SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
'Kürdistan' çöpte mi masada mı?-Onur Emre Yağan           (gösterim sayısı: 4.404)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 29.08.2014- 17:17


Cevap yerine değini: 'Kürdistan' çöpte mi masada mı?- Onur Emre Yağan

Geçtiğimiz günlerde Kenan Kalyon Halkın Türkiye Komünist Partisi'nin Demirtaş'a gönderdiği “açık mektup”a verdiği yanıtta, “Kürt Özgürlük Hareketi yeni bir 'ulus-devlet' peşinde koşmadığını ilan edeli epey oldu” dedi.

Hatip Dicle de “çöp sepetine attık” ifadesini kullanmış, kısa süre önce de “Bugün Kürtler arasında bir referandum yapılsa bağımsızlık isteyenler yüzde 5’i geçmez” demişti.

Peki öyle mi, değil mi? Türkiye Kürtleri “bağımsız Kürdistan” hedefini tarihin çöp sepetine atıp “ulus-devlet” fikriyatını bir kenara bıraktı mı?

Hem öyle hem değil...

Örneğin, Selahattin Demirtaş Roboski katliamının ilk yıldönümünde, Erdoğan'ı katliamın emrini veren kişi olarak ilan ettiği ve benim o zaman öfke ve üzüntü yakıştırdığım konuşmasında şunları söylemişti: “Kürdün her şeyi vardır. Kürdün genci, kadını vardır. Gücü vardır, parası vardır. Onuru, şerefi vardır. Kürdün bir tek eksiği vardır. Kürdün Kürdistan'ı yoktur. Kürdün tek eksiği budur.”

Şimdi soruyu şöyle tekrar edelim; Kürt halkı “ulus-devlet”, yahut avam ifadesiyle “ayrı Kürdistan” arayışı veya isteğini zihninden atmış mıdır? Gültan Kışanak'ın Economist dergisinde Temmuz başında yayınlanan bir yazıdaki sözleri Dicle'ninkinden farklı bir yanıt içeriyor: “Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde bağımsızlık referandumu yapılsa halkın yüzde 80’i bağımsızlık için oy verir.”

Yukarıdaki alıntılar karşılaştırıldığında ortaya çıkacak “anlam aykırılığı”, Kürtlerin “bağımsız Kürdistan” meselesine bakışının değişmez (süreğen) değil politik süreçlerin yeniden belirlediği şartlara göre kurgulanabilir olma durumundan kaynaklanır ve Kürt hareketinin yapısal analizinde doğal kabul edilebilir.

Doğaldır çünkü bizim “Kürt hareketi” diye kodladığımız siyasi dinamik; çeşitli eğilim ve katmanları bünyesinde barındırabilen, sosyalizan tonlar da taşıyan bir kitlesel demokratlıkla, katı bir düşmana karşı gözünü açık tutmak ve savaşmak zorunda olan silahlı kadro ihtilalciliğinin sürekli harmanlanmasıdır.

Bu harmanlanmada bazen “solculuk” bazen “faydacılık” bir siyasi kimlik olarak belirir. “Çıkarlar” bazen “ilkeler”in önüne geçer...

*****

“Bağımsız Kürdistan” istemi ve “ulus-devlet” retoriğinin Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye zorla getirilmesinden sonra PKK Hareketi nezdinde köklü bir değişikliğe uğradığı ve yeni bir paradigma oluşturulduğu doğrudur.



Söz konusu yeni paradigmaya göre “ulus-devlet” “kapitalist modernite”nin bir dayatmasıdır. Bunun yerine gelecek olan “demokratik modernite” “ulus-devlet”in Ortadoğu'da yarattığı sorunları aşan bir yeni devlet modelini kurabilir ve sadece Kürtlerden oluşmayacak bu devletin kuruluşuna Kürtler öncülük edebilir.

Bu paradigma söylenenin aksine “ayrılma” fikrini tamamen ortadan kaldıracak bir bölgesel etkiye ve sürekliliğe sahip olamamış ve ne yazık ki, Kürtlerin siyasi mealde “Türkiyelileşme”sini gerçekleştirecek kapsayıcılık şansına da henüz erişememiştir.

Irak'ın işgali, federal Kürt hükümetinin oluşması, PKK'nin güçlenerek Türkiye ve bölgede iddiasını büyütmesi, sol hareketin zayıflığı, AKP'nin Ortadoğu planları ve bunlar dolayımıyla yaşanan siyasi süreçler (elbette AKP yalanları, faşizmi) Kürt hareketinin yönelimlerini etkilemiş, Öcalan'ın modelinin bütünüyle uygulanmasını engellemiş, değişmesine neden olmuştur. Söz konusu etkileşimin devam ettiğini söylemekte de bir sakınca yoktur.

Özetle, bugünün siyasi koşullarında siz, “Kürtler 'ulus-devlet' peşinde değil” dediğinizde bu söylediğiniz doğrudan “Kürtler bağımsızlık fikrini terk etti” anlamına gelmez.

Türkiye Kürtlerinin “ayrılma” değil “bir arada yaşama” idrakıyla bir siyasi çalışma yürüttükleri bugün için doğrudur. Fakat bu durum, Kürt siyasetinin ağırlık merkezinin, yeni bir dönemin ortaya çıkaracağı yeni politik koşullara göre değişmeyeceği demek değildir.

Geçerken bir parantez açıp söyleyelim: İsteyen Öcalan'ın biçimlendirdiği bu modeli “yeni bir sosyalizm anlayışı” olarak ele alıp “sosyalist akımlar kümesi”ne dahil edebilir. Olabilir ama bizim gözlerimiz önce ve hâlâ emek-sermaye çelişkisini, işçi sınıfının çıkarlarını arar.

Marksizm, toplumsal yapının içinde neden zengin ve fakir olduğunu, sınıfların varlığını ve bu sınıflar arasındaki ilişki ve mücadeleyi esas alan bütünlüklü bir dünya görüşüdür. Marksist bakış “üsttenci” değil “temel”, “arkaik” değil “güncel” ve “modern”dir.

İşçi sınıfı dışında diğer toplumsal dinamikleri önceleyen “devrimci” veya “idealist” sosyalizm önermeleriyle Marx, çatıyı kurarken yeterince tartışmış ve nihayetinde bu önermeleri “devrim simyacılığı” olarak adlandırmıştır.

*****

Esas sorumuza tekrar dönelim; bağımsızlık Irak Kürdistanı'nda güncel midir ve eğer öyleyse Türkiye Kürtlerini etkiler mi?

Bu konuyu bölgedeki gelişmelerle birlikte sonraki yazıda detaylı yazarız ama cevap bana göre yine “evet”tir.

Kenan Kalyon partimize dair yazdığı metnin bir yerine “Irak'taki gelişmelerin hiç bir şekilde bağımsızlık ilanına işaret etmediği” hükmünü iliştirmişti.

Kalyon'un yazısındaki talihsiz değerlendirmelerden birisidir. Zira, Irak'ta ve çevreleyen yakın coğrafyada son zamanlardaki gelişmelerin neredeyse hepsi Barzani hükümetinin bağımsızlık gündemini masada tuttuğunu göstermiştir.

Irak'ın üçe bölünme olasılığının uluslararası kabul görmesi, Barzani'nin Temmuz başında bağımsızlık referandumu kararı alarak Meclis'e onaylatması ve sonrasında ABD ve Avrupa'dan Kürtlere gönderilmeye başlanan silahlar, Erbil hükümetinin Bağdat'a rağmen dünyaya sattığı petrolün alıcılarının her geçen gün artması, onlarca başbakan, dışişleri bakanı ve yetkilinin son bir ayda Irak'ta yürüttükleri mekik diplomasisi birkaç örnektir...

Bu gelişmelere rağmen, HDP'deki solcuların, sosyalist hareketin ve kuşkusuz Kürt emekçilerin pozisyonu mutlaka “bağımlı” bir pozisyon olmak zorunda değildir. Toplumsal ve siyasal gelişmelerin sol-sosyalist hareketi kendisine tabi kılmasını engelleyecek yeni bir eksenin yaratılması mümkündür ve bizim komünist hareketimizin hedefi de böyle okunabilir.

Yazdığımız mektup, uzattığımız el, ettiğimiz küfür, döktüğümüz gözyaşı, harcadığımız emek...

Hepsi bu hedefe hizmet eder...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.020
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.08.2014- 16:33


Onur Emre Yağan kısa bir köşe yazısına çok şey sığdırmaya çalışmış. Bence söylemeye çalıştığı şeylerin hemen hepsi için ayrı paragraflar açmak ve Türkiye sol hareketi ile kürt ulusal hareketinin ilişkisini bütün o ''ayrı paragraflar''-çözümlemeler sonucu ileri sürmek gerekir.

Kürt ulusal hareketi bağımsızlık düşüncesini bıraktı mı? sorusu ne kadar güncel olmaktan çıkarsa çıksın, bölgede gelişmeler böyle bir olasılık kürt hareketinin gündemine doğal olarak yerleşmektedir. Kürt siyasetçilerinin çelişik tavır ve söylemleri de bu yüzden ortaya çıkmaktadır. HDP'nin Türkiyeleşme pratiğinin en büyük zorluğu da budur. Ben bu konunun aşılabilir bir ''sorun'' olduğunu da düşünmüyorum. Burası işin bir yanı.

HTKP bu konuda nasıl bir tutum alıyor? HTKP kurulduğundan beri bu konuda çok somut siyasetler de üretemedi. Kürt halkından yana olmanın bir sosyalist parti için ulusal bir hareketin peşine takılmak, kürt sorununu göbeğe alacak bir siyasetin içinde olmak anlamına gelmediği uzunca bir dönemdir Türkiye soluna hakim. Doğru olan da bu. Bunun dışında HTKP'nin bir siyasi duruşu var mı?



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Onur Emre Yağan ve faşizm koşullarında muhalefete muhalefet etmek... melnur 0 237 26.08.2023- 03:32
Konu Klasör Biz demiştikçilik...-Onur Emre Yağan denizcan 2 4881 10.12.2014- 23:53
Konu Klasör Rojava konusu-Onur Emre Yağan denizcan 1 3575 10.10.2014- 12:25
Konu Klasör Sol odak ihtiyacı ve HDP açmazı-Onur Emre Yağan denizcan 0 3559 22.08.2014- 13:26
Konu Klasör Rojava ve Şam; dost mu, düşman mı?-Onur Emre Yağan denizcan 0 3109 21.11.2014- 10:51
Etiketler   Kürdistan,   çöpte,   masada,   mı-Onur,   Emre,   Yağan
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS