'da da “gerçek bir devrim başlamıştır” görüşündeydi. “DAC’deki (Demokratik Almanya Cumhuriyeti- İ.O.) kitle hareketi hakiki bir devrim derinliğine ulaştı. Bu hareket Avrupa’da mayıs 1968’den bu yana gördüklerimizin hepsini, hatta İspanyol devriminden bu yana gördüklerimizin hepsini aşmaktadır. DAC’de başlayan devrimin proleter karakteri, hareketlerin büyük coşkusuyla bir kez daha kanıtlanmıştır” diyen Mandel'dan başkası değildi (48).  

E. Mandel'in Alman Demokratik Cumhuriyeti'ndeki gelişmeler için söylediği saçmalıktan da öte bir şey. Revizyonist rejime karşı kitleleri örgütleyenler doğrudan Batı Almanya yanlısı güçlerdi. Yani şimdi Batı Alman emperyalizmini isteyenler mi devrim yapıyorlardı ve üstelik bir de “proleter karakterli” devrim?  

İşin tuhaf yanı, hiçbir yerde Troçkistlerin esamesi yok, ama dikkatimi çekiyor hiç kendileri devrim yapma zahmetine katlanmıyorlar, hep başkalarına devrim yaptırıyorlar ve her devrim yapan da Troçki'nin programını uyguluyor! Bunun nedeni olsa olsa şu olabilir: 'Troçki “24 ayar” doğru düşünceler savunmuştur ve işin pratiğini de Bolşeviklere bırakmıştır. Onun takipçileri olarak biz Troçkistler de “24 ayar” doğru düşünceler savunuyoruz ve işin pratiğini yapacak örgütler arıyoruz'! Herhalde bu nedenden dolayı devrim örgütleme ve gerçekleştirme zahmetine katlanmıyorlar!  

Bu kadar yeter herhalde!

Kaynaklar:

1) Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Der deutsch-sowjetische Pakt und der Charakter der UdSSR” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html

2)Agy.

3)Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Handelt es sich um politische oder begriffliche Unterschiede?” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

4) Bkz.: Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Handelt es sich um eine krebsartige Wucherung oder um ein neues Organ?” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

5) Bkz.: Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Handelt es sich um eine krebsartige Wucherung oder um ein neues Organ?” ara başlığı altında,www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

6) Bkz.: Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Die frühe Degenerierung der Bürokratie” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

7) Bkz.: Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Der gegenwärtige Krieg und das Schicksal der modernen Gesellschaft” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

8) Bkz.: Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Der gegenwärtige Krieg und das Schicksal der modernen Gesellschaft” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

9) Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Die Theorie des “bürokratischen Kollektivismus” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

10) Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Die totalitäre Diktatur ist durch die scharfe Krise bedingt und ist kein dauerhaftes Regime” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

11) Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Die Orientierung auf die Weltrevolution und die Wiederherstellung der UdSSR” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

12) Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Die Orientierung auf die Weltrevolution und die Wiederherstellung der UdSSR” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

13)Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”, “Die Verteidigung der UdSSR und der Klassenkampf” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

14) Leo Trotzki; “Verteidigung des Marxismus - Die UdSSR im Krieg”., “Wir ändern unseren Kurs nicht!” ara başlığı altında, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1939/09/vdm-ussrkrg.html.

15) L. Trotzki; “Verratene Revolution” - “İhanete Uğrayan Devrim”), Bölüm IX, alt başlık “Bürokrasi hakim bir sınıf mıdır?”, marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1936/verrev/kap09.htm#s2.

16)L. Trotzki; “Verratene Revolution” -“İhanete Uğrayan Devrim”, agy.

17)L. Trotzki; “Verratene Revolution” - “İhanete Uğrayan Devrim”, agy.

18) L. Trotzki; “Verratene Revolution” (“İhanete Uğrayan Devrim”), Bölüm IX, alt başlık “Tarih, SSCB'nin Karakteri Sorununu Henüz Karara Bağlamadı”, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1936/verrev/kap09.htm. Türkçesi, s. 345.

19) L. Troçki; “Bolşevizm mi Stalinizm mi?”, s. 4, 12-14, İnternet.

20) Leo Trotzki; “Der Todeskampf des Kapitalismus und die Aufgaben der IV. Internationale - (Das Übergangsprogramm)”, s. 23. Türkçesi; s. 41.

21) L. Trotzki; “Verratene Revolution” (“İhanete Uğrayan Devrim”), Bölüm IX, alt başlık “Devlet Kapitalizmi”, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1936/verrev/kap09.htm.

22) Lenin; C. 32, s. 1-2.

23) Lenin; C. 32, s. 3-4.

24) Lenin; C. 32, s. 17, 21.

25) Lenin; C. 32, s. 25.

26) Lenin; C. 32, s. 26.

27) Stalin; C. 5, s. 4-5, 11-12.

28) L. Trotzki; “Arbeiterstaat, Thermidor und Bonapartismus” - “Die historische Analogie muß überprüft und berichtigt werden” bölümünden, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1935/02/arbstaat.htm#k06.

29) L. Trotzki; “Arbeiterstaat, Thermidor und Bonapartismus” - “Thermidorianer und Bonapartisten” bölümünden, www.marxists.org/deutsch/archiv/trotzki/1935/02/arbstaat.htm#k07.

30)Bu gelişme için bkz.: İ. Okçuoğlu; “SSCB'nde Sosyalizmin Zaferi ve Kapitalizmin Yeniden İnşası Sorunları”.

31) METE; C. 4, s. 475.

32) METE; C. 4, s. 476-477.

33) Stalin; C. 14, Türkçesi; s. 80.

34)METE; C. 19, s. 20, “Gotha Programının Eleştirisi”.

35)METE; C. 19, s. 20, “Kritik am Gothaer Programm”.

36)METE; C. 19, s. 20-21, “Kritik am Gothaer Programm”.

37)METE; C. 19, s. 21, “Kritik am Gothaer Programm”.

38) L. Trotzki; “Der Todeskampf des Kapitalismus und die Aufgaben der IV. Internationale, (Das Übergangsprogramm)”, s. 24. Türkçesi; s. 42.

39)METE; C. 19, s. 21-22, “Kritik am Gothaer Programm”.

40)Lenin; C. 27, s. 308. “Sechs Thesen über die nächsten Aufgaben der Sowjetmacht”– “Sovyet İktidarının Acil Görevleri Üzerine Altı Tez”, Mayıs, 1918.

41) Stalin; C. 13, s. 52.

42)METE; C. 19, s. 21, “Kritik am Gothaer Programm”.

43) Plenums des Zentralkomitees der KPR (B), Januar 1934; “Kommunistische Partei der Sowjetunion in Resolutionen und Beschlüsse der Parteitage, Konferenzen und Plenen des ZK”. C. V, s. 72, Berlin 1957), “Merkez Komitesi Plenumlarında ve Konferanslarında, Kongrelerin Bildirgeleri ve Kararlarında Sovyetler Birliği Komünist Partisi”. C. V, s. 72, Berlin 1957.

44) Temps Nouveau, n° 38-1990, s. 41-42. Aktaran: Ludo Martens; “Troçkizm: CIA’in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı”, 20 Ekim 1992, Etudes Marxistes.

45) Inprecorr, sayı 302, 9-23 Şubat 1990, s. 27. Aktaran: Ludo Martens; “Troçkizm: CIA’in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı”, 20 Ekim 1992, Etudes Marxistes.

46) Bkz.: Harry Mol, Rood, n°2, 22 Ocak 1992, s. 20. Aktaran: Ludo Martens; “Troçkizm: CIA’in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı”, 20 Ekim 1992, Etudes Marxistes.

47) Mandel: Où va l’URSS de Gorbatchev? - “Gorbaçov SSCB’si Nereye Gidiyor?”-, Ed. La Brèche, Montreuil, 1989 s. 340. Aktaran: Ludo Martens; “Troçkizm: CIA'in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı”, 20 Ekim 1992, Etudes Marxistes.  

48) Mandel, Inprecor, n°297, 13-26 Kasım 1989, s. 3.Aktaran: Ludo Martens; “Troçkizm: CIA'in Hizmetinde Sosyalist Ülkelere Karşı”, 20 Ekim 1992, Etudes Marxistes.

İbrahim Okçuoğlu



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Troçki’nin Yalanları... melnur 1 1028 30.01.2022- 10:26
Konu Klasör Troçkist Yayınlar melnur 0 8 19.03.2017- 10:49
Konu Klasör Yeni dönem, yeni ihtiyaçlar ve TİP’in stratejisi;EŞİKTEKİ SOSYALİZM melnur 2 329 30.06.2023- 05:46
Etiketler   SOSYALİZME,   SSCB’NE,   KARŞI,   MÜCADELEDE,   TROÇKİ
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS