SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 30.01.2015- 12:53


Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

senin anladığın ne?[

Maşallah sende hemen arkadaşı savunma refleksiyle dalmışsın aradan. Benim ne anladığım yazdığım cevapla ilişkili. Savunduğun arkadaş benim ne yazdığımı anlamadan bana soru somuş ve bende ona benim ne yazdığımı anlamadığını söyledim. Seninkisi ise daha vahim, sen ikimiz arasındakı yazışmayı dahi anlamadan bana ne anladığımı soruyorsun. Her şeye dalmak zorundamısın? Benim her yorumuma karşı gelmek zorundamısın? Seni zorlayanmı var?



Ben de her şeye dalayım Alişan; Merdan Yanrdağ'ın söyledikleri ''sağ seçmen''le ilgili değil, Haziran direnişine katılanlarla ilgili. Sen böyle bir tepki gösterdiğine göre Yanardağ'ın Türk bayrağı ile ilgili sözlerine takmışsın. Haziran direnişinin simgesi Türk bayrağıydı, sen o lafı onun için söylüyorsan, o zaman bir gerçek ortya çıkıyor. Türk bayrağını elinden bırakanlar solcu, eline alanlar sağcı. Böyle düşündüğünü biliyorum. Sana göre sarı kırmızı yeşil bayrak solculuğu, türk bayrağı sağcılık oluyor. Sizin oradan öyle gözüküyor çünkü. Merdan Yanardağ ne söylüyor, söylediklerinin anlamı ne, hiç umurunuzda değil. Karşınızdaki milliyetçilikle suçlarken aslında kendinizin milliyetçiliğini unutuveriyorsunuz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Alisan
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Alisan
Cevap Tarihi: 30.01.2015- 14:49


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Alıntı Çizelgesi: Alisan yazmış

Alıntı Çizelgesi: yura yazmış

senin anladığın ne?[

Maşallah sende hemen arkadaşı savunma refleksiyle dalmışsın aradan. Benim ne anladığım yazdığım cevapla ilişkili. Savunduğun arkadaş benim ne yazdığımı anlamadan bana soru somuş ve bende ona benim ne yazdığımı anlamadığını söyledim. Seninkisi ise daha vahim, sen ikimiz arasındakı yazışmayı dahi anlamadan bana ne anladığımı soruyorsun. Her şeye dalmak zorundamısın? Benim her yorumuma karşı gelmek zorundamısın? Seni zorlayanmı var?



Ben de her şeye dalayım Alişan; Merdan Yanrdağ'ın söyledikleri ''sağ seçmen''le ilgili değil, Haziran direnişine katılanlarla ilgili. Sen böyle bir tepki gösterdiğine göre Yanardağ'ın Türk bayrağı ile ilgili sözlerine takmışsın. Haziran direnişinin simgesi Türk bayrağıydı, sen o lafı onun için söylüyorsan, o zaman bir gerçek ortya çıkıyor. Türk bayrağını elinden bırakanlar solcu, eline alanlar sağcı. Böyle düşündüğünü biliyorum. Sana göre sarı kırmızı yeşil bayrak solculuğu, türk bayrağı sağcılık oluyor. Sizin oradan öyle gözüküyor çünkü. Merdan Yanardağ ne söylüyor, söylediklerinin anlamı ne, hiç umurunuzda değil. Karşınızdaki milliyetçilikle suçlarken aslında kendinizin milliyetçiliğini unutuveriyorsunuz.

Yo dalmamışsın adam akıllı ilk defa bir cevap vermişsin. Tabiiki görüşünü bildireceksin, neyi nasıl gördüğünü açıklayacaksın. Bundan normalide olamaz.
Evet bemim için Türk bayrağına sarılmak Solculuk, Sosyalistlik değildir. Kürt bayrağı Türk bayrağı gibi işkenceyi, asimilasyonu, burjuvaziyi, inkarı,...... temsil etmiyor. Şu an için ulusal mücadele çerçevesinde kabul görüyor ama tabiiki ileride aynen Türk bayrağı rolünü üstlendiği zaman aralarında bir fark kalmaz ve aynı derecede eleştirilir.
Kendinizi haklı çıkartmek için "bayrağı Haziran direnişiyle braber burjuvazinin elinden geri aldık" hikayesi çok ucuz. Sen bunu git bayrak altında işkence gören abilerine bir anlat bakalım sana ne diyorlar, seni dövmeseler yat kalk dua et. Sağa kayan tüm sözde Sol geçmişte aynı tezleri savunuyordu, şimdilerde nerelerde durduklarını görüyoruz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 09.02.2015- 09:13


Seçimler, sosyalistler ve Kürt siyaseti-Emrah Akansu  

Resim Ekleme

İkinci cumhuriyet rejiminin inşa sürecinde, sosyalistlerin ve Kürt siyasetinin aldığı pozisyonlar önemliydi, bugün de önemli olmaya devam edecek.

Bu süreç boyunca alınan pozisyonların bir bölünmüşlük yarattığı ise objektif bir tespit olarak okunmalı.

Sosyalistler ikinci cumhuriyet rejimini doğrudan karşılarına aldılar ve sosyalizmin değerlerine en yakın olan, sosyalizm mücadelesine kazanılması gereken, ülkenin cumhuriyetçi, yurtsever, laik, özgürlükçü ve geniş bir kısmı emekçi karakterli olan toplumsal kesimlerine yüzlerini döndüler.  

Kürt siyasetinin ise önceliği Kürtlere statü arayışı oldu. Gerek bölgesel, gerekse ülke içi dengeler açısından ikinci Cumhuriyet’in bu arayışa daha geniş bir alan açtığı saptandı. Bu açıdan strateji de, süreçten olabilen en yüksek faydayla çıkmak, bu amaçla yeni rejimin inşasının önüne çıkabilecek engelleri etkisizleştirmek üzerine kuruldu. AKP muhatap olarak bellendi. AKP iktidarı önemsendi.

AKP, birinci Cumhuriyet’in tavsiyesi için gerekli olan saldırgan ve gerici müdahalelere zemin sağlayan çözücü müdahaleyi, bu stratejik farka oynayarak, gerektiği her durumda bu stratejinin ekseninde pozisyon alan liberal unsurları kullanmaktan çekinmeyerek,   yerine getirdi. Dileyen daha anlaşılır olması açısından Ufuk Uras solculuğunun süreç içindeki performansına bakabilir. Türkiye’de bu tür solculuğa işaret edilen bir dönem yaşadık.  

Suriye’nin teslim alınamaması ve Türkiye’de Haziran direnişi dengeleri değiştirdi.

AKP İkinci Cumhuriyetin inşası için kurucu müdahalesini tamamlayamadı fakat inisiyatif kaybetse de iktidar koltuğuna tutunabildi.

Bu durum bir ara rejim yarattı. Bu ara rejim özünde faşizmdir.

Sosyalistler, Cumhuriyetin tasfiyesine karşı mücadele ederken de, ikinci cumhuriyetin kuruluşuna direnirken de özü faşizm olan bu yönelime barikat örmeye çalışmıştı. Haziran direnişiyle bu barikatın toplumsal karşılığı açığa çıktı.

Bu nedenle sosyalistler için, “yetmez ama evet” sloganıyla somutlanan “Batı demokrasilerinde hangi özgürlükler varsa bizde de o olacak”, “vesayet kalkacak, halkın tamamının temsili esasına dayalı bir demokrasi inşa edilecek”, “Kürt realitesi tanınacak, federasyon dahil her şey tartışılacak”, “Yargı tarafsız, bürokrasi şeffaf olacak” gibi argümanlarla makyajlanan ama boyası aktığında ardındaki çirkin yüzü açığa çıkan ikinci cumhuriyet karşısında, sosyalist cumhuriyet, gerçekliği olan güncel bir pozisyon alışa denk düşüyordu.  

Sosyalistlerin pozisyonu stratejik olarak doğrulandığı oranda,   bu pozisyonun gerçek bir toplumsal seçenek olarak örgütlenmesi görevi yakıcı olarak kendini hissettiriyordu.

Birleşik Haziran Hareketi bu görevin hakkını verebilecek bir mücadele zemini olduğu için gündeme geldi, değer kazandı.

Diğer taraftan ara rejim Kürt siyasetinin de pozisyonunu değiştirmedi. Bölgede AKP’nin inisiyatif kaybetmesi ile ortaya çıkan boşluk, emperyalizmin bölgesel yönelimlerinin açtığı alan hem de bölgede hegemonya mücadelesi veren unsurlarla ilişki ya da mücadeleler, Kürt siyasetinin Kürtlere statü arayışına kuvvet verdi. Strateji değişmediği gibi, AKP muhatap olmaya, önemsenmeye devam etti. Bugün de ediliyor. Tek farkla, Kürt siyaseti bugün “daha fazlası” için, elini daha kuvvetli hissediyor

Fakat Kürt siyasetinin stratejisi, AKP faşizmi karşısında inleyen cumhuriyetçi, yurtsever, laik, özgürlükçü ve geniş bir kısmı emekçi karakterli olan toplumsal kesimlerle mesafeyi kapatmaya el vermediği gibi, yoksul Kürt halkının, sermaye ve emperyalizm karşısındaki sınıf çıkarlarını da gözetmiyor.

Mesafenin sosyalistler tarafından kapanması imkanı ise yapısal olarak bulunmuyor.

Çünkü mesafenin sosyalistler tarafından kapanmasını istemek, sosyalistlerin Türkiye’ye sınıf penceresinden bakmalarını reddetmelerini istemekle eşdeğer hale geliyor.

Bu değerlendirme, bölünmüşlük zemininde birlikte mücadele etme olanaklarının peşinen ortadan kalktığı anlamına mı geliyor?

2 güncel mücadele başlığına değinerek cevaplayayım;

Birincisi, AKP’nin gerici saldırılarına karşı, 13 Şubat’ta gerçekleşecek, laik ve bilimsel eğitim için boykot.

İkincisi, Meclis genel kurulunda, kamuoyuna "İç Güvenlik Paketi" olarak yansıyan, sıkıyönetim paketine karşı mücadele.

Her iki başlık da, birlikte mücadele olanaklarının olduğunu göstermesi açısından en iyi şekilde değerlendirilebilir.

Örneğin, Türkiye sosyalistleri, meclise getirilecek sıkıyönetim paketiyle, sadece ülkenin cumhuriyetçi, yurtsever, laik, özgürlükçü kesimlerinin değil, bir bütün olarak Kürt halkının mücadelesinin de tehdit edildiğini söylemekten geri durmayacak, Kobane’yle dayanışma eylemlerinden sonra gündeme gelen bu paketin, “terörle mücadele” paketi olarak meşrulaştırılmasına izin vermemeyi de öncelikli bir görev olarak üstlenecek.

Diğer taraftan gericiliğin sadece ülkenin batısını ilgilendiren bir sorun değil, ülkenin bütününü karanlığa sürükleyen bir tehdit olduğunun bilinciyle, 13 Şubat’ta sosyalistlerin bir gözü kulağı da, Diyarbakır’dan, Mardin’den, Batman’dan, Bitlis’ten, Siirt’ten, Şırnak’tan, Van’dan, Hakkâri’den gelecek boykot haberlerinde olacak.

Peki ya güncel saldırı başlıklarına dair yan yana gelmesinde sorun olmayan Sosyalistleri ve Kürt siyasetini, bugüne kadar ki stratejik pozisyon alışlarını değiştireceklerine dair her hangi bir veri yokken, örneğin seçim platformunda yan yana düşünmek için, bugün elde iyi niyetten başka herhangi bir gerekçe var mı?

Eğer başkanlık sistemine de, AKP Anayasası’na da geçit yok denecek, kalıcı bir toplumsal barış, gerçek bir emekçi kardeşliği için önce AKP yıkılacak denecekse durum elbette farklı.

Ama o zaman da akla gelen şu sorunun yanıtlanması gerekmiyor mu?

Heval, Haziran’da mümkün değil miydi?




Bu ileti en son denizcan tarafından 09.02.2015- 09:30 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Birleşik Haziran Hareketi denizcan 143 69369 31.05.2015- 19:20
Konu Klasör SF'de ''Birleşik Haziran Hareketi''ne düşmanlık melnur 14 10427 03.12.2014- 13:54
Konu Klasör Birleşik Haziran Hareketi’nin geleceği denizcan 5 3786 24.12.2014- 12:14
Konu Klasör Birleşik Haziran Hareketi sitesi munzur 2 4741 26.11.2014- 17:56
Konu Klasör Haziran Hareketi kuruluyor, ya sonra? denizcan 2 3439 22.12.2014- 13:56
Etiketler   Birleşik,   Haziran,   Hareketi,   HDP,   ile,   ittifaka,   kapalı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS