SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
İç savaş benzeri şiddet ortamı-Yavuz Alogan           (gösterim sayısı: 3.112)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 06.10.2014- 13:17


İç savaş benzeri şiddet ortamı-Yavuz Alogan  



“Cepheden gelen ilk haberlere inanmayınız,” denilmiştir. Bu söz benzetmeler için de geçerli. Suriye devletinin Ayn-el Arab ya da Kürtlerin Kobane şehrindeki direniş Stalingrad’a benzemiyor. 1 Ağustos 1944 günü Kızıl Ordu’nun Varşova’nın doğusuna kadar gelip Vistül Nehrinin kıyısında beklemesi, o sırada   ülkelerini kurtarmak için ayaklanan   Polonyalı   225.000 partizan ve sivilin Almanlar tarafından katledilişini uzaktan seyretmesi daha uygun bir benzetme olur. Tarih acımasızdır.

Dünya, bölgenin Suriye dışında yegâne seküler kadrosu olan PKK-PYD’nin şeriatçı alçaklar tarafından katledilmesini canlı yayında seyrediyor. IŞİD mevzilerine ABD’nin   göstermelik   hava saldırılarını sevinç çığlıklarıyla karşılayan HDP milletvekillerinin durumu hazindir.   1991 yılının 24-28 Şubat günlerinde cephesini Kuveyt’e dönmüş Irak zırhlı birliklerinin o zamanki “koalisyon güçleri” tarafından Massive Ordnance bombalarıyla nasıl imha edildiğini neden hatırlamıyorlar? ABD güney ve doğudan saldıran IŞİD’i sadece “misket bombası” kullanarak birkaç saat içinde   son ferdine kadar imha edebilir.   Ama yapmıyorlar. Neyi bekliyorlar? TSK   sınırın öteki tarafından, Peşmerge de biraz daha uzaktan bakıyor.

ABD ile Türk Hükûmeti arasında sınır bölgesinin PKK’dan arındırılması konusunda bir anlaşma olduğunu ve   harekât planının Türkiye’nin bütün güney kara sınırını kapsadığını varsayabiliriz. Başka deyişle, Türkiye sınırındaki ve sınır ötesindeki PKK-PYD güçleri, “çözüm süreci”nin dışına çıkarılmış görünüyor.

PKK’nın askeri kabiliyetinin ve stratejik düşünce tarzının bütün zaafları ortaya çıktı. On dokuz-yirmi yaşında kızlı erkekli genç çocukları ellerinde   piyade tüfekleriyle otobüslere bindirip IŞİD vahşilerinin önüne sürmek, sonra da   “Coğrafi şartlar yetersiz, biz dağ şartlarında savaşmaya alışığız” (Cemil Bayık) demek, “Bizde alan hâkimiyeti yoktur; sadece baskın yapıp pusu kurarız” demekle eşdeğerdir.

PKK’nin siyasi kolu da sürüklenme halinde. Demirtaş, Başbakanla “IŞİD’in bölgeden atılması için yapılması gerekenler”i (!) konuşmuş; “Başbakan’ın bu konudaki tutumu olumludur,” diyor. Aynı Başbakan, birkaç saat sonra, “Çözüm süreciyle Kobane’nin ne alakası var?” diye soruyor. Zaman kazanıyor… Sabahat Tuncel cevap veriyor: “Kobane’de halkımıza dayatılan soykırım kıskacı ortadan kaldırılmadan gerçek bir barışın olması mümkün değil.” Öcalan, Devlet’i daha yakından tanıdığı için, “Kobane düşerse Türkiye darbe sürecine girer,” diyor. “Koalisyon” tek bir IŞİD topunu ya da tankını nokta atışıyla vurunca hep birlikte seviniyorlar.

Bu durum Kürt hareketinin ne olduğu sorusunu bir kez daha gündeme getiriyor. Hem “Mahir Çayan’ın emanetini HDP’ye teslim ettim” (Öcalan) diyen; hem   “HDP’nin önündeki ÖDP engeli kesinlikle aşılmalıdır, yoksa radikal demokratik hareket bu görevi yapacak ve ÖDP’yi gerçek ifadesine kavuşturmak zorunda kalacaktır” (Duran Kalkan) diye tehdit savuran; öte tarafta, “İslam Kongresi” toplayıp bölgedeki Ortaçağ’dan kalma güçleri bir araya getirmeye çalışan;   Erdoğan’ı Haziran Ayaklanması’nda “kurtardığı”nı iddia eden (Öcalan);   Haziran Ayaklanması için “darbecilerle aramıza mesafe koyduk” dedikten sonra, “Gezi Direnişi gerçek bir halk direnişi ve özgürlük arayışıdır” diyerek başka   şey söyleyen (Demirtaş); aynı anda hem milliyetçi, hem “radikal demokrat”, hem sosyalist, hem Bookchin’den mülhem   “demokratik özerkçi” bir hareket nasıl mümkün olabiliyor?

Bunları görmeyecek miyiz? Bazıları, bir kısım sosyalistin PKK’ye “kibirli” baktığını iddia ediyor. Kibir, şımarıklık, aynı anda birkaç farklı iç ve dış güce sırtını dayayarak kendinde aşırı güç vehmetme gibi şeyler görmek isteyenler, öteki tarafa baksınlar. Küçük burjuva politikacısı, sosyalist olsun ya da olmasın, her zaman güce tapar; oturduğu yerden   ahkâm keserken, “silahlı/külahlı işler”den pek hoşlanır; İspanya İç Savaşı’nın “uluslararası tugayları”yla saçma sapan analojiler yapar.

Yine de haksızlık etmeyelim, şöyle bir analoji yapılabilir: İspanya İç Savaşı (1936-1939) II. Dünya Savaşı’nın provası niteliğindeydi; yaklaşan savaşın tarafları orada silahlarının ve ideolojilerinin gücünü sınadılar. Ortadoğu coğrafyasındaki savaşlar da III. Dünya Savaşı’nın provası niteliğindedir; şu farkla ki orada sadece emperyalistler silahlarının ve elektronik komuta kontrol sistemlerinin kabiliyetini sınıyorlar, etnik   ve dini gruplar ise   sadece kendi   ideolojilerinin   ve imanlarının gücünü deniyorlar.   Birincisinde trajedi olan şey, ikincisinde fars (incelikten yoksun, kaba güldürü!) olmuş.

Tezkere’ye gelince, Türkiye’nin Suriye’yle savaşması mümkün görünmüyor. Bu yönde bir harekât üçüncü dünya savaşını başlatabilir   ya da   savaş öncesinde TSK’nın deneme balonu   olarak kullanılması anlamına gelir. İran/Suriye/Rusya/Çin   bir NATO ülkesinin Suriye topraklarına girmesine asla razı olmaz. Bütün mesele, sınır ötesindeki PKK-PYD güçleri ile sınıra yakın bölgelerdeki IŞİD’i tasfiye etmektir. Nitekim RTE   de   ilk kez bu ikisinin aynı şey olduğunu söyledi. PKK’nin   kitlesel derinliği ve IŞİD’in Ankara’nın Hacıbayram’ından ülkenin bütün illerine, ta İTܒye kadar uzanmış hali dikkate alındığında, TSK harekete geçtiği anda iç savaş benzeri iki cepheli bir şiddet ortamının oluşacağını ve mevcut siyasi rejimin değişmeye başlayacağını kestirmek mümkündür.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör CEPHE / Yavuz Alogan yazdı… bedrettin 1 4523 04.12.2014- 14:09
Konu Klasör Alametler ve marifetler/Yavuz Alogan melnur 0 4106 19.11.2013- 12:14
Konu Klasör ‘Atatürk’te birleşmek’/Yavuz Alogan melnur 0 5908 18.02.2014- 10:41
Konu Klasör Robespierre’i eleştirelim mi? - Yavuz Alogan melnur 1 2466 06.05.2021- 19:59
Konu Klasör Devrimlerden sonra-Yavuz Alogan denizcan 0 3591 10.11.2014- 14:00
Etiketler   İç,   savaş,   benzeri,   şiddet,   ortamı-Yavuz,   Alogan
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS